Davacı : G.B. Vekili : Av. N.B. (Adli Yargıda) Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Vekilleri : Av. B.K. (İdari Yargıda) Av. M.Ş. (Adli Yargıda) O L A Y : Davacı özetle; T.C. Emekli Sandığı emeklisi olduğunu, Sağlık Bakanlığı Prof.Dr. Celal Ertuğ Etimesgut Devlet Hastanesi’nde yapılan diş muayene sonucunda yapılması gereken tedavisinin 90 gün içinde kurumlarında yapılmasının mümkün olamaması nedeniyle özel sağlık Kurulunda yapılması gereği üzerine Özel Mesut Sağlık Hizmetleri Kuruluna diş tedavisini yaptırarak 3.350YTL fatura karşılığı yaptırdığını, 290,00 YTL lık kısmın davalı idarece ödendiğini ancak kalan tedavi giderinin ödenmesi için Sosyal Güvenlik Kuruluna yaptığı başvurusunun 21.11.2008 tarih 2....73 sayılı yazı ile reddedildiğini belirterek, 3.060,00 YTL tutarındaki diş tedavi giderinin kendisine ödenmesi istemiyle 31.12.2008 tarihinde idari yargıda dava açmıştır. Ankara 8.İdare Mahkemesi ; 21.12.2009 gün ve E:2008/1894, K:2009/1985 sayı ile özetle; 5434 sayılı Kanun kapsamındaki tedavi giderlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargı yerlerinde görülüp çözümlenmekte iken, 5510 sayılı Kanun ile 5434 sayılı Kanunun tedavi giderlerine ilişkin hükümlerinin 01.07.2008 tarihinde itibaren yürürlükten kaldırılarak aynı Kanunda finansmanı sağlanacak ve sağlanmayacak sağlık giderlerinin düzenlenmesi ve davacının, diş tedavi bedellerinin ödenmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin tesis edildiği 21.11.2008 tarihi itibariyle 5510 sayılı Kanunun yürürlükte olması dikkate alındığında diş tedavi bedelinin ödenip ödenmeyeceği hususunun bu Kanun hükümleri uyarınca değerlendirilmesi mümkün olduğundan, diş tedavi bedelinin ödenmesi için yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali isteminden kaynaklanan uyuşmazlığın 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 1, 64 ve 101. Maddeleri uyarınca adli yargı( İş Mahkeme lerinde) yerinde görülüp çözümlenmesi gerektiğinden bahisle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin 1/a bendi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş ve bu karar itirazsız kesinleşmiştir. Davacı vekili bu kez, davacının Ankara Özel Mesut Sağlık Hizmetlerinde yaptırmış olduğu alt üst çene kron köprü, protez ve diş tedavi sonucu ödemiş olduğu 3.060.00TL diş tedavi bedelinin yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsili istemiyle 19.04.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır. Ankara 17.İş Mahkemesi ; 03.12.2012 gün ve E:2010/300, K:2012/850 sayı ile özetle, davanın kabulüne karar vermiş olup, davalı idarenin temyiz başvurusu üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi; 22.03.2013 gün ve E:2013/ 1726, K:2013/5541 sayı ile özetle; Emekli Sandığı iştirakçileri açısından görevli mahkeme nin belirlenmesinde, tedavinin başladığı tarih esas alınarak; pasif sigortalılar için tedavisi 15.10.2008 tarihinden önce başlayan sigortalılar ile bunların hak sahipleri yönünden idari yargının, tedavisi anılan tarihten sonra başlayanlar yönünden adli yargının (İş Mahkemelerinin) görevli olduğunu, davacının, memur olarak çalışıp, 2005 yılından itibaren emekli aylığı aldığı, tedavinin ise 02.07. 2008 tarihinde başladığı gözetilerek, davaya konu uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek hükmün bozulmasına karar vermiştir. Ankara 17.İş Mahkemesi ; 12.06.2013 gün ve E:2013/310, K:2013/455 sayı ile özetle, Yargıtay bozma ilamına uyarak, uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Bahri AYDOĞAN, Abdullah ERGİN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 07.10.2013 günlü toplantısında: l-İLK İNCELEME: 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte olup, bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Mahkeme mize gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, emekli olan davacının, serbest diş hekimine yaptırdığı muayene ve tedavi gideri olan 3.060,00 TL tutarındaki fatura bedelinin ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun davalı idarece reddedilmesi üzerine, 3.060,00TL’nin ödenmesi istemiyle açılmıştır. Dosyanın incelenmesinden, davacının memur olarak çalışmakta iken 2005 tarihinde Emekli Sandığı iştirakçisi olarak emekli olduğu, 09.06.2008 tarihinde Etimesgut Devlet Hastanesinde diş muayenesi olduğu, söz konusu hastanede 90 gün içerisinde diş tedavisi ve protez yapılamadığından özel diş hekimine sevk edildiği, burada yapılan muayene ve tedavi giderlerinin kendisine ödenmesi için faturalarını dilekçesi ekinde Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğüne sunduğu, Kurulun cevabi yazı ile bu talebinin reddedildiği, buna istinaden 3.060,00 TL tutarındaki diş tedavi giderinin kendisine ödenmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır. 31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi , 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yeTekeleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi ’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkeme lerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi , 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkeme miz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik Kurulunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yeT. aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir. Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…” Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır. Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkeme lerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi ’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır. Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yeT. aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurulunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli sandığı iştirakçisi olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Ankara 8. İdare Mahkemesi nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 8. İdare Mahkemesi ’nin 21.12.2009 gün ve E:2008/1894, K:2009/1985 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.10.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.