T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/339

KARAR NO  : 2021/344     

KARAR TR  : 07/06/2021

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

 

 

Davacı                                 : H. Ö.(Ö.)

Vekili                                   : Av. E.A.

Davalı

(Adli ve İdari Yargıda)       : 1-Sultanbeyli Belediye Başkanlığı

Vekili                                   : Av.S. K.

Diğer Davalılar

(Adli Yargıda)                     :2-Sancaktepe Belediyesi Başkanlığı

Vekili                                   : Av.G.S.

                                                3-İSKİGenel Müdürlüğü

Vekili                                   : Av.A.Ş.

                                                4-İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı

Vekili                                   : Av.T. U.

                                                5-AYEDAŞ ENERJİSA A.Ş.

Vekili                                   : Av. H. Ö.D.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkili adına kayıtlı olup kardeşi E. Ö.'ın sevk ve idaresindeki 63 ...013 plaka sayılı aracın, 01/12/2016 tarihinde 19.00 - 20.00 sularında İstanbul ili, Sultanbeyli ilçesi, Asiltürk Caddesinden Hazar Sokak istikametine gitmekte iken yol üzerinde bulunan köprüde ikaz işareti, fosforlu uyarı işareti, bariyer, sokak lambası ile yeterli aydınlatma bulunmaması nedeniyle kanala düşerek trafik kazası yaptığını, araçta maddi hasar oluştuğunu,kazanın meydana gelmesinde davalının kusur ve sorumluluğunun bulunduğunu ifade ederek; uğranılan zarar karşılığı 20.872 TL'nin maddi zararın, kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tazmini istemiyle, Sultanbeyli Belediye Başkanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

2. İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 24/05/2017 tarihli ve E.2017/941, K.2017/1263 sayılı kararı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1., 2., 10., 19/01/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne yer verildikten sonra; davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"... Anayasa Mahkemesi 08/12/2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ile; "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110.maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun'dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir." kararına varmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı adına kayıtlı Eyyüp Özkan sevk ve idaresindeki 63 FN 013 plaka sayılı aracın, 01.12.2016 tarihinde Sultanbeyli ilçesi, Asiltürk Caddesinden Hazar Sokak istikametine gitmekte iken köprüden kanala düşerek yaptığı trafik kazasında, kazanın meydana geldiği mahalde aydınlatma, uyarıcı trafik işareti, bariyer ve köprü korkuluğu bulunmadığından bahisle uğranılan 20.872,00 TL maddi tazminatın ödenmesi istemiyle açılan davanın, yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca görüm ve çözümü adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, davanın görev yönünden reddi gerekmektedir.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesinin 14.07.2014 tarihli ve E:2014/127, K;2014/755 sayılı kararı da bu yöndedir."

 

3. İstinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu İdare Dava Dairesinin 15/12/2017 tarihli ve E.2017/3445, K.2017/3217 sayılı kararı ile, başvurunun reddine kesin olarak karar verilmiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

 

4. Davacı vekili bu kez, aynı istemle, 1-Sultanbeyli Belediyesi Başkanlığı, 2-Sancaktepe Belediyesi Başkanlığı, 3-İSKİ Genel Müdürlüğü, 4-İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ve 5-AYEDAŞ ENERJİSA A.Ş. 'ne karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. Adli Yargıda

 

5. İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/02/2019 tarihli ve E.2018/46, K.2019/84 sayılı kararı ile, davalı İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş tarafından davanın husumet yönünden reddine, diğer davalılar Sultanbeyli Belediye Başkanlığı, Sancaktepe Belediye Başkanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve İSKİ yönünden Mahkemelerinin görevsizliğine, davanın idari mahkemede görülmesi gerektiğine, davacı vekilinin süresi içinde idari mahkemede dava açmakta muhtariyetine, Sultanbeyli Belediye Başkanlığı yönünden dava istinaf edilmeksizin kesinleşir ise, merci tayini için Uyuşmazlık Mahkemesine dosyanın gönderilmesine karar verilmiştir. Karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.

 

6. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 05/12/2019 tarihli ve E.2019/4099, K.2019/4017 sayılı kararı ile, yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi amacıyla dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerektiğinden bahisle, yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile, istinaf istemine konu olan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/l-a/4-6 hükmü uyarınca kaldırılmasına, dosyanın, inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, kesin olmak üzere karar verilmiştir.

 

7. İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/10/2020 tarihli ve E.2019/313, K.2020/143 sayılı kararı ile, davacının davasının HMK 114/1b gereğince yargı yolu bakımından usulden reddine, İdare Mahkemelerinin görevli olduğuna, bu sebeple yargı yolu bakımından mahkemelerinin görevsizliğine, HMK 19. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde dosyanın re’sen Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilerek İdare Mahkemesi ile aralarındaki olumsuz yargı yolu uyuşmazlığının giderilmesi ve yargı yolunun belirlenmesinin istenilmesine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

 

"Mahkemece 26/02/2019 tarih 2018/46 E. - 2019/84 K. Sayılı ... verilen karar davacı vekilinin İstinaf etmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nin 05/12/2019 tarih 2019/4099 E. 2019/4017 K. Sayılı ilamı ile;

Davacı vekilinin istinaf sebepleri; açılan davada adli yargı yerinin görevli olduğu, mahkemece göreve ilişkin verilen kararların hatalı bulunduğu, mahkemece yargı yolu bakımından göreve ilişkin karar verilip davadan el çekilmesine rağmen husumet ile ilgili olarak karar verilmesinin yanlış olduğu, görevsizlik kararı verilmesine rağmen davalılar lehine vekalet ücreti takdir edildiği hususlarına ilişkindir.

Dava, davalıların hizmet kusuruna dayalı olarak açılmış maddi tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunludur.

Dosyaya sunulan İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nin 2017/941 E. 2017/1263 K. sayılı ilam örneklerinde davacı Hatice Özbek tarafından Sultanbeyli Belediye Başkanlığı aleyhine daha önce idari yargıda dava açıldığı ve adli yargının görevli olduğuna dair karar verildiği ve karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdare Dava Dairesinin 15/12/2017 tarih ve 2017/3445 E., 2017/3217 K. sayılı kararı ile istinaf talebinin kesin olarak reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmektedir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunu'nun 19. maddesinde; adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı merciinin, davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varması halinde, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği hüküm altına alınmıştır.

Bu durumda mahkemece, İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nin 2017/941 E. 2017/1263 K. sayılı dosyası dosya arasına alınarak, görülmekte olan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (2247 sayılı UMK m. 19/1), her iki dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi. Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kararı beklenilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu nedenle Mahkemece verilen kararın HMK 353/1-a/4-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere Mahkemesine geri gönderilmesine, davacı vekilinin diğer istinaf taleplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir." denilerek bozularak dava mahkememizin yukardaki esasına kaydı yapılmıştır.

Yeniden esasa kaydı yapılan davada; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunu'nun 19. maddesinde; adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı merciinin, davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varması halinde, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği hüküm altına alınmakla, davalı Sultanbeyli, Sancaktepe ve İstanbul Büyükşehir belediyelerinin kamu tüzel kişileri olması, idarenin kendisine tanıdığı hak ve idari görevleri yerine getirirken verdiği zarar s sebebi ile hizmet kusuruna dayanılarak iş bu davanın açıldığı, tam yargı davası olarak görülmesi gerektiği ve görevin idari yargı yerine ait olduğu anlaşıldığından, İstanbul BAM 8 HD'nin yukarıda özetlenen bozma ilamı doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

 

8. Mahkemece dosya, 20/04/2021 tarih ve E.2019/313 sayılı üst yazı ekinde re'sen Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

9. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanun'un trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

 

10. 2918 sayılı Kanun'un 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu ifade edilmiştir.

 

11. 2918 sayılı Kanun'un “Karayolu trafik güvenliği” başlıklı 13.maddesinde de, karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.

 

12. 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesi şöyledir:

 

“İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”

 

13. 2918 sayılı Kanun'un Geçici 21. maddesi şöyledir:

 

“Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz”

 

B. Yargı Kararları

 

14. Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı (R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147) kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

“… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

15. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 07/06/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılıKanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve nedeni aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

 

16. a) 2247 sayılı Kanun'un 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca (…) ileri sürülebilir.” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

 

17. b) 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesindeki “Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

 

18. (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir...” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da içermesi gerekir.

 

19. Kanun koyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması durumunda her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma istencini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme oranla daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.

 

20. Olayda, adli yargı yerince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma-gönderme kararı doğrultusunda, İdare Mahkemesinin görevsizlik kararı ile Mahkemeleri dosyası arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından dolayı, görevsizlik kararı yanında, görevli yargı yerinin belirlenmesi amacıyla dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine de karar verildiği; ancak bununara kararı ile değil, dosyanın kapatılıp karar numarası alınmak suretiyle yapıldığı ve kararın kesinleşmesinden sonra, Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yapıldığı görülmüştür.

 

21. Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Kanun'da öngörülen yönteme uymamakta ise de,Asliye Hukuk Mahkemesi’nce re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Kanun'un 19.maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına uygun olacağından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

22. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

23. Dava, karayolunda meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle oluşan zararların davalı idarece/ idarelerce tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

 

24 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, 14.paragrafta belirtilen gerekçesi ile anılan kuralı Anayasa'ya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir.

 

25. Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, kanun koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Uyuşmazlık Mahkemesi olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

 

26. Bu durumda, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

27. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin yönteme uymayan başvurusunun reddi ile aynı Mahkemece ayrıca verilen 13/10/2020 tarihli ve E.2019/313, K.2020/143 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin yönteme uymayan BAŞVURUSUNUN REDDİ ile aynı Mahkemece ayrıca verilen 13/10/2020 tarihli ve E.2019/313, K.2020/143 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

07/06/2021 tarihinde, Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Celal Mümtaz

AKINCI

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN

 

 

KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum. 07/06/2021

 

 

 

                                                                                                                           Üye

                                                                                                                  Ahmet ARSLAN