T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2024/112

KARAR NO  : 2024/202      

KARAR TR  : 03/06/2024

ÖZET: 6306 sayılı Kanun uyarınca işleme tabi tutulan yapıların, davalı idarece yıktırılması nedeniyle, yapıların yıktırıldığı tarihten itibaren kira yardımı yapılmadığından bahisle oluştuğu ileri sürülen alacağın ödenmesi istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı   : S.B

Vekili     : Av. Ö.A

Davalı    : Bingöl Belediye Başkanlığı

Vekili     : Av. N.H

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu Bingöl ili, Merkez ilçesi,...Mahallesinde ... ada, ... parsel sayılı taşınmazda bulunan 4 adet dairesinin, Bingöl Belediyesinin kentsel dönüşüm ve gelişim projesi kapsamında kesin sözleşmeye davet ve tahliye çağrılarına istinaden kendisi ve kiracıları tarafından boşaltıldığını, konutun 2017 yılında yıkıldığını, belediye yetkililerince hane sakinlerine; tahliye tarihinden itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca kira yardımı yapacağının, birden fazla hane sahibi olup da kira geliri elde edenler için ise belediyenin yardımda bulunacağının söylendiğini, ancak Eylül 2017 tarihinden itibaren Bakanlıktan kira yardımı almasına rağmen kiraya vermiş olduğu konutlar için Belediye tarafından herhangi bir yardım yapılmadığını ifade ederek; 2017 yılının Eylül ayından başlamak üzere 2019 yılı Eylül ayına kadar kira yardımlarının tam ve kesin değerinin belli olduğu andan itibaren arttırılmak üzere 3 adet bağımsız konutu için şimdilik 5.000 TL alacağının her aya ilişkin işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Bingöl 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 25/05/2021 tarih ve E.2019/303, K.2021/229 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kabulüne toplam 44.285 TL alacağın davalıdan tahsiline karar vermiş, bu karara karşı istinaf isteminde bulunulmuştur.

 

3. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 16/12/2022 tarih ve E.2021/3062, K.2022/2441 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın idari yargının görevinde olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davacı vekili tarafından davacının taşınmazının,  kentsel yenileme ve gecekondu dönüşüm projesi alanında kaldığı, idarece taşınmaz üzerinde bulunan meskene ilişkin eksik kira yardımının ödendiği iddia edilerek alacak davası açıldığı; davanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerektiği görülmüştür.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 'Tahliye ve Yıktırma' başlıklı 5'inci maddesinde riskli yapıların yıktırılmasında ve bunların bulunduğu alanlar ile riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda, öncelikli olarak malikler ile anlaşma yoluna gidilmesinin esas olduğu, anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine, kiracılarına ve yapıda ikamet etmek şartıyla sınırlı ayni hak sahiplerine geçici konut veya işyeri tahsisi ya da kira yardımı yapılabileceği düzenlenmiş olup dava konusu yerin 17/03/2017 tarih ve 30010 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2017/9851 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla riskli alan olarak ilan edildiği ve bu karara karşı davada açılmamasıyla durumun kesinleştiği anlaşılmıştır.

Somut olayda, davacının talebi, 6306 sayılı Kanunun 5. maddesinde düzenlenen kira yardımının eksik yapılması sebebiyle doğan alacaktır. Davacı ile davalı arasında 04/05/2017 ve 09/03/2020 tarihlerinde 'Bingöl ili, Merkez ilçesi, Kültür Mahallesi Riskli Alanı İçerisinde Yapılan Uygulamalar' kapsamında bir sözleşme imzalandığı, bu sözleşmeye göre, davacının tapunun 381 ada 5 parseldeki taşınmazını davalıya devrettiği ve taşınmazın davalıya teslim edildiği dikkate alındığında; davanın 2577 sayılı Kanunun 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 25/09/2017 tarihli, 2017/479 E. ve 2017/532 K. sayılı kararı da bu yönde olduğu gibi, benzer uyuşmazlıkta Yargıtay 7. HD'nin 20/10/2022 tarihli ve 2022/4834 E., 2022/6043 K. sayılı kanun yararına bozma ilamı da aynı doğrultudadır.

Bu nedenle Mahkemece, 6100 sayılı HMK m. 114(1)-b hükmü uyarınca, dava şartı olan 'yargı yolunun caiz olmaması' nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa dair inceleme yapılması doğru görülmemiştir.

Bu durumda Dairemizce; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca, esası incelenmeden İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Kararın kaldırılması nedenine göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığı değerlendirilmiştir."

 

4. Bingöl 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 09/03/2023 tarih ve E.2022/523, K.2023/24 sayılı kararı ile, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK'nın 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermiş, bu karara karşı istinaf isteminde bulunulmuştur. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 07/12/2023 tarih ve E.2023/2887, K.2023/2272 sayılı kararı ile, istinaf isteminin HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir. Mahkeme kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Mahkememizce yapılan değerlendirmede; davaya konu uyuşmazlığın davacı ile idare arasında akdedilen sözleşmenin idarenin 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında 'riskli alan' olarak Bakanlar Kurulu'nca ilan edilmesinden kaynaklanan, bu idari tasarrufun yürütülmesi kapsamında Belediye Başkanlığı'na verilen sözleşme yapma yetkisinden kaynaklandığı görülmüştür. Yani uyuşmazlık Belediye Başkanlığı'nın salt özel hukuk kaynaklı ilişkileri ile ilgili imzaladığı bir sözleşmeden kaynaklanmamaktadır. Davacının 'kira yardımı' hususunda hak sahipliğinin doğup doğmadığı, doğmuş ise kapsamının ne olacağı 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun tartışılarak ve idarenin işlemlerinin davacının şahsi haklarını zarara uğratıp uğratmadığı açısından denetlenmesi suretiyle ortaya çıkacaktır. Adli yargı mahkemelerinin idarenin işlemlerinden kaynaklanan tam yargı davalarına bakma görevi bulunmamaktadır. Anayasamızın 125. Maddesinde idarenin kendi eylem ve işlemlerinden kaynaklanan zararları ödemekle yükümlü olduğu ifade edilmiş ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nunda bu şekilde haklarına halel gelen vatandaşlarca açılacak davalar 'tam yargı davası' olarak idari dava türleri arasında düzenlenmiştir. Açıklanan sebeplerle huzurdaki davaya bakmaya adli yargı mahkemelerinin görevli olmadığı, tam yargı davası olarak idari yargı mercilerince çözümlenmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki gibi davanın yargı yolunun caiz olmaması (idari yargının görevli olması) sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, davacının yargı yolu bakımından İdare Mahkemesi'nde dava açmakta muhtariyetine karar verilmiştir..."

 

5. Davacı vekili aynı somut olay nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi zararın tazminine karar verilmesi istemiyle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

6. Erzurum 2. İdare Mahkemesi 29/12/2023 tarih E.2023/2271 sayılı kararı ile, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle, 2247 sayılıKanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, Bingöl ili Merkez İlçesi ...Mahallesi ... ada ...parsel sayılı taşınmazda bulunan dört adet bağımsız bölümünün bulunduğu, Bingöl Belediyesinin kentsel dönüşüm ve gelişim projesi ve 6306 sayılı Kanun kapsamında davacı ile sözleşme imzalandığı, 6306 sayılı Yasa kapsamında tek tapulu iki ve üstü bağımsız konutu olan hak sahiplerine birinci konut için kira yardımlarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ödeneceği, davacının da 6306 sayılı Kanun kapsamında bu ödemeden faydalandığı, bununla birlikte iki ve üstü mülk sahibi olup da kira yardımı alacak olan kişilere ise kira yardımlarının Bingöl Belediyesi tarafından ödeneceğinin taahhüt edildiği, iki ve üstü bağımsız bölümler için ödenecek kira yardımlarının davalı idare tarafından ödeneceği taahhüt edilmesine rağmen ödenmemesi üzerine ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL maddi zararın tazminine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

6306 sayılı Kanıın'un 5. maddesinde;'1) Riskli yapıların yıktırılmasında ve bunların bulunduğu alanlar ile riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda, öncelikli olarak malikler ile anlaşma yoluna gidilmesi esastır. Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine, kiracılarına ve yapıda ikamet etmek şartıyla sınırlı ayni hak sahiplerine geçici konut veya işyeri tahsisi ya da kira yardımı yapılabilir.' düzenlemesi yer almaktadır.

6306 sayılı Kanun ve ikincil mevzuatı uyarınca riskli alan içerisinde bulunan yapıların veya bu alan içerisinde olmasa bile ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı İlmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapıların maliklerine de Kanun kapsamında sayılan uygulamalar sebebiyle aylık kira yardımı yapılacağı, bu kira bedelinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından belirleneceği, maliklere aynı türden en fazla bir bağımsız bölüm için kira yardımı yapılabileceği anlaşılmaktadır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 1. maddesinde, sözleşmenin tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacağı, 12. maddesinde ise, sözleşmelerin geçerliliğinin, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı olmadığı belirtilmiştir.

Somut olayda, davacının, uğradığını ileri sürdüğü zararın kaynağının herhangi bir idari işlem veya idari eylem olmadığı açıktır. Zira ortada davacı adına tesis edilmiş bir idari işlem bulunmadığı gibi yukarıda açıklandığı gibi uyuşmazlıkta bir idari eylemin varlığından söz etmeye de olanak bulunmamaktadır.

Davacının tazminini talep ettiği zarar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 6306 sayılı Kanun uyarınca ödenen kira yardımı haricinde, davalı idarenin tamamen serbest iradesi ile ödemeyi taahhüt ettiği alacağın ödenmemesinden kaynaklanmaktadır. Bingöl Belediye Başkanlığının ödeme yapmayı taahhüt ettiği iddia edilen alacak ise 6306 sayılı Kanun'dan doğmamaktadır. Bu konuda ikinci taşınmaz için taahhüt edilen kira yardımına ilişkin ortada idari bir sözleşmenin bulunduğundan da bahsedilemez. Zira ortada ne kamu hizmeti görülmesi amacıyla düzenlenmiş yazılı bir sözleşme, ne de kamu hukukuna özgü özel hukuku aşan bir hüküm vardır.

Bu durumda, tazmini istenilen zararın, idarece tesis edilmiş bir işlemden, idari eylemden veya idari bir sözleşmeden kaynaklanmadığı, idarenin tamamen kendi hür iradesi ile özel hukuk hükümlerine göre ödemeyi taahhüt ettiği bir meblağın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, idare hukuku ilke ve kuralları ile çözüme kavuşturulmasının mümkün olmadığı, alacağın kaynağının 6306 sayılı Kanun olmadığı değerlendirilmiş ve davanın bir alacak davası sayılarak özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır..."

III. İLGİLİ HUKUK

 

7. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

   "1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

   a) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 21/9/1995 tarihli ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000-4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

   b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.

3. (Mülga: 2/7/2018 - KHK-703/185 md.)"

 

8. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un "Tahliye ve yıktırma” başlıklı 5. maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:

 

" (1) Riskli yapıların yıktırılmasında ve bunların bulunduğu alanlar ile riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda, öncelikli olarak malikler ile anlaşma yoluna gidilmesi esastır. (Değişik cümle:29/11/2018-7153/22 md.) Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine, kiracılarına ve yapıda ikamet etmek şartıyla sınırlı ayni hak sahiplerine geçici konut veya işyeri tahsisi ya da kira yardımı yapılabilir.

(2) (Değişik:29/11/2018-7153/22 md.) Uygulamanın gerektirmesi hâlinde, birinci fıkrada belirtilenler dışında olup Kanun kapsamındaki yapıları kullanmakta olan kişilere de geçici konut veya işyeri tahsisi ya da kira yardımı yapılabilir. Bu kişiler ile yapılacak olan anlaşmanın, bunlara yardım yapılmasının, enkaz bedeli ödenmesinin ve bankalardan kullanacakları kredilere dönüşüm projeleri özel hesabından karşılanmak üzere faiz desteği verilmesinin usul ve esasları Cumhurbaşkanınca belirlenir.

..."

 

9. 6306 sayılı Kanun'un "Uygulama işlemleri" başlıklı6. maddesinin9. fıkrası şöyledir:

 

"(9) Bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca dava açılabilir. (İptal ikinci cümle: Anayasa Mahkemesinin 1/3/2014 tarihli ve 27/2/2014 tarihli E.: 2012/87 ve K.:2014/41 sayılı Kararı ile.) (…)"

 

10. 15/12/2012 tarih ve 28498 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6306 sayılı Kanun'un Uygulama Yönetmeliği'nin "Kira yardımı ve diğer yardımlar” başlıklı 16. maddesinin 1. fıkrası şöyledir:

 

"(Değişik:RG-21/5/2024-32552)

(1) Anlaşma ile tahliye edilen uygulama alanındaki yapıların maliklerine tahliye veya yıkım tarihinden itibaren Başkanlıkça kararlaştırılacak aylık kira yardımı yapılabilir. Yardım süresi riskli alan dışındaki riskli yapılarda 18 aydır. Riskli ve rezerv yapı alanlarında kira yardımı süresi 48 ayı geçmemek şartı ile ilgili kurumca belirlenir. Aylık kira bedeli Başkanlıkça belirlenir. İnşaat halinde olup içinde ikamet edilen yapılarda kira yardımı veya faiz desteğinden, sadece inşaat halindeki yapıda ikamet edilen bağımsız bölümlerin malik, kiracı ve sınırlı ayni sahipleri faydalanır. Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine mümkün olması hâlinde, kira yardımı yerine tahliye tarihinden itibaren konut ve işyerlerinin teslim tarihine kadar geçici konut veya işyeri tahsisi yapılabilir.”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

11. Uyuşmazlık Mahkemesinin Kenan YAŞAR'ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ınkatılımlarıyla yapılan 03/06/2024 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

12. Raportör-Hâkim Arzu ÇETİNDERE ŞAŞI'nın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

 

13. Dava, davacının maliki olduğu Bingöl ili, Merkez ilçesi,...Mahallesinde ... ada, ... parsel sayılı taşınmazda bulunan ve kentsel dönüşüm kapsamında alınan kararla 2017 yılında yıktırılan bağımsız bölümlerin, tek tapulu iki ve üstü bağımsız konutu olan hak sahiplerine birinci konut dışındaki bağımsız bölümler için ödenecek kira yardımlarının davalı idare tarafından ödeneceği taahhüt edilmesine karşın ödenmediğinden bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile uğranılan maddi tazminatın, yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

 

14. Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları kesin ve yürütülmesi gerekli işlemler idari işlem, herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de idari eylem olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, bir işlemin idari işlem olarak kabul edilebilmesi için bu işlemi kamu idaresinin yapması, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla tesis edilmiş bulunması, kamu idaresinin tek taraflı irade açıklamasının ürünü olması ve kesin ve icraî nitelikte olması gerekmektedir.

 

15. Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, Bingöl ili, Merkez ilçesi,...Mahallesinde ... ada, ... parselde kayıtlı bulunan taşınmazdaki dört dairenin sahibi olduğu, Bingöl Belediyesinin kentsel dönüşüm ve gelişim projesi ve 6306 sayılı Kanun kapsamında davacı ile sözleşme imzalandığı, 6306 sayılı Kanun kapsamında tek tapulu iki ve üstü bağımsız konutu olan hak sahiplerine birinci konut için kira yardımlarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ödendiği, davacının da 6306 sayılı Kanun kapsamında bu ödemeden faydalandığı, bununla birlikte iki ve üstü mülk sahibi olup da kira yardımı alacak olan kişilere ise kira yardımlarının Bingöl Belediyesi tarafından ödeneceği taahhüt edilmesine rağmen bu ödemelerin yapılmadığından bahisle, uğranılan maddi zararın tazminine karar verilmesi istemiyle, görülmekte olan davaların açıldığı anlaşılmaktadır.

 

16. Mevzuat hükümleri dikkate alınarak somut olay irdelendiğinde, uyuşmazlıkta, 6306 sayılı Kanun hükümlerine göre "Riskli Yapı" kapsamına alınan dava konusu yapılar hakkında, davalı idarenin, proje uygulamalarına başlamadan önce riskli yapıların yıktırılması amacıyla, 6306 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kamu gücünü kullanarak, resen ve tek taraflı olarak işlem tesis ettiği, diğer taraftan, davacının talebinin, bu işlem nedeniyle söz konusu taşınmazı kullanamamaktan kaynaklanan zararın tazmini niteliğini taşıdığı anlaşılmaktadır.

 

17. Bu durumda uyuşmazlığın çözümünün, idari işlemlerden dolayı davacının haklarının ihlal edilip edilmediğinin belirlenmesine bağlı bulunduğu, bu belirlemenin ise, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde idari yargı yerlerince yapılabilecek nitelikte olduğu değerlendirilerek, davanın görüm ve çözümünün idari yargının görev alanına girdiği sonucuna varılmıştır.

 

18. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak, Erzurum 2. İdare Mahkemesinin 29/12/2023 tarih ve E.2023/2271 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Erzurum 2. İdare Mahkemesinin 29/12/2023 tarih ve E.2023/2271 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE,

 

03/06/2024 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

          Başkan Vekili                  Üye                                Üye                             Üye

                Kenan                      Nilgün                            Doğan                           Eyüp

                YAŞAR                     TAŞ                          AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

 

 

                                                      Üye                                 Üye                                 Üye

                                                    Ahmet                              Mahmut                           Bilal

                                                  ARSLAN                          BALLI                       ÇALIŞKAN