Hukuk Bölümü         2013/188 E.  ,  2013/296 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : A.A.                                                    

Davalılar : 1-Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili      : Av. Z.Ö.

                  2-Tekirdağ Belediye Başkanlığı   (idari yargıda)

Vekilleri  : Av.N.K., Av. M.D., Av. T.Y. 

O L A Y : Davacı 23.12.2011 günlü dava dilekçesinde Karayolları Genel Müdürlüğünü davalı olarak göstermek suretiyle özetle, 22/09/2011 günü İstanbul'dan Çanakkale istikametine E-5 yolunu takiben giderken, Tekirdağ’ın içinde, yolun denize en yakın olduğu yerde, Namık Kemal Kütüphanesi civarında yağan yağmur sularının birikmesinden dolayı bazı araçların suyu yararak gittiklerini, önlerindeki ve arkalarındaki bütün araçlar gibi kendi araçlarının da motorunun stop ederek durduğunu, yolun gidiş ve geliş kısımlarının yüksek banketle ayrılmış olduğunu, deniz tarafındaki geliş istikametinde suyun birikmediğini, araçların rahat seyrettiğini, ancak Ça­nakkale istikametine giden kısmın ise, deniz tarafındaki banketin yüksekliği ve yağmur sularının5 metreuzaktaki denize ulaşması için hiçbir menfez, rögar. ızgara vb. olmadığını, olaydan on gün kadar sonra bilirkişilerle yerinde yaptıkları keşifte, akıntı yolu olmadığı için yüksekteki sokaklardan gelen yağmur sularının da orada birikip araçlara geçit vermediğini, araçlarını, diğer araçlar gibi suyun içinden çekici kamyon ile en yakın benzinciye kadar çektiklerini ve aracın tamir servisini telefonla aradıklarını, tamir için yapılan ön muayenede, 20.000.TL.den fazla masraf olacağının, bir kısım parçaların İstanbul'dan ve bir kısmının da Almanya'dan gelmesi gerekeceğinin, tamir süresinin 30 günden daha da uzun sürebileceğinin söylenildiğini, bunun üzerine çekici ile arabayı İstanbul’da bulunan tamir servisine getirdiklerini,motoru sökmeden hasar bedelinin kesin tespitinin yapılamayacağının bildirilmesi üzerine motorun söküldüğünü, sonuçta motor bloğunun kırılmış olduğunu, 21.424 TL. gider olacağının, parçaların bir kısmının siparişle Almanya'dan geleceğinin, 30 günden önce bitmesinin mümkün olmadığının daha uzun sürebileceğinin, ifade edildiğini, bu sırada sorumlu olduğunu düşündükleri Tekirdağ belediyesine yazılı olarak durumu bildirdiklerini, Belediye’nin de bu yoldan kendilerinin sorumlu olmayıp, Karayollarının sorumlu olduğunu yazılı olarak bildirdiğini, bunun üzerine davalı idareye yazılı olarak durumu izah edip, zararlarının hiç olmazsa bir kısmının giderilmesini talep ettiklerini, davalı tarafın ise, mahkeme kararı olmadan ödeme yapamayacaklarını bildirdiklerini belirterek, araçlarının tamiri süresin­de ödemek zorunda kaldıkları taşıma ücreti ile manevi tazminat hakları saklı tutarak, 20.260 TL. maddi zararlarının, davalıya ihbar tarihinden (10/11/2011) geçerli olmak üzere yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.

İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi; 02.05.2012 gün ve E:2011/451, K:2012/246 sayı ile özetle, olayda, maddi tazminatı gerektiren haksız eylemin davalı Karayolları yönünden kamu hizmetinin ifasına ilişkin bulunması ve hizmet kusurundan kaynaklanması nedeni ile İYUK.nun 2. maddesi gereğince tam yargı davasının konusunu oluşturduğundan bahisle yargı yolu nedeni ile davanın reddine karar vermiş, ve bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez 05.07.2012 günlü dava dilekçesinde Karayolları Genel Müdürlüğü ve Tekirdağ Belediye Başkanlığını davalı olarak göstermek suretiyle özetle, 22/09/2011 tarihinde İstanbul’dan Çanakkale istikametine giderken, Tekirdağ’ın içinde, yolun denize en yakın olduğu yerde, yağan yağmur sularının birikmiş olduğunu, araçların bazılarının suyu yararak gittiklerini, önlerindeki aracın motorunun stop ederek durduğunu, kendilerinin de durmak zorunda kaldıklarını, bir anda yolun o kısmının tamamen su dolduğunu ve gelen araçların hareket edemediklerini, olayın meydana geldiği transit yolun gidiş ve geliş yönlerinin yüksek banketle ayrılmış olduğunu, deniz tarafında bulunan geliş istikametinde hiç su olmadığını, yağan yağmur sularının rahatça denize ulaştığını, ancak kendi gitmek istedikleri İstanbul-Çanakkale istikametinde biriken suların, yol ortasında örülen yüksek banket nedeni ile birikip yolu doldurduğunu, seviyesinin her an yükseldiğini, yağmur sularının hemen yanındaki denize ulaşması için hiçbir rögar, menfez, boru, kanal vs. olmadığını, aracın, 2009 model, C 200 sedan tipi, mercedes olup, altının tamamen zırhlı, korunaklı, sağlam ve çok az kullanılmış bir araç olduğunu, araçlarını çekici kamyonla sudan çıkarıp en yakın benzin istasyonuna taşıdıklarını, aracı Çorluda bulunan mercedes servisine götürdüklerini, ön muayenede aracın 20.000.-TL. den fazla masrafı olabileceğini, parçaların yurt dışından ve İstanbul’dan getirileceğini bu nedenle bir aydan önce teslim edilemeyeceğini söylediklerini, bunun üzerine aracı kamyonla İstanbul’da bulunan mercedes servisine taşıdıklarını, sonuçta aracın 21.424.-TL. gideri olacağının, tamir için de en az 30 gün geçeceğinin söylendiğini, hasar ve bedel tespiti için 1.851.07 TL. ödediklerini, bunun üzerine sorumlu olduğunu düşündükleri Tekirdağ Belediyesine durumu bildirdiklerini, belediyenin verdiği yazılı cevapta, sorumlu olanın Karayolları olduğunu ve kendilerinin sorumlu olmadığını bildirdiğini, Karayolları Genel Müdürlüğüne durumu bildirdiklerinde aldıkları yazılı cevapta, kesinleşmiş mahkeme kararı getirilirse ödeyebileceklerini bildirdiklerini, bunun üzerine İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20011/451 Esas sayılı dosyası ile maddi tazminat davası açtıklarını, Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı yolu nedeni ile davayı usulden reddettiğini, olay yerinde, Tekirdağ 1.Sulh Hukuk mahkemesinin 2012/11 Diş dosyası ile tespit yaptırdıklarını belirterek, neticeten 20.657.-TL alacaklarının ödeme tarihinden geçerli olmak üzere faizi ile tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 10.İdare Mahkemesi; 09.07.2012 gün ve E:2012/1139, K:2012/1235 sayı ile özetle, davanın yetki yönünden reddine, dosyanın yetkili Tekirdağ İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Tekirdağ İdare Mahkemesi; 06.11.2012 gün, E:2012/1095 sayı ile özetle, uyuşmazlığın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun'unun 7. maddesiyle Karayolları Genel Müdürlüğü'ne verilen görev ve sorumlulukların gereği gibi ifa edilip edilmediği noktasında ortaya çıktığının sabit olduğu, 2918 sayılı Kanun'un 110'uncu maddesinde 6099 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe girmesi sonrasında idarelerin bu tür kusurlarından kaynaklanan tazminat talepleriyle ilgili uyuşmazlıkları çözme görevinin Adli Yargı mercilerinde olduğunu belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın İstanbul 18.Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bulunan dava dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince bu konuda karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 04.02.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19. maddesinde öngörülen biçimde, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü bakımından olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

                II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın davada adli yargının, Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Karayolları Genel Müdürlüğünün yol ağına tabi olan 110-04 K.K. No'lu Devlet Yolu'nun 2-4. km'leri arasında Tekirdağ Kent Geçişinde karayolu üzerinde biriken yağmur sularının denize tahliyesini sağlayacak rögar,künk, menfez gibi su tahliye sisteminin bulunmaması nedeniyle yolda biriken suların davacıya ait 34 DA 0244 plaka sayılı aracın eksozundan içeri girmesi suretiyle uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar,sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir.

Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” Kararına varmıştır. Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02.05.2012 gün ve E:2011/451, K:2012/246 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 04.02.2013 gününde üyelerden Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

AZLIK OYU 

Davalı Belediye ve Karayolları Genel Müdürlüğünün Karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmali sonucu meydana gelen kazada, davacının uğradığı maddi zararın tazmini istemi ile Adli Yargı İlk Derece Mahkemesinde dava açılmış,

Yargılama sonucunda "idarenin hizmet kusuruna dayalı açılan davaların tam yargı davası niteliğinde bulunduğu, İdari Yargıda açılması gerektiği" gerekçesi ile dava dilekçesi yargı yolu yönünden reddedilmiş,

Kararın kesinleşmesi üzerine bu kez davacı vekili aynı istekle İdari Yargıda dava ikame etmiş,

İdare Mahkemesi de yargılama sonucunda "uyuşmazlığın 2918 Sayılı Yasa'nın 110. maddesi gereğince Adli Yargıda çözümlenmesi gerektiği" gerekçesi ile yargı yolu yönünden davanın reddine, 2247 Sayılı Yasa'nın 19.maddesi gereğince görevli yargı kolunun belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmesine karar vermiş,

Bu kararın da kesinleşmesi üzerine dosya Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmiş, Yüksek Mahkemece yapılan inceleme sonucunda "2918 Sayılı Yasa'nın 110.maddesi hükümleri gözetildiğinde davanın Adli Yargıda çözümlenmesi gerektiği" düşüncesi ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına, Adli Yargının görevli olduğuna oyçokluğuyla kesin olarak karar verilmiştir.

Sayın çoğunluğun uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden düşüncesine iştirak edilmesi mümkün değildir.

Zira; Davada, davalı Belediye ve Karayolları Genel Müdürlüğünün Karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmali sonucu zarara neden olan kazanın meydana geldiği iddia edilmektedir.

2918 Sayılı KTK'nın 7.md. "Karayolları Genel Müdürlüğünün Yapım ve Bakımından sorumlu olduğu Karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri alma ve aldırmanın" İdarenin görev ve yetkileri arasında bulunduğuna işaret edilmiş,

2918 Sayılı KTK'nın 10.md. "Belediyelerin yapım ve bakımından sorumlu olduğu yollan, trafik düzen ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almakla görevli" olduğuna işaret edilmiş,

3030 Sayılı Yasa'nın 6.md. "Büyükşehir dahilindeki meydan, bulvar, cadde ve anayolları yapma, yaptırma, bakım ve onarımını sağlama..." Büyükşehir Belediyesinin görevleri arasında gösterilmiş,

6001 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkındaki kanunun 4.md. "Hazırlayacağı programlar uyarınca karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarımını yaptırmak, işletmek ve işlettirme" Genel Müdürlüğün görev ve yetkileri arasında gösterilmiş,

TC Anayasası'nın 125/son md. "idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu" kurala bağlanmış,

2577 Sayılı İYUK 2/1-b md. "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava çeşitleri arasında" sayılmıştır.

Bu durumda karayolunun yapım, bakım ve onarımının yapılmadığı nedeniyle doğan zararın tazmininin amaçlanmış olması karşısında, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde esas alınan idare hukuku kurallarına ve 2577 Sayılı İYUK 2/1-b md. sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

Sayın çoğunluk, karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki ihmalden doğan zararda Adli Yargıyı görevli kabul eden görüşünde hukuki dayanak olarak 2918 Sayılı KTK 110/1 md. hükümlerini esas almıştır.

11.01.2011 gün 6099 Sayılı Yasa'nın 14. maddesi ile 2918 Sayılı KTK 110. maddesine eklenen 1.fıkra ile "işleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil bu kanundan doğan sorumluluk davaları Adli Yargıda görülür... " hükmü getirilmiştir.

Sayın çoğunluk görüşünün aksine eldeki uyuşmazlık anılan yasa hükmü kapsamında kalmamaktadır.

Çünkü, 2918 Sayılı KTK 85.maddesinde açıkça belirtildiği gibi yasa motorlu araçların işletilmesinden doğan zararlar nedeniyle işletenin hukuki sorumluluğunu düzenlemektedir.

Yasa hükmünde geçen bu kanundan ve Adli Yargıda görülmesi gereken sorumluluk davaları, 2918 Sayılı Yasa'nın 85.maddesinde düzenlenen motorlu araçların işletilmesi nedeniyle verilen zararlardan dolayı araç işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin davalardır.

Yasa değişikliğinden önce kamu araçlarının işletilmesi nedeniyle verilen zararlardan dolayı kamu idaresinin sorumluluğunun hangi yargı kolunda görüm ve çözümü konusunda yasada bir düzenleme bulunmadığından İdari ve Adli Yargı organları arasında çıkan görev uyuşmazlıklarını sonlandırmak üzere sözü geçen yasa hükmü getirilmek suretiyle kamu araçlarının verdiği zararlar nedeniyle işletenin sorumluluğunda 2918 Sayılı Yasa'nın amacına uygun olarak Adli Yargıda görüm ve çözüm esası benimsenmiştir.

Nitekim yasa değişikliğine ilişkin Hükümet gerekçesi de getirilen yeni hükmün bu nedenle maddeye eklendiğini teyit etmektedir.

Somut uyuşmazlıkta davanın karayolunun yapım, bakım ve korunmasındaki idarenin hizmet kusuruna dayanmasına,

2918 Sayılı Yasa'nın 110/1 md. motorlu araçların işletilmesinden doğan zararlardan dolayı işletenini hukuki sorumluluğunun Adli Yargıda görüm ve çözümünü düzenleme altına almasına,

Somut uyuşmazlığın anılan yasa hükmü kapsamında bulunmamasına,

Kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde, 2577 Sayılı İYUK 2/1-b md. sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde İdari Yargının görevli olmasına göre,

Uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 

Üye

Eyüp Sabri BAYDAR