T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 824 KARAR NO : 2015 / 835 KARAR TR : 30.11.2015
|
ÖZET : İdari yargı yerinde açılan davanın öncesinde adli yargı yerince verilmiş kesin veya kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığı anlaşıldığından, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde belirtilen koşulların oluşmaması nedeniyle, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk. |
Davacı : E. Şti.
Vekili : Av. Y.Ü.E., Av. M.Ç.
Davalı : Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü
O L A Y : Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Ankara Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’nün 28.12.2012 gün ve …..-24764020211231240060729 sayılı işlemi ile, işçilere ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarına ilişkin zamlı ücretlerin ödenmediği, işçilerin ücretlerinin banka aracılığı ile ödenmediği, işyerinde haftalık çalışma sürelerine uyulmadığı ve işçilere zamlı fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğinden bahisle, adına 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32, 41 ve 63. maddelerine aykırılık nedeniyle aynı Kanun’un 102/a, 102/c ve 104. maddeleri uyarınca toplam olarak 52.738,00 TL idari para cezası verildiği davacıya bildirilmiştir.
Davacı vekili, idari para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.
ANKARA 6. SULH CEZA MAHKEMESİ: 29.3.2013 gün ve D.İş:2013/69 sayı ile, başvuruyu esastan inceleyerek, idari para cezasının uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiş, yapılan itiraz Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesince kesin olarak reddedilmiştir.
Davacı vekili, bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.
Ankara 9. İdare Mahkemesi, 4857 sayılı Kanun’da, bu Kanun uyarınca verilen idari para cezalarına karşı açılacak davalarda görevli yargı yeri belirtilmediğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay 10. Dairesi'nin 16.4.2015 gün ve E:2013/5946, K:2015/1888 sayılı kararı ile, görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, davanın görev yönünden reddine karar verilmesinin 2247 sayılı Kanun’a aykırı bulunduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ: 15.7.2015 gün ve E:2015/1802 sayı ile, 4857 sayılı Kanun’da, bu Kanun uyarınca verilen idari para cezalarına karşı açılacak davalarda görevli yargı yeri belirtilmediğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına ve işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nin karar vermesine değin ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 30.11.2015 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;
Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görev ve yetkileri, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 158. maddesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde açıkça gösterilmiş, Mahkeme adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınmıştır.
2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.
Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir”, 19.maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.
(Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket adına, işçilere ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarına ilişkin zamlı ücretlerin ödenmediği, işçilerin ücretlerinin banka aracılığı ile ödenmediği, işyerinde haftalık çalışma sürelerine uyulmadığı ve işçilere zamlı fazla çalışma ücretlerinin ödenme-diğinden bahisle, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32, 41 ve 63. maddelerine aykırılık nedeniyle aynı Kanun’un 102/a, 102/c ve 104. maddeleri uyarınca toplam olarak 52.738,00 TL idari para cezası verildiği, davacı vekilinin idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerinde açtığı davada, Ankara 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 29.3.2013 gün ve D.İş:2013/69 sayılı kararı ile, başvurunun esasının incelendiği ve itirazın reddine karar verildiği, aynı istemle idari yargı yerinde açtığı davada ise; Ankara 9. İdare Mahkemesi’nin 15.7.2015 gün ve E:2015/1802 sayılı kararı ile, davacının aynı istemle daha önce Ankara 6. Sulh Ceza Mahkemesi’ne açtığı davada görevsizlik kararı verildiği, bunun üzerine bu davanın açıldığı belirtilerek, 4857 sayılı Kanun’da, bu Kanun uyarınca verilen idari para cezalarına karşı açılacak davalarda görevli yargı yeri belirtilmediğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına ve işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nin karar vermesine değin ertelenmesine karar verildiği, adli yargı yerine ait dava dosyası da temin edilmek suretiyle, dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacının, adına verilen idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerine açtığı davada, adli yargı yerince davanın esası incelenerek, davanın esası ile ilgili olarak itirazın reddine dair verilen kararın, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı olmadığı, bu nedenle adli ve idari yargı yerleri arasında, 2247 sayılı Yasa’da belirtilen biçimde görev uyuşmazlığı oluştuğundan söz etmenin mümkün olmadığı, bu durumda, idari yargı yerinde açılan davada, Ankara 9. İdare Mahkemesi’nce davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verildiği görülmüş ise de, Ankara 9. İdare Mahkemesi’nce 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulabilmesi için, Ankara 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilmiş kesin veya kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunması, bunun üzerine kendisine açılan davada Akhisar Sulh Ceza Hakimliği’nin görevli olduğu kanısına varması ve görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurması gerektiği açıktır. Oysa olayda, Ankara 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen kararın, itirazın reddine ilişkin olup, yargı yolunu değiştiren ve idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı olmadığı, bu durumda olayda adli yargı yerince verilmiş görev uyuşmazlığı oluşturacak şekilde bir görevsizlik kararı bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, ortada 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen biçimde, idari yargı yerinde açılan davanın öncesinde, adli yargı yerince verilmiş kesin veya kesinleşmiş bir görevsizlik kararının bulunmadığı kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle, Ankara 9. İdare Mahkemesi’nce davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için yaptığı başvurunun, idari yargı yerinde açılan davanın öncesinde adli yargı yerince verilmiş kesin veya kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığı anlaşıldığından, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde belirtilen koşulların oluşmaması nedeniyle, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.
S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde belirtilen koşulların oluşmaması nedeniyle, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 30.11.2015 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |