T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS   NO : 2018/744

            KARAR NO : 2018/769

            KARAR TR: 26.11.2018

ÖZET : Davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğu öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

 

 

 

KARAR 

 

 

                                    

Davacılar    : 1-A.A.Kendi adına asaleten M.S.A.

                                                              adına velayeten

2-B.A.

3-H.A.

4-H.A.

5-M. S.A.

6-R.A.

7-S.A.

Vekili          : Av. .İ.A.

Davalılar     : 1-H.Sig.A.Ş.

                                    2-Nusaybin Belediye Başkanlığı     

Vekili          : Av. O.Z.B.

 

O L A Y:  Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete sigortalı 47 NK 851 plakalı kamyonun 13.8.2012 tarihinde Mardin İli, Nusaybin İlçesi, Devrim Mahallesi, Kültür Sokağı girişinde seyir halinde iken, yaya kaldırımı olmayan ve sağında ve solunda beton duvar bulunan yerleşim içi yolda yolun sağındaki duvarın dibinde tek sıra halinde yürümekte olan yayalara çarpması sonucunda meydana gelen kazada; müvekkillerinin eşi ve anneleri Şükriye Aytimur'un öldüğünü ve murisin kusuru bulunmadığını, kazada sürücünün kusurlu olduğunu ve belediyenin ise yerleşim içi yolda kaldırım yapmadığından ve yolun görüş açısı kapalı olduğu için gerekli önlemleri almadığından kusurlu olduğunu ileri sürerek, murisin eşi A.A. için 40.000,00-TL manevi, 1.000,00-TL maddi; oğlu S.A. için 30.000,00-TL manevi, 1.000,00-TL maddi; oğlu M.S.A. için 30.000,00-TL manevi, 1.000,00-TL maddi; kızı H.A. için 30.000,00-TL manevi, 1.000,00-TL maddi; kızı B.A. için 30.000,00-TL manevi, 1.000,00-TL maddi; kızı H.A. için 30.000,00-TL manevi, 1.000,00-TL maddi; kızı R.A. için 30.000,00-TL manevi, 1.000,00-TL maddi tazminat olmak üzere toplam 220.000,00-TL manevi, 7.000,00-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden sigorta poliçe limiti dahilinde olmak üzere her iki davalıdan kaza tarihi olan 13/08/2012 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesi: 23.1.2014 gün ve E:2012/543, K:2014/45 sayı ile, davanın haksız eylem nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu ve alınan kusur ve bilirkişi raporları dikkate alınarak, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar vermiş, bu karar taraf vekillerince karşılıklı temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 22.6.2016 gün ve E:2014/12089, K:2016/7616 sayı ile, mahkemece, davalı Nusaybin Belediye Başkanlığı yönünden idari yargının görevli olduğu, adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle davalı belediye yönünden davanın tefriki ile dava dilekçesinin yargı yolu caiz olmadığından usulden reddine karar verilmesi gerekirken davalı belediye yönünden yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği ve olayda, kaza tarihi, murisin kusurunun bulunmaması, murisin yaşı, olayın oluşu ve tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacılar için eş/annelerinin ölümü nedeniyle takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve manevi tazminat miktarları bir miktar artırılmak suretiyle hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulmasına karar vermiştir.

Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesi: 13.6.2017 gün ve E:2016/301, K:2017/356 sayı ile, yargıtay bozma ilamında, mahkemelerince hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğundan bahsedilmiş ise de, davacılar vekilinin manevi tazminat istemi sadece Nusaybin Belediyesi'nden olması, Nusaybin Belediyesi yönünden davanın tefrik edilmesi sebebiyle manevi tazminat hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar vermiştir.

NUSAYBİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 14.11.2017 gün ve E:2017/397, K:2017/542 sayı ile, yargıtay ilamına uyarak, yargı yolunun caiz olmadığından davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MARDİN 1. İDARE MAHKEMESİ: 15.8.2018 gün ve E:2018/306 sayı ile, dava konusu uyuşmazlığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin bir tazminat davası olduğu, anılan Kanunun 110. maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu gerekçesiyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, MEHMET AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğu öne sürülen zararın tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacıların yakınının yol kenarında yürürken, bir araç tarafından ezildiği ve vefat ettiği, bu kaza neticesinde davacılar tarafından oluştuğu önesürülen zararın tazmini talebiyle bakılandavanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Mardin 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Nusaybin . Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14.11.2017 gün ve E:2017/397, K:2017/542sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle   Mardin 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Nusaybin . Asliye Hukuk Mahkemesince verilen14.11.2017 gün ve E:2017/397, K:2017/542 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.11.2018 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

       Hicabi                              Şükrü                          MEHMET                          Birol     

    DURSUN                           BOZER                           AKSU                          SONER         

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye   

                                         Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                               AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ