T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/174 KARAR NO : 2023/461 KARAR TR : 19/06/2023 |
ÖZET: 2247 sayılı Kanun'un 24. maddesinde öngörülen "aynı konuya ilişkin olması" koşulunu taşımayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk. |
K A R A R
Hüküm Uyuşmazlığının
Giderilmesini İsteyen
İdari Yargıda Davacı: C.D
Vekili: Av. S. E
Karşı Taraf
Adli Yargıda Davacı : Maliye Hazinesi
İdari Yargıda Davalılar : 1- Bayındırlık ve İskan Bakanlığı,
2- Muğla Valiliği
I. ADLİ YARGIDA DAVA SÜRECİ
A. Dava Konusu Olay
1. Davacı Hazine vekili, Muğla ili, Bodrum ilçesi, Yalıkavak beldesi, .... köyü, ... pafta, ... parsel sayılı, 612 m²'lik taşınmazın bulunduğu alana ilişkin 09/01/1987 tarihinde onanan kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmazların kumsal alan olarak tespit dışı bırakılması istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
B. Yargılama Aşamaları
2. Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 13/09/2000 tarih ve E.1999/52, K.2000/268 sayılı kararı ile, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 28/11/1997 tarih ve E.1996/5, K.1997/3 sayılı kararında belirtildiği üzere, kıyı kenar çizgisine ilişkinidari işlemin adli yargı yerince takdiri delil niteliğinde olduğuna, ancak, bu işleme karşı idari yargı yerinde dava açılabileceğine, davacının 1987 yılında onanan kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle dava açmadığından kıyı kenar çizgisinin mahkemece belirlenmesinin gerektiğine,dava konusu taşınmazın bilirkişilerce tespit edilen 510 metrekarelik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali ile tespit dışı bırakılmasına karar vermiş, davalı tarafça yapılan temyiz başvurusu Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 18/09/2001 tarih ve E.2001/7656, K.2001/9280 sayılı kararıyla reddedilip onanmış, karar düzeltme süreci sonrasında 12/12/2003 tarihinde de karar kesinleşmiştir.
II. İDARİ YARGIDA DAVA SÜRECİ
A. Dava Konusu Olay
3. Davacı vekili, Muğla ili, Bodrum ilçesi, Yalıkavak beldesi, .... köyü, ... pafta, ... parsel sayılı, 612 m²'lik taşınmazın bulunduğu alana ilişkin 09/01/1987 tarihinde onanan kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
B. Yargılama Aşamaları
4. Muğla 1. İdare Mahkemesi 10/09/2007 tarih ve E.2005/672, K.2007/1689 sayılı kararı ile, dosya kapsamında yapılan keşif ve alınan teknik bilirkişi raporuna göre, "Bodrum ilçesi, Yalıkavak beldesi, ... köyü sınırları içindeki ... pafta, ... parsel sayıl ile tanımlanan alanın paftasında ve uydu verileri üzerinde ve ayrıca arazide yapılan etüt ve incelemeler neticesinde alüvyal yelpaze nitelikli, geniş-basık kıyı olduğu, yasada tanımlanan kıyı kenar çizgisinin 0,6-0,7 m'lik arz yükseltisinden geçmesi gerekirken bunun doğru belirlenmediği ve davaya konu arazi için arz üzerindeki 0,6-0,7 metre yükselti basamaklarının esas alınarak yeniden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi gerektiği ve bu kapsamda dava konusu kıyı kenar çizgisinin ... pafta, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmediği" gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiş, bu karar 06/01/2008 tarihinde kesinleşmiştir.
III. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNDEN İSTEK
5. Başvurucu vekili, idari yargı yerinde görülen davada, Muğla ili, Bodrum ilçesi, Yalıkavak beldesi, ... köyü, ... pafta, ...parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisinin iptaliistemiyle yapılan başvurunun reddedilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda dava konusu işlemin iptaline karar verildiğini; adli yargı yerinde görülen davada ise, aynı taşınmazın da aralarında bulunduğu üç adet parsele ilişkin olarak yeni belirlenen kıyı kenar çizgisi sonucu tescil harici bırakılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile tespit dışı bırakılmasına karar verildiğini, ortaya çıkan çelişkili kararlar nedeniyle bir hakkın yerine getirilmesi olanaksız hale geldiğinden bahisle hüküm uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru dilekçesi vermiştir.
6. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığınca, hüküm uyuşmazlığı iddiasına konu dava dosyaları ve ekleri mahkemelerinden istenilmiş, dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
7. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Mahkemenin görevi” başlığını taşıyan 1. maddesi şöyledir:
“Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir ”
8. Aynı Kanun’un "Hüküm Uyuşmazlığı" başlıklı24. maddesi şöyledir:
"1 nci maddede gösterilen yargı mercileritarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.
(Mülga ikinci fıkra: 2/7/2018 – KHK-703/183 md.)
İlgili kişi veya makam Uyuşmazlık Mahkemesine başvurarak hüküm uyuşmazlığının giderilmesini istiyebilir. Bu halde olumsuz görev uyuşmazlığının çıkarılması ile ilgili 15 ve 16 ncı maddelerdeki usul kuralları uygulanır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
İlk İnceleme
9. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL’ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 19/06/2023 tarihli toplantısında; Raportör-Hâkim Murat UÇUR'un uyuşmazlığa konu kararlar arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
10. 2247 sayılı Kanun'un yukarıda belirtilen 24. maddesi hükmüne göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:
a) Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli ve idari yargı mercileri tarafından verilmesi,
b) Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,
c) Her iki kararın da kesinleşmiş olması,
d) Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,
e) Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.
11. Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen idari yargı ve adli yargı kararlarının incelenmesinden; ortada idari ve adli yargı yerlerince verilmiş ve kesinleşmiş kararlar bulunduğu, taraflardan en az birinin aynı olduğu anlaşılmıştır.
12. Konu ve dava sebebinin aynı olup olmadığının incelenmesinden; başvurucunun maliki olduğu taşınmazın bulunduğu alana ilişkin 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin düzeltilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddi işleminin iptali istemiyle idari yargıda dava açılırken; Hazine vekilince, 1987 yılında onanan kıyı kenar çizgisi çerçevesinde dava konusu taşınmazın kumsal alan olarak tescil harici bırakılması ve tapu iptali istemiyle adli yargıda dava açıldığı görülmektedir.
13. Adli yargı yerince, yapılan keşif ve dava konusu taşınmazın bilirkişilerce tespit edilen 510,99 metrekarelik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle bu kısmın tapu kaydının iptali ile tespit dışı bırakılmasına karar verilmiş; idari yargı yerince ise, 49 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda 1987 yılında onanan kıyı kenar çizgisinin hukuka uygun olmadığına karar verilmiş, söz konusu bu kararın dava konusu taşınmazın mutlak suretle ve bütünüyle davacı adına tescili sonucunu doğurmadığı, bu haliyle 49 parsel sayılı taşınmaz yönünden adli ve idari yargı yerlerinde açılan davaların konusunun aynı olmadığı anlaşılmıştır.
14. Bu durumda, adli ve idari yargı yerlerince verilen farklı konulara ilişkin olarak verilen kararlar arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğundan söz edilemeyeceği, Muğla 1. İdare Mahkemesi ile Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü için gerekli olan koşullardan, "aynı konuya ilişkin olması" koşulunun gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.
15. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak, 2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde öngörülen "aynı konuya ilişkin olması" koşulunu taşımayan başvurunun reddi gerekmiştir.
VI. HÜKÜM
21. Açıklanan gerekçelerle;
2247 sayılı Kanun'un 24. maddesinde öngörülen "aynı konuya ilişkin olması" koşulunu taşımayan BAŞVURUNUN REDDİNE,
19/06/2023 tarihinde, Üye Nilgün TAŞ'ın AZLIK OYU ve OY ÇOKLUĞUYLA KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Muammer Nilgün Doğan Muharrem
TOPAL TAŞ AĞIRMAN ÜRGÜP
Üye Üye Üye
Ahmet Mahmut Bilal
ARSLAN BALLI ÇALIŞKAN
AZLIK OYU
Konu ve dava sebebi yönünden bakıldığında; uyuşmazlığın, davacının maliki olduğu taşınmazın bulunduğu alana ilişkin 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin düzeltilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddi işleminin iptali istemiyle idari yargıda dava açılırken; davacı vekilince, idari yargı yerince verilen kıyı kenar çizgisi kapsamında kumsal alan olarak belirlenen taşınmazın tescil harici bırakılması istemiyle adli yargıda dava açıldığı görülmektedir.
Olayda her iki davanın sebebi, davacının maliki olduğu taşınmazın da bulunduğu alana ilişkin kıyı kenar çizgisinin davacının mülkiyet hakkını zedeleyip zedelemediğine ilişkindir. İdari yargı yerinde, 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin davacının taşınmazı yönünden hukuka uyarlı olup olmadığı incelenmişken; adli yargı yerinde, iptal edilip yeni belirlenen kıyı kenar çizgisinin davacının taşınmazı yönünden hukuka uygun olup olmadığı dava konusu edilmiş olduğundan, her iki davanın sebebi, yani maddi vakıalar aynıdır.
Dava konularına gelince; idari yargıda davanın konusu, kıyı kenar çizgisinin mevzuata uygun olmadığı iddiasıyla iptali iken, adli yargıda iptal edilip yeniden belirlenen kıyı kenar çizgisinin hukuka uygun olmadığı iddiasıyla tapu iptali ve tesciline ilişkin olup, hüküm uyuşmazlığı bulunduğu iddia edilen kararlar arasında dava konuları da aynıdır.
Hüküm uyuşmazlığının kabul edilebilmesi için öngörülen bir diğer husus ise; kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunmasıdır.İdari yargıda yapılan yargılama sonucu, 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle yapılan başvuruda, "dava konusu kıyı kenar çizgisinin ... pafta, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin kısmında hukuka uyarlı bulunmadığı" gerekçesiyle idari işlemin iptaline karar verilmişken; adli yargıda 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin hükme esas alınarak davacının taşınmazının bu sebeple tescil dışı bırakıldığı anlaşılmıştır. İdari yargı yerinde hukuka uygun bulunmayan ve iptal edilen 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin, adli yargıda hükme esas alınarak başvurucu aleyhine hüküm kurulduğu, kararlar arasında oluşan çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız hale geldiği açıktır.
Bu durumda, hüküm uyuşmazlığı için tüm koşulları taşıyan adli ve idari yargı yerleri kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğu görüşüyle, başvurunun reddi yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye
Nilgün TAŞ