T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO        : 2015 / 58

          KARAR NO    : 2015 / 564

          KARAR TR     : 28.09.2015

ÖZET : Davacı vekili tarafından, İstanbul 12.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22.12.2011 gün ve 2009/854 Esas 2011/758 Karar sayılı kararı ile İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/1372 Esas 2014/1375 Karar sayılı kararı arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğu iddiası ile yapılan başvurunun incelenmesi neticesinde;

Davacı vekili tarafından davacı adına düzenlenen 17.12.1992 tarih ve 1680 sayılı tapu tahsis belgesinin hukuka uygun olduğu ve iptal edilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek bu belgenin iptaline ilişkin işlemin iptali istemi ile açılan dava neticesinde verilen İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin davanın esastan reddine ve tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin 2014/1372 Esas 2014/1375 Karar sayılı kararı ile; Davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili tarafından, K.S. ve istirakçileri adına düzenlenen 17.12.1992 gün ve 1678 sayılı tapu tahsis belgesinin hukuki geçerliliğinin bulunmadığından, ilgililerin dava konusu taşınmazdaki vaki müdahalelerinin men’i ile taşınmazın kal’ine karar verilmesi istemi ile açılan davada İstanbul 12.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davanın esastan reddine dair 22.12.2011 gün ve 2009/854 Esas 2011/758 Kararı arasında;

İstanbul 2. İdare Mahkemesi kararının sebebini, P.S. adına düzenlenen 17.12.1992 gün ve 1680 sayılı tapu tahsis belgesinin hukuken 2981 sayılı Kanun hükümlerine uygun şekilde verilip verilmediği ve bu suretler usulüne uygun olup olmadığı; konusunu, P.S. adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin hukuki geçerliliği oluşturmakta iken,   İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının sebebini K.S. ve istirakçileri adına düzenlenen 17.12.1992 gün ve 1678 sayılı tapu tahsis belgesinin hukuki geçerliliği ve bu belgeye istinaden K.S.’in söz konusu taşınmazdaki fiili durumunun haksız müdahale olarak nitelenip nitelenemeyeceği; konusunu, K.S. adına düzenlenen 17.12.1992 tarih ve 1678 sayılı tapu tahsis belgesinin hukuki geçerliliği hususlarının oluşturduğu ve bu itibarla her iki kararın dava konusu ve sebebinin aynı olmadığı,

Ayrıca, İstanbul 2. İdare Mahkemesi kararı ile P.S.’in taşınmazdan yararlanma hakkına ilişkin durumu ortadan kaldırılırken, İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile K.S. ve iştirakçilerinin taşınmazdan yararlanma hakkının korunduğu anlaşılmakla; ‘kararlar arasındaki çelişki nedeni ile hakkın yerine getirilmesinin imkansız olması’ şartının da gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmakla;

İdari ve adli yargı kararları arasında 2247 sayılı Kanun’un 24. Maddesinde öngörülen aynı sebebe, aynı konuya ilişkin olması ve kararlar arasında bulunan çelişki nedeni ile hakkın yerine getirilmesinin mümkün olmaması şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla; BAŞVURUNUN REDDİNE karar verilmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Hüküm Uyuşmazlığının Giderilmesi

İsteminde Bulunan(Davacı)                          :P.S.

Vekili                                                             :Av. B.K.

Karşı Taraf (Davalı)                                       :Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne izafeten  İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü

            Vekili                                                              :Av. H.K.S.

 

O L A Y                                                        :

1-HÜKÜM UYUŞMAZLIĞI’NIN GİDERİLMESİ TALEBİNDE BULUNAN PAKİZE SEZMİŞ VEKİLİ 10.09.2014 TARİHLİ DİLEKÇESİNDE ÖZETLE;

 Müvekkili P.S.’in, İstanbul İli, Şişli İlçesi, İnönü Mahallesi, Üftade Sokak, Numara 46' da bulunan taşınmazın tapu tahsis belgesi ile hak sahibi olduğunu, ancak davaya konu tapu tahsis belgesinin davalı idarenin 08.09.2008 tarihli işlemi ile iptaline karar verildiğini, bu işlemin iptali istemi ile İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nde dava açıldığını, Mahkemenin 2008/1655 Esas. 2009/994 Karar sayılı  kararı ile  davanın kabulüne ve işlemin iptaline hükmettiğini, karara karşı davalı tarafça temyiz isteminde bulunulduğunu, bunun üzerine dosyayı inceleyen Danıştay 14. Dairesi’nin; 2011/16012 Esas ve 2013/1346 Karar sayılı ilamı  ile İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin kararının  onadığını ancak davalının karar düzeltme başvurusu üzerine bu yöndeki ilamından döndüğünü ve  2013/5287 Esas, 2013/8046 Karar sayılı ilamında "2981 sayılı Kanun hükümlerine göre tek gecekondu için üç ayrı tapu tahsis belgesi düzenlenmesi olanaklı olmadığından, 400 metrekarelik kısım için davacı adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından..." şeklindeki gerekçesi ile İstanbul 2. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına hükmettiğini,

Bu defa davalı idare tarafından, davacının müteveffa eşi K.S. aleyhine İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde (Kapan Şişli 5. Asliye Hukuk Mahkemesi) El atmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım talepli dava ikame açıldığını; Mahkemenin 2009/854 Esas 2011/758 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini ve kararın 26/09/2012 tarihinde kesinleştiğini;

Davalı idarenin daha önce de davaya konu tapu tahsis belgesinin 01.09.1998 tarih ve t.t.br. 11081 sayılı işlem ile de iptaline karar verdiğini, bu iptal işlemine karşı idare mahkemesinde açılan davanın İstanbul 4.İdare Mahkemesi'nin 30.03.2000 tarih ve 1998/1227 E, 2000/350 K sayılı ilamı ile kabul edildiğini ve kararın temyiz üzerine onanmak sureti ile kesinleştiğini, yine aynı taşınmaz üzerinde bulunup, davacının eşi K.S. adına bulunan ve 48 kapı numarası ile kayıtlı olan taşınmaza ilişkin  olarak da tapu tahsis belgesi bulunduğunu, bu belgenin de davalı idarece iptal edildiğini, bu işleme karşı idare mahkemesinde açılan davanın da  kabul edildiği ve işlemin  İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nin 1998/1190 Esas 1999/1633 Karar sayılı ilamı ile iptal  edildiğini ve kesinleştiğini, yine aynı şekilde davalı idare tarafından yine tapu tahsis işleminin iptaline ilişkin diğer bir işlemin de İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin 2008/1759 Esas 2009/2087 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiğini ve bu kararın da kesinleştiğini;tüm bu kararlara rağmen davalı idarenin 08.09.2008 tarihli işlemi ile  tapu tahsis belgesinin iptaline hükmetmesinin hukuka aykırı olduğunu; dava dilekçesine ekli tapu tahsis belgelerinden de anlaşılacağı  üzere, tapu tahsis belgelerinin aynı  ada ve  parsele ilişkin ve fakat farklı bağımsız bölümlere  ilişkin olduğunu; nitekim taşınmaz üzerinde tapu tahsis belgeleri sahiplerinden  dava tarihine kadar tüm vergi ve benzeri giderlerin de ayrı ayrı tahsil  edildiğini;  dava konusu parsel  üzerinde davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 22.07.1998 tarihli keşif tespitinden de anlaşılacağı üzere ev, bir dükkan, iki mağaza, ahır ve samanlık  bulunduğunu; yine  davalıya ait 08.05.1963, 06.08.1968, 17.02.1969 tarihli vakıflar tahsilat resmi makbuzlarında 44-46-48 kapı numaralı taşınmazların varlığının kabul edildiğini, ayrıca, yine İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Kapan Şişli 5. Asliye Hukuk Mahkemesi) 2009/854 E. 2011/758 Karar sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesinde arazi üzerinde yer alan taşınmazda yer alan bağımsız bölümlerde farklı kapı numaralarının bulunduğunun  tespit edildiğini belirterek; verilen kararlar nedeni ile ortaya çıkan hüküm uyuşmalığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi istemi ile müracaat edilmiştir.

Davacı vekili Mahkememize verdiği 02.02.2015 tarihli ek dilekçe ile de;  İstanbul 4. İdare Mahkemesi kararına dayalı olarak verilen Sisli 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile İstanbul 2. İdare Mahkemesi kararı arasında ortaya çıkan hüküm uyuşmazlığının giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2-İSTANBUL 2. İDARE MAHKEMESİ’NİN 2014/1372 ESAS, 2014/1375 KARAR SAYILI DOSYASINDA YAPILAN İNCELEME NETİCESİNDE;        

2-a)Davacı  P.S. vekilinin mahkemeye sunduğu 23.09.2008 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı P.S.’in, İstanbul İli, Şişli İlçesi, İnönü Mahallesi, Üftade Sokak, Numara 46' da bulunan taşınmazda 17.12.1992 tarihli, 1680 numaralı tapu tahsis  belgesi ile hak  sahibi olduğunu, bahsi geçen tapu tahsis belgesinin davalı idarenin 08.09.2008 tarihli işlemi ile iptal edildiğini; yapılan bu işlemin hukuka aykırı olduğunu, zira yine davalı tarafından aynı taşınmaza ilişkin olarak gerçekleştirilen 01.09.1998 tarihli ve t.t.br. 11081 sayılı iptal işleminin İstanbul 4.İdare Mahkemesi'nin 30.03.2000 tarihli, 1998 / 1227 Esas, 2000 / 350 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, davalı idarenin iş bu ilamın kesinleşmesinin ardından yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğunu ancak talebin yine İstanbul 4.İdare Mahkemesi'nce reddedildiğini, ve Danıştay 6.Daire Başkanlığı'nın 2007 /2941 E, 2008 / 4953 K sayılı ilamı ile yargı yolu denetiminden geçerek nihai şekilde sonuçlandığını, netice itibari ile hakkında kesinleşmiş Mahkeme kararı olmasına rağmen, sebep göstermeksizin bu kararı yok sayarak ikinci kez aynı tapu tahsis belgesinin iptal edilmesinin aykırı olduğunu belirterek; davalı idarenin 08.09.2008 tarihli B.02.1.VGM. 1.13.00.(13)/T.T.Br. sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemi ile dava açmıştır.

2-b)Davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili mahkemeye sunduğu çeşitli cevap dilekçelerinde özetle; Şişli, İnönü Mahallesi'nin Üftade Sokağı'nda bulunan 53 pafta, 613 ada, 3 parsel sayılı, 900,00 m2 yüzölçümlü, tamamı Sultan Beyazıt vakfı adına kayıtlı arsa üzerindeki gecekonduya İmar Affı Yasaları gereğince taşınmazın 400,00 m² lik kısmı için 17/12/1992 tarih, 6088 yevmiye ile verilen tapu tahsis belgesinin,  davacı idarece 01/09/1998 tarih, 11081 sayılı yazı ile iptal edildiğini, tapu kütüğünden de 07/09/1998 tarih, 4713 yevmiye ile terkin edildiğini,  bu konu ile ilgili olarak kendileri aleyhine açılan dava sonucunda; İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 30/03/2000 tarih, 1998/1227 E, 2000/350 K, sayılı kesinleşmiş ilamı ile işlemin iptali üzerine tapu tahsis belgesinin tekrar geçerli hale geldiğini ve tapu kütüğünün beyanlar hanesine bu durumun şerh edildiğini,  daha sonra davacı tarafından, taşınmazın tapusunun verilmesi istemi ile yapılan başvuru sırasında yapılan inceleme neticesinde, taşınmaz üzerinde bulunan  yaklaşık toplam 120 - 125,00 m2 miktarındaki tek çatı altındaki yapının bölümlerinin üç ayrı gecekondu varmış gibi gösterilmek sureti ile 400,00 m2'lik kısmının E.S. varisleri K.S., F.G., M.A.S., B.S., A.D.'e ve 100.00 m² lik kısmının da Osman ve Orhan Sezgin'e tahsis edildiğinin, bu tahsis işlemi esnasında dosyaları tertip eden Y.Ö.T.B tarafından şahıslara ait komşu parsel tecavüzlerinin yok sayılarak belirtilmediğinin, taşınmazın boş alanlarının da üzerinde yapı varmış gibi veya işgal altındaymış gibi gösterilerek İdarenin yanıltıldığının ve 2981 Sayılı Yasa gereğince düzenlenen Müracaat Formu'nun usulüne uygun olarak düzenlenmediğinin tespit edildiğini, bu nedenle, 19/06/2003 tarih, 5274 yevmiye ile kütüğe yeniden işlenen tahsis şerhinin iptal edildiğini ve bu durumun davacı tarafa 08/09/2008 tarih, 633 sayılı  yazı ile bildirildiğini belirterek;  davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2-c) Dosyanın geçirdiği safahat incelendiğinde;

İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 29.05.2009 gün ve 2008/1655 Esas, 2009/994 Karar sayılı kararında aynen; “2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler Hakkında Kanun, imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapılarla gecekonduları kapsamına almaktadır. Kanunun “Tespit ve Değerlendirme İşlemleri" başlıklı 8. maddesinde tespit kapsamına, temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak kaydı ile hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğü nün idare etmekte olduğu arsa veya arazilerdeki, inşaatına Kanunun 14. maddesinin (f) fıkrasındaki tarihlerden (10.11.1985) önce başlanmış mesken, kısmen işyeri ve konut olarak kullanılan veya evvelce konut olarak kullanılıp sonra işyerine çevrilen gecekondular ile imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı tüm yapıların dahil olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun un 10. maddesinde, bu Kanun hükümlerine göre hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde gecekondu sahiplerince yapılmış yapıların 12. madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yerin hak sahibine tahsis edileceği ve bu tahsisin yapıldığının tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu Tahsis Belgesi verileceği; tapu tahsis belgesinin. ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil edeceği öngörülmüştür.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacıya 2981 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Şişli İlçesi, İnönü Mahallesi. 53 pafta. 613 ada, 3 parsel sayılı taşınmazda bulunan 400m2'lik yığma konut için 17.12.1992 gün ve 6088 sayılı tapu tahsis belgesinin verildiği; söz konusu tapu tahsis belgesinin, davacının yapmış olduğu gecekondunun 17.01.1957 tarihinden önce yapılmış olması nedeniyle ve imar affı kanunlarının yürürlüğe girmesinden önce davacının mezkur taşınmazın kiracı durumunda bulunduğu gerekçesiyle 01.09.1998 gün ve 11081 sayılı davalı idare işlemiyle iptal edildiği; davacı tarafından söz konusu işlemin iptali istemiyle dava açıldığı; İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 30.03.2000 gün ve E. 1998/1227, K.2000/350 sayılı kararıyla "...53 pafta, 613 ada, 3 parselin 400 m2'si için davacı adına tapu tahsis belgesi düzenlendiği görülmekte olup; davacıya 10.11.1985 tarihinden önce yaptığı gecekonduyla ilgili olarak tapu tahsis belgesi verilmesi mevzuata uygun olup. iptali yolundaki davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı..." gerekçesiyle, tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin 01.09.1998 gün ve 11081 sayılı davalı idare işleminin iptaline karar verildiği; anılan iptal kararına karşı yapılan temyiz ve karar düzeltme başvurularının Danıştay 6. Dairesi nin 12.12.2001 günlü, K.2001/6326 sayılı ve 17.03.2003 günlü, K.2003/1749 sayılı kararlarıyla reddedilerek iptal kararının kesinleştiği; Davalı idarenin 25.07.2003 tarihinde İstanbul 4. İdare Mahkemesi'ne başvuruda bulunarak, tapu tahsis belgesine konu olan taşınmazın 1994’te korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen bir taşınmazın etkileşim alanında kaldığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunduğu; İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 21.01.2004 tarihli kararıyla yargılamanın yenilenmesi isteminin reddedildiği; bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunun da Danıştay 6. Dairesi’nin 18.10.2006 gün ve E.2004/4707 K.2006/4865 sayılı kararıyla reddedildiği;

Bu sürecin devamında davacının davalı idareye başvuruda bulunarak kendisine tapu verilmesi isteminde bulunduğu; bunun üzerine davalı idare tarafından tapu tahsis inceleme komisyonu oluşturularak konunun inceletildiği; 15.08.2008 günlü komisyon kararında belirtilen "Arsa üzerinde yaklaşık 120-125 m2 yüzölçümlü tek çatı altında, tek katlı, tek girişli bir yapının bulunduğu, komşu parsellerin bina tecavüzlerinin olduğu, yeminli özel teknik büro tarafından düzenlenen krokide aynı çatı altındaki (B) harfi ile gösterilen kömürlük ve iki odadan oluşan kısmın müstakil bir yapıymış gibi arsanın boş alanlarıyla birlikte 400 m2'ye iblağ edilerek P.S.e tahsisi için imar affı yasalarına aykırı olarak hileli bir şekilde yeminli özel teknik bürolar tarafından dosya tanzim edilerek tapu tahsis talebinde bulunulduğu, tek çatı altındaki tek katlı gecekondu yapının yeminli özel teknik büro tarafından düzenlenen krokide (B) harfi ile işaretli 400 m2'ye tamamlanmak suretiyle P.S. e tahsis edilen kömürlük dahil yaklaşık 65-70 m2 civarındaki bölümü ile ilgili başvuru formunda ve 2000 TL'lik para makbuzunda kapı numarasının 46 olarak belirtildiği görülmüşse de bu numaranın bahçeye ait olduğu,  halbuki fiili durumda girişin 48 no'lu kapıdan ve hem de bahçe içerisindeki kapıdan yapıldığı. P.S. e ait dosyadaki müracaat formunun malvarlığı beyanı ile ilgili bölümlerinde "var işaretlerinin konulması gereken kutucukların kalemle çizilmek, suretiyle iptal edildiği halde "yok " işareti konulması gereken kutucukların da boş bırakıldığı, P.S. in  müracaat formunda daha önce 2805 sayılı Kanuna göre müracaat edilmiş ise bölümünde tarih olarak her ikisinde de 21 06.1983 tarih ve 11117 olarak belirtilmesine rağmen, dosyalarda 2805 sayılı Kanun a göre düzenlenen başvuru formlarına rastlanılmadığı" şeklindeki gerekçeler dikkate alınmak suretiyle davacıya verilmiş bulunan tapu tahsis belgesinin iptali yönünde dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun yukarıda aktarılan hükümleri uyarınca idareler, mahkeme kararlarını gecikmeksizin ve aynen uygulamakla yükümlüdürler. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanmaması, etkisiz bırakılması veya sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik olarak tesis edilen işlemler hukuka uygun kabul edilemeyecekleri gibi ilgili kamu görevlilerinin adli ve idari  yönden sorumluluklarına sebebiyet verecektir.

Uyuşmazlık konusu olayda Şişli İlçesi, İnönü Mahallesi, 53 pafta, 613 ada, 3 parsel sayılı taşınmazda bulunan 400m² lık yığma konut için davacıya verilen 17.12.1992 gün ve 6088 sayılı tapu tahsis belgesi 1998 yılında iptal edilmişse de; tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin bu işlem davacıya tapu tahsis belgesi verilmesinin mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle idare mahkemesi kararıyla iptal edilmiş ve söz konusu karar, temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek kesinleşmiştir.

Bu durumda davacıya ait tapu tahsis belgesinin, mahkeme kararının verildiği tarihte mevcut bulunan (maddi ya da hukuki) sebeplere dayalı olarak iptal edilebilmesi mümkün bulunmamaktadır. Zira aksı durum, ilk-derece mahkemesince verilen ve kesinleşmiş bulunan ilâmın sonuçlarının ortadan kaldırılması anlamını taşıyacak olduğundan; hukuk devleti ilkesine ve bu ilkenin en temel öğesi olan "yargı kararlarının bağlayıcılığı" kuralına aykırılık oluşturacaktır.

Davacı tarafından iptali istenilen işlemin 15.08.2008 tarihinde düzenlenen tapu tahsis inceleme komisyonu kararına dayanmakta olduğu anlaşılmaktadır. Anılan kararda değinilen ve yukarıda özetlenen gerekçelerden tamamının, tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin 01.09.1998 günlü işlem hakkında İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin K.2000/350 sayılı iptal kararının verildiği 30.03.2000 tarihinde mevcut bulunduğu anlaşıldığından; aynı uyuşmazlık hakkında daha önce verilen ve kesinleşmiş bulunan yargı kararındaki gerekçeler dikkate alınmaksızın ve anılan mahkeme kararının etkilerini ortadan kaldıracak biçimde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” şeklindeki gerekçesi ile, davalı idarenin 08.09.2008 gün ve 633 sayılı işleminin iptaline karar vermiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Danıştay 14.Daire Başkanlığı: 27.02.2013 gün ve 2011/16012 Esas,2013/1346 Karar sayılı kararında;”İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçe, hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27/02/2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.” denilmek sureti ile, İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin kararının onanmasına hükmetmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından karar düzeltme müracaatında bulunulmuştur.

Danıştay 14. Dairesi: 14.11.2013 gün ve 2013/5287 Esas, 2013/8046 Karar sayılı kararında aynen; “2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 8. maddesinde; temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak kaydı ile hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare etmekte olduğu arsa veya arazilerdeki inşaatına Kanunun 14. maddesinin (f) fıkrasındaki tarihlerden önce başlanmış mesken, kısmen işyeri ve konut olarak kullanılan veya evvelce konut olarak kullanılıp sonra işyerine çevrilen gecekondular ile imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı tüm yapıların Kanun gereğince tespit edilecek olan yapılara dahil olduğu, 9. maddesinin (b) bendinde, arsa tahsis edilecek kişilere 400 m 'den fazla arazi için tahsis işlemi yapılamayacağı,10. maddesinde; bu Kanun hükümlerine göre, hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapıların, 12. madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yerin hak sahibine tahsis edileceği ve bu tahsisin yapıldığının tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu Tahsis Belgesi verileceği; tapu tahsis belgesinin, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil edeceği; aynı maddede hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapularının re'sen iptal edileceği hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, mülkiyeti Sultan Beyazıt Vakfına ait Şişli İlçesi, İnönü Mahallesi, Üftade Sokak, 53 pafta, 613 ada, 3 parsel sayılı 900.00 m² taşınmazın 400 m² lik kısmı için, P.S. adına, 100 m²'lik kısmı için Osman Sezgin ve Orhan Sezgin adına ve 400 m2'lik kısmı için E.S. varisleri K.S., F.G.(Sancak), Ali Sezmiş, Bağdagül Sarsılmaz ve Arife Dinek adına tapu tahsis belgesi verildiği, arsa üzerinde yaklaşık 120-125 m² yüzölçümlü tek katlı, tek girişli gecekondu bulunmasına karşın, Yeminli Özel Teknik Büro tarafından düzenlenen krokide; (A) harfi ile gösterilen kısmın gecekondunun bir odası olduğu ve yaklaşık 35 m² lik kısmın komşu parseldeki bina tecavüzünün kendilerine aitmiş gibi boş alanlarla birlikte müstakil bir gecekondu olarak 400 m2'ye iblağ edilerek E.S. varislerine, aynı çatı altındaki (B) harfi ile gösterilen kömürlük ve iki odadan ibaret kısmın yine müstakil bir yapıymış gibi arsanın boş alanlarıyla birlikte 400 m² ye iblağ edilerek P.S.'e ve yine aynı çatı altındaki (C) ile gösterilen yaklaşık 15-20 m² yüzölçümlü oda ve mutfak mahallinin, arsanın boş alanları ile birleştirilerek üçüncü bir müstakil gecekondu varmış gibi 100 m² ye iblağ edilerek Orhan ve Osman Sezgin'e tahsisi için İmar Affı yasalarına aykırı olarak dosya tanzim edilerek tapu tahsis belgesi verildiği, tek çatı altında tek katlı yapının üç ayrı yapıymış gibi, 900 m² alanın tamamının üç ayrı tapu tahsis belgesi ile adı geçenlere tahsis edilmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle, yukarıda anılan üç tapu tahsis belgesinin de ayrı ayrı iptaline karar verilmiş, temyizen incelenmekte olan davanın P.S. adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayda; Orhan Sezgin ve Osman Sezgin adına tanzim edilen tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan ve İstanbul 3. İdare Mahkemesinde E:2008/2010, K:2010/879 sayılı dosya ile bakılan davada; mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; söz konusu 613 ada, 3 parsel sayılı 900 m² yüzölçümlü taşınmaz üzerinde tek bir gecekondu ile buna ait kömürlük bulunduğu, dava konusu yerin boş ve metruk halde olduğunun tespit edildiği görülmektedir.

Bu durumda; 900 m² yüzölçümlü taşınmaz üzerinde tek bir gecekondu ile buna ait kömürlük bulunması karşısında; 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre tek gecekondu için üç ayrı tapu tahsis belgesi düzenlenmesi olanaklı olmadığından, 400 m2'lik kısım için davacı adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.” şeklindeki gerekçesi ile, karar düzeltme başvurusunun kabulüne karar vermiş ve İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin  29.05.2009 gün ve 2008/1655 Esas, 2009/994 Karar sayılı kararının bozulmasına hükmetmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yapılan karar düzeltme istemi ise yine aynı dairenin 15.04.2014 gün ve 2014/2884 Esas, 2014/4645 Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir.

İstanbul 2. İdare Mahkemesi, Danıştay 14. Dairesi’nin bozma ilamı üzerine verdiği; 18.07.2014 gün ve 2014/1372 Esas, 2014/1375 Karar sayılı kararında aynen;   “2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 8. maddesinde; temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak kaydı ile hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare etmekte olduğu arsa veya arazilerdeki inşaatına Kanunun 14. Maddesinin (f) fıkrasındaki tarihlerden önce başlanmış mesken, kısmen işyeri ve konut olarak kullanılan veya evvelce konut olarak kullanılıp sonra erine çevrilen gecekondular ile imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı tüm yapıların Kanun gereğince tespit edilecek olan yapılara dahil olduğu, 9. maddesinin (b) bendinde, arsa tahsis edilecek kişilere 400 m 'den fazla arazi için tahsis işlemi yapılanamayacağı, 10. maddesinde; bu Kanun hükümlerine göre, hazine, belediye, il özel idaresince veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapıların, 12. madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yerin hak sahibine tahsis edileceği ve bu tahsisin yapıldığının tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu Tahsis Belgesi" verileceği; tapu tahsis belgesinin, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil edeceği; aynı maddede hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapularının re'sen iptal edileceği hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, mülkiyeti Sultan Beyazıt Vakfına ait Şişli İlçesi, İnönü Mahallesi, Üftade Sokak, 53 pafta, 613 ada, 3 parsel sayılı 900.00 m² taşınmazın 400 m²'lik kısmı için, P.S. adına, 100 m²'lik kısmı için Osman Sezgin ve Orhan Sezgin adına ve 400 m²'lik kısmı için E.S. varisleri K.S., F.G.(Sancak), Ali Sezmiş, Bağdagül Sarsılmaz ve Arife Dinek adına tapu tahsis belgesi verildiği, arsa üzerinde yaklaşık 120-125 m² yüzölçümlü tek katlı, tek girişli gecekondu bulunmasına karşın, Yeminli Özel Teknik Büro tarafından düzenlenen krokide; (A) harfi ile gösterilen kısmın gecekondunun bir odası olduğu ve yaklaşık 35 m²'lik kısmın komşu parseldeki bina tecavüzünün kendilerine aitmiş gibi boş alanlarla birlikte müstakil bir gecekondu olarak 400 m²'ye iblağ edilerek E.S. varislerine, aynı çatı altındaki (B) harfi ile gösterilen kömürlük ve iki odadan ibaret kısmın yine müstakil bir yapıymış gibi arsanın boş alanlarıyla birlikte 400 m²'ye iblağ edilerek P.S.'e ve yine aynı çatı altındaki (C) ile gösterilen yaklaşık 15-20 m² yüzölçümlü oda ve mutfak mahallinin, arsanın boş alanları ile birleştirilerek üçüncü bir müstakil gecekondu varmış gibi 100 m2'ye iblağ edilerek Orhan ve Osman Sezgin'e tahsisi için İmar Affı yasalarına aykırı olarak dosya tanzim edilerek tapu tahsis belgesi verildiği, tek çatı altında tek katlı yapının üç ayrı yapıymış gibi, 900 m² alanın tamamının üç ayrı tapu tahsis belgesi ile adı geçenlere tahsis edilmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle, yukarıda anılan üç tapu tahsis belgesinin de ayrı ayrı iptaline karar verilmiş, temyizen incelenmekte olan davanın P.S. adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayda; Orhan Sezgin ve Osman Sezgin adına tanzim edilen tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan ve İstanbul 3. İdare Mahkemesinde E:2008/2010, K:2010/879 sayılı dosya ile bakılan davada; mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; söz konusu 613 ada, 3 parsel sayılı 900 m² yüzölçümlü taşınmaz üzerinde tek bir gecekondu ile buna ait kömürlük bulunduğu, dava konusu yerin boş ve metruk halde olduğunun tespit edildiği görülmektedir.

Bu durumda; 900 m² yüzölçümlü taşınmaz üzerinde tek bir gecekondu ile buna ait kömürlük bulunması karşısında; 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre tek gecekondu için üç ayrı tapu tahsis belgesi düzenlenmesi olanaklı olmadığından, 400 m²'lik kısım için davacı adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, davanın reddi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.”şeklindeki gerekçesi ile davanın reddine hükmetmiştir.  Karar davacı vekiline  18.09.2014, davalı vekiline 22.09.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, süresinde kanun  yollarına başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

2-d) Dava dosyasındaki Bilgi ve Belgelerin İncelenmesi:

Dosya kapsamında bulunan 17.12.1992 tarih ve 1680 sayılı tapu tahsis belgesinin,  davaya konu 900 m2 büyüklüğündeki 613 Ada 3 parsel sayılı taşınmazın 400 m2 lik alanı için,  üzerinde bulunan 1 katlı yığma bina nedeni ile verildiği, söz konusu belgenin 27.09.1984 tarih ve 1108 sayılı müracaat formu, bila tarihli ve davacının imzasını taşıyan talep belgesi ile ekindeki 1/500 ölçekli krokiye dayandığı tespit edilmiştir. Bila tarihli talep belgesinde davacının, Elmadağ Üftade Sokakta bulunan 613 Ada 3 parseldeki 46 ve 48 kapı numaralarını taşıyan aynı çatı altındaki ayrı gecekondular için, kendisine tapu tahsis belgesi verilmesini talep ettiği ve aynı yer için 27.09.1984 tarih ve 1108 sayılı müracaat formunu verdiği görülmüştür. Bila tarihli, inşaat mühendisi Metin Öcalan’a ait 1/500 ölçekli krokide ise, davaya konu yerde 3 adet gecekondu bulunduğunun belirtildiği, bunlardan A harfi ile gösterilen gecekondunun 400 m², B harfi ile gösterilen gecekondunun 400 m² ve C harfi ile gösterilen gecekondunun 100 m² olarak kayıtlara geçtiği anlaşılmıştır. B harfi ile gösterilen,46 kapı numaralı 400 m² lik kısım için davacıya, A harfi ile gösterilen,48 kapı numaralı 400 m² lik kısım için K.S., F.G. Sancak, M.Ali Sezmiş, Bağdegül Sarsılmaz ve Arife Dinek’e; C harfi ile gösterilen 48 kapı numaralı 100 m² lik kısım için ise  Orhan ve Osman Sezgin’e tapu tahsis belgesi verildiği anlaşılmıştır. ( kroki ektedir)

Davaya dayanak teşkil eden, İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 1998/1227 Esas, 2000/350 sayılı dava dosyası incelendiğinde; P.S. tarafından, davaya konu taşınmaz içinde kendisine verilen tapu tahsis belgesinin iptali işleminin iptali  istemi ile dava açtığı, İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin, 30.03.2000 tarih ve 1998/1227 Esas, 2000/350 sayılı kararından aynen; “Dava dosyasının ve işlem dosyasının incelenmesinden, Şişli İlçesi, İnönü Mahallesi, 53 pafta,613 ada, 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde mevcut binalarla ilgili olarak davacı ve davalı idare arasında akdedilmiş bir kira kontratına rastlanmadığı, davacının  46 kapı sayılı gecekondusu için 26.09.1984 tarihinde 2981 sayılı İmar Affı Yasasından yararlanmak üzere müracaatta bulunmuş olduğu 30.01.1989 tarihinde davacının 46-48 nolu kapı sayılı 53 pafta, 613 ada, 3 parsel sayılı arsanın üzerinde şahsına ait evde 1946 senesinden beri ikamet ettiği, 1977 de iskan aldığını ve imar affı için başvurusu bulunduğunu beyan ederek tapu tahsis belgesi talebinde bulunduğu,10.12.1992 tarihinde tespit komisyonunca yapılan tespitte; 613 ada, 3 parsel,46 kapı sayılı yerde tek katlı briket konutun bulunduğunun tespit edildiği, buna dayanılarak 17.12.1992 günlü,1680 sayılı tahsis kararına dayanılarak 53 pafta,613 ada,3 parselin 400.000 m2 si için davacı adına tapu tahsis belgesi düzenlendiği,görülmekte olup, davacıya 10.11.1985 tarihinden önce yaptığı gecekondusuyla ilgili olarak tapu tahsis belgesi verilmesi mevzuata uygun olup, iptali yolundaki davalı idare işleminde hukuka uygunluk görülmemiştir.” şeklindeki gerekçesi ile, davanın kabulüne karar verdiği,  kararın davalı tarafından temyiz edildiği ancak Danıştay 6. Dairesi’nin 12.12.2001 gün ve 2000/5582 Esas, 2001/6326 Karar sayılı kararı ile onandığı, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin de yine aynı dairenin  17.03.2003 gün ve 2002/3597 Esas, 2003/1749 Karar sayılı kararı ile reddedildiği ve kararın bu şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı vekili tarafından bu kez,  2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun bir maddesinin değiştirilmesi hakkında Kanununun, "istisnalar" başlığına taşıyan 3. Maddesi gereğince İstanbul İli, Şişli İlçesi, İnönü Mahallesi, Üftade Sokak, 53 pafta, 613 ada. 3 parsel sayılı dava konusu taşınmazın 09.03.1994 gün ve 5386 sayılı Kurul Kararı ile korunması gerekli, Kültür Varlığı olarak tescil edilen 613 ada, 30 parselin, etkileşim alanında kaldığı belirtilerek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğu ancak bu talebin de İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 21.01.2004 gün ve 1998/1227 Esas, 2000/350 Karar sayılı kararı ile reddedildiği,  davalı vekilinin temyiz talebinin Danıştay 6. Dairesi’nin 18.10.2006 gün ve 2004/4707 Esas, 2006/4865 Karar sayılı kararı ile reddedildiği ve kararın onandığı, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin ise aynı dairenin 10.07.2008 gün ve 2007/2941 Esas, 2008/4953 Karar sayılı kararı ile reddedildiği tespit edilmiştir.

Dosya kapsamında bulunan İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin, 22.12.1999 gün ve1998 1190 Esas, 1999/1633 Karar sayılı kararı incelendiğinde; davacılar K.S., F.G., M.Ali Sezmiş, Bağdegül Sarsılmaz ve Arife Dinek tarafından, davalı İstanbul Vakıflar bölge Müdürlüğü aleyhine, davalı idarenin 01.09.1998 gün ve 11080 sayılı tahsis işleminin iptaline dair kararının iptali istemi ile dava açıldığı, Mahkemenin adı geçen kararında aynen; “Dava dosyasının incelenmesinden; 05.07.1962 tarihinde fen memurları tarafından Beyoğlu kazasının İnönü Mahallesi Üftade sokağında 613 ada, 3 parsel sayılı arsada 4 oda bir hol bir mutfaktan ibaret tek katli kargir bir bina bulunduğu, bu binanın 40 sene evvelinde İsmet isminde birisi tarafından yapıldığı, 1940 yılında ölümü ile varisi İbrahim Sezmiş’e kaldığı ve İbrahim Sezmiş ve ailesinin oturduğu hususlarının tespit olunduğu, 55.00 m2 olduğu, İbrahim Sezmişin ölümü ile idarenin daveti üzerine yerin varisler adına arsa olarak E.S.’e kiralandığı, Vakıflar İstanbul Bölge Müdürlüyüdür dosyada mevcut 22.7.1996 tarihli yazısından 600 m2'lik kısmın E.S. tarafından ev ve bahçe yapmak suretiyle kullanıldığımın anlaşıldığı yine E.S.  ile 01.03.1976 başlangıç tarihli 337 m2 ile ilgili yerin kiralanmasına ilişkin kontrat düzenlendiği, 17.12.1992  400 m2  olarak mirasçılar adına  tapu tahsis belgesi düzenlendiği; tapu verilmesi için yapılan müracaat sırasında imar affı yasaları yürürlüğe girmesinden önce idarenin kiracısı durumunda bulunduğu tespit edildiği gerekçesi ile Tapu Tahsis Belgesinin iptal edildiği anlaşılmış bulunmaktadır. Davalı İdarece savunmada idareden mezkur gayrimenkulun 337 m² lik kısmının E.S. tarafımdan kiralandığı, Vakfın kiracıları elması nedeni ile hak sahibi olamayacakları iddia edilmekte ise de, idarece 1962 yılında yapılan tespitte evin davacıların miras bırakanları tarafından yapıldığı hususunun açıkça tespit olunduğu, ayrıca mezkur taşınmazın sadece arsasının davacılara kiralandığı anlaşılmakla yukarıda aktarılan düzenlemece yukarıda aktarılan düzenlemeye aykırı olmadığı anlaşılmış bulunmaktadır.

Ayrıca idarece 17.1.1957 tarihinden önce yapılan gecekonduların imar af Kamunu kapsamı dışında olduğu ileri sürülmekte ise de bu iddia ile evin davacılar tarafından yapıldığı hususunun idarece» kabul edildiği anlaşılmakla birlikte, yapının af kanunundan yararlanmayacak olması tapuya hak kazanmayacağı ablamı taşımayacağından, diğer bir anlatımla 1.7.1957 tarihinden önce yapılmış binaların tapulu kabul edilmesi gerekeceğinden yerinde bulunmamıştır.

Öte yandan idarece davacıların tapu tahsis taleplerinin fiili duruma da uygun bulunmadığı ileri sürülmekte ise de, bu durumda fiile uygun halde hak sahipliğinin kabulü gerekeceğinden yukarıda aktarılan iddialarla tapu tahsis belgesinin bütünüyle iptali hukuka uygun bulunmamıştır.” şeklindeki gerekçelerle,  davalı idare işleminin iptaline karar vermiştir.

3-İSTANBUL  12.  ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ ( ESKİ ŞİŞLİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ) KARAR SAYILI DOSYASINDA YAPILAN İNCELEME NETİCESİNDE

3-a)Davacı  İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü vekilinin mahkemeye sunduğu 18.03.2009 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün maliki olduğu Şişli İlçesi, İnönü Mahallesi, Üftade Sokak, 613 ada. 3 parsel sayılı, 900 m2 büyüklüğündeki taşınmazın davalı K.S. tarafından hiçbir akdi sebebe  dayanılmaksızın işgal edildiğini, bu kapsamda davalıdan haksız kullanım bedeli olarak ecrimisil talep edildiğini belirterek; fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydı ile 01.03.2004 ve 28.02.2009 tarihleri arası birikmiş 31590,00 TL ecrimisil bedelinin, işgalin başlangıcından itibaren kademeli faizi ile  davalıdan tahsili ile davalının taşınmazdan tahliyesi ile arsa üzerindeki muhtesatın masrafı davalı tarafa ait olmak üzere yatırılmasına karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

3-b)Davalı K.S. vekili mahkemeye sunduğu çeşitli cevap dilekçelerinde özetle  Davalı K.S.’in davaya konu 900.00 m² lik taşınmazın tamamının maliki olmadığınıi  taşınmazın dava dışı P.S. adına kayıtlı olduğunu, davaya  konu taşınmaz ile ilgili olarak davacı tarafından tapu tahsis belgesinin iptaline yönelik işlemin iptal edildiğini ve kararın da kesinleştiğini, davacı idarenin, dava dışı ve taşınmaz üzerinde hak sahipliğine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesinin hemen ardından  davaya konu ödeme emrini, bu kez yargı kurumlarını yanıltmak amacı ile davalı Kemal SEZMİŞ adına düzenleyerek  dava açtığını,  bu nedenle davanın ilk olarak husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini,

Esasa ilişkin olarak ise, davaya konu taşınmazın hukuki durumunun P.S. lehine mahkeme kararları ile netlik kazandığını, davalının P.S.’e ait tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin 1.09.1998 gün ve 11081 sayılı işleminin İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 1998/1227 Esas, 2000/350 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğini, davacının temyiz ve karar düzeltme itirazlarının da reddedildiğini ve Danıştay 6. Dairesi’nin 2007/2941 Esas, 2008/4953 Karar sayılı kararı ile işlemin nihai şekilde iptalinin gerçekleştiğini, davacı idarenin bu kararlara rağmen 08.09.2008 gün ve 633 sayılı yazısı ile tekrar tapu tahsis belgesinin iptaline hükmettiğini, bu işleme karşı da İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 2008/1655 Esas sayılı dosyasında iptal davası açıldığını ve yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini,  davacı idarenin bu karar üzerine hak sahiplerinden sadece K.S.’e 19.01.2009 gün ve 107 sayılı ödeme emrini gönderdiğini, bu ödeme emrine karşı da İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin 2009/176 esası ile iptal davası açıldığını ( Söz konusu dava İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin 27.04.2009 gün ve 2009/176 Esas, 2009/730 Karar sayılı kararı ile,  işlemin idari bir işlem niteliğinde olmaması nedeni ile incelenmeksizin reddedilmiş durumda, K.S. tarafından davalı idare aleyhine idarenin 08.09.2008 gün ve 632 sayılı işleminin iptali istemi ile açılan dava ise  İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin 17.12.2009 gün ve 2008/1759 Esas, 2009/2087 Karar sayılı kararı ile kabul edilmiş ve davaya konu işlem iptal edilmiş, 632 sayılı işlem K.S.’in iştirak halinde E.S.’ten gelen Tapu tahsis belgesine ilişkin, davalı idarenin kesinleşmiş mahkeme kararı olmasına rağmen, sebep göstermeksizin ve bu kararları yok sayarak, ikinci kez aynı tapu tahsis belgesinin iptal edilmesi yönünde işlem tesis etmesinin hukuka aykırı olduğunu ve davacının kötü niyetine delalet ettiğini belirterek; açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3-c) Dosyanın geçirdiği safahat incelendiğinde; İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.09.2012 gün ve 2009/854 Esas, 2011/758 Karar sayılı kararında aynen “Dava. çaplı yere el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.

Mahkememizde yapılan açık yargılama sırasında toplanan delillerden; davacının dava dilekçesine diğer dilekçelerine, davalının cevap dilekçelerine diğer dilekçelerine, dava konusu taşınmazın tapu kaydına, çap kaydına, imar durumuna, taşınmazın mahallinde yapılan keşfe, keşif sonucu düzenlenen 18/07/2011 tarihli bilirkişi raporuna. Şişli 6.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/319 Esas sayılı veraset dosyasına, İstanbul 4.İdare Mahkemesinin 1998/1227 esas sayılı dosyasına, İstanbul İdare Mahkemesinin 17/12/2009 tarih. 2008/1759 Esas ve 2009/2087 sayılı kararına, İstanbul 7.İdare Mahkemesinin 27.04.2009 tarih, 2009/176 Esas ve 2009/730 sayılı kararına, tapu tahsis belgesi dosyasına ve tüm dosya içeriğine göre; dava konusu İstanbul İli. Şişli İlçesi. 613 ada. 3 parsel sayılı. 900 m2 miktarlı arsa vasfındaki taşınmazın tamamının Sultan Beyazıt Vakfı adına kayıtlı olduğu, davacının davalı K.S.'in hiçbir akdi sebebe dayanmaksızın bu taşınmazın tamamını ikametgah yapmak suretiyle işgal ettiğini ileri sürerek eldeki el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istekli davayı açtığı, davalı K.S.'in yargılama devam ederken 17.09.2009 tarihinde vefat ettiği. Şişli 6.Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.03.2010 tarih. 2009/319 Esas, 2010/339 Sayılı kararına göre; K.S.'in mirası 4 pay kabul edilerek birer payın P.S., Nennin Sezmiş, Refika Sezmiş ve Ayfer Sezmiş'e aidiyetine karar verildiği ve davanın bu kişilere yöneltildiği anlaşılmıştır.

Davalı vekili, müvekkili K.S.'in dava konusu taşınmazın tamamını kullanmadığını, taşınmaz üzerinde tapu tahsis belgesi ile hak sahibi olan kişinin dava dışı P.S. olduğunu, tapu tahsis belgesinin iptaline yönelik idari işlemin İdare Mahkemesince reddedildiğini, böylece kullanımın yasal olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

Gerçekten, Mahkememiz dosyası içerisine getirtilen; İstanbul 4.İdare Mahkemesinin 1998/1227 Esas sayılı dosyası ile davacı P.S. tarafından davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin idari işlemin iptali istemine yönelik olarak açılan davanın kabulüne karar verildiği, kararın Danıştay incelemesinden geçerek kesinleştiği, sonrasında İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü vekili tarafından yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulduğu, yargılama sonucunda bu istemin de 21.01.2004 tarih. 1998/1227 Esas ve 2000/350 Sayılı karar ile reddine karar verildiği, bu kararın da Danıştay incelemesinden geçerek kesinleştiği sabittir.

Öte yandan; yine Mahkememiz dosyası içerisinde bulunan İstanbul 7.İdare Mahkemesinin 2008/1759 Esas sayılı dosyasına ait kararın incelenmesinden; davacılar K.S. ve arkadaşları tarafından davalı İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü aleyhine İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün 08.09.2008 tarih ve 632 Sayılı kararının iptali istemine yönelik olarak açılan davanın yapılan yargılama sonucunda 17.12.2009 tarih ve 2009/2087 Sayılı karar ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği kararın kesinleştiği belirlenmiştir.

Bu durumda, hem dosyaya ibraz edilen kesinleşmiş Mahkeme kararları hem de taşınmazın mahallinde yapılan keşif sonrası dosyaya ibraz edilen 18.07.2011 tarihli bilirkişi raporunda da anlaşılacağı üzere; davalının dayandığı tapu tahsis belgesinin hukuken geçerli olduğu, 2981 Sayılı Yasaya göre tapu tahsis belgeli taşınmazların kullanımının hukuken geçerli bir nedene dayandığı sabit olduğundan, hem el atmanın önlenmesi hem de ecrimisil istenilmesinin hukuken mümkün olmadığı belirlendiğinden, davacının yerinde olmayan davasının reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Hal böyle olunca: açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davalı tarafın taşınmazı kullanımının davacı tarafından verilen ve geçerli olan tapu tahsis belgesine dayandığından davacı tarafın kanıtlanamayan el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davasının reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm düzenlenip açıklanmıştır.” şeklindeki gerekçesi ile açılan davanın reddine karar vermiş, verilen karar taraflarca temyiz edilmeksizin 11.06.2012 tarihinde kesinleşmiş ve  karar şerh edilmiştir.

3-d) Dava dosyasındaki Bilgi ve Belgelerin İncelenmesi

Dosya kapsamında yapılan keşif neticesinde aldırılan  İnşaat Mühendisi Olcay Şenel, Hukukçu Cevat Vulaş ve Harita- Kadastro Yüksek Mühendisi Reşat Eroğlu’na ait 19.07.2011 tarihli raporun sonuç kısmında aynen “1) Men'i müdahale,kal ve ecrimisil talebine konu olan yer,İstanbul lli.Şişli İlçesi,İnönü Mahallesi,53 pafta,613 ada,3 parsel sayılı,900M2 yüzölçümlü taşınmazdır. Dava konusu taşınmazın tamamı tapuda Sultan Beyazıt Vakfı adına kayıtlıdır.

2) Davacı vekili, davalı Kemal SEZMİŞ'in hiçbir akdi sebebe dayanmaksızın bu taşınmazın tamamını ikametgah yapmak suretiyle işgal ettiğini,01.03.2004-28.02.2009 tarihleri arasında birikmiş olan ecrimisil borcunun ödenmesi için süre verildiği halde davalının bu borcunu ödemediğini belirterek 01.03.2004 ve 28.02.2009 tarihleri arasında birikmiş olan 31.900TL. ecrimisilin tahsilini, muhdesatın kal'ini ve davalının dava konusu yerden men'i talep etmektedir.

3) Dava konusu yerle ilgili olarak müvekkili Kemal SEZMİŞ adına tapu tahsis belgesinin mevcut olduğu,iki kez iptal edilmiş olmasına rağmen İdare mahkemesine açılan dava neticesinde idarenin iptal kararının iptaline karar verildiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmektedir.

4) İstanbul 7.İdare Mahkemesi’nin 2008/1759E. 2009/2087K. sayılı kararı karşısında, davalının dayandığı tapu tahsis belgesinin hukuken geçerli olduğu anlaşılmaktadır.2981 sayılı yasaya göre,tapu tahsis belgeli taşınmazların işgalinden dolayı tapu tahsis belgesi sahibinden ecrimisil talep edilmesi mümkün görülmemektedir.” şeklindeki açıklamaları ile, dava konusu alana ilişkin tapu tahsis belgesinin hukuken varlığını devam ettirdiğini ve bu  nedenle davalı tarafından gerçekleştirilen bir haksız kullanımın söz konusu olmadığı yönünde görüş beyan etmişlerdir.

Dosya kapsamında örneği bulunan İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin 17.12.2009 gün ve 2008/1759 Esas, 2009/2087 Karar sayılı kararının incelenmesi neticesinde; davacı K.S. vekili tarafından davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne karşı 613 Ada 3 parsel sayılı taşınmazın 400 m² lik alanı için davacı adına düzenlenen tahsis belgesinin iptal edilmesine ilişkin 08.09.2008 ve 632 sayılı işlemin iptalinin istendiği, Mahkemece davanın kabul edildiği ve işlemin iptaline hükmedildiği, kararın davalı vekili tarafından temyiz edildiği, Danıştay 14. Dairesi’nin 12.11.2013 gün ve 2011/7849 Esas, 2013/7818 Karar sayılı kararında; “Uyuşmazlık konusu olayda; Orhan Sezgin ve Osman Sezgin adına tanzim edilen tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan ve İstanbul 3. İdare Mahkemesinin E:2008/2010 sayılı dosyasında bakılan davada; mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, işleme konu 613 ada, 3 parsel sayılı 900 m2 yüzölçümlü taşınmaz üzerinde tek bir gecekondu ile buna ait kömürlük bulunduğu, söz konusu yerin boş ve metruk halde olduğunun tespit edildiği görülmektedir./Bu durumda; işleme konu 53 pafta, 613 ada, 3 parsel sayılı 900 m² yüzölçümlü taşınmaz üzerinde, tek bir gecekondu ile buna ait kömürlük bulunduğunun sabit olması ve 2981 sayılı Kanun hükümleri uyarınca söz konusu taşınmazda birbirinden ayrı üç gecekondu varmış gibi üç ayrı tapu tahsis belgesi düzenlenmesinin olanaklı olmaması karşısında, 400 m2'lik kısım için davacılar adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir./Öte yandan; her ne kadar İdare Mahkemesince, tapu tahsis belgesinin iptal edilmesine ilişkin 1998 tarihli işlemin iptali yolundaki mahkeme kararının verildiği tarihte mevcut bulunan maddi ve hukuki sebeplere dayanılarak, tapu tahsis belgesinin iptal edilemeyeceği gerekçesine yer verilmiş ise de; Mahkeme kararı ile iptal edilen işlemin; hak sahiplerinin söz konusu taşınmazda davalı idarenin kiracısı konumunda oldukları gerekçesiyle tesis edildiği, Mahkemece bu çerçevede inceleme yapıldığı, bakılmakta olan davaya konu işlemin ise; yapılan inceleme neticesinde, imar affı başvurusunun ve buna göre düzenlenen tapu tahsis belgesinin gerçeğe aykırı olduğundan bahisle tesis edildiği, dolayısıyla sebep unsurunun 1998 tarihli işlemden farklı olduğu ve bu hususun o tarihte açılan davada incelenmediği anlaşıldığından, dava konusu işlemin yargı kararlarının bağlayıcılığı kuralına aykırılık teşkil etmediği açıktır.” şeklindeki gerekçesi ile İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin karının bozulmasına hükmetmiştir. Verilen karara karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuş olup, halen Danıştay 14. Dairesi’nin 2014/5041 esasında incelemesinin devam ettiği Mahkememizce yapılan yazışmalar neticesinde tespit edilmiştir.

Dosya kapsamında örneği bulunan İstanbul 3. İdare Mahkemesi’nin 2008/2010 Esas2010/879 Karar sayılı dosyasında yapılan inceleme neticesinde; davacılar Orhan Sezgin ve Osman Sezgin tarafından, davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne karşı,  davacılara ait 613 Ada 3 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak düzenlenen tapu tahsis belgesinin iptaline dair 08.09.2008 gün ve 634 sayılı işleminin iptali istemi ile dava açtıkları,  İstanbul 3. İdare Mahkemesi’nin adı geçen kararı ile, iptali istenen işlemin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine hükmettiği tespit edilmiştir. Yine söz konusu dosyada, Mahkemece keşif icra edildiği ve neticesinde  Yrd.Doç.Dr. M.Lütfi Yazıcıoğlu’ndan rapor alındığı, söz konusu raporun sonuç kısmında aynen ” Dava konusu 613 ada, 3 parsel 9000 m2 yüzölçümlü taşınmaz üzerinde tek bir gecekondu ile buna ait kömürlük bulunduğu ve dava konusu yerin boş ve metruk halde olduğu,Davacılara 100.00 m2 olarak verilen tapu tahsis belgesinin müracaat formu yeminli özel teknik büroca hazırlanan parsel üzerindeki röperli kroki ile tespit formunu dikkate alındığında burada tek bir gecekondunun bulunduğu ve 18 10 1988 tarihli Vakıflar Bölge Müdürlüğünün tutmuş olduğu raporda Şişli İlçesi İnönü Mahallesi, Üftade Sokak 613 ada, 3 parsel sayılı yerde yapılan tespitte hak sahiplerini buna göre hisselendirilip tapu tahsis belgesi verilmesinin uygun olduğu kanısına varılmıştır” denilmek sureti ile, Vakıflar Genel Müdürlüğü, İstanbul Bölge Müdürlüğü’nün 15.08.2008 gün ve 1680 numaralı Tapu Tahsis İnceleme Komisyonu Kararını doğruladığı  tespit edilmiş, İstanbul 3. İdare Mahkemesi’nin de bu tespitler ışığında davanın reddine hükmettiği anlaşılmıştır.

4-DANIŞTAY BAŞSAVCISI;  10.06.2015 gün ve 2015/43 sayılı yazısında özetle; “Adli ve idari yargı kararları arasında oluştuğu ileri sürülen hüküm uyuşmazlığının çözümü için öncelikle hüküm uyuşmazlığının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerektiğini,2247 sayılı Kanun’un hüküm uyuşmazlığını düzenleyen 24. Maddesine göre hüküm uyuşmazlığının esas yönünden incelenebilmesi için; Uyuşmazlık yaratan hükümlerin adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi, konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması, her iki kararın da kesinleşmiş olması, kararlarda davanın esasının hükme bağlanması, kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi  gerektiğini; hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinden, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve yasa yollarına başvurularak kesinleşmiş kararların olduğu, bu kararlarda taraflardan en az birinin aynı olduğunu, her iki kararın sebep ve konu yönünden incelenmesi neticesinde ise; İdare Mahkemesindeki davanın tapu tahsis belgesinin iptaline, Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın ise el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil olması karşısında, konusu ve sebepleri farklı olan bu kararlar nedeniyle bir hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olduğundan ve hüküm uyuşmazlığı bulunduğundan söz  edilemeyeceğini belirterek, açıklanan nedenlerle, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 29.05.2009 gün ve E:2008/1655, K:2009/994 sayılı kararı ile İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Kapatılan Şişli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin) 22.12.2011 gün ve E:2009/854, K:2011/758 sayılı kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunmadığından başvurunun reddine karar verilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmiştir.

5-YARGITAY CUMHURİYET SAVCISI;  07.04.2015 gün ve 2015/42023 sayılı yazısında özetle; idari ve adli yargı kararlan arasında oluştuğu ileri sürülen hüküm uyuşmazlığının çözümü için; öncelikle hüküm uyuşmazlığının oluşup oluşmadığının belirlenmesi  gerektiğini, 2247 sayılı Kanun’un 24. Maddesinde  hüküm uyuşmazlığının varlığı için:Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması, her iki kararın da kesinleşmiş olması, kararlarda davanın esasının hükme bağlanması, kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiğinin arandığını, hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinde; ortada, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve yasa yollarına başvurularak şeklen kesinleşmiş; tarafları aynı olan  kararların bulunduğu ve tüm kararlarda da davanın esasının hükme bağlandığı ve yasa yollarının tüketildiğinin anlaşıldığını, Ancak davaların konu ve sebep unsurlarının aynı olmadığını, İdare Mahkemesindeki davanın, tapu tahsis belgesinin iptaline; Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın ise el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istemlerine ilişkin olması karşısında, İdare Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü için gerekli olan koşullardan, "konu ve dava sebebinin aynı olması" koşulunun gerçekleşmediği sonucuna  varıldığını belirterek;  başvurunun 2247 sayılı Kanun’un 24. Maddesi  koşulları birlikte gerçekleşmediğinden reddine karar verilmesi gerektiği yönünden görüş bildirmiştir.

6.İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.09.2015 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

İdari ve adli yargı kararları arasında oluştuğu ileri sürülen hüküm uyuşmazlığının çözümü için; öncelikle hüküm uyuşmazlığının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 2592 sayılı Kanun ile değişik 24'üncü maddesinin birinci fıkrasında, “1 nci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.” hükmü yer almaktadır.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a-Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

b-Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c-Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d-Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e-Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması,

Koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır. Bu kapsamda, 2247 sayılı Kanun’un 24. Maddesinde öngörülen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği ayrı başlıklar halinde incelenmek sureti ile değerlendirilecektir.

6-a)Davanın tarafları yönünden

Hüküm uyuşmazlığına konu İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/854 Esas, 2011/758 Karar sayılı dosyasında, davacı İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü, davalı ise  K.S. ( K.S.’in 2009 yılında ölümü ile mirasçıları P.S., Nermin Yılmaz, Refika ayçiçeği ve Ayfer Ertrekin)’dir.  Hüküm uyuşmazlığına konu İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/1372 Esas, 2014/1375 Karar sayılı dava dosyasında ise davacı P.S., davalı ise Vakıflar Genel Müdürlüğü’dür.

2247 sayılı Kanun’un 24. Maddesinde, aralarında hüküm uyuşmazlığının bulunduğu iddia edilen kararların taraflarından en az birinin ortak olması şartı aranmaktadır. Her ne kadar İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında davalı K.S., İstanbul 2. İdare Mahkemesi dosyasında davacı P.S. ise ve bu itibarla davanın tarafları aynı değil ise de; İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün, Başbakanlık’ın bağlı kuruluğu niteliğinde olan Vakıflar Genel Müdürlüğü nezdinde yer alan taşra birimi olması ve aynı tüzel kişilik içinde yer  alması  hususları dikkate alındığında 2247 sayılı Kanun’da öngörülen taraflarından en az birinin aynı olması şartının gerçekleştiği neticesinde ulaşılmıştır.

6-b)  Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi yönünden

Dava konusu olayda idari yargı düzeni içinde yer alan İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/1372 Esas, 2014/1375 Karar sayılı kararı ile adli yargı düzeni içinde yer alan İstanbul 12. . Asliye hukuk Mahkemesi’nin 2009/854 Esas, 2011/758 Karar sayılı kararı arasında hüküm uyuşmazlığının oluştuğu ileri sürüldüğüne göre, uyuşmazlık yaratan hükümlerin farklı yargı kollarına dahil mahkemeler arasında oluştuğu ve bu anlamda da 2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde belirtilen şartın oluştuğu açıktır.

6-c)Her iki kararın da kesinleşmiş olması yönünden

İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 18.07.2014 gün ve 2014/1372 Esas, 2014/1375 Karar sayılı kararı davacı vekiline 19.09.2014, davalıya 22.09.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, karara karşı 2577 sayılı Kanun’un 46. Maddesi gereğince süresi içinde kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

İstanbul 12. . Asliye hukuk Mahkemesi ‘nin 22.12.2011 gün ve 2009/854 Esas 2011/758 Karar sayılı kararı davalılar vekiline 14.06.2012, davacı vekiline 25.05.2012 tarihinde tebliğ edilmiş,  taraflarca 6100 sayılı Yasanın Geçici  3. Maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 432. Maddesi gereğince süresi içinde yasal başvuru yollarına müracaat edilmediğinden mahkeme kararına şerh edildiği üzere 11.06.2012 tarihinde kesinleşmiştir.

Bu suretle 2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde öngörülen kararların kesin veya kesinlemiş olması şartı da gerçekleşmiştir.

6-d)-Her iki kararın da esasa ilişkin olması yönünden

İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 18.07.2014 gün ve 2014/1372 Esas, 2014/1375 Karar sayılı kararı ile, Vakıflar  Genel Müdürlüğü İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü tarafından tesis edilen 08.09.2008 gün ve 633 sayılı , tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu iddiası ile açılan davada, işlemin  hukuka uygun  olduğuna hükmedilmiş ve davacının bu işlemin iptaline yönelik istemi reddedilmiş, bu şekilde davaya konu uyuşmazlık esastan karara bağlanmıştır.

İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi 22.12.2011 gün ve 2009/854 Esas 2011/758 Karar sayılı kararı ile, davalı K.S.’in Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait taşınmaza hukuka aykırı şekilde bina yapmak ve burayı kullanmak sureti ile haksız işgal ettiğinden bahisle açılan kal, tahliye ve ecrimisil istemine ilişkin davada, taşınmazın davalı tarafından hukuka uygun şekilde düzenlenmiş tapu tahsis belgesine istinaden  kullanıldığına, bu nedenle haksız kullanımın bulunmadığına hükmetmiş ve davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün davasının reddine karar vermiş, bu şekilde davaya konu uyuşmazlık esastan karara bağlanmıştır.

Görüldüğü üzere, aralarında hüküm uyuşmazlığı olduğu iddia edilen her iki karar da, esas yönünden karara bağlanmıştır.

6-e) Her iki kararın da aynı sebebe dayanması yönünden:

2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde açıkça ‘dava sebebi’ kavramı kullanılmıştır. Hüküm uyuşmazlığına konu kararların aynı sebeple açılmış olmasından kasıt, aynı dava sebebine dayanmış olmalarıdır. Bu noktada dava sebebi ile hukuki sebebin karıştırılmaması gerekir. Dava sebebi; davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Hukuki sebep ise, davacının davasına dair nitelendirmesidir. Örneğin bir trafik kazasında yaralanan mağdurun açtığı tazminat davasının dava sebebi, ‘trafik kazası’ iken, hukuki sebebi  ‘haksız fiil’dir.

Davaların sebebine ilişkin tespitlerin ortaya konulmadan önce bu tespitlere esas olmak üzere davaya konu taşınmazın  ve bu tapınmaza ilişkin olarak verilen tapu tahsis belgelerinin niteliği ve şu anki hukuki geçerlilikleri üzerinde kısaca durmak faydalı olacaktır.

 

Yuvarlatılmış Dikdörtgen: 17.12.1992 tarih ve 1678 sayılı tapu tahsis belgesine istinaden E.S. varisleri K.S. ve ark.’na verilen 400 m2 lik alan, kapı numarası 44 –Bu tahsis belgesi davalı idarenin 08.09.2008 gün ve 632 sayılı kararı ile iptal edildi ve bu işlemin iptaline dair dava halen devam ediyor.

Yuvarlatılmış Dikdörtgen: 17.12.1992 tarih ve 1679 sayılı tapu tahsis belgesine istinaden  Orhan ve Osman Sezmiş’e verilen 100 m2 lik alan, kapı numarası 48- Bu tahsis belgesi davalı idarenin 08.09.2008 gün ve 634 sayılı kararı ile iptal edildi ve bu işlemin iptaline dair dava halen devam ediyor.
Yuvarlatılmış Dikdörtgen: 17.12.1992 tarih ve 1680 sayılı tapu tahsis belgesine istinaden P.S. adına verilen 400 m2 lik alan, kapı numarası 46-- Bu tahsis belgesi davalı idarenin 08.09.2008 gün ve 633 sayılı kararı ile iptal edildi ve bu işlemin iptaline dair dava  İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 18.07.2014 gün ve 2014/1372 Esas, 2014/1375 Karar sayılı kararı ile reddedildi ve kesinleşti.
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Yukarıda gösterilen davaya konu 613 Ada 3 parsel sayılı taşınmaz davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün mülkiyetinde olup, 2981 sayılı Yasa kapsamında yukarıda isimleri belirtilen kişilere yine yukarıda numaraları belirtilen tapu tahsis belgeleri ile ihdas edilmiştir.

Davacı İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü vekilinin İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği 18.03.2009  havale tarihli dava dilekçesinde dava sebebi olarak ortaya konulan vakıanın, davalı K.S.’in davalı kuruma ait 613 Ada 3 parsel sayılı taşınmazda hiçbir hukuki gerekçeye dayanmaksızın işgalci sıfatı ile  bulunması olduğu görülmektedir. Bu kapsamda Mahkemece yapılan yargılama ve verilen karara ilişkin ayrıntılı incelemeye yukarıda değinilmiş olmakla birlikte özetlemek gerekirse; davalı K.S.’in söz konusu kişinin taşınmaz üzerindeki fiili müdahale durumu ile bunun dayanağı olan bilgi ve belgeler incelenmiş, neticede davalı K.S. adına olan 17.12.1992 gün ve 1678 sayılı tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin davacı kurum işlemlerinin İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 1998/1190 Esas,1999/1633 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği ve bu şekilde davalı K.S.’in işgaline dayanak teşkil eden tapu tahsis belgesi nedeni ile herhangi bir hukuka aykırı işgalden bahsedilemeyeceği belirtilerek, davacının haksız kullanıma dayalı kal, tahliye ve ecrimisil talepli davasının reddine karar verilmiştir. Buradan hareketle, İstanbul 12.Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında dava sebebinin, davalı K.S.’in dava konusu taşınmazda olan fiili kullanımı ve buna dayanak teşkil eden 17.12.1992 gün ve 1678 sayılı tapu tahsis belgesi olduğu ortadadır.

K.S. ve diğer E.S. varislerine intikal eden 17.12.1992 tarih ve 1678 sayılı tapu tahsis belgesi; davalı idarenin 01.09.1998 gün ve 11080 sayılı işlemiyle iptal edilmiş ve gerekçe olarak da parselin imar planı içinde kalması ve hak sahiplerinin 2981,3290 ve 3366 sayılı kanunlar yürürlüğe girmeden önce dava konusu taşınmazda kiracı sıfatı ile bulunmaları gerekçe gösterilmiştir. Bu işlemin iptali istemi ile K.S. ve iştirakçileri tarafından İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nde dava açılmış, İstanbul 1. İdare Mahkemesi 22.12.1999 gün ve 1998/1190 Esas, 1999/1633 Karar sayılı kararı ile; “ davalı idarece  mezkur gayrimenkulün 337 m² lik kısmının E.S. tarafından kiralandığı vakfın kiracısı olması nedeni ile hak  sahibi olamayacağı iddia edilmekte ise de, idarece 1962 yılımda yapılan  tespitte  evin davacıların miras bırakanları tarafımdan yapıldığı hususumun açıkça tespit olunduğu ayrıca mezkur taşınmazın sadece arsasının davacılara kiralandığı anlaşılmakla yukarıda aktarılan düzenlemeye aykırı olmadığı anlaşılmış bulunmaktadır./Ayrıca idarece 17.1.1957 tarihinden önce yapılan gecekonduların  İmar Affı Kanunu kapsamı dışında olduğu  ileri sürülmekte ise de bu iddia ile evin  davacılar tarafından yapıldığı hususunun idarece kabul edildiği anlaşılmakla birlikte  yapının af kanunundan yararlanmayacak olması  tapuda hak kazanamayacağı anlamı taşımayacağından  diğer bir anlatımla 01.07.1957 tarihinden önce  yapılmış binaların tapulu  kabul edilmesi gerekeceğinden yerinde bulunmamıştır./ Öte yandan idarece davacıların tahsis taleplerimin  fiili duruma da uygun  bulunmadığı ileri sürülmekte  de  bu durumda fiile uygun halde hak sahipliğimin  kabulü gerekeceğinden yukarıda  aktarılan iddialarla tapu tahsis belgesinin bütünüyle iptali hukuka uygun bulunmamıştır. “ şeklindeki gerekçesi ile davaya konu işlemin iptaline hükmetmiştir.  Mahkemenin bu kararı üzerine taşınmazın fiili durumunu tespit eden idare,  dava konusu taşınmaz üzerinde tek çatı altında bir gecekondu bulunmasına rağmen, 3 ayrı tapu tahsis belgesinin ihdas edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek 17.12.1992 tarih ve 1678 sayılı tapu tahsis belgesini, 08.09.2008 gün ve 632 sayılı kararı ile iptal etmiştir. Söz konusu işleme karşı da K.S. ve diğer iştirakleri tarafından iptal davası açılmış, dosya İstanbul 7.İdare Mahkemesi’nin 2008/1759 esasına kaydedilmiş; Mahkeme,17.12.2009 gün ve 2008/1759 Esas, 2009/2087 Karar sayılı kararı ile davaya konu işlemin iptaline karar vermiş,  davalı vekilinin temyizi üzerine Danıştay 14. Dairesi’nin 12.11.2013 gün ve 2011/7849 Esas, 2013/7818 Karar sayılı kararı ile işleme konu 53 pafta, 613 ada, 3 parsel sayılı 900 m2 yüzölçümlü taşınmaz üzerinde, tek bir gecekondu ile buna ait kömürlük bulunduğunun sabit olması ve 2981 sayılı Kanun hükümleri uyarınca söz konusu taşınmazda birbirinden ayrı üç gecekondu varmış gibi üç ayrı tapu tahsis belgesi düzenlenmesinin olanaklı olmaması karşısında, 400 m² lik kısım için davacılar adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek İstanbul 7. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına hükmetmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş ve halen Danıştay’da incelemesinin devam ettiği Mahkememizce yapılan yazışmalar sonucu tespit edilmiştir.

Davacı P.S. vekilinin İstanbul 2. İdare Mahkemesi’ne verdiği 23.09.2008 tarihli dava dilekçesinde dava sebebi olarak ortaya konulan vakıanın, davalı idarenin 08.09.2008 gün ve 633 sayılı işleminin hukuka aykırı olduğu iddiası olduğu görülmektedir. Bu kapsamında Mahkemece yapılan yargılama ve verilen karara ilişkin ayrıntılı incelemeye yukarıda değinilmiş olmakla birlikte özetlemek gerekirse; Mahkemenin İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 29.05.2009 gün ve 2008/1655 Esas, 2009/994 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve söz konusu işlemin iptaline hükmettiği, kararın davalı idare vekili tarafından temyiz edildiği, Danıştay 14.Daire Başkanlığı’nın 27.02.2013 gün ve 2011/16012 Esas,2013/1346 Karar sayılı kararı ile ilk etapta kararı onadığı ancak davalı idare vekilinin karar düzeltme talebi üzerine yaptığı ikinci inceleme neticesinde verdiği 14.11.2013 gün ve 2013/5287 Esas, 2013/8046 Karar sayılı kararı ile kararın bozulmasına hükmettiği, bunun üzerine İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 18.07.2014 gün ve 2014/1372 Esas, 2014/1375 Karar sayılı kararı ile  İstanbul 3. İdare Mahkemesinde E:2008/2010, K:2010/879 sayılı dosya ile bakılan davada yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; söz konusu 613 ada, 3 parsel sayılı 900 m2 yüzölçümlü taşınmaz üzerinde tek bir gecekondu ile buna ait kömürlük bulunduğu, dava konusu yerin boş ve metruk halde olduğunun tespit edildiğini belirterek; 900 m2 yüzölçümlü taşınmaz üzerinde tek bir gecekondu ile buna ait kömürlük bulunması karşısında; 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre tek gecekondu için üç ayrı tapu tahsis belgesi düzenlenmesinin olanaklı olmadığını gerekçe göstererek davanın reddine hükmetmiş ve bu karar taraflarca kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

P.S. adına verilen 17.12.1992 tarih ve 1680 sayılı tapu tahsis belgesi; davalı idarenin 01.09.1998 gün ve 11081 sayılı işlemiyle iptal edilmiş ve gerekçe olarak da parselin eski meri imar planı içinde kalması ve hak sahiplerinin 2981,3290 ve 3366 sayılı kanunlar yürürlüğe girmeden önce dava konusu taşınmazda kiracı sıfatı ile bulunmaları gerekçe gösterilmiştir. Bu işlemin iptali istemi ile P.S.  tarafından İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nde dava açılmış, İstanbul 4. İdare Mahkemesi 30.03.200 gün ve 1998/1227 Esas, 2000/350 Karar sayılı kararı ile; “Dava dosyasının ve işlem dosyasının incelenmesinden, Şişli İlçesi, İnönü Mahallesi, 53 pafta,613 ada, 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde mevcut binalarla ilgili olarak davacı ve davalı idare arasında akdedilmiş bir kira kontratına rastlanmadığı, davacının  46 kapı sayılı gecekondusu için 26.09.1984 tarihinde 2981 sayılı İmar Affı Yasasından yararlanmak üzere müracaatta bulunmuş olduğu30.01.1989 tarihinde davacının 46-48 nolu kapı sayılı 53 pafta, 613 ada, 3 parsel sayılı arsanın üzerinde şahsına ait evde 1946 senesinden beri ikamet ettiğini, 1977 de iskan aldığını ve imar affı için başvurusu bulunduğunu beyan ederek tapu tahsis belgesi talebinde bulunduğu,10.12.1992 tarihinde tespit komisyonunca yapılan tespitte; 613 ada, 3 parsel,46 kapı sayılı yerde tek katlı briket konutun bulunduğunun tespit edildiği, buna dayanılarak 17.12.1992 günlü,1680 sayılı tahsis kararına dayanılarak 53 pafta,613 ada,3 parselin 400.000 m² si için davacı adına tapu tahsis belgesi düzenlendiği,görülmekte olup, davacıya 10.11.1985 tarihinde önce yaptığı gecekondusuyla ilgili olarak tapu tahsis belgesi verilmesi mevzuata uygun olup, iptali yolundaki davalı idare işleminde hukuka uygunluk görülmemiştir.” şeklindeki gerekçesi ile, davanın kabulüne karar verdiği,  kararın davalı tarafından temyiz edildiği ancak Danıştay 6. Dairesi’nin 12.12.2001 gün ve 2000/5582 Esas, 2001/6326 Karar sayılı kararı ile onandığı, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin de yine aynı dairenin  17.03.2003 gün ve 2002/3597 Esas, 2003/1749 Karar sayılı kararı ile reddedildiği ve kararın bu şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı vekili tarafından bu kez,  2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun bir maddesinin değiştirilmesi hakkında Kanununun, "istisnalar" başlığına taşıyan 3. Maddesi gereğince İstanbul İli, Şişli İlçesi, İnönü Mahallesi, Üftade Sokak, 53 pafta, 613 ada, 3 parsel sayılı dava konusu taşınmazın 09.03.1994 gün ve 5386 sayılı Kurul Kararı ile korunması gerekli, Kültür Varlığı olarak tescil edilen 613 ada, 30 parselin, etkileşim alanında kaldığı belirtilerek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğu ancak bu talebin de İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 21.01.2004 gün ve 1998/1227 Esas, 2000/350 Karar sayılı kararı ile reddedildiği,  davalı vekilinin temyiz talebinin Danıştay 6. Dairesi’nin 18.10.2006 gün ve 2004/4707 Esas, 2006/4865 Karar sayılı kararı ile  reddedildiği ve kararın onandığı, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin ise aynı dairenin 10.07.2008 gün ve 2007/2941 Esas, 2008/4953 Karar sayılı kararı ile reddedildiği tespit edilmiştir. Mahkemenin bu kararı üzerine taşınmazın fiili durumunu tespit eden idare,  dava konusu taşınmaz üzerinde tek çatı altında bir gecekondu bulunmasında rağmen, 3 ayrı tapu tahsis belgesinin ihdas edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek 17.12.1992 tarih ve 1680 sayılı tapu tahsis belgesini, 08.09.2008 gün ve 633 sayılı kararı ile iptal etmiştir. Bu karara karşı da, yukarıda incelenen ve hüküm uyuşmazlığına konu edilen İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 2008/1655 Esas sayılı dosyasında iptal davası açılmıştır. Bu davada, raporun “2” numaralı kısmında “İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/1372 Esas 2014/1375 Karar Sayılı Dosyasında Yapılan İnceleme Neticesinde” başlığı altında ayrıntılı şekilde incelendiği üzere, Mahkemenin tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemin hukuka uygun olduğuna dair kararı ile neticelenmiş ve kesinleşmiştir.

Tüm bu açıklamalar ışığında İstanbul 12.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22.12.2011 gün ve 2009/854 Esas 2011/758 Karar sayılı kararına dayanak teşkil eden vakıanın,  K.S. ve istirakçileri adına düzenlenen 17.12.1992 gün ve 1678 sayılı tapu tahsis belgesinin hukuki geçerliliği ve bu belgeye istinaden K.S.’in söz konusu taşınmazdaki fiili durumunun haksız müdahale olarak nitelenip nitelenemeyeceği noktasında toplandığı, İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/1372 Esas 2014/1375 Karar sayılı kararına dayanak teşkil eden vakıanın ise, P.S. adına düzenlenen 17.12.1992 gün ve 1680 sayılı tapu tahsis belgesinin hukuken 2981 sayılı Kanun hükümlerine uygun şekilde verilip verilmediği ve geçerli olup olmadığı noktasında toplandığı, bu itibarla her iki davanın sebebinin bir birinden farklı olduğu ve 2247 sayılı Kanun’un 24. Maddesinde öngörülen,  dava konularının aynı olması şartının, hüküm uyuşmazlığına konu kararlar yönünden gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmıştır.

6-f )Her iki kararın da aynı konuya ilişkin olması yönünden

Dava konusu;  dava ile elde edilmek istenen sonuçtur. Dava konusunun netice-i talep ve dava sebebi ile karıştırılmaması gerekir. Dava sebebi, daha önce de belirttiğimiz gibi davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Netice-i talep ise; davacının dava açmakla elde etmek istediği hukuki korumadır. Örneğin bir trafik kazasında yaralanan mağdurun açtığı tazminat davasının dava sebebi, ‘trafik kazası’, hukuki sebebi  ‘haksız fiil, davanın konusu davacının uğradığı zarar, netice-i talep ise istenen tazminattır.

Bu açıklamalardan hareketle hüküm uyuşmazlığına konu edilen kararlarla elde edilmek istenen sonucun aynı olup olmadığının tespiti gerekmektedir.

İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/1372 Esas 2014/1375 Karar sayılı kararında, davacı P.S. adına düzenlenen 17.12.1992 tarih ve 1680 sayılı tapu tahsis belgesinin hukuka uygun olduğunu ve iptal edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek;  bu belgenin iptaline ilişkin işlemin iptalini dava konusu etmiştir. Mahkeme de, bu talep doğrultusunda yargılama boyunca bu belgenin ve dayanağı bilgi ve belgelerin hukuka uygunluğunu incelemiş ve nihayetinde tek bir gecekondu için 3 ayrı tapu tahsis belgesi düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğuna hükmederek, davacının talebini reddetmiş ve tapu tahsis  belgesinin iptaline ilişkin işlemin hukuka uygun olduğuna hükmetmiştir.

İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.09.2012 tarih ve 2009/854 Esas, 2011/758 Karar sayılı kararında ise, K.S. adına düzenlenen 17.12.1992 tarih ve 1678 sayılı tapu tahsis belgesinin hukuki geçerliliği dava konusu edilmiştir.Mahkeme de, bu talep doğrultusunda yargılama boyunca bu belgenin ve dayanağı bilgi ve belgelerin hukuka uygunluğunu incelemiş ve nihayetinde   dava konusu tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemin, İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 1998/1227 Esas 2000/350 Karar ve İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin 2008/1759 Esas, 2009/2087 Sayılı kararları iptal edildiğini ve bu kararların kesinleştiğini  belirterek  davanın reddine hükmetmiş,, 17.12.1992 gün ve 1678 sayılı tapu tahsis belgesinin hukuken geçerliliğini koruduğuna karar vermiştir.

Bu açıklamalardan hareketle İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nde ulaşılmak istenen sonuç P.S. adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin hukuken geçerli olduğu ve bunun iptaline yönelik işlemin iptalinin gerektiği iken, İstanbul 12. . Asliye hukuk Mahkemesi’nde açılan davada ulaşılmak istenen sonuç; K.S. adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin hukuken geçerli olmaması nedeni ile ilgilisinin taşınmazdaki işgaline son verilmesidir.

Her ne kadar, her iki belge de aynı taşınmaza ilişkin olarak verilmiş  ise de, her bir tapu tahsis belgesinin fiili zeminde dayanağı olarak gösterilen  binanın ve kapı numarasının farklı gösterilmesi ve bu suretle 3  farklı kişi adına 3 ayrı tapu tahsis belgesi düzenlenmesi, her bir belgenin hukuki sonuçlarının birbirinden bağımsız ele alınması ve 2981 sayılı Yasa kapsamında geçerliliklerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gereği karşısında, tapu tahsis belgelerinin aynı taşınmaza ilişkin olmasının, davaların aynı konuya ilişkin olduğu yönünden yorumlanamayacağı kanaatine ulaşılmıştır. Bu itibarla hüküm uyuşmazlığına konu kararlar yönünden 2247 sayılı Kanun’un 24. Maddesinde düzenlenen aynı konuya ilişkin olma şartının gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.

6-g) Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması yönünden

Hüküm uyuşmalığına konu İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/1372 Esas 2014/1375 Karar Sayılı kararında, Mahkeme neticede, 17.12.1992 tarih ve 1680 sayılı Tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin 08.09.2008 gün ve 633 sayılı işlemin hukuka uygun olduğuna hükmetmiş ve belge sahibi P.S.’in bu belgeye dayalı taşınmazdaki mülkiyeti iktisap hakkı sona ermiştir.

Hüküm uyuşmazlığına konu İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/854 Esas 2011/758 Karar sayılı kararında ise Mahkeme neticede 17.12.1992 tarih ve 1978 sayılı Tapu tahsis belgesinin hukuki geçerliliğini koruduğunu belirterek, belgede hak sahibi olarak görünen K.S. ve iştirakçilerinin taşınmazı kullanma ve yararlanma hakkının  olduğunu, fiili durumun haksız müdahale teşkil etmediğine hükmetmiştir.

Bu durumda İstanbul 2. İdare Mahkemesi kararı P.S.’in taşınmazdan yararlanma hakkına ilişkin durumu ortadan kaldırırken, İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı K.S. ve iştirakçilerinin taşınmazdan yararlanma hakkını korumaktadır. Bu itibarla kararlar arasında bir çelişki bulunmadığı gibi, her iki karar da bağımsız şekilde infaz kabiliyetine sahiptir. Bu itibarla dava konusu kararlar yönünden 2247 sayılı Kanun’un 24. Maddesinde belirtilen, ‘ kararlar arasındaki çelişki nedeni ile hakkın yerine getirilmesinin imkansız olması’ şartı gerçekleşmemiştir.

Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında,

İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin 18.07.2014 gün ve 2014/1372 Esas, 2014/1375 Karar sayılı kararı ile İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.09.2012 gün ve 2009/854 Esas, 2011/758 Karar sayılı kararı arasında 2247 sayılı Kanun’un 24. Maddesinde öngörülen aynı sebebe, aynı konuya ilişkin olması ve kararlar arasında bulunan çelişki nedeni ile hakkın yerine getirilmesinin mümkün olmaması şartlarının gerçekleşmediği sonucuna ulaşıldığından, başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

S O N U Ç        : 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN REDDİNE, 28.09.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN