Davacı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı - Ankara Vekili : Av. H.A.Ö. Davalı : T.C. Sağlık Bakanlığı Vekilleri : Av. H.U. (Adli Yargı) Av. N.E. (İdari Yargı) O L A Y : Davacı vekili özetle; M.M. Analitik Sistemleri Ltd.Şti. tarafından kurumları aleyhine İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2002/20479 sayılı dosyası ile ilamsız takip yapılmış ve de kurum tarafından itiraz edilmesi üzerine, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/364 Esas sayısı ile itirazın iptali davası açıldığını, basında neşter davası olarak geçen davacı kurumun ilaç alımı ile ilgili olarak tahkikatı nedeniyle ve de M.M. Analitik Sistemleri Ltd. Şti., S.S. Elektronik A.Ş.’nin Bayii olduğu için S.S. Elektronik A.Ş.’nin kurumlarına borcu olduğu için ödenmediğini, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.05.2004 tarih ve E.2003/362, K.2004/678 kararında da açıkça belirtildiği üzere, dava dışı S.S. Elektronik A.Ş. ile 1998 yılında yapılan protokol ile S.S. Elektronik A.Ş. veya bayiinin birim fiyatlarında kurum aleyhine bir durum hasıl olduğundan bu farkın taahhüt edildiğini, davacı M.M. Analitik Sistemleri Ltd.Şti.’de S.S. Elektronik A.Ş. Bayi olduğu halde gerek bilirkişiler ve gerekse mahkemece müstakil bir şirket olarak kabul edilerek, davanın aleyhlerine sonuçlandığını, itirazlarının da haksız kabul edilerek, inkar tazminatına hükmolunduğunu, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararını temyiz ettiklerini, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 23.02.2006 tarih ve 2005/17015 E, 2006/2305 K. sayılı ilamı ile onandığını, tashihi karara gidilse de taleplerinin reddedildiğini ve mahkeme kararının kesinleştiğini, kesinleşen mahkeme kararı gereği İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2002/20479 E.sayılı dosyasına 205.008,83 TL yatırıldığını, mezkur meblağın hastanelerin 5283 sayılı yasa gereği devri nedeniyle T.C. Sağlık Bakanlığından talep edildiğini, T.C. Sağlık Bakanlığının İcra İnkar tazminatını ödeyeceğini belirterek sadece 176.118,03 TL ödeme yaptığını, bu nedenle 28.890,80 TL alacaklarının tahsili için bu davayı açma zarureti doğduğunu belirterek, fazlaya ait talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, davacı kurum zararı 28.890,80 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır. Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi: 05.06.2008 gün ve E:2008/71, K:2008/231 sayı ile özetle, davanın esastan reddine karar vermiş olup, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 19.04.2010 gün, E:2009/8792, K:2010/4551 sayı ile, 5283 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığına Devredilmesine Dair Yasa kapsamında ilgili idarelerce yapılan devir işlemleri ve bunlardan kaynaklanan kararların idari işlem ve karar niteliğinde olduğundan adli yargı yerinde dava konusu yapılamayacağını, davacının isteğinin özel yasa ile belli kurallara bağlanmış olan hastane devrinden kaynaklanan borca ilişkin olduğuna göre bunun kamu hukuku kuralları içerisinde ve gerekirse idari yargı yerinde çözüme kavuşturulması ve bunlara yönelik davaların da 2577 sayılı Yasanın 2/1-b maddesi gereğince idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasına karar vermiş, bu karara karşı yapılan karar düzeltme başvuru üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 11.11.2010 gün, E:2010/11052, K:2010/11679 sayı ile talebin reddine karar vermiştir. Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi: 15.02.2011 gün, E:2010/498, K:2011/27 sayı ile, davaya bakmakla idare mahkemesi görevli olduğundan bahisle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir. Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır. Ankara 8. İdare Mahkemesi: 23.11.2012 gün, E:2011/859 sayı ile, davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğunu belirtilerek, 2247 sayılı Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 13.5.2013 günlü toplantısında: l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Medikal malzeme pazarlaması yapan dava dışı M.M. Analitik Sistemleri Ltd. Şti. tarafından tıbbi malzeme alımından kaynaklı olarak davacı Sosyal Güvenlik Kurumundan (eski Sosyal Sigortalar Kurumu) alacakları olduğundan bahisle İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2002/20479 sayılı dosyası ile davacı aleyhine ilamsız takibe girişmesi karşısında, davacının takibe itiraz etmesi üzerine adı geçen şirketin davacı aleyhine Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/362 esasında görülen itirazın iptali davasında yapılan yargılama sonucunda asıl alacakla birlikte 28.890,80 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesi üzerine, davacının, mahkemenin kesinleşen bu kararı nedeniyle icra inkar tazminatı dahil 205.008,83 TL'yi İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2002/20479 sayılı dosyasına yatırdığı, takibe konu borcun yasa gereği davalı Sağlık Bakanlığına devredilen SSK hastanesinde kullanılan tıbbi malzemelerden kaynaklı olması nedeniyle ödenen paranın davacı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davalı Sağlık Bakanlığından talep edildiği, Sağlık Bakanlığının asıl borç miktarı olan 176.118,03 TL'yi davacıya ödediği, ancak davacının kusurundan kaynaklandığını ileri sürdüğü 28.890,80 TL icra inkar tazminatını ödememesi üzerine alacak davası şeklinde bakılmakta olan iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır. İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir. Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.) Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır. Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır. Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır. Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca hükmedilmiş ve davacı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenmiş olan miktarın davalıdan istenilmesi karşısında, davalı Sağlık Bakanlığının asıl borç miktarını ödemesi, ancak davacının kusurundan kaynaklandığını ileri sürdüğü icra inkar tazminatını ödememesi üzerine, icra inkar tazminatının davalı kuruma rücu edilmesi suretiyle açılan alacak davası mahiyetindeki davanın da adli yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davanın çözümünde adli yargı görevli olduğundan, Ankara 8. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun kabulü ile, Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 8. İdare Mahkemesinin, BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15.02.2011 gün, E:2010/498, K:2011/27 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.5.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.