Hukuk Bölümü         2013/170 E.  ,  2013/278 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar               : 1- S.Y., 2- Z.K.                        

Vekilleri                 : Av. S.Ç.

Davalı                     : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili                      : Av. B.Ş.

Dahili Davalı        : Etimesgut Belediye Başkanlığı

Vekili                      : Av. K.Ş. 

O L A Y  : Davacılar vekili özetle; Davacıların Ankara İli, Etimesgut İlçesi, Eryaman Mahallesi 886 parsel (18498 ada, 1 parsel) sayılı taşınmazın hisseli maliki olduklarını, davalı kurumun kamulaştırma işlemi yapmadan parsel üzerinden yol ve kaldırım geçirmek suretiyle taşınmaza el attığını belirterek, taşınmazın tapu kaydının davalı adına tescili ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.

Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili 1.celsede, süresi içerisinde beyanen özetle; görev itirazında bulunmuştur.

Dahili Davalı Etimesgut Belediye Başkanlığı vekili süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuştur.

Sincan 1.Asliye Hukuk Mahkemesi; 15.05.2012 gün ve E:2012/60 sayı ile, davalı vekillerinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

Danıştay Başsavcısı; İdarelerin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem, bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri yani, bu konudaki hareketsizliklerin de, idari eylem niteliği taşıdığını belirterek, davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği belirtilerek, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 04.02.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve dahili davalı Etimesgut Belediye Başkanlığı vekillerinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptıkları görev itirazının reddedilmesi ve dahi davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı açısından, 10. maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların hisseli maliki oldukları taşınmaza, yol ve kaldırım geçirmek suretiyle kamulaştırma işlemi yapılmaksızın el atıldığından bahisle, taşınmazın tapu kaydının davalılar adına tescili ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasında bulunan Etimesgut Belediye Başkanlığı Plan ve Proje Müdürlüğünün 21.02.2012 tarihli cevabi yazısında, davaya konu taşınmaz ile ilgili olarak, Ankara Büyükşehir Belediye meclisinin 03.10.1980 tarih ve 060133962/1728 sayılı kararı onanan 1/1000 ölçekli imar planına istinaden Ankara Büyükşehir Belediyesince tanzim edilen 76070/2 nolu parselasyon planı kapsamında kaldığı, 76070/2 nolu parselasyon planının, Büyükşehir Belediye Encümeninin 26.05.1987 tarih ve 1576 sayılı kararı ile onandığı ve 886 nolu parselin yüzölçümünün37125 m2iken 76070/2 nolu parselasyon planının Düzenleme Ortaklık Payının %35 den fazla çıkmasından dolayı D.O.P ‘nı düşürmek için8321 m2sinin kamulaştırmaya ayrıldığı geriye kalan28804 m2den %34,9986113 (10081 m2) D.O.P. kesilerek18723 m2nin imara tahsis edildiği,76070/2 nolu parselasyon planı ile 886 nolu parselden D.O.P. kesilmeden8321 m2lik alanın kamulaştırmaya ayrıldığından tarla niteliği ile tapu kütüğünde bırakıldığı belirtilmiştir.

Dosyadaki bilirkişi raporlarının incelenmesinden ise;davaya konu Ankara İli Etimesgut İlçesi 886 parselin 9 Eylül İzmir Caddesine paralel olduğu ve imar planında Spor Merkezi Alanı olarak ayrılmış olup, büyük bir kısmının imar adası olan 18498 ada 1 nolu parsel üzerinde kaldığı, küçük bir kısmının ise 9 Eylül Caddesi üzerinde kaldığı belirtilerek taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı ifade edilmiştir.

Hal böyle iken, davaya konu taşınmazın imar planında Spor Merkezi Alanı olarak ayrıldığı, taşınmazın büyük bir kısmının imar adası olan 18498 ada 1 nolu parsel üzerinde kalmasına karşın küçük bir kısmının ise 9 Eylül Caddesi üzerinde kaldığı ve böylece taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığı anlaşılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü,  adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun reddi gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 04.02.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.