T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 485

            KARAR NO  : 2020 / 578

            KARAR TR   : 26.10.2020

ÖZET :  Davalı Üniversitede Profesör olarak görevini yürütürken istifa ettiğinden bahisle iş akdi sonlandıran davacının, ücret alacağı, sözleşmenin bakiye süresi ile ilgili ücret alacağı, yıllık ücretli izin alacağı, makam tazminatı alacağı, yıllık zam farkı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : C. A.

Vekili            : Av. . S.

Davalı           : T.C. Avrasya Üniversitesi Rektörlüğü

Vekili            : Av.A. Ş. İ.

 

O L A Y        : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin Prof. Dr. kadro unvanı ve  01/04/2011-01/04/2014 süreli olarak imzalanan hizmet sözleşmesi ile davalı Üniversitede İİBF dekanı ve öğretim üyesi olarak çalışmaya başladığını; davalı ile imzaladığı Avrasya Üniversitesi Akademik Personel İş Sözleşmesinin 6. Maddesi doğrultusunda, idari görevi yanında öğretim üyesi sıfatı ile de haftada 6 saati geçmemek üzere, Matematik-I dersini okuttuğunu; 05/07/2012 günü üniversite mütevelli heyeti başkanı ile arasında geçen bir tartışmadan sonra dekanlık görevinden istifa ettiğine dair dilekçe verdiğini; 16/07/2012 tarihinde mütevelli heyet başkanı tarafından imzalanan yazıda, müvekkili ile yapılan sözleşme, dekan olarak yapıldığından ve bu görevden de istifa ettiğinden, 15/07/2012 tarihi itibari ile üniversite ile herhangi bir ilişiğinin kalmadığının bildirildiğini; müvekkili ile davalı arasında imzalanan iş sözleşmesinin süresi başlıklı, 5. maddesinin 3. paragrafında, “Dekanlık, dekan yardımcılığı, bölüm başkanlığı ya da ana bilim dalı başkanlığı gibi idari görevleri yürüten öğretim elemanı, bu görevinden her zaman istifa edebilir. Yukarıda sıralanan yöneticilik görevlerinden istifa eden personel öğretim elemanı olarak üniversitedeki görevine devam eder. Bu tür görevlerden istifa, bu sözleşmenin ihlali ya da sona ermesi anlamına gelmez " hükmünün bulunduğunu; müvekkilinin öğretim üyeliği görevinden istifa ettiğine dair herhangi bir açıklaması olmamasına rağmen,  davalının istifayı hatalı değerlendirerek, 01/04/2014 tarihinde sona erecek hizmet sözleşmesini, haksız olarak 15/07/2012 tarihinde feshettiğini; müvekkilinin, konumu itibariyle,  Üniversitedeki öğretim üyeliği görevini de kapsayacak şekilde istifa etmesinin, sözleşmenin ayrılma başlıklı 10. maddesinde kararlaştırılan, sözleşmenin bakiye süresi ile ilgili aylık 5.000,00 TL’yi karşı tarafa ödemeyi göze alacak bir istifa işlemini yapmasının mümkün olmadığını; davalı mütevelli heyet başkanlığının fesih işleminin,  taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5/2 maddesine aykırı olduğu gibi vakıf üniversitesi öğretim üyelerinin özlük haklarının tabi olduğu, 2547 sayılı YÖK yasasına da aykırı olduğunu; bu bakımdan müvekkilinin öğretim üyeliği görevine son veren davalı mütevelli heyeti başkanlığı kararı İş ve İdare hukuku bakımından geçersiz olduğundan  iptalinin gerektiğini; Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 23/2 maddesine göre; vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak akademik ve idari personelin çalışma esaslarının 2547 sayılı kanuna tabi olduğunu; bu Personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin uygulandığını, Danıştay 8.Dairesinin E-2011/2451 sayılı kararında da görüşün dikkate alındığını; müvekkilinin davalıdan;  Ücret Alacağının;   Sözleşmenin Bakiye Süresi İle İlgili Ücret alacağının; Yıllık Ücretli İzin Alacağının; Makam Tazminatı alacağının; Yıllık Zam Farkı Alacağının bulunduğunu ifade ederek;  davalı üniversite Mütevelli Heyet Başkanlığının müvekkilin işine son veren 15/07/2012 tarihli ilişik kesme işleminin 4857 sayılı İş Kanununa ve 2547 sayılı yasalara aykırı olduğundan iptaline; alacak kalemleri olarak  açıklanan toplam 127.090,00 TL alacağın 15/07/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

TRABZON İDARE MAHKEMESİ: 31.3.2014 gün ve E:2013/441, K:2014/484 sayı ile,”(…) Olayda, Avrasya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünde öğretim üyesi olan ve aynı zamanda idari görev olarak İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı olan davacının, Rektörlük makamına sunduğu 05.07.2012 tarihli dilekçe ile dekanlık görevinden istifa ettiğini bildirdiği, öğretim üyeliği görevinden istifa ettiği yönünde yazılı bir başvurusunun söz konusu olmadığı görülmektedir.

Davalı idare ile davacı arasında akdedilen Akademik Personel İş Sözleşmesi hükümleri dikkate alındığında, rektör yardımcılığı, dekanlık gibi yönetici konumundaki idari görevlerin asli görevler olmadığı, bu idari görevleri bırakan akademisyenlerin öğretim elemanı olarak çalışmaya devam edebileceği açık olup, iktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı olarak göreve başlayan aynı zamanda haftada 6 saati geçmemek üzere Matematik-I dersine giren davacının idari görevinden istifa etmiş olmasının sözleşme ilişkisini sona erdirmeyeceği, öğretim elemanı olarak görev yapmaya devam edebileceği açıktır.

Bu itibarla, verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yerine getirmediği, öğretim elemanına yakışmayan tutum ve davranış içinde bulunduğu gibi öğretim üyeliğine son vermeyi haklı kılacak gerek Akademik Personel İş Sözleşmesi’nde gerekse devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim üyeleri için öngörülen kural ve kaidelere aykırı davrandığı yönünde somut bir tespit ortaya konulmaksızın idari görevinden istifa ettiği gerekçesiyle Üniversitedeki görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Davanın, iş akdinin feshi nedeniyle yoksun kalınan parasal haklara karşılık olarak 127.090,00 TL alacağın 15.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini kısmına gelince;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden inceleneceği, 6. fıkrasında; bu maddede belirtilen hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı belirtilmiş, 15/1-a maddesinde ise; adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin “öğretim elemanları” başlıklı 23. maddesinde; öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmelerinin yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılacağı belirtilmektedir. Anılan maddenin 2. fıkrasında ise; “Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır” kuralına yer verilmiştir.

Diğer yandan, vakıf yükseköğretim kurumları, mali konular yönünden, devlet yükseköğretim kurumlarının tabi olduğu hükümlere bağlı olmadıklarından, akademik personelin aylık ve diğer parasal hakları bakımından İş Kanunu hükümlerinin uygulanacağı açıktır.

Bu durumda; davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların İş Kanunu hükümlerine (göre) belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla, davanın parasal hakları kısmı yönünden görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; davanın konusu işlemin iptaline, İş akdinin feshi nedeniyle yoksun kalınan parasal haklara karşılık olarak £l27.090,00 alacağın 15.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini kısmı yönünden ise davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş;  temyiz edilmesi üzerine Danıştay Sekizinci Dairesince; 29.4.2015 gün ve E:2014/7037, K.2015/3630 sayı ile onanan,  kararın düzeltilmesi istemi de aynı Dairece; 16.1.2017 gün ve E:2015/11618, K:2017/20 sayı ile reddedilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 500,00 TL bakiye sözleşme süresi ücreti; 250,00 TL kıdem tazminatı; 250,00 TL ihbar tazminatı; 250,00 TL YÖK yasasına göre ödenmesi gereken maaş (1.4.2014 tarihinden 1/1/2015 tarihine kadar); 2.500,00 TL 01/04/2011-15/05/2011 tarihleri arası ödenmeyen 15 günlük maaş alacağı; 250,00 TL makam tazminatı (sözleşmenin 6.maddesi); 100,00 TL 2012 Nisan-Temmuz aylarındaki ücret zammı farkı olmak üzere toplam 4.100,00 TL'nin ihbar tazminatı için yasal faiz, diğer alacak kalemleri için bankalarca mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsili istemiyle  adli yargı yerinde dava açmıştır.

Trabzon 1. İş Mahkemesi; 29/03/2018 gün ve E:2015/259, K:2018/50 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi; 27.12.2018 gün ve Dosya No:2018/1832, K:2018/2350 sayı ile, “(…)Somut uyuşmazlıkta mahkemenin ihbar tazminatını hüküm altına almasına karşın gerekçesinde ihbar tazminatına hak kazanamadığının ifade edildiği görülmektedir. İhbar tazminatına ilişkin gerekçenin bulunmaması nedeniyle usulüne uygun olarak delil değerlendirmesi yapıldığından bahsedilemeyecektir.

Tefhim edilen hüküm ile gerekçenin farklı olması, T.C. Anayasa’sının 138 ve 141 ve HMK.nun 297 ile 298 inci maddesine aykırı olup, isabetsizdir.

Şu halde bu konuda tarafların delilleri değerlendirilip her bir dava açısından iddia, savunma, taraf delilleri ortaya konulup, hangi delillerden hangi somut vakıanın sübuta erdiği ortaya konduktan sonra gerekçe ile çelişki yaratmayan bir karar verilmesi, özellikle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmaması amacı ile diğer istinaf talepleri incelenmeksizin evrakın ilk derece mahkemesine iadesi gerektiği kabul görmüştür.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-İlk derece mahkemesinin yukarıda ortaya konulan eksiklikleri tamamlaması için davalının istinaf itirazının bu açıdan kabulü ile eksikliklerin tamamlanması amacıyla 6100 Sayılı HMK'nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın ESASI İNCELEMEDEN KALDIRILMASINA; evrakın mahkemesine iade edilmesine…” kesin olarak karar vermiştir.

TRABZON 1.İŞ MAHKEMESİ: 18.2.2020 gün ve E:2019/15, K:2020/107 sayı ile, “(…)2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 3/1 maddesinde öğretim elemanlarının Yükseköğretim Kurumlarında görevli öğretim üyeleri, öğretim görevlileri ve araştırma görevlilerinden oluşacağı belirlenmiştir.

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun ek 2 maddesi uyarınca vakıflar kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile ve mali ve idari hususlar dışında akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydı ile, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir Üniversite veya Yüksek Teknolojik Enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli iş gücünü yetiştirmek amacıyla bu kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartı ile meslek yüksek okulu kurabilir, bu meslek yüksek okulu kamu tüzel kişiliğine haiz olup yükseköğretim kurumunun görüşü alınarak Bakanlar Kurulu kararı ile kurulur düzenlemesi bulunmaktadır.

T.C Anayasanın 131.maddesinde Vakıflar tarafından kurulan Yükseköğretim Kurumlarının mali ve idari konular dışında akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden devlet eli ile kurulan Yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabi olacağı düzenlenmiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesi yargı yolu belirlenmesinde Vakıf Üniversiteleri ile öğretim elemanları arasındaki uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olduğunu şu gerekçelerle belirlemektedir. " Vakıf Üniversitesinin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı öğretim elemanının statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, idare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır. Bununla birlikte, öğretim elemanın sözleşmesinin feshine ilişkin üniversite işleminin idare hukuku anlamında bir idari işlem olduğunda kuşku bulunmamakla birlikte, bu idari işlemden kaynaklanın tazmin isteminin (taraflar arasındaki ihbar ve kötüniyet tazminatı alacağına ilişkin olan davanın) 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun " İdari dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı " hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir şeklinde düzenlenmiştir. (29/12/2014 gün ve 2014/1053 E, 2014/1105 K. aynı yönde 05/11/2012 gün ve 2012/189 E, 2012/234 K. , 05/11/2012 gün ve 2012/190 E.2012/235 K, 24/12/2012 gün ve 2012/273 E.2012/289 K.)

Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 23/2. Maddesi uyarınca Vakıf Yükseköğretim Kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda Devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır" hükmü var ise de görev ancak kanunla düzenlenmiştir.

Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır.

İş mahkemelerinin görev alanını hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesini esas alarak belirleyecektir.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri mahkemeleridir.

Yapılan yargılama sonucunda, davacı, davalı Avrasya Üniversitesi ile karşılıklı imzaladığı iş sözleşmesi ile dekan ve öğretim üyesi olarak çalışmakta iken haksız olarak iş sözleşmesinin feshedildiği iddiasıyla kıdem ve ihbar tazminatını ve bir kısım işçilik alacaklarını tahsilini talep etmiştir. Bu durumda yukarıdaki ilke ve açıklamalar dikkate alındığında taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olduğundan, dava dilekçesinin yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK'nın 114/1-b ve 115/2 Mad. uyarınca usulden reddine, dair karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;

1-Dava dilekçesinin yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK'nın 114/1-b ve 115/2 Mad. uyarınca usulden REDDİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu karardan sonra; Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olması ve zaman kaybına sebebiyet vermemek amacıyla ikinci kez idare mahkemesinde dava açtıklarını, İş Mahkemesi dosyasında işçilik alacaklarıyla ilgili bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun mevcut olduğunu ifade ederek; müvekkilinin alacaklarının yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle, ikinci defa idari yargı yerinde dava açmıştır.

Trabzon İdare Mahkemesi; 26.3.2020 gün ve E:2020/315, K:2020/355 sayı ile, “(…)tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada Mahkememizin adli yargının görevli olduğuna ilişkin kesin hükmünün bulunduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 2247 sayılı Kanunun 15. maddesi uyarınca, davanın taraflarından birinin son görevsizlik kararını veren mahkemeye yapacağı başvuru üzerine dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi ve Uyuşmazlık Mahkemesinin görevli yargı merciini belirleyen kararı üzerine dosyanın görevli yargı yerince incelenerek karara bağlanması gerektiğinden, bu yönde verilmiş bir Uyuşmazlık Mahkemesi kararı bulunmadan, aynı konuda idari yargı yerinde tekrar açılan davanın esasının incelenme olanağı bulunmamaktadır.

Öte yandan, dava konusu edilen uyuşmazlıkla ilgili olarak ilk olarak açılan davada Mahkememizce verilen görev ret kararı üzerine adli yargı yerinde açılan davada da, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddine karar verildiği görülmekle, ortada bir olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğu, bunun için de davacı tarafından uyuşmazlık hakkında son görevsizlik kararını veren Trabzon l.İş Mahkemesine başvurarak, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 15. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesinin istenebileceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle;

1-Davanın incelenmeksizin reddine…” karar vermiştir.

Davacı vekili, adli ve idari yargı yerlerince verilen kararlar arasında oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesini İş Mahkemesinden talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında, “Avrasya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünde            profesör kadrosunda görev yapan davacının  iş akdinin feshi nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi” yönünden anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından,  görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava/olumsuz görev uyuşmazlığı, davalı Üniversitede Profesör olarak görevini yürütürken istifa ettiğinden bahisle iş akdi sonlandıran davacının, ücret alacağı, sözleşmenin bakiye süresi ile ilgili ücret alacağı, yıllık ücretli izin alacağı, makam tazminatı alacağı, yıllık zam farkı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi istemine ilişkin bulunmaktadır.

 Anayasanın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinin birinci fıkrasında, “Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.”; ikinci fıkrasında, “Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir.”; onuncu fıkrasında “Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir.” hükmüne yer verilmiş;

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 5772 sayılı Kanun ile eklenen ve vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler getiren Ek Madde 2'de, “Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Cumhurbaşkanı kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır.(1)  ((1) 2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı KHK’nin 135 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Yükseköğretim Kurulunun görüşü alınarak Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde değiştirilmiştir.)” denilmiş; Ek Madde 5'de, “(Ek madde: 17/08/1983 - 2880/32 md.) (Değişik fıkra:28/12/1999-4498/1 md.) Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer.

Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.

Mütevelli heyetin toplantı nisabı ve karar alınması ile ilgili hususlarda bu Kanunun 61 inci maddesi hükmü uygulanır.” kuralına; aynı Yasadaki Ek Madde 8'de ise, “(Ek madde: 17/08/1983-2880/32 md.) Vakıfça kurulacak yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar, Devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Öğretim elemanlarının nitelikleri Devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır. Devlet Yükseköğretim kurumlarında çalışmaları yasaklanmış veya disiplin yoluyla bu kurumlardan çıkarılmış kişiler, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alamazlar.” kuralına yer verilmiştir.

Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Öğretim elemanları” başlıklı 23. maddesinde ise, “Öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmeleri yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılır. Öğretim elemanlarının atamalarında, devlet yükseköğretim kurumlarındaki atamalarda aranan şartlara ilaveten vakıf yükseköğretim kurumunun akademik yönden gerekli gördüğü şartlar da aranabilir. Vakıf meslek yüksekokullarında özellikle uygulamalı derslerde görevlendirilecek öğretim elemanlarının atanmasında çalışma deneyimine sahip olması gözetilir.

Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır.” kuralı yer almıştır.

Davalı Avrasya Üniversitesi de anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı  “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu”nun Ek 134. maddesi ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.

İdari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye'nin idari yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisidir. Kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacı kamu yararı, faaliyet konuları ise kamu hizmetidir. Bu bağlamda, Kamu Tüzel Kişileri, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahiptirler ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilirler. Bu nedenle de personeli kamu hukukuna tabidir.

Kanunla kurulma ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın yanı sıra, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi Vakıf Üniversitelerinin de Anayasal güvence altına alınmış olan "Bilimsel Özerkliğe sahip olmaları” bir diğer ayrıcalığıdır. Üniversitelerde bilimsel özerklik ilkesi benimsenirken güdülen amaç, yükseköğretimin çeşitli siyasal çevre ve baskı grupları ile düşünce kümelerinin etkisinin dışında tutarak, bilimsel amaç, hedefler ve gereksinimlerine bağlı olmalarını sağlamaktır. Bu nedenle de, bilimsel faaliyetin asli unsurları olan yükseköğretim elemanlarının, görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri gibi özlük haklarının kanunla düzenleneceği konusu, anayasal teminat altına alınmıştır.

 Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır.

Olayda, davacının istifa etmek suretiyle iş akdini feshettiğinden bahisle, bir kısım tazminat ve alacaklarının davalı kurumdan tahsili istemiyle dava açıldığı görülmüştür.

Bu bağlamda, davacının sözleşmesinin feshinden kaynaklanan tazminat isteminin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. Maddesinin b fıkrasında belirtilen; “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan; Trabzon İdare Mahkemesinin 31.3.2014 gün ve E:2013/441, K:2014/484 sayılı kararının, “İş akdinin feshi nedeniyle yoksun kalınan parasal haklara karşılık olarak 127.090,00TL alacağın 15.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini kısmı yönünden ise davanın görev yönünden reddine” ilişkin kısmının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Trabzon İdare Mahkemesinin 31.3.2014 gün ve E:2013/441, K:2014/484 sayılı KARARININ, “İş akdinin feshi nedeniyle yoksun kalınan parasal haklara karşılık olarak 127.090,00TL alacağın 15.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini kısmı yönünden ise davanın görev yönünden reddine” İLİŞKİN KISMININ KALDIRILMASINA, 26.10.2020 gününde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

      Burhan                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

     ÜSTÜN                      BOZER                             AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                        Aydemir                            Nurdane                             Bilal

                           TUNÇ                              TOPUZ                        ÇALIŞKAN