Hukuk Bölümü 2010/155 E., 2011/20 K.

"İçtihat Metni"

Davacı : B. S.

Vekili : Av. S. A.

Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili : Av. S. F. A., Av. S. Y.

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, Jandarma Genel Komutanlığı emrinde Uzm.J.V.Kad. Çvş olarak görev yapmakta iken 14.04.2009 tarihli işlem ile "Disiplinsizlik ve Ahlaki Neden" gerekçesiyle TSK ile olan ilişiğine son verilmiş olduğunu; işlemin iptali istemi ile 07.05.2009 tarihinde dava açıldığını, davanın halen layihalar sürecinde bulunduğunu; bir kısmı dava dilekçesi ekine sunulu raporlardan da anlaşılacağı üzere, davacı/müvekkilinin meslek yaşamı içerisinde ciddi sağlık sorunları yaşadığını, uzun erimli tedavi sürecine maruz kaldığını; fakat tedavi sürecinin devam ettiğinin kesin rapor ile hidayete ermediği koşullarda TSK ile olan ilişiğine son verilmiş olduğunu; meslek yaşamı içersinde var olan rahatsızlıkları nedeniyle, davacının 5434 ile 5510 sayılı Yasanın amir hükümleri gereği adi maIûl addedilerek emekliliğe sevk edilmesi gerektiği halde, bu işlemin tesis edilmemiş olunmasının hukuka aykırı olduğunu; müvekkilinin TSK ile olan ilişiğine "Disiplinsizlik ve Ahlaki Neden" ile son verildiği tarih ve koşullarda sınıfı görevini yapamayacak derecede malul olduğunun kabul edilerek malulen emeklisi yolundaki isteminin, davalı kurum tarafından zımnen reddedildiğini belirterek, sonuçta; davacının adi malûl sayılmayıp bu yolla emekli edilmemesine dair davalı kurumun menfi işleminin iptaline; işlemin iptali halinde, davacının ilişiğinin kesildiği tarihten itibaren işlemiş aylıkların yasal faizleri ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi istemiyle askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili tarafından, davanın çözümünde AYİM'nin görevli olduğu ileri sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ, ÜÇÜNCÜ DAİRE BAŞKANLIĞI; 21.01.2010 gün ve GEN. NO:2009/2634, E:2009/1044 sayı ile; dava ve Sosyal Güvenlik Kurumu tahsis dosyasında yapılan incelemeden, 1989 yılında Uzman Jandarma okulunu takiben uzman jandarma çavuş olarak hizmete başlayan davacının 2002 yılındaki siciline nazaran kademe ilerlemesi yapamadığı, işlediği suç nedeniyle 11.06.2004 - 09.08.2004 tarihleri arasında tutuklulukta kaldığı, 15.01.2008 - 06.10.2008 tarihleri arasında açıkta kaldığı, yargılama sonucunda verilen 5 aylık hapis cezası hükmünün açıklanmasının geriye bırakıldığı, kararın kesinleşmesini müteakip Uzman Jandarma Kanunun 15'inci maddesi ile Uzman Jandarma Atama ve Sicil Yönetmeliğinin 70 ve 71 'inci maddeleri gereğince disiplinsizlik ve ahlaki durumu nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiğinin kesilmesine ve 5434 Sayılı Kanunun 39/e maddesinin uygulanmasına karar verilerek 14 Nisan 2009'da statü dışına çıkarıldığı, Davacı hakkında Çorlu Asker Hastanesinin 03 Haziran 2005 tarihli sağlık kurulu raporunun bulunduğu bu raporda, kilo fazlalığı, diabetus mellitus ve bilateral mixt astiğmat teşhisi ile davacıya SMK istirahatsız 2000 kalori diyeti uygulandığı ve sınıfının kıta kadrolu olmayan yerlerinde istihdam edilmesinin önerildiği, ayrıca Ankara Mevki Asker Hastanesinin 14 Kasım 2008 tarihli sağlık kurulu raporu ile de aynı rahatsızlıklar belirtilerek 1200 kalorilik diyet önerildiği ve 6 ay hava değişimi verildiği, hava değişimi süresi bitmeden davacının disiplinsizlik ve ahlaki durumu nedeniyle statü dışına çıkarıldığı, çıkarıldıktan sonra vekili aracılığı ile belirtilen rahatsızlıklar nedeniyle adi malüI sayılması istemi ile davalı kuruma başvurulduğu, zımni ret üzerine ise dava açıldığının anlaşıldığı; Davalının ikinci cevap layihasında gerekçe belirtmeksizin görev itirazında bulunmuş olmakla bu konuda bir karar vermenin gerektiği; Anayasa'nın 157'nci maddesinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Kanunun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Kanunla değişik 20'nci maddesinde de aynı hükme yer verilmiş olduğu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin" bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği; 1602 sayılı Kanunun değişik 20'nci maddesinde; Türk Silahlı Kuvvetlerinde bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erlerle sivil memurların asker kişi sayıldığı, Davacının hizmetten ayrılmış subay olması nedeniyle askeri kişi olduğunda kuşku bulunmadığı; görevli yargı yerinin belirlenmesi yönünden, idari işlemin "askeri hizmete ilişkin" olup olmadığının tesbiti için, işlemin konusuna bakılmasının gerektiği, genel görevli idari yargı kolu işlevini sürdürürken özel görevli Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kurulmasının, 1602 sayılı Kanunun gerekçesinde de belirtildiği gibi askeri hizmetin genel idari ölçülere göre farklı yapısı ve askeri hizmete ilişkin işlemlerin bu alanda uzman bir kurulca denetlenmesi ihtiyacından kaynaklandığı; eğer idari işlemin tesisinde, asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural gerek ve gelenekleri göz önünde tutularak değerlendirilmiş ise, bu idari işlemin askeri nitelikli olduğu kabul edileceği, bu halde işlem askeri olmayan makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durumun değişmediği, menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmesinin gerektiği; davanın konusunu, yukarıda da geniş olarak özetlendiği üzere 3466 Sayılı Kanun hükümlerine göre Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilen uzman Jandarma 5. Kad. Çvş. rütbesindeki bir kimsenin statüden ayrılmadan önceki rahatsızlıklarından ötürü adi malul sayılıp sayılmayacağı hususunun oluşturduğu, davada tartışılması gereken sorunun bu olduğu; Davacı vekili malulen emeklilik konusundaki istemini, davacı statüden çıkarıldıktan sonra yapmış ise de maluliyet nedenlerini hizmette iken içinde bulunan sağlık koşullarına dayandırmakta olduğu, bu hususların tespiti ve değerlendirilmesinin kanılarınca askeri hizmet gerekleri ile ilgili bir durum olduğu nedeniyle, davanın görüm ve çözüm merciinin Askeri Yüksek İdare Mahkemesi olduğu; Uyuşmazlık Mahkemesinin 04.10.2004 gün ve E.2004/69, K.2004/64, E.2004/71, K.2004/66 sayılı kararlarının da aynı doğrultuda olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle; davalı idarenin görev itirazını reddederek görevlilik kararı vermiştir.

Davalı İdare vekilince, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe ve dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Anayasanın 157 nci maddesine göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20. maddesinde "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar. Ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır." Hükmünün yer aldığı; anılan kurala göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemde "asker kişiyi ilgilendirme" ve "askeri hizmete ilişkin bulunma" koşullarının birlikte gerçekleşmesinin zorunlu bulunduğu; olayda, Uzman J. Çavuş olarak görev yapmakta iken Jandarma Genel Komutanlığınca "disiplinsizlik ve ahlaksızlık" nedeniyle TSK ile ilişiğine son verildiği 14.04.2009 tarihi itibariyle sağlık durumunun, sınıfı görevini yapamayacak derecede olduğunun tespiti suretiyle 5434 sayılı Yasa uyarınca adi malul kabul edilerek emekli edilmesi için yaptığı başvurunun cevap verilmeyerek reddine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı işleminin iptali ve 14.04.2009 tarihinden itibaren işlemiş aylıklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açtığı davada, ilgili hakkında 14.04.2009 tarihi itibariyle sınıfı görevini yapamayacak derecede malul olduğu yolunda sağlık kurumlarınca yapılmış bir tespit bulunmadığı; ayrıca, "disiplinsizlik ve ahlaksızlık" nedeniyle TSK ile ilişiğine son verilen davacı hakkında 5434 sayılı Yasa'nın maluliyet aylığı hükümlerinin uygulanması isteğinin cevap verilmeyerek reddine ilişkin dava konusu işlemin tesis edilmesi aşamasında askeri hizmete ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı gibi, yargısal denetimi aşamasında da askeri kural ve gerekler yönünden değil tamamen hukuki durum açısından bir denetim yapılmasının gerekmekte olduğu; bu durumda olayda, idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmediği dikkate alındığında, davanın görüm ve çözümünün genel idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle; olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış olup, 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi'nden istemiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesine göre, AYİM Başsavcılığından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ BAŞSAVCISI; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20'nci maddesinde, Askeri Yüksek idare Mahkemesinin görevlerinin sayıldığı, anılan maddeye göre Askeri Yüksek İdare Mahkemesi; Askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini yapmakla görevli olduğu, asker kişinin tanımının yapıldığı aynı maddenin 2'nci fıkrasında ise, "Bu kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır" hükmünün yer aldığı; 1602 sayılı Kanunun 21'inci maddesinin ilk fıkrasının da; "20 nci maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı; yetki, sebep, şekil, konu, maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin haklarını ihlal etmesi halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdari Mahkemesinde çözümlenir ve karara bağlanır," hükmünü taşıdığı; Anayasanın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi başlıklı 157'nci maddesinde yer alan göreve ilişkin hükümlerini yukarıda açıklandığı gibi benzer bir biçimde tekrarlayan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20 ve 21'inci maddelerine göre uyuşmazlık konusunun Askeri İdari Yargı yerinde görülebilmesi için "asker kişiyi ilgilendirme" ve "askeri hizmete ilişkin olma" şeklinde iki koşulun bir arada gerçekleşmesinin gerektiği; davacının 1602 sayılı Kanunun 20/2'nci maddesi gereğince asker kişi sayıldığı, bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiğinin tartışmasız bulunduğu; diğer koşulun ise davaya konu idari işlemin veya eylemin "askeri hizmete ilişkin" olması koşulu olduğu; Uyuşmazlık Mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere idari işlemin veya eylemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden "askeri hizmete ilişkin" olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin veya eylemin konusuna bakılmasının gerektiği, eğer idari işlem veya eylem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğunun kabul edilmesinin gerektiği, daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler ya da eylemlerin, idarece bir asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural, gerek ve gelenekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlem ya da eylemler olduğu; mevcut davanın konusunu; 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu hükümlerine göre TSK.nde "uzman jandarma" statüsünde istihdam edilen davacının, "uzman jandarma" statüsünden ayrılmadan önceki rahatsızlıklarından ötürü adi malul sayılıp sayılmayacağı hususunu oluşturduğu; davacı vekilinin, adi maluliyet nedenlerini davacının hizmette iken içinde bulunduğu sağlık koşullarına dayandırdığı, bu hususların tespiti ve değerlendirilmesi askeri hizmet gerekleri ile ilgili bir durum olduğundan ve askeri kural ve gereklerin göz önüne alınması gerekeceğinden, dava konusu işlemin "askeri hizmete ilişkin" olduğu sonucuna varıldığı; yapılan bu açıklamalara göre dava konusu olayda, Anayasanın 157 nci ve 1602 sayılı AYİM Kanununun 20 nci maddesinde öngörülen idari işlemin "askeri kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle; uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümü görevinin, idari yargı yerine değil; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne ait olduğu değerlendirildiğinden, davalı idarenin görev itirazının reddine dair AYİM.3.D.nin 21.01.2010 gün ve 2009/2634 Gensek., 2009/1044 Esas sayılı kararının kaldırılması yönündeki Danıştay Başsavcılığının Başvurusunun Reddine ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin Görevli Olduğuna karar verilmesinin gerektiği yolunda, yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU'nun katılımlarıyla yapılan 07.02.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasa'nın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcılığınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in, davanın çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA'nın davada genel idari yargının, A.Y.İ.M. Savcısı Hakan Ali TURGUT'un davada askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, Davacının, Uzman J. Çavuş olarak görev yapmakta iken Jandarma Genel Komutanlığınca, disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle TSK ile ilişiğine son verildiği 14.04.2009 tarihinden önceki rahatsızlıklarından ötürü, sağlık durumunun sınıfı görevini yapamayacak derecede olduğunun tespiti suretiyle, 5434 sayılı Yasa uyarınca adi malûl kabul edilerek emekli edilmesi için yaptığı başvurunun, cevap verilmeyerek reddine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı işleminin iptali ve 14.04.2009 tarihinden itibaren işlemiş aylıklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi isteminden ibarettir.

Anayasa'nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz" denilmiştir.

Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa'nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

Davacının 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır.

Dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden "askeri hizmete ilişkin" olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde görülmesi gerekmektedir.

Davacı vekili tarafından, müvekkili davacının Uzm.J. Çvş. olarak görev yaparken disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle TSK ile ilişiğine son verildiği 14.04.2009 tarihinden önceki rahatsızlıklarından ötürü, sağlık durumunun sınıfı görevini yapamayacak derecede olduğunun tespiti suretiyle, 5434 sayılı Yasa uyarınca adi malûl kabul edilerek emekli edilmesi amacıyla davalı kuruma başvurulduğu; davacı vekili tarafından bu başvuru, müvekkili statüden çıkarıldıktan sonra yapılmış ise de, malûliyet nedenlerinin, hizmette iken müvekkilinin içinde bulunduğu sağlık koşullarına dayandırıldığı, müvekkilinin uzun erimli tedavi sürecine maruz kaldığı fakat tedavi sürecinin devam ettiğinin kesin rapor ile sonuçlanmadığı koşullarda TSK ile olan ilişiğine son verilmiş olduğu ileri sürüldüğüne göre; davacının adi malûl sayılıp sayılmayacağının, eğer malûliyet durumu söz konusu ise bunun askerlik görevinin neden ve etkisiyle meydana gelip gelmediğinin saptanmasında, tıbbi bulgu ve değerlendirmelerin yanı sıra askerlik hizmetinin amacı ve askeri görev yerlerinin özellikleri göz önüne alınarak ilgilinin askeri yeterlik ve yetenekleri ile askeri geçmişinin değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

Bu durumda, dava konusu işlemin, askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edildiğinin ve bu nedenle de askeri hizmete ilişkin bulunduğunun kabulü gerekir.

Belirtilen durumlara göre ve olayda Anayasa'nın 157. ve 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddelerinde öngörülen, idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümü Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığı'nca 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi uyarınca yapılan başvurunun reddi gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ASKERİ İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı'nın 2247 sayılı Yasa'nın 10. Maddesi uyarınca yapılan BAŞVURUSUNUN REDDİNE 07.02.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.