T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 443

            KARAR NO  : 2020 / 488

            KARAR TR   : 28.9.2020

ÖZET :  Karayolları Genel Müdürlüğü 13. Bölge Müdürlüğünde ait işveren firmanın işçisi olarak çalışan davacı tarafından, adı geçen Genel Müdürlüğe işçi alımına ilişkin imzalanan 29.04.2015 tarihli protokol ve 05.04.2016 tarihli ek protokol kapsamında, sürekli işçi kadrosuna alınmak için gerekli şartları taşıdığı halde kadroya alınmadığından bahisle, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün kadroya almama işleminin iptali (muarazanın giderilmesi) istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : A. O.

Vekilleri       : Av. K. C., Av.A. E. A. 

Davalı           : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av.N.Ö.

 

O L A Y  :  Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) 13. Bölge Müdürlüğü Beton Aslfalt Şantiyesi nezdinde taşeron firmada iş makinesi (silindir) operatörü olarak 26.09.2012 tarihinde çalışmaya başladığını;  bu tarihten itibaren ilk işverenin yerini farklı taşeron firmalara bıraktığını, işverenlerin değişmesine rağmen, müvekkilinin aynı yerde çalışmaya devam ettiğini; müvekkili gibi KGM taşeronlarında çalışan işçilerin KGM kadrosuna alınmasına yönelik olarak Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası ile Türkiye Yol Yapı İnşaat İşçileri Sendikası arasında 29.04.2015 tarihli Protokol ile 05.04.2016 tarihli Ek Protokol imzalandığını; bu protokoller gereğince KGM kadrosuna alınacak işçilerle ilgili olarak KGM taşeronlarında çalışan işçilerden SGK dökümü, kimlik fotokopisi, sağlık raporu gibi belgelerin ilgili KGM bölge müdürlüklerince toplandığını,  toplanan belgelerin değerlendirmeye alınarak hangi işçilerin kadroya geçirileceğine davalı KGM tarafından karar verildiğini; 15.07.2016 tarihinde davalı KGM'nin internet sitesinde 3.500 taşeron işçinin KGM kadrosuna alındığının ve buna ilişkin 13.07.2016 tarihinde Ulaştırma Bakanı'nın da katılımıyla bir tören düzenlendiğinin duyurulduğunu, ayrıca kadroya alınmayan işçilerin eğer isterlerse ilgili bölge müdürlüğü nezdinde itirazda bulunabileceklerinin belirtildiğini;  müvekkilinin de buna istinaden 19.07.2016 tarihinde davalı İdare'ye 191379 kayıt numarasıyla itirazını sunduğunu ancak davalı idarenin, herhangi bir cevap vermeyerek itirazını zımnen reddettiğini; müvekkilinin her türlü şartı taşımasına rağmen kadroya alınmamasının hukuka aykırı olduğunu ifade ederek; müvekkilinin itirazının reddedilerek kadroya alınmamasına ilişkin davalı idare işleminin  iptali istemiyle  idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 4.İDARE MAHKEMESİ: 4.2.2019 gün ve E:2017/47, K:2019/54 sayı ile,  “(…)4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesinde; "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur." hükmüne yer verilmiştir.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1.maddesinde: "İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur." hükmü yer almıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; Karayolları Genel Müdürlüğüne bağlı taşeron şirketlerde çalışmış olan davacı tarafından, Karayolları Genel Müdürlüğünün üyesi bulunduğu Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ile Türkiye Yol Yapı İnşaat İşçileri Sendikası (YOL-İŞ) ile Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın 16.04.2015 tarihli ve 85 sayılı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 28.04.2015 tarihli ve 2878 sayılı, Maliye Bakanlığı'nın 29.04.2015 tarihli ve 4105 sayılı yazılarına istinaden düzenlenerek 29.04.2015 tarihinde imzalanan protokol ve 04.04.2016 tarihinde imzalanan ek protokol uyarınca sürekli işçi kadrosuna alınmak amacıyla yapılan 19.07.2016 tarihli başvurunun cevap verilmeyerek zımnen reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlık konusu olayda; davacının davalı kurumda 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri kapsamında alt işverene tabi olarak çalıştırıldığı, davalı idarenin üyesi bulunduğu Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası ile Türkiye Yol Yapı İnşaat İşçileri Sendikası arasında yapılan görüşmeler sonucu alt işverenin bünyesinde istihdam edilen ve kamu işvereninin yürüttüğü işlerde çalıştırılan alt işverene tabi işçilerin, kamu işvereninde sürekli işçi olarak istihdam edilmeleri yönünde 29.04.2015 tarihli protokol imzalandığı, protokolle alt işverende çalışan işçilerden davalı idare bünyesine geçebilmelerinin şartlarının ve kadro sayılarının belirlendiği, öte taraftan yine ilave kadro sayısıyla birlikte önceki protokole ek maddeler içeren 04.04.2016 tarihli ek protokol imzalandığı ve taraflar arasında akdedilen protokol hükümleri gereğince alt işveren bünyesinde istihdam edilen işçilerin kamu işvereni bünyesine kadrolu işçi statüsüne alımlarının sağlandığı, davacının da bu kapsamda taraflar arasında imzalanan protokol hükümlerinde belirtilen şartları taşımadığı gerekçesiyle işçi statüsüne alınmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davalı idare bünyesine işçi alımının kamu işveren tarafını temsil eden sendika ile işçi tarafını temsil eden sendika arasında imzalanan protokol ve ek protokol hükümleri kapsamında gerçekleştirildiği, protokolün hukuki niteliğinin genel sözleşme niteliğinde olduğu, tarafların serbest iradelerine dayanılarak düzenlendiği ve özel hukuk hükümlerine tabi bir sözleşme olduğu düşünüldüğünde, tarafların serbest iradelerine dayanılarak düzenlenen özel hukuk sözleşmesi niteliğinde bulunan, protokol kapsamında işe alımların gerçekleştirildiği ve davacının kadrolu işçi olarak alınmamasına yönelik dava konusu işlemin de adı geçen protokol kapsamında değerlendirilerek kamu işverenince (davalı idarece) tesis edildiği anlaşılmakla, idarenin tek yanlı iradesi ile kamu gücüne dayanılarak işlem tesis ettiğinden bahsedilemeyeceğinden uyuşmazlığın çözümünün adli yargı merciilerinin (İş Mahkemesinin) görevine girmesi nedeniyle, uyuşmazlığın özel hukuk ilişkisinden kaynaklandığı dikkate alındığında: davanın görüm ve çözümü idari yargının görevinde olmayıp, adli yargının görev alanına girmektedir.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı Kanun'un 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş, istinaf yoluna gidilmesi üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi 5.İdari Dava Dairesi: 30.1.2020 gün ve E.2019/1441, K:2020/288 sayı ile, istinaf isteminin reddine, kesin olarak karar vermiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, müvekkilinin Protokol şartlarını taşıdığı hususunun tespiti ile davalı İdarenin, müvekkilin kadroya alınmaması işleminin iptaline (muarazanın giderilmesi) karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 28.İŞ MAHKEMESİ: 21.4.2020 gün ve E:2020/172, K:2020/135 sayı ile, "(...) Gerek Mülga 5521 Sayılı Kanun 1. maddesi gerekse 25/10/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 Sayılı Kanun 5. maddesinde İş Mahkemelerinin hangi davalara bakacağı düzenlenmiştir. 7036 Sayılı Kanun 5. Maddesinde 1. Fıkrasının ( a ) bendinde "5953 Sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 Sayılı Kanuna tabi gemi adamları, 22/05/2003 tarihli 4857 Sayılı İş Kanunu ve 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununu 6. Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında iş ilişkisi nedeni ile sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuki uyuşmazlıklarına ..." İş mahkemelerinin bakacağı düzenlenmiştir.

2577 sayılı yasanın 2. maddesinde, idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan mutel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı açılan davalar olarak sayılmış, idari yargının idari eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun denetimini yapmakla görevli olduğu kurala bağlanmıştır. İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının, idari dava türlerinden biri olduğu, idari hukukunun bilinen ilkelerinden biridir.

Gerek İş Mahkemeleri Yasası gerekse 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu göz önüne alındığında; somut olayımızda taşeron işçisi olarak görev yapan davacının kadro tahsis istemine ilişkin olduğu, söz konusu kadro tahsis talebinin kurum tarafından reddine dair işlemin iptaline yönelik olduğu görülmektedir. İncelenen yasalar çerçevesinde söz konusu işlemin idari bir merci olan davalı kurum tarafından tesis edilmiş olması ve söz konusu talebin reddine ilişkin işlemden kaynaklanan bu uyuşmazlığın iş akdi ile herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır. Söz konusu talep tamamen idare tarafından tesis edilen işleme yönelik açılan bir davadır. İdari işlemlere karşı açılacak davaların görüm ve çözüm yeri idari yargıdır. Sendika ile protokol yapılmış olması bu gerçeği ortadan kaldırmaz. Kamu İdarelerine işçi alımının ne şekilde yapılacağı kendi özel yasalarında düzenlenmiştir. İşe alma ya da almama konusunda karar verme yetkisi tamamen idarenin tasarrufunda olan bir yetkidir. Sendika ile protokol yapılması söz konusu işlemin idari işlem olmadığını göstermez. Söz konusu işlem idarenin tek yanlı iradesi ile kamu gücüne dayanılarak yapılan bir işlemdir. Dosya arasında bulunan emsal idare ve Bölge idare mahkemeleri kararı da bu yöndedir. Mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Mahkememizin görevsiz olması ve idari yargının görevli olması nedeniyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/ 1- c, 115/2 gereğince davanın usulden REDDİNE,

2-İdari yargı görevli olduğundan Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 20' de düzenlenen gönderme kararı verilmesine yer olmadığına(…)” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Birol SONER, Suna TÜRE, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 28.9.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden  gönderildiği görülmekte ise de; Başkanlıkça idari yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği  ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Karayolları Genel Müdürlüğü 13. Bölge Müdürlüğünde ait işveren firmanın işçisi olarak çalışan davacı tarafından, adı geçen Genel Müdürlüğe işçi alımına ilişkin imzalanan 29.04.2015 tarihli protokol ve 05.04.2016 tarihli ek protokol kapsamında, sürekli işçi kadrosuna alınmak için gerekli şartları taşıdığı halde kadroya alınmadığından bahisle, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün kadroya almama işleminin iptali (muarazanın giderilmesi) istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Karayolları Genel Müdürlüğü 13. Bölge Müdürlüğünde alt işveren/taşeron firmada, iş makinası(silindir) oreratörü olarak çalıştığı, davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün üyesi bulunduğu Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ile Türkiye Yol Yapı İnşaat İşçileri Sendikası (YOL-İŞ) arasında 29.04.2015 tarihli protokol imzalandığı, söz konusu protokol kapsamında daha önceden Genel Müdürlüğe ait işyerlerinde alt işverenin himayesinde çalışmış olan ve yine protokolde belirtilen şartları taşıyan işçilerin kadrolu işçi olarak Kamu İşvereni (Karayolları Genel Müdürlüğü) bünyesine alınacağının düzenlendiği, protokolün uygulanmasından kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın 16. Dönem Toplu İş Sözleşmesi hükümlerine göre oluşturulacak Merkez işbirliği Kurulu aracılığıyla giderileceği hususlarının düzenlendiği, diğer taraftan 05.04.2016 tarihinde taraflar arasında ek protokol düzenlendiği ve protokoller kapsamında kamu işvereninde düz işçi kadrosunda çalıştırılmak üzere protokollerde belirtilen usulde başvurular alınıp şartları taşıyanların düz işçi kadrosuna alımlarının gerçekleştirildiği, davacının işçi kadrosuna alınmaması üzerine 19.07.2016 tarihinde itiraz başvurusunda bulunduğu, davalı idare tarafından cevap verilmeyerek istemin zımnen reddedilmesi üzerine, kadroya alınmama işleminin iptali/ protokol şartlarını taşıdığı hususunun tespiti ile davalı İdarenin kadroya alınmaması işleminin iptali (muarazanın giderilmesi)  istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinde kamu hizmetlerinin; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği hükme bağlanmış olup, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçilerin de geniş anlamda kamu görevlisi olduğu içtihatlarla kabul edilmiştir.

Öte yandan 2.7.2018 gün ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 9. maddesinde;

" (1) 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten kaldırılmıştır. 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerde yer alan kadrolar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yeniden düzenlenerek genel kadro ve usulüne ilişkin ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesine eklenir. Bu süre içinde anılan cetveller ile 10/5/2018 tarihli ve 7142 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararname ve ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnameleri çerçevesinde yeniden teşkilatlanan kurumlara ait kadro ve pozisyonlar genel kadro ve usulüne ilişkin ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümleri çerçevesinde geçerliliğini korur." denilmiş ve bu madde uyarınca;

Genel Kadro ve Usulü Hakkında 2 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin "Sürekli işçi kadroları ve sözleşmeli personel pozisyonları" başlıklı 8. maddesinde;

" (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamına giren kuruluşların,

a) Atölye, şantiye, fabrika ve çiftlik gibi işçi istihdamı zorunlu olan hizmet birimleri ile temizlik, koruma ve güvenlik, bakım ve onarım gibi destek hizmetleri için Cumhurbaşkanınca sürekli işçi kadrosu ihdas edilebilir.

b) Sürekli işçi kadroları Devlet Personel Başkanlığınca başka unvanlı sürekli işçi kadroları ile değiştirilebilir, birimler arası aktarmalarda da aynı usule uyulur. Bu işlemlere ilişkin bilgiler Devlet Personel Başkanlığınca bir ay içerisinde Strateji ve Bütçe Başkanlığına bildirilir.

c) Sürekli işçi kadrolarından boş olanların açıktan atama amacıyla kullanılması, ilgili mevzuatı uyarınca yükümlü oldukları engelli ve eski hükümlü işçi atamaları ile sürekli işçiyken askerlik görevi sebebiyle kurumlarından ayrılanlardan muvazzaf askerlik hizmeti dönüşü göreve başlayacaklar hariç Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Strateji ve Bütçe Başkanlığının iznine tâbidir.

(2) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamına giren kuruluşların,

a) Sözleşmeli personel pozisyonları; sayı, unvan, nitelik, sözleşme ücreti ve sürelerinin belirlenmesi suretiyle merkezde toplam sayı olarak, taşrada ise bölge veya il bazında Cumhurbaşkanınca ihdas edilebilir.

b) Sözleşmeli personel pozisyonları Devlet Personel Başkanlığınca başka unvanlı sözleşmeli personel pozisyonları ile değiştirilebilir, birimler arası aktarmalarda da aynı usule uyulur. Bu işlemlere ilişkin bilgiler Devlet Personel Başkanlığınca bir ay içerisinde Strateji ve Bütçe Başkanlığına bildirilir.

c) Sözleşmeli personel pozisyonlarından boş olanların açıktan alım amacıyla kullanılması, Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Strateji ve Bütçe Başkanlığının iznine tâbidir.

(3) İhdas ve izin işlemleri tamamlanmaksızın sürekli işçi ve sözleşmeli personel çalıştırılamaz.

(4) Boş kadro ve pozisyonlara yapılacak atamalar, atamanın yapıldığı tarihten itibaren bir ay içerisinde Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. " hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümle, bu kararname kapsamına giren kuruluşların kanunla ve milletlerarası anlaşmalarla veya yıllık programlarla kurulması veya genişletilmesi öngörülen atölye, şantiye, fabrika ve çiftlik gibi işçi istihdamı zorunlu olan hizmet birimleri için ihtiyaç duyacakları sürekli işçi kadrolarını mevcut kadrolarından karşılayacakları, mevcut işçi kadrolarının bu birimlerin ihtiyaçlarının karşılanmasına kafi gelmemesi halinde, Devlet Personel Dairesinin görüşü üzerine Strateji ve Bütçe Başkanlığı yeni birimlerin norm kadrolarını aşmamak üzere, bütçe imkanları gözönünde bulundurularak uygun görülebilecek kısmı kadar sürekli işçi kadrosu vize edilebileceği hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasında idari dava türleri sayılmış olup, (a) bendinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının bir idari dava türü olduğu belirtilmiştir.

Uyuşmazlığa konu olayda, taşeron işçi olarak görev yapan davacının isteminin, tarafına kadro tahsis edilmesine ilişkin olması, davacının kadroya alınmama işleminin de idari bir merci tarafından tesis edilmiş bulunması ve uyuşmazlığın iş akdi ile ilgili olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde; dava görüm ve çözümü yönünden idari yargının görev alanına girmektedir.  

Bu durumda, uyuşmazlığın kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadroların ihdası, iptali ve kullanılmasına dair esas ve usulleri düzenleyen mevzuattan doğduğu, idare hukuku esaslarına göre kadro kullanımına ilişkin olarak tesis edilen işlemin, kamu görevlileri mevzuatından kaynaklanan bir uyuşmazlık olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, Antalya 4.İdare Mahkemesinin, 4.2.2019 gün ve E:2017/47, K:2019/54 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, Antalya 4.İdare Mahkemesinin, 4.2.2019 gün ve E:2017/47, K:2019/54 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.9.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

       Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Burhan                         Şükrü                                Birol                               Suna

      ÜSTÜN                      BOZER                            SONER                            TÜRE

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                            Ahmet

                             TUNÇ                            TOPUZ                           ARSLAN