Hukuk Bölümü 2008/103 E., 2008/230 K.

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 140 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y

    : Sigortalı işe giriş bildirgesinin yasal süre içersinde Kuruma verilmemesi nedeniyle davacı adına 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 9 ve 140. maddelerine göre idari para cezası verilmiş, yapılan itiraz komisyon kararı ile reddedilmiştir.

    Davacı vekili, söz konusu para cezasının iptali istemiyle 21.6.2004 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

    İSTANBUL BÖLGE İDARE MAHKEMESİ; 11.10.2006 gün ve E:2006/1321, K:2006/4116 sayı ile, İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nce, dava konusu işlemin iptaline dair verilen kararın bozulmasına, 506 sayılı Kanunun 5454 sayılı Kanunla değişik 140. maddesinde, idari para cezalarına karşı Sulh Ceza Mahkemelerinde dava açılacağı hükme bağlandığından, 506 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılan bu davanın görüm ve çözüm görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar kesinleşmiştir.

    Davacı vekili bu kez, aynı istemle 20.2.2007 tarihinde adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

    BAKIRKÖY 1.SULH CEZA MAHKEMESİ; 19.6.2007 gün ve E:2007/643 Değ.İş, K:2007/1245 Değ. İş sayı ile, 506 sayılı Yasa'nın 140. maddesinde yapılmış olan değişikliğin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği, 506 sayılı Yasa'nın 140. maddesine dayanılarak verilen para cezalarına ilişkin uyuşmazlıkların görüm ve çözüm görevinin İdare Mahkemesine ait olduğunun Danıştay 10. Dairesi kararları ile de belirlendiği, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesinde yapılan değişiklik ve 28/1-b maddesindeki "--- başvuru konusu idari yaptırım kararının Sulh Ceza Mahkemesi'nde incelenebilecek kararlardan olmadığının anlaşılması halinde, başvurunun reddine karar verilir." düzenlemesi karşısında, dava konusu kararın Sulh Ceza Mahkemesi'nde incelenebilecek kararlardan olmadığı gerekçesiyle başvurunun reddine karar vermiş, karar kesinleştikten sonra davacı vekilinin talebi ve 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 15. maddesi uyarınca ortaya çıkan görev uyuşmazlığının çözümü için dosya Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE:

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, O. Cem ERBÜK, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK'ın katılımlarıyla yapılan 13.10.2008 günlü toplantısında; Hâkim-Raportör G. Fatma BÜYÜKEREN'in 2247 sayılı Yasa'da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun, başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu'nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, 'ceza uyuşmazlıkları' ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkûmiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının 'hukuk uyuşmazlığı' sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar 'ceza davası' olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği..."açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

    Her ne kadar adli yargı yerince verilen kararın hüküm fıkrasında " mahkemenin görevsizliğine", "davanın görev yönünden reddine" şeklinde bir ibare yer almamakta ise de, karar gerekçesinde davanın idare mahkemesinde görülmesi gerektiğinin açıkça belirtilmiş olması karşısında verilen kararın görevsizlik kararı olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

    Dosyanın incelenmesinden, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nce, Bakırköy 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 23.5.2007 gün ve E:2007/644 Değ. İş, K:2007/876 Değ. İş sayılı ve İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nin 11.10.2006 gün ve E: 2006/1321, K:2006/4116 sayılı görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığı hakkında daha önce önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının 3.3.2008 gün ve E:2007/561, K:2008/73 sayılı karar ile çözüme bağlandığı ve bu karar ile İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nin 11.10.2006 gün ve E:2006/1321, K:2006/4116 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

    2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 14. maddesinde, "Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

    Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.", 27. maddesinde ise, "Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder." denilmektedir.

    Açıklanan nedenlerle, daha önce Mahkememizce İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nin görevsizlik kararı kaldırılmış olduğundan, 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde belirtilen koşulları taşımayan başvurunun aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.

    SONUÇ : 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 13.10.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.