T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/366

KARAR NO  : 2022/629      

KARAR TR  : 28/11/2022

ÖZET:Kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olan SASKİ'nin hizmet kusurundan kaynaklı zararın tazmini talebiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı  :  F. Ş

Vekili   : Av. F. A

Davalı  : Sakarya Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü

Vekili   : Av. F. E

 

I. DAVA KONUSU OLAY  

 

1. Davacı vekili, müvekkilinin Geyve İlçesi,..... Mahallesinde bulunan ....ada....-....-.... parsel sayılı taşınmazlara 8 dekar domates, 7 dekar biber, 3 dekar fasulye ektiğini, söz konusu sebzelerin..... göletinden gelen su vasıtasıyla sulandığını, su hattının patladığını, davalının hatta tamirat yapmadığından dikilen sebzelerin sulanamadığını ve zarara uğradığını ileri sürerek,fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 70.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

2. Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunmuştur.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

3. Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi 28/10/2021 tarihli ve E.2021/245, K.2021/657 sayılı kararı ile, kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalının bu hizmeti sırasında verdiği zarardan dolayı, özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, uyuşmazlığın tam yargı davasının konusunu oluşturduğu, davanın idari yargı yerinde açılması gerektiği gerekçesiyle, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiştir. Davacı tarafından istinaf yoluna müracaat edilmiştir.

 

4. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 16/02/2022 tarihli ve E.2022/243, K.2022/243 sayılı kararı ile, istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir. Kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Davalı SASKİ Genel Müdürlüğü, Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından, 2560 sayılı İSKİ Kanunu'nun Ek 5 ve Geçici 10. Maddeleri gereğince kurulmuş, Özel Hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kurumu olup, yaptığı kamu hizmetini özel hukuk hükümleri doğrultusunda yerine getirmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 16. maddesinde kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, Vilayet, Belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında, davalı SASKİ Genel Müdürlüğünün bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı; ancak, kamu hizmetini özel hukuk hükümleri doğrultusunda yerine getirdiği ve tacir sıfatını taşıdığı açıktır. Davalı SASKİ ve diğer davalı şirketin haksız eyleminden kaynaklanan uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözülmesi gerekir. Bu yönde yargısal uygulamalar yerleşiktir. (HGK'nun 21.9.1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823ile29.11.1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı kararları ).

Eldeki davada Geyve AsliyeHukuk Mahkemesi görevli ve yetkiliolmasına rağmen, usul ve yasaya aykırı bir şekilde yargı yolu yönünden ret kararı vermiş olduğundan, H.M.K'nun 353/1-a-3 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın esasının incelenerek gerekli kararın verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine"

 

5. Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi 21/04/2022 tarihli ve E.2022/84 sayılı kararı ile, mahkemelerinin görevli olduğuna karar vermiştir.

 

6. Davalı vekili tarafından, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası örneği ile birlikte Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

 

B. Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarılmasına İlişkin Danıştay Başsavcılığı Talebi

 

7. Danıştay Başsavcısı, uyuşmazlığın hizmet kusuruna dayandığından idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle, 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar vererek dosyayı Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir. Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ilişkin talebin ilgili kısmı şu şekildedir:

 

"...İdarenin, kendisine görev olarak verilen kamu hizmetini yürüttüğü sırada hizmet kusuru oluşturan eylemleri nedeniyle bireylerin uğradıkları zararları tazminle yükümlü olduğu idare hukuku ilkelerindendir.

2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 1. maddesinde; İstanbul Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken hertürlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere kurulmuş olan İstanbul Su ve Kanalizasyon idaresi Genel Müdürlüğünün İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olduğu kurala bağlanmış; Ek-5. maddesinde de, bu Kanunun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanacağı düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 2. maddesinin (b) bendinde; "Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek" ve (d) bendinde; "Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak" ISKİ'nin görev ve yetkileri arasında sayılmış, 25. maddesinde de; "Yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi tarafından yerine getirilir. Bu tesislerin yapılması veya işletilmesine ilişkin harcamalar tarifelere dahil edilemez." kuralına yer verilmiştir.

Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, 2560 sayılı Kanun uyarınca kurulmuş olan su ve kanalizasyon idarelerinin kamu tüzel kişisi olduğu ve Kanunda yapmakla yükümlü olduğu belirlenen alt yapı hizmetlerinin de kamu hizmeti niteliği taşıdığı açıktır. Bir başka anlatımla, su ve kanalizasyon idareleri kamu hizmeti niteliğini taşıyan alt yapı hizmetlerini idare hukuku ilke ve kurallarına göre kamusal yetki kullanarak kurup, sürdürmekle görevli kılınmıştır. Bu bakımdan, bu idareler yürütmekle yükümlü kılındıkları bu görevler açısından Türk Ticaret Kanununa göre tacir sayılamayacakları gibi özel hukuka tabi bir takım iş ve işlemlerde bulunmaları da su, kanalizasyon gibi kamu hizmeti niteliği taşıyan alt yapı hizmetlerinin kuruluşunun, idare hukuku ilke ve kurallarına tabi olduğu sonucunu ortadan kaldırmamaktadır.

Dava konusu olayda, davacının taşınmazının içerisinden geçen davalı kuruma ait su hattının patlaması nedeniyle taşınmaz üzerinde bulunan sebzelerinin zarara uğradığının ileri sürülmesi karşısında, maddi zarara ilişkin tazminat sorumluluğu, özel hukuktan kaynaklanan bir sorumluluk olmayıp davalı idarenin alt yapı hizmetini kusurlu yürütmesinden kaynaklandığı iddiasına dayandığından, idare hukuku kurallarına göre değerlendirilmesi gereken bir sorumluluktur.

Bu durumda, uğranıldığı ileri sürülen zarar, 2560 sayılı Kanun uyarınca kamu tüzel kişisi olarak kurulmuş olan SASKİ Genel Müdürlüğünün Kanunda belirlenmiş olan kamu hizmeti niteliği taşıyan alt yapı tesisini kurma ve işletme yetkisi kapsamında sunmuş olduğu hizmetin kötü işlemesi, hiç işlememesi ya da eksik işlemesi, bir başka anlatımla hizmet kusuru iddiasına dayandığından uyuşmazlığın görümü ve çözümü görevi idari yargı yerine ait bulunmaktadır."

 

III. BAŞSAVCILIK DÜŞÜNCESİ

 

8. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, davanın çözümünde, 2577 sayılı Kanun gereğince idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle Danıştay Başsavcılığınınbaşvurusunun kabulü ile Geyve Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yönünde düşünce bildirmiştir. Yazılı düşüncenin ilgili kısmı şöyledir:

 

"...İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, suyolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Olayda, davacıya ait taşınmazlarda, taşınmazların içinden geçen su hattının patlaması sonucu meydana gelen 70.000,00 TL tutarındaki maddi zararın faiziyle birlikte tazmini ilmiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

Öte yandan, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde idari dava türleri arasında sayılan idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası" kapsamında, idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Bu bakımdan; dosyadaki uyuşmazlığın çözümünün, SASKİ Genel Müdürlüğünün görevinde olan su ve kanalizasyon hizmetinin yürütülmesi yönünden kusurunun ya da idarenin sorumluluğunu gerektirecek başka bir nedenin bulunup bulunmadığının belirlenmesine bağlı bulunduğu; bu belirleme ise, yukarıda açıklanan Anayasa ve kanun hükümleri çerçevesinde idari yargı yerlerince yapılabilecek nitelikte olduğundan; davanın çözümü idari yargının görev alanına girmektedir."

 

IV. İLGİLİ HUKUK

9. Anayasanın 125. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:

"İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür."            

 

10. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde; idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

 

11. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun "Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev ve sorumlulukları" başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi ile aynı maddenin son fıkrası şöyledir:

 

"Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; ağaçlandırma yapmak; gayrisıhhî işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; inşaat malzemeleri, hurda depolama alanları ve satış yerlerini, hafriyat toprağı, moloz, kum ve çakıl depolama alanlarını, odun ve kömür satış ve depolama sahalarını belirlemek, bunların taşınmasında çevre kirliliğine meydan vermeyecek tedbirler almak; büyükşehir katı atık yönetim plânını yapmak, yaptırmak; katı atıkların kaynakta toplanması ve aktarma istasyonuna kadar taşınması hariç katı atıkların ve hafriyatın yeniden değerlendirilmesi, depolanması ve bertaraf edilmesine ilişkin hizmetleri yerine getirmek, bu amaçla tesisler kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; sanayi ve tıbbî atıklara ilişkin hizmetleri yürütmek, bunun için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; deniz araçlarının atıklarını toplamak, toplatmak, arıtmak ve bununla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak.

...

Büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarım ve hayvancılığı desteklemek amacıyla her türlü faaliyet ve hizmette bulunabilirler. "

 

12. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 1. maddesi şöyledir:

 

"İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur.

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü bu Kanunda İSKİ olarak anılır.

Genel Müdürlüğün hizmeti, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin görev alanı ile sınırlıdır. Ancak, şehrin yararlandığı su kaynaklarının korunmasına ilişkin hizmetler, büyük şehir belediye sınırları dışında da olsa bu kuruluş tarafından yürütülür. Ayrıca İçişleri ile Bayındırlık ve İskan bakanlıklarının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu anasistem ile ilgili başka belediye ve köylerin su ve kanalizasyon işlerini de bu Genel Müdürlüğe verebilir.

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluştur. İSKİ personeli 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir. "

 

13. Kanun'un 2. maddesi şöyledir:

 

"a) İçme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının her türlü yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için; kaynaklardan abonelere ulaşıncaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak, bu projelere göre tesisleri kurmak veya kurdurmak, kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek,

b) Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılmasıiçin abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek,

       c) Bölge içindeki su kaynaklarının, deniz, göl, akarsu kıyılarının ve yeraltı sularının kullanılmış sularlave endüstri artıkları ile kirletilmesini, bu kaynaklarda suların kaybına veya azalmasına yol açacak tesis kurulmasını ve bu tür faaliyetlerde bulunulmasını önlemek, bu konuda her türlü teknik, idari ve hukuki tedbiri almak,

d) Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak,

..."

 

        14. Aynı Kanun'un Ek-5. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanır."

 

        15. 20/11/1981 tarihli ve 2560 sayılı Kanun'un Ek 5. maddesi ve Geçici 10. maddesi gereğince 23/08/2001 tarihli ve 2001/3152 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kurulmuş olan Sakarya Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluştur.

            

V. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

16. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ınkatılımlarıyla yapılan 28/11/2022 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı vekilinin, anılan Kanun'un 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

17. Raportör-Hakim Arzu ÇETİNDERE ŞAŞI'nın davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

18. Dava, davalı idarenin hizmet alanı kapsamındaki göletten gelen su hattının patlaması ve davalı tarafından hatta tamirat yapılmaması nedeniyle, davacı tarafından dikilen sebzelerin sulanamadığı ve zarara uğradığından bahisle, uğranılan zararın tahsili talebiyle açılmıştır.

 

19. Kamu hizmetini yürüten davalının bu hizmeti yürüttüğü sırada verdiği zararın tazmini istemiyle açılan davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, bu hizmetin yürütülmesinde hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir.

 

20. Nitekim, kamu hizmetinin sunulması esnasında, hizmetin hiç işlememesi, geç işlemesi, kötü işlemesi gibi durumlar, idarenin hizmet kusuru olarak adlandırılır. Bu kapsamda bireyler nezdinde gerçekleşen zararların da, idarenin kusura dayanan sorumluluğu sebebiyle tazmini gerekmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Kanun'un ilgili maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

 

21. Buna göre yukarıda anılan mevzuat hükümleri ve yerleşik içtihatlar uyarınca, kamu tüzel kişiliğini haiz Sakarya Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün faaliyet alanı içerisine giren kamu hizmetini yerine getirirken sebebiyet verdiği zararın tazmini için açılan davada, hizmet kusuruna dayanılması nedeniyle, davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

22. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Danıştay Başsavcısınca yapılan başvurunun kabulü ile davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Geyve Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/04/2022 tarihli ve E.2022/84 sayılı kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

VI. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

 

B. Danıştay Başsavcısınca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile davalı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Geyve Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/04/2022 tarihli ve E.2022/84 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,

 

28/11/2022 tarihinde, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN ve Eyüp SARICALAR'ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

            Başkan                        Üye                              Üye                              Üye

          Muammer                   Nilgün                          Doğan                           Eyüp

            TOPAL                       TAŞ                         AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                Üye

                                              Ahmet                             Mahmut                          Bilal

                                              ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

 

Davacı tarafından açılan iş bu davada, davalı Sakarya Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğunda bulunan su hattındaki borunun patlaması sonucu oluşan hasar bedelinin tahsili talep edilmiştir.

Dava konusu uyuşmazlığa baktığımızda TBK'nın 49. maddesi gereğince bir haksız fiil söz konusudur. TBK’nın 49/1. maddesinde aynen “ kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” ifadesi yer almaktadır. Davaya konu olayda haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemi olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu itibariyle değerlendirildiğinde, özel hukuktan kaynaklanan ve yine özel hukuk hükümlerine göre çözümlenmesi gereken bir uyuşmazlık olduğu anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığın taraflarına baktığımızda bir dvacının gerçek kişi, davalının ise özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren kamu hukuku tüzel kişisi olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Uyuşmazlık açısından davalının vasfı daha önemli olup, davalı özel kanunla kurulan bir kamu hukuku tüzel kişisidir.

Davalılardan SASKİ Genel Müdürlüğü, bir kamu kurumudur ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlıdır. Davalı kamu kurumu olup kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları altında yapmaktadır. TTK’nın 16. maddesinde, kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında, davalılardan SASKİ'nin bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı; ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı benimsenmelidir. Haksız eylem niteliğindeki tutumundan kaynaklanan uyuşmazlığın da, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Bu yönde yargısal uygulamalar yerleşiktir. (HGK’ nun 21.9.1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823 ile 29.11.1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı kararlan).

İdari yargı yerlerinde açılacak davalarda husumetin kimlere yöneltileceğini düzenleyen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2. maddesi gereğince idari yargı yerlerinde sadece ilgili idareye karşı dava açılabilir. Özel hukuk tüzel kişileri ve gerçek kişiler hakkında idare mahkemelerinde dava açılamaz. Davacı, davalı özel hukuk tüzel kişileri ve gerçek kişi olan diğer davalıların haksız eylemi nedeniyle zarara uğradığını ileri sürüp istekte bulunduğuna göre bu davalılar açısından da davanın görüm ve çözüm yeri idari yargı yeri olmayıp adli yargı yeridir(Y. 4. HD, 19.02.2014 Tarih ve 2014/2006 E, 2014/2735 K).

Tüm bu hususlar dikkate alındığında, davaya konu uyuşmazlığın adli yargının görev alanına girdiği düşüncemizle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayız.

 

 

 

      Üye                                        Üye                                          Üye

            Nilgün TAŞ                       Doğan AĞIRMAN               Eyüp SARICALAR