T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 927

            KARAR NO : 2014 / 972

            KARAR TR   : 17.11.2014

 

ÖZET: 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

Davacı           :  Axa Sigorta A.Ş.

            Vekili              : Av.F. T.

            Davalı            : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekilleri         : Av.M. Ş. A.    (İdari Yargıda)       

 

O L A Y          : Davacı şirket vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından 45357224 numaralı maksimum kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan 35 BJN 26 plakalı aracın, 16.06.2012 tarihinde sürücü N. A.’ın sevk ve idaresinde seyir halinde iken, Bingöl – Elazığ karayolu D-300-27/8 Km. geldiğinde, yol genişletme çalışması yapılan tepelik alandan kopan kaya parçasının aracın sağ tarafına düşmesi neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazadan sonra Bingöl Trafik Tescil Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından trafik kaza tespit tutanağının tutulduğunu, kaza neticesinde 6599554 numaralı hasar dosyasının açıldığını, 16.07.2012 tarihinde hasar bedeli olarak 10.835,00 TL nin ödendiğini, müvekkil şirketin hukuken sigorta ettiren yerine geçtiğini, dava açılmadan önce davalı idareye yapılan başvuruları neticelerinde yol çalışması yapan firmanın sorumlu olduğu gerekçesiyle taleplerinin reddedildiğini, davalı kurum ile yol çalışması yapan firma arasındaki sözleşmenin kendi iç ilişkileri olması nedeniyle kendilerini ilgilendirmediğini, ayrıca davalı kurumun asıl işi yapan olduğunu belirterek 10.835,00 TL nin ödeme tarihi olan 16.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargıda dava açılmıştır.

BİNGÖL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 02.07.2013 gün ve E:2013/251 K:2013/382 sayılı kararında “…Davacı şirket nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı bulunan araçta meydana gelen zararda, davacı vekilince de dava dilekçesinde belirtildiği üzere uyuşmazlığın davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün hizmet kusurundan kaynaklandığı, hizmet kusurundan kaynaklanan davalarda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2 maddesi uyarınca idari yargının görevli olduğu, yargı yolunun kamu düzeni ile ilgili olması sebebiyle yargılamanın her aşamasında resen göz önünde bulundurulabileceği anlaşılmakla dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.

Davalının olaydaki kusuru kendisine ait tesislerin gereği gibi bakım ve denetimini yapmaması nedenidir. Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü idari bir kuruluş olup dava konusu olayın özelliği gözetildiğinde davacı davalının hizmet kusuruna dayanarak tazminat talep etmektedir. Davalı idareye yasalar gereği verilen görev ve yetkilerin iyi kullanılmaması nedeniyle oluşan zararların hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olması nedeniyle ancak idare aleyhine idari yargı yerinde açılacak tam yargı davası ile talep edilebileceğinden yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir…” şeklinde gerekçe ile dava dilekçesinin yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle reddine karar vermiştir.

Adli yargıda verilen görevsizlik kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ: 28.11.2013 gün ve E:2013/17649, K:2013/16839 sayılı kararında özetle; dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar vermiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ELAZIĞ 1. İDARE MAHKEMESİ: 01.08.2014 gün ve E:2014/418 sayılı gönderme kararında “…2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesinde "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. / Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru karan ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” hükmü bulunmaktadır.

Öte yandan; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 11.01.2011 tarihli, 6099 sayılı Kanun ile değişik 110, maddesinde "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trajik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir. " hükmüne yer verilmiştir.

Bilindiği üzere, söz konusu kanun hükmünün uygulanması kapsamında gerek ilk derece yargı yerleri (adli yargı-idari yargı) gerekse aynı yargı kolundaki ilk derece ve temyiz/itiraz mercileri arasında görevli yargı yerinin belirlenmesi konusunda uyuşmazlıklar ortaya çıkmış ve konu Uyuşmazlık Mahkemesi'ne intikal ettirilmiştir.

Bu kapsamda Yüksek Mahkeme'ce yapılan değerlendirmede, 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinde yapılan değişiklikten sonraki 'bu Kanundan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarınn adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine hükmedilmiştir. (Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 02.06.2014 tarihli, E:2014/592, K2014/644; 04.06.2012 tarihli, E:2012/107, K2012/134 sayılı ve 05.11.2012 tarihli, E:2012/144, K2012/224 sayılı kararları)

Uyuşmazlıkta ise; 16.12.2012 tarihinde yol genişletme çalışması yapılan tepelik alandan kopan kaya parçasının davacının aracına isabet etmesi nedeniyle oluşan zararın tazmini için -rücuen- davacı tarafından Bingöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açıldığı, adı geçen Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 02.07.2013 tarihli, E:2013/251, K:2013/382 sayılı kararla, davanın idari yargının görevine girdiği belirtilerek görev ret kararı verildiği, bu kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 28.11.2013 tarihli, E:2013/17649, K:2013/16839 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, bunun üzerine söz konusu tazmin talebini içeren iş bu davanın Mahkememiz'de açıldığı görülmektedir.

Yukarıda yer alan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları kapsamında yapılan değerlendirmede; bakılmakta olan davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır…” şeklindeki  gerekçe ile 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca dava dosyasının adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilene kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Bahri AYDOĞAN, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı  belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

          a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

          b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

          c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

 

          d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

          e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

          f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

          g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

          h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

          j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; davacı şirket tarafından kasko ile sigortalı bulunan 35 BJN 26 plakalı aracın, 16.06.2012 tarihinde Bingöl – Elazığ Karayolunun D-300-27/8 Kilometresine geldiğinde yol genişletme çalışması yapılan tepelik alandan kopan kaya parçasının aracın sağ tarafına düşmesi sonucu oluşan hasarın karşılanması için davacı şirketçe araç sahibine ödenen 10.835,00 TL tutarındaki tazminatın davalıdan tahsili istemiyle davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Elazığ 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Bingöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02.07.2013 gün E:2013/251 K:2013/382 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

 

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Elazığ 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Bingöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02.07.2013 gün E:2013/251 K:2013/382 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Bahri

AYDOĞAN

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT