T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/7

KARAR NO  : 2020/85      

KARAR TR  : 27/01/2020

 

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı   : B.Y.

          Vekili   : Av. S.E.

          Davalı: Karayolları Genel Müdürlüğü

          Vekili     : Av. Z. D.

 

          O L A Y:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 03/08/2017 tarihinde, kendi sevk ve idaresinde bulunan 34…8135 plakalı otomobili ile 61-26 K.K Nolu Araklı-Çankaya-Gümüşhane İl sınırı yolunda. Araklı ilçesi istikametinden Bayburt ili istikametine doğru seyir halindeyken öğleden sonra 13.37 sıralarında, şevden koparak düşen kaya parçasının aracına çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini ve gerçekleşen kazada davalı idarenin kusuru bulunduğundan bahisle fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak üzere şimdilik 52.624,78 TL maddi tazminatın 03.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine adli yargı yerinde dava açmıştır.

          DİYARBAKIR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 09/07/2018 gün 2018/50 E. 2018/703 K. sayılı dosyada "Dava, trafik kazasına dayalı maddi tazminat tahsili istemine ilişkindir.

          HMK'nun 1. maddesi gereğince, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenlenebileceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olmasına göre, görev dava şartlarından olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılabileceği gibi, taraflarca ileri sürülmesi mümkündür.

          İdari Yargılama Usulü Kanun'unun 2/1-b. maddesinde "idari eylem ve işlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari yargının görevi" dahilinde olduğu öngörülmüştür.

          Somut davaya gelince, Davacının sevk ve idaresindeki 34 RR 8135 plakalı aracı ile Araklı istikametinden Bayburt İline doğru seyir halinde iken gidiş istikametine doğru dağ tarafından taş parçalarının aracın üzerine düşmesi sonucu maddi hasarlı kazanın meydana geldiği sabittir.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Görev ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110.maddesinde, "işleteni veya sahibi devlet veya diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanlar dahil bu Kanundan doğan sorumluluk davaları Adli Yargı'da görülür. Zarar görenin kamu görevi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez, hemzemin geçitte meydana gelen trafik kazalarında da bu kanun hükmü uygulanır" hükmü yer almaktadır.

          Yukarıdaki Yasa maddesinden, kamuya ait araçların sebebiyet verdiği trafik kazalarından doğan zararlara karşı açılacak davaların Adli Yargı'da görülmesi öngörülmektedir. İdarelerin hizmet kusuruna dayanılarak oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemi ile açılan davaların 2918 sayılı Yasanın 110.maddesi ile bir ilgisi olmadığından bu davaların İdari Yargı'da açılması ve görülmesi gerektiği kanaati oluşmuştur" şeklindeki gerekçeyle "davanın yargı yolu yönünden usulden reddine" dair verdiği karar istinaf ve temyiz başvurularının reddedilmesiyle 05/02/2019 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili aynı taleple bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

          ERZİNCAN İDARE MAHKEMESİ: 28/11/2019 gün, E:2019/1104 sayılı dosyada "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam’’ başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartlan, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş, 13.maddesinde; "Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür. Çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlar, karayolu yapısında yapacakları ve esasları yönetmelikte belirtilen çalışmalarda; a) Yolun yapım ve bakımı ile görevli kuruluştan izin almak, b) Çalışmaları, gerekli önlemleri alarak, aldırarak ve devamlılığını sağlayarak, trafik akımını ve güvenliğini bozmayacak tarzda yapmak, c) Zorunlu nedenlerle meydana gelen arıza, engel ve benzerlerini en kısa zamanda ortadan kaldırarak karayolunu kullananlara ve araçlara zarar vermeyecek duruma getirmek, d) Şehir içi karayolu kenarında çeşitli tesislerin yapımı süresince; kaldırımlarda, tünel, tünel aydınlatılması ve benzerlerini yaparak güvenli geçiş sağlamak ve yaya yollarını trafiğe açık bulundurmak, zorundadırlar. Bu çalışmalar sırasında meydana getirilen tehlikeli durum ve engeller bütün sorumluluk, bunları yaratan kişilere ait olmak üzere zabıtaca kaldırılır, yapılan masraflar sorumlulara ödetilir." düzenlemesi, anılan Kanunun 19.01.2011 tarih ve 27820 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun’un 14.maddesi ile değişik 110.maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmü yer almıştır.

          Diğer taraftan; 2918 sayılı Yasanın 110. Maddesinde değişiklik yapan 19/01/2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14.maddesinin gerekçesinde ise özetle; ....Kamuya ait araçlar yönünden sevk edilen özel karşısında başkaca bir sonuca varmanın da mümkün bulunmadığı, aynı seyir çizgisinde hareket eden, aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayrımını esas alarak yasaya rağmen içtihatla farklı görev kuralı oluşturmanın giderek aynı riskten farklı hukuk uygulamalarına yol açmanın hukuk ve adalet mantığı ile bağdaşmayacağı, olagelen çözümün bu yönüyle adli-idari yargı görev ayrımına ilişkin anayasa normlarıyla da uyum içinde olduğu, işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin kullar ile tam yargı hukukuna ilişkin kuralların zaman aşımı, kurtuluş kanıtı ve benzeri açılardan bir çatışma içinde olduğu bu nedenle mevzuat ve uygulama uyumunun adli yargı seçeneğinde ancak sağlanabileceği, çünkü adli yargının, idari yargıdaki bir yıllık hak düşürücü süreyi değil, Karayolları Trafik Kanunundaki zaman aşımı süresini uygulayacağı, idari yargının bağlı olduğu hukuk ve tam yargı davası tipi (kısmi dava açma imkansızlığı) Karayolları Trafik Kanunundaki sorumluluk kurallarının bu yargı kolunda uygulanmasına engel olduğu İdari ve Adli Yargı kolları arasındaki görev uyuşmazlıklarının trafik kazalarından kaynaklanan davaların görülmesinde sürekli bir belirsizliğe yol açacağı" ifadelerine yer verilmek suretiyle; araçların işleteninden kaynaklı yargı yerinin belirlenmesi sıkıntısının giderilmesi amacıyla yasa değişikliğinin yapıldığı, ancak gerek teklif edilen metinde gerekse Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda kabul edilen ve yasalaşan metinde "bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür" şeklinde görevli yargı yerinin belirtildiği ve yasa metninde de herhangi bir ayrım yapılmadığı (yolun bakını ve onarımındaki eksiklik nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıkların ayrı tutulmadığı) anlaşılmaktadır.

          Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 34 RR 8135 plakalı otomobili ile Araklı İlçesi istikametinden Bayburt İli istikametine 03/08/2017 tarihinde seyir halinde iken, 61-26 K.K nolu Araklı Gümüşhane il sınırı yolunda şevden koparak düşen kaya parçasının aracına isabet etmesi sonucunda aracında zarar meydana geldiği, aracında hasar meydana gelmesinde yolun yapım ve bakımından sorumlu davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek meydana gelen 52.624,78-TL tutarındaki maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle ilk defa Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/50 esas sayılı dosyasından dava açılmış olduğu, açılan davanın anılan mahkemenin 09.07.2016 tarih ve K: 2018/703 sayılı kararıyla görev yönünden reddi üzerine bakılan davanın açıldığı görülmektedir.

          2918 sayılı Kanunun anılan 110. maddesinin, karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini içerdiği, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu açıktır.

          Açıklanan nedenlerle; 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının, Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/50 esas sayılı dava dosyasıyla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek 24/12/2019 tarih ve E:2019/1104 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 02.01.2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan27.01.2020 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, kesinleşmiş adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

  II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava; davacının otomobili ile karayolunda seyir halinde iken, şevden koparak düşen kaya parçasının aracına isabet etmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında oluşan maddi hasarın, olayın oluşumunda kusuru olduğu ileri sürülen davalı kurumdan tazmini istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

          Aynı Kanunun, “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

          a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

          b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

          d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

          e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

          f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

          g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

          h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

          j) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

          k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır” hükmüne yer verilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı tartışmasızdır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Erzincan İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.07.2018 gün ve E:2018/50, K:2018/703 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle    Erzincan İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.07.2018 gün ve E:2018/50, K:2018/703 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.01.2020 gününde Üye Ahmet ARSLAN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                          SONER           

 

 

 

 

 

                                    Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN

 

               

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum. 27/01/2020

 

 

ÜYE

Ahmet ARSLAN