Hukuk Bölümü 2009/94 E., 2010/118 K.

"İçtihat Metni"

Davacı vekilince dava dilekçesinde, davalının, önceden olduğu gibi İl Daimi Komisyonu kararı ile kum ocağı olarak işletmek üzere kum ocakları alanında bir bölümü davacıya kiraladığı, davalı tarafından davacıya 18.8.1992 tarihli kum ocağı işletme izni ve ruhsatı verildiği, kiralama aşamasında konu ile ilgili bütün birim ve kuruluşlardan gerekli izinlerin alındığı, başta Mal Müdürlüğü ve Defterdarlık olmak üzere bütün birimlerce bu alanda davacının ve davalı tarafça kiraya verilen diğer kişilerin kum ocağı işletmesinde sakınca olmadığının bildirildiği, davacının Devlet kurumlarının bu onayları sonucu kum ocağı işletmeye başladığı ve bir miktar kum aldığı, davacının davalı ile yaptığı akit hükümleri gereğince ödemesi gereken kira-ecrimisil bedellerini aksatmadan ödediği, davacının kira süresinin dolmasından sonra, yani 1994 yılından sonra kum ocağı ile bir ilgisinin olmadığı, kum ocaklarının bulunduğu Tokuşlar Köyü tüzel kişiliğinin, bu alanın köy merası olduğu ve kullanımının köy halkına ait olduğu iddiası ile 10.5.1993 tarihinde dava açtığı, davada, bu alanın Tokuşlar Köyü 2460 parselde kayıtlı mera olduğunu ileri sürerek, davacının ve alandan kum aldıklarını düşündükleri diğer kişilerin müdahalesinin önlenmesini talep ettikleri, açılan bu davanın yargılaması aşamasında Maliye Hazinesinin bu alanın mera olduğunu, meraların mülkiyetinin Hazineye ait olduğunu iddia ederek davaya katıldığı, yapılan yargılama sonucu Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliğinin 1995/263 E, 1995/291 K sayılı kararı ile verilen müdahalenin önlenmesi kararının Yargıtay'ca onandığı, bu karar üzerine Maliye Hazinesince, davacı ve diğer şahıslar ve kuruluşlar aleyhine Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliğinin 1996/195 E sayılı dosyasında, müdahalede bulunan kişilerin ne miktarda tecavüzleri bulunduğunun tespitinin istenildiği, Mahkemenin 2000/164 K sayılı kararı ile bu miktarların tespit edildiği, tespit davasında belirlenen miktarIarla davacı aleyhine Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliğinde tazminat ve eski hale getirme davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliği'nce 2002/114 E, 2004/133 K sayılı kararla 493.128.415 lira tazminata hükmedildiği, kararın Yargıtay'ca onanarak kesinleştiği, bu karardaki tazminatın, takip alacaklısı Maliye tarafından Afyon 1. İcra Müdürlüğü'nün 2001/2522 sayılı dosyasında takibe konulduğu ve hesaplanan borç miktarı 3.313,00YTL'nin davacı tarafından ödendiği, davalı İl Özel İdaresinin, mülkiyeti ve tasarruf hakkı kendisine ait olmayan merayı kendi tasarrufundaymış gibi göstererek ve resmi işlemlerle kum ocağı olarak davacıya kiraladığı, davalının hukuka aykırı işlemleri ve haksız eylemi sonucu davacının tazminat ödemek zorunda kaldığı, davacı tarafından Maliyeye ödenen bedelin davalıdan rücuen tahsili için dava açılmasının zorunlu olduğu ileri sürülerek 3.313,00YTL alacağın, 1.4.2005 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.

AFYONKARAHİSAR 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ; 9.11.2006 gün ve E:2006/349, K:2006/1710 sayı ile, davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin kum çakıl ticareti işlerini yaptığını, davalının İl Daimi Komisyon kararı ile 18.8.1992 tarihli kum ocağı işletme izni ve ruhsatı verdiğini, kiralama aşamasında bütün birim ve kuruluşlardan gerekli izinlerin alındığını, her hangi bir sakınca olmadığının bildirildiğini, Tokuşlar Köyü tüzel kişiliğinin bu yerin köy merası olduğunu iddia ederek müvekkili hakkında 10.5.1993 tarihinde 2460 parsel sayılı taşınmaz yönünden mera nitelemesi nedeniyle dava açtığını, Hazinenin davaya katıldığını, yargılama sonucunda Hazinenin talebinin haklı bulunarak müvekkilinin müdahalesinin önlenmesine karar verildiğini, bu kararın Yargıtay tarafından bozulması üzerine bozma sonrasında Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliği'nin 1995/263 Esas, 291 Karar sayılı ilamı ile verilen müdahalenin önlenmesi kararının Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 1996/4369-4686 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğini, Maliye Hazinesinin, bu karar üzerine Sincanlı Hukuk Hakimliği'nin 1996/195 Esas sayılı dosyasında müdahalede bulunan kişilerin ne miktarda tecavüzlerinin olduğunun tespitinin talep edilmesi üzerine Mahkemenin 2000/164 Karar sayılı kararı ile bu miktarların belirlendiğini, tespitte bu miktarlarla ilgili olarak Sincanlı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1999/77 Esas sayılı dosyasında tazminat ve eski hale getirme davası açıldığını, yapılan yargılama sonucunda bu davanın reddedildiğini, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin yerel mahkemenin kararını bozduğunu, bozma üzerine Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliği'nin 2002/114 Esas sayılı dosyasında yeniden yapılan yargılama sonucunda 493.128.-YTL tazminata hüküm kurulduğunu, bu kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 2005/527 Karar nolu kararı ile onanarak kesinleştiğini, bu kesinleşen karar üzerine Maliye tarafından Afyon 1. İcra Müdürlüğü'nün 2001/2522 sayılı dosyasında takibe konulduğunu, hesaplanan borç miktarı olan 3.313,00 YTL'nin müvekkili tarafından ödendiğini, davalı idarenin mülkiyeti ve tasarruf hakkı kendisine ait olmayan merayı kendi tasarrufundaymış gibi göstererek ve resmi işlemlerle kum ocağı olarak müvekkiline kiraladığını, davalının haksız eylemi sonucu müvekkilinin yukarda yazılı miktarda tazminat ödemek zorunda kaldığını, müvekkiline yükletebilecek hiçbir sorumluluk ve kusur bulunmadığını, bu nedenle, müvekkil tarafından Maliyeye ödenen 3.313,00YTL alacağın ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar vermesini talep ettiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde ve duruşmalardaki beyanlarında, Taş Ocakları Nizamnamesi'nin 10. maddesi ve ilgili maddelerine göre İl Daimi Komisyonunun 6.2.1991 tarih ve 55/54 sayılı kararı ile davacıya işletme izni ve ruhsatı verildiğini, ruhsat verme işleminin idari bir işlem olduğunu, bu işlemin hukuka aykırılığı iddiasının iptali ve bu nedenle zarar ve tam yargı taleplerinde görevli yargı yerinin adli yargı değil idari yargı olduğunu, ayrıca Sinan Paşa Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1999/77 Esas sayılı dosyasında yerel Mahkemece, müvekkili ile Hazine arasındaki uyuşmazlıkta 3533 sayılı Kanun uyarınca davanın tefrik edilerek 2000/168-154 Esas ve Karar sayılı, 22.9.2000 tarihli kararı ile, davanın idari yargı yerinde açılması gerektiğinden görevsizlik kararı verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, bu nedenle, açılan davanın öncelikle görev yönünden reddi gerektiğini bildirdiği, husumet yönünden ise, ruhsatın Yücel Hafriyat Şirketine verildiğini, davacının ehliyetinin bulunmadığını, zaman aşımı yönünden ise, ruhsatın verildiği tarihten itibaren 15 yıllık sürenin geçtiğinden dolayı zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ettiği, Sincanlı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2002/114-133 Karar nolu, 31.5.2004 karar tarihli dosyasının yapılan incelemesinde; davacının Maliye Hazinesi, davalının Seyit Ahmet Yücel olduğu, davanın tazminat davası olduğu, davacının Sincanlı İlçesi, Tokuşlar Kasabası, 2460 nolu parselin mera vasfında olduğunu, buradan kum alınarak mera vasfının yok edildiğinden bahisle eski hale getirme bedelinin talep edildiğini, yapılan yargılama sonucunda davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 31.1.2005 tarih ve 2004/16794 Esas, 2005/527 Karar nolu kararı ile onanarak kesinleştiğinin anlaşıldığını, davanın tazminat talebine ilişkin bulunduğunu, davacı taraf, davalı idarenin hukuka aykırı olarak, yeterli araştırma yapmadan, kendisine mera olan yerin kum ocağı olarak işletilmesi için ruhsat ve izin verdiğini, Maliye Hazinesine kum bedeli ve eski hale getirme gideri olarak tazminat ödemek zorunda kaldıklarını, bunun davalının kusurundan kaynaklanmadığını, bu sebeple, ödenmiş olan tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ettiğini, davanın öncelikle görev yönünden incelenmesi gerektiğini, davacı tarafın, davanın, davalının haksız eyleminden kaynaklanması nedeniyle adli yargı yerinde görülmesi gerektiğini bildirdiğini, konuyla ilgili olarak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun 11.2.1959 tarih ve 17/15 sayılı kararı ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 5.5.2003 tarih ve 2003/746 Esas - 5852 Karar sayılı kararı ile yine aynı Dairenin 17.3.2003 tarih ve 2002/12690-2003//3012 E-K sayılı kararı, yine aynı Dairenin 13.3.2003 tarih ve 2002/12388-2003/2809 E-K sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere bu tür davalarda uygulanacak göreve ilişkin genel düzenlemelerin açıklandığı, buna göre İl Özel İdaresinin Devlet içerisinde olan işlem ve eylemlerinin kural olarak kamusal nitelik taşıdığı, dolayısıyla işlem ve eylemlerin kamu hizmeti olarak değerlendirilmesi gerektiği, bir kamu kurumu tarafından verilen kararlar üzerine plan ve projesine göre yapılan iş sırasında bu işin yapılması nedeniyle uğranılan zararların idari kararın ve fiilin neticesinde meydana geldiği, kamu kurumunun görevlerinden olan işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bu kararı yerine getirmek üzere plan ve proje yapıp o işi görmesinin de kararın neticesi olan birer idari eylem olduğu, bu eylemlerden doğan zararlar idarenin hizmet kusuruna binaen meydana geldiğinden, yargılamanın idare mahkemesinde yapılması gerektiği, somut olayda tazminat istemine konu olayın kamu niteliğindeki eylem sonucu meydana geldiği anlaşıldığından, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği, böylece yapılan yargılama sonucu toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dosyada kusur oluşturduğu iddia edilen eylem ve işlemin idarenin aldığı karar gereğince kum ocağı işletilmesi olduğuna göre işlem ve eylemin idari nitelik taşıdığı, davalı idarenin sorumluluğunun kaynağını hizmet kusurunun teşkil ettiği, bu nedenle, hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının tespitinin idare mahkemesine ait olduğu, dosyada Maliye Hazinesi tarafından İl Özel İdaresi hakkında aynı ruhsat nedeniyle açılan tazminat davasında Sincanlı Asliye Hukuk Mahkemesi'nce görevsizlik kararı verildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşıldığından, davanın idari yargı yerinde görülmesinin icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ'nin 26.6.2008 gün ve E:2008/9025, K:2008/11836 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

AFYONKARAHİSAR İDARE MAHKEMESİ; 26.12.2008 gün ve E:2008/543 sayı ile, davacı S. A. Y. vekili Av. M. Ç. tarafından kum-çakıl ticareti ile iştigal eden müvekkilin davalı idarenin mülkiyeti ve tasarruf hakkı kendisine ait olmayan merayı kendi tasarrufundaymış gibi göstererek kiraladığı kum ocağını işletmesi sonucu Hazine tarafından açılan dava neticesinde idarenin haksız eylemi nedeniyle ödenmek zorunda kalınan 3.313,00TL tutarındaki tazminatın ödeme günü olan 1.4.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece tazmini istemiyle Afyonkarahisar İl Özel İdare Müdürlüğü'ne karşı dava açıldığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaların idari dava türleri olarak belirlendiği, idari yargı yerinde açılacak davaların da bu nitelikteki uyuşmazlıklar olması gerektiği, dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, davacı vekili tarafından Mahkemelerine verilen dilekçe ile; davacının kum-çakıl ticareti ile uğraştığı, davalı Afyonkarahisar İl Özel İdare Müdürlüğü'nün maliki olduğu ya da kullanımında bulunan kum ocaklarını kiraya verdiği, bu bağlamda Afyonkarahisar İli, Sinanpaşa İlçesi sınırları içerisinde yer alan Tokuşlar kum ocaklarının İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından değişik kişilere kiraya verildiği, Afyonkarahisar İl Daimi Komisyonu'nca alınan karar ve çeşitli kurumların bu alanda ve davalı idarece kiraya verilen diğer kişilerin kum ocağı işletmesinde sakınca olmadığının bildirilmesine ilişkin izinleri sonucunda Tokuşlar kum ocakları sahasında yer alan belli bir bölümün kum ocağı olarak işletilmek üzere davacıya kiralanarak bu amaçla 18.8.1992 tarihli kum ocağı işletme izni ve ruhsatı verildiği, İl Özel İdaresi'nce kiralanan kum ocaklarının bulunduğu Tokuşlar Köyü tüzel kişiliğinin söz konusu alanın Tokuşlar Köyü, 2460 parselde kayıtlı köy merası olduğu ve kullanımının köy halkına ait olduğu iddiasıyla davacının ve kum ocaklarının kiraya verildiği diğer kişilerin müdahalesinin önlenmesi istemiyle 10.5.1993 tarihinde açılan davada, Maliye Hazinesinin alanın mera olduğunu ve meraların mülkiyetinin ise Hazineye ait olduğunu ileri sürerek davacı Köy tüzel kişiliği yanında davaya katıldığı, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda Maliye Hazinesinin talebi haklı bulunarak davacı şahıs ile diğer davalıların müdahalesinin önlenmesine karar verildiği, kararın Yargıtay tarafından bozulması üzerine bozma sonrasında yapılan yargılama sonucu Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliği'nce verilen E:1995/263, K:1995/291 sayılı müdahalenin önlenmesi kararının Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin E:1996/4369, K:4686 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, kesinleşen müdahalenin önlenmesi kararı üzerine Maliye Hazinesi'nce davacının da aralarında bulunduğu müdahalede bulunan şahıslar aleyhine Sincanlı Asliye Hukuk Mahkemesi'nde E:1996/195 sayısına kayden açılan davada meraya müdahalede bulunan kişilerin ne miktarda tecavüzlerinin olduğunun tespitinin istenildiği, Mahkemenin 2000/164 sayılı kararıyla bu miktarların tespit edildiği, bunu müteakip Maliye Hazinesi tarafından tespit davasında belirlenen miktarlarla ilgili olarak davacı aleyhine Sincanlı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1999/77 Esas sayılı dosyasında tazminat ve eski hale getirme davası açıldığı, yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucu verilen kararın temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nce bozulması üzerine Sincanlı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2002/114 Esasına kaydedilen davada yeniden yapılan yargılama neticesinde Mahkemece 2004/133 sayılı kararla 493.128.-TL tazminata hükmolunduğu, kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin E:2004/16794, K:2005/527 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, takip alacaklısı Maliye tarafından kesinleşen bu kararın Afyon 1. İcra Müdürlüğü'nün 2001/2522 sayılı dosyasında takibe konulduğu ve hesaplanan borç miktarı olan 3.313,00YTL'nin davacı tarafından alacaklı Maliye Hazinesi'ne ödendiği, bu defa davacı vekilince, davalı İl Özel İdaresinin davacıya kiraladığı kum ocağını işletmesi nedeni ile Sincanlı Asliye Hukuk Mahkemesi kararı uyarınca davacının Hazineye ödemek zorunda kaldığı 3.313,00YTL alacağın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsili istemiyle Afyonkarahisar 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılan davada, adı geçen Mahkemenin 9.11.2006 gün ve E:2006/349, K:2006/1710 sayılı kararı ile, "dosyada kusur oluşturduğu iddia edilen eylem ve işlemin idarenin aldığı karar gereğince kum ocağı işletilmesi olduğuna göre işlem ve eylemin idari nitelik taşıdığı, davalı idarenin sorumluluğunun kaynağını hizmet kusurunun teşkil ettiği, bu nedenle hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının tespitinin idare mahkemesine ait olduğu" gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği, anılan kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 26.6.2008 gün ve E:2008/9025, K:2008/11836 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmesi üzerine Mahkemelerinde bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, hukuk devleti olmanın kaçınılmaz gereklerinden biri olarak, kamu gücünü kullanan idarenin, tek yanlı iradesiyle idari işlem tesisinden önce, bu işlemin maddi ve hukuki sebeplerini ortaya koymasının zorunlu olduğu, bu bağlamda, kamu gücünün kullanımının da hukuksal düzenlemelerle çizilen sınırlar içerisinde ve hukuka uygun kullanıldığı ölçüde meşru olduğu, idarenin, hiçbir kurala dayanmayan keyfi uygulamalarının, idare hukukunun konusuna giren "idari eylem" veya "idari işlem" olarak kabulünün olanaklı bulunmadığı, idarenin açık ve ağır biçimde kanunilikten ve hukukilikten yoksun olan ve bu haliyle "haksız fiil" olarak kabul edilebilecek uygulamalarına karşı açılacak davaların görüm ve çözümünün de adli yargının görev alanı içerisinde bulunduğu, dava konusu olayda; dava dosyası ile Afyonkarahisar 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin E:2006/349, K:2006/1710 sayılı dosyasında yer alan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre taş ocaklarının kiraya verilmesi ve ruhsata bağlanması konusunda il özel idarelerinin yetkili olduğu dönemde, davaya konu taşınmazın İl Özel İdaresi'nce ihaleye çıkarıldığı, davacının ihaleyi kazandığı ve kendisine üç yıl süre ile kiraya verilerek kum ocağı işletmek üzere ruhsat verildiği, davalı İl Özel İdaresi'nce kum ocağı olarak işletilmek üzere ihaleye çıkarılarak kiraya verilen ve ruhsata bağlanan Tokuşlar Köyü, 2460 parsel sayısında kayıtlı taşınmazın kadastro çalışmaları esnasında mera olarak tespiti ve bu tespitin 20.12.1977 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle taşınmazın davacıya kiraya verildiği tarih itibariyle mera vasfında olduğunun açık olduğu, söz konusu dönemde yürürlükte bulunan konu ile ilgili mevzuat hükümlerinde il özel idarelerine meraları ihale yoluyla taş, kum, çakıl ve toprak ocağı olarak kiraya vermesine dair bir yetki verilmediği, İl Özel İdaresi'nin yetkisi olmadığı halde Tokuşlar Köyü, 2460 parsel sayılı taşınmazı kum ocağı olarak işletilmek üzere ihaleye çıkardığı ve davacıya ruhsat verdiği, ayrıca kamu malları grubunda, orta malı taşınmazlar olarak sınıflandırılan meraların özel mülkiyete konu olamayacağı ve bunların kamu hizmetine tahsis olundukları, yetkili idarece kamu malı olmaktan çıkarılmadıkları sürece temlik edilemeyecekleri, temlik edilebilmeleri için de, mutlak surette kamu hizmetine tahsis olunma niteliklerinin, yetkili organın hukuka uygun bir tasarrufu sonucunda ortadan kalkması, dolayısıyla kamu malı olma niteliğini yitirmeleri gerekirken, olayda yetkili idare organlarınca kamu mülkü olmaktan çıkarılmış bulunmayan mera vasfındaki taşınmaz mala yetkili olmayan idare tarafından el atılarak kum ocağı olarak işletilmek üzere davacıya kiraya verildiğinin görüldüğü, bu duruma göre; idarenin üzerinde tasarruf yetkisi olmadığı halde kamu malı olan merayı kum ocağı olarak işletilmek üzere ihaleye çıkararak kiraya vermesi karşısında idarenin bu eyleminin haksız fiil niteliği taşıdığı, bu itibarla, davacının idarenin haksız fiil oluşturan kum ocağı kiralama faaliyeti nedeniyle Hazineye ödemek zorunda kaldığı zararın tazminine yönelik bulunan davanın, Borçlar Kanunu'nun haksız fiillere ilişkin hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerekeceği, ancak daha önce adli yargı yerince görevsizlik kararı verilip, bu karar temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğinden, görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvuru zorunluluğu doğduğu, bu nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, bu konuda verilecek karara değin davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU'nun katılımlarıyla yapılan 7.6.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da gönderilmek suretiyle 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ'ın davada adli yargının, Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA'nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, davacı tarafından Afyonkarahisar İl Özel İdare Müdürlüğünden alınan ruhsat üzerine kum ocağı olarak işletilen yerin, daha sonra mera olduğu ileri sürülerek açılan müdahalenin önlenmesi, tazminat ve eski hale getirme davası sonucunda, 493.128.415.-TL tazminat ödenmesine ilişkin ilamın icraya konulması üzerine, Maliye Hazinesine 3.313,00YTL ödemek zorunda kalmaları nedeniyle, bu miktarın; mülkiyeti ve tasarruf hakkı kendisine ait olmayan meranın kum ocağı olarak işletilmesine izin veren davalı idareden tazmini istemiyle açılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinde idari dava türleri sayılmış, bu maddenin (1-b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları, görüm ve çözümü idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davalı tarafından davacıya 18.8.1992 tarihli kum ocağı işletme izni ve ruhsatı verildiği, davacının kum ocağı işletmeye başladığı ve bir miktar kum aldığı, kum ocaklarının bulunduğu Tokuşlar Köyü tüzel kişiliğinin, bu alanın köy merası olduğu ve kullanımının köy halkına ait olduğu iddiası ile 10.5.1993 tarihinde dava açtığı, davada, bu alanın Tokuşlar Köyü 2460 parselde kayıtlı mera olduğunu ileri sürerek, davacının ve alandan kum aldıklarını düşündükleri diğer kişilerin müdahalesinin önlenmesini talep ettikleri, açılan bu davanın yargılaması aşamasında Maliye Hazinesinin bu alanın mera olduğunu, meraların mülkiyetinin Hazineye ait olduğunu iddia ederek davaya katıldığı, yapılan yargılama sonucu Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliğinin 1995/263 E, 1995/291 K sayılı kararı ile verilen müdahalenin önlenmesi kararının Yargıtay'ca onandığı, bu karar üzerine Maliye Hazinesince, davacı ve diğer şahıslar ve kuruluşlar aleyhine Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliğinin 1996/195 E sayılı dosyasında, müdahalede bulunan kişilerin ne miktarda tecavüzleri bulunduğunun tespitinin istenildiği, Mahkemenin 2000/164 K sayılı kararı ile bu miktarların tespit edildiği, tespit davasında belirlenen miktarIarla davacı aleyhine Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliğinde tazminat ve eski hale getirme davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, Sincanlı Asliye Hukuk Hakimliği'nce 2002/114 E, 2004/133 K sayılı kararla 493.128.415 lira tazminata hükmedildiği, kararın Yargıtay'ca onanarak kesinleştiği, bu karardaki tazminatın, takip alacaklısı Maliye tarafından Afyon 1. İcra Müdürlüğü'nün 2001/2522 sayılı dosyasında takibe konulduğu ve hesaplanan borç miktarı 3.313,00YTL'nin davacı tarafından ödendiği, bakılan davanın da, İl Özel İdaresi Müdürlüğünün kendisine ait olmayan, tasarruf hakkı ve yetkisi bulunmayan meranın kum ocağı olarak işletilmesine izin vermesi işleminden dolayı ödemek zorunda kalınan tutarın tazmini istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Madenler, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, aranması, işletilmesi, ruhsata bağlanması ayrıntılı idari kurallarla düzenlenmiştir.

Olayda kum ocağı işletmek üzere davacıya işletme izni ve ruhsatı veren davalı İdarenin bu işlemlerinin idari işlem olduğu kuşkusuzdur.

Buna göre, davalının hukuka aykırı işlemleri ve haksız eylemi sonucu tazminat ödemek zorunda kalındığının ileri sürülerek kamu hizmeti yürüten davalı İdarenin, bu hizmeti yürüttüğü sırada verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, olayda, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa'nın 2/1-b maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddi gerekmiştir.

SONUÇ:Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna,bu nedenle Afyonkarahisar İdare Mahkemesi'nce 26.12.2008 gün ve E:2008/543 sayı ile yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 7.6.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.