T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

            ESAS   NO : 2019/526

            KARAR NO : 2019/839

            KARAR TR: 23.12.2019

 

ÖZET: Davacıların çocuklarıevinin önündeki bahçede oynamaktayken, yüksek gerilim hattının telinin kopması ve çocuğun üstüne düşerek elektrik çarpması neticesinde çocuğun yaralanarak engelli hale geldiğinden bahisle, maddi ve manevi tazminatistemiyle açtığı davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

KARAR  

 

 

 

Davacılar : H.Y., M.Y. kendileri adına asaleten çocukları

                  S.Y. adına velayeten

Vekili                         : Av. S.C.

Davalılar: 1- Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi

Vekili                         : Av. H.B.

                  2- Enerjisa Başkent Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi

Vekili                         : Av. M.S.E.

 

O L A Y                    : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların çocukları S.Y. 31.08.2017 tarihinde evinin önündeki bahçede oynamaktayken, yüksek gerilim hattının telinin kopması ve çocuğun üstüne düşerek elektrik çarpması neticesinde çocuğun yaralanarak engelli hale geldiğinden bahisle, S.Y. için şimdilik 3.000,00.-TL maddi. 130.000,00.-TL manevi, M.Y. için şimdilik 1.000,00.-TL maddi. 10.000.00.-TL manevi, H.Y. için şimdilik 1.000,00.-TL maddi, 10.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Her iki davalılar vekili tarafından, bakılan davanın açıldığı tarih itibariyle şirketlerinin kamu kurumu niteliği taşımadığı ve faaliyetlerinin özel hukuk hükümlerine tabi bir özel hukuk tüzel kişisi halini aldığı dikkate alındığında, ortada idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan sözetmenin olanaksız olduğu ifade edilerek görev itirazında bulunulmuştur.

ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ: 16.5.2019 gün ve E:2018/2613 sayı ile, “… Elektrik dağıtım ve perakende satış sektöründe rekabete dayalı bir ortamın oluşturulması ve gerekli reformların yapılmasını teminen dağıtım bölgeleri baz alınarak Kamu mülkiyetindeki elektrik işletmelerinin yeniden yapılandırılması suretiyle elektrik enerjisi dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesine karar verilmiş ve TEDAŞ 2.4.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır. Dağıtım bölgeleri yeniden belirlenerek, Türkiye 21 dağıtım bölgesine ayrılmıştır.

Amacı, elektrik enerjisinin dağıtımı, perakende satışı ve perakende satış hizmeti faaliyetlerini karlılık ve verimlilik ilkesi çerçevesinde, ticari, ekonomik ve sosyal gereklere uygun biçimde yürütmek olan TEDAŞ’ın ve buna bağlı olarak bölgesel dağıtım şirketlerinden biri olan Başkent Dağıtım Anonim Şirketi’nin yaptığı hizmetin kamu hizmeti niteliğinde olduğu açıktır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak, uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj su yollan, su şebekesi elektrik direği gibi tesislerin kurulması, işletilmesi, bakım ve onarımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

Bu durumda davalı şirket her ne kadar kamu kurumu olmasa da kamu hizmetinin idare tarafından özel hukuk kişileri aracılığıyla da yürütebileceği ve elektrik hizmetinin sadece özel hukuk kişileri aracılığıyla yürütüldüğü dikkate alındığında özel hukuk kişisi olan davalı şirketin yürüttüğü hizmetin kamu hizmeti olduğu kuşkusuz olup zararın kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında doğması nedeniyle idarenin hizmet kusuruna dayanılmış olması, zarara neden olduğu iddia edilen eylemin abone ilişkisi kapsamında da bulunmaması karşısında, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa’nın 2/1 -b maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 30.09.2013 tarih ve E:2013/1224. K:2013/1352 sayılı, Danıştay 10. Dairesinin E:2014/4682 ve E:2014/3570 sayılı kararları da aynı yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin görev itirazının reddine …” karar vermiştir.

Her iki davalı idare vekili adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdikleri dilekçe üzerine, dava dosyası Yargıtay CumhuriyetBaşsavcılığı’na gönderilmiştir.                      

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: TEDAŞ'ın, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu; 233 sayılı KHK ile özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla işletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmediği; davalı idarenin kamu hizmetini yürüttüğü sırada uğranıldığı ileri sürülen zararın tazminine ilişkin açılan davanın tam yargı davası niteliğinde olduğu kabul edildiğinden, söz konusu davanın görüm ve çözümünde 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince idari yargı yerlerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanunun 10 ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına yer olmadığına, dosyanın gereği ve taraflara tebliği yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, Enerjisa Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. yönünden ise; Amacı, elektrik enerjisinin dağıtımı, perakende satışı ve perakende satış hizmeti faaliyetlerini karlılık ve verimlilik ilkesi çerçevesinde, ticari, ekonomik ve sosyal gereklere uygun biçimde yürütmek olan TEDAŞ’ın ve buna bağlı olarak bölgesel dağıtım şirketlerinden biri olan Enerjisa Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin yaptığı hizmetin kamu hizmeti niteliğinde olduğu; Ancak, Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/04/2004 tarihli, 2004/22 karar sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alınan ve 25/09/2008 tarihinde yapılan ihale sonucu Enerjisa Elektrik Dağıtım A.Ş.ye devrolarak özelleşen Enerjisa Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin, davanın açıldığı tarihte Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunan bir özel hukuk tüzel kişisi olduğu göz önünde bulundurulduğunda, davacının elektrik akımına kapılmasında davalının kusurunun bulunup bulunmadığının borçlar hukukuna hükümlerine göre çözülmesi gerektiğidolayısıyla, 2247 sayılı Kanunun 10. ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: Olayda kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında doğmuş olan zararın idarenin hizmet kusuruna dayandırılması, zarara neden olduğu iddia edilen eylemin abone ilişkisi kapsamında da bulunmaması karşısında, uyuşmazlığın çözümü kamu hizmetinin yönteminin hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin tespitine ve bu nedenle olayda hizmet kusuru bulunup bulunmadığının saptanmasına bağlı olup, bu tespit ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden 2577sayılı Yasanın 2/1-b maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanunun 13'üncü maddesi uyarınca yapılan başvurunun reddi gerektiği yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan23.12.2019 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin, anılan Yasa'nın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde, Enerjisa Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının Enerjisa Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. Açısından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların çocukları S.Y.'in 31.08.2017 tarihinde evinin önündeki bahçede oynamaktayken, yüksek gerilim hattının telinin kopup çocuğun üstüne düşerek elektrik çarpması neticesinde engelli hale geldiğinden bahisle, S.Y. için şimdilik 3.000,00.-TL maddi. 130.000,00.-TL manevi, M.Y. için şimdilik 1.000,00.-TL maddi. 10.000.00.-TL manevi, H.Y. için şimdilik 1.000,00.-TL maddi, 10.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Elektrik sektöründeki dağınık yapıyı ortadan kaldırmak ve işletme bütünlüğünü sağlamak amacıyla 1970 yılında çıkarılan 1312 sayılı Kanun ile Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) kurulmuş, imtiyazlı şirketlerin görev bölgeleri ve belediye sınırları dışında tüm yurtta elektriğin üretim, iletim, dağıtım ve satış hizmetleri TEK bünyesinde toplanmıştır. Hizmetlerin daha etkin, daha verimli ve çağdaş bir şekilde sürdürülebilmesi amacıyla ve özelleştirme politikaları çerçevesinde TEK, Bakanlar Kurulunun 12.08.1993 tarih ve 93/4789 sayılı Kararı ile, Türkiye Elektrik Üretim-İletim A.Ş. (TEAŞ) ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.(TEDAŞ) adı altında iki ayrı İktisadi Devlet Teşekkülü olarak yeniden yapılandırılmıştır. 1994 yılında TEAŞ ve TEDAŞ tüzel kişiliklerine kavuşmuşlar, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli listede Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile ilgilendiliren "Teşekkül" olarak gösterilmişlerdir.

 

233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1. maddesinde, bu Kanun Hükmünde Kararname'nin: iktisadi devlet teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşlarının ve bunların müesseselerinin, bağlı ortaklıklarının kurulmasını, iştiraklerinin teşkilini, özerk bir tarzda ve ekonominin kurallarına uygun olarak yönetilmelerini ve amaçlarına ulaşabilmelerini sağlamak için denetlenmelerini düzenlemek amacı taşıdığına işaret edilmiş; 2. maddesinde, iktisadi devlet teşekkülü "Teşekkül", sermayesinin tamamı Devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan, kamu iktisadi teşebbüsüdür." şeklinde tanımlanmış; değişik 15. maddesinde, sermayesinin tamamı Devlete ait teşebbüslerin, işletmelerini müessese halinde teşkilatlandırabilecekleri ve müesseselerin, teşebbüs genel müdürünün teklifi, yönetim kurulunun kararı ile kurulacağı belirtilmiş, 4. maddesinde teşebbüslerin, 16. maddesinde de müesseselerin, tüzel kişiliğe sahip oldukları ve buKanun Hükmünde Kararnamede saklı tutulan hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi bulundukları ifade edilmiştir.

Buna göre, TEDAŞ' nin, 233 sayılıKanun Hükmünde Kararnamede işaret edildiği üzere, özerk bir tarzda ve ekonominin kurallarına uygun olarak faaliyette bulunmak üzere kurulup işletmelerini müessese olarak teşkilatlandıran, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzelkişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu kuşkusuzdur. Ancak, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede saklı tutulan hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Bugün Elektrik dağıtım ve perakende satış sektöründe rekabete dayalı bir ortamın oluşturulması ve gerekli reformların yapılmasını teminen dağıtım bölgeleri baz alınarak kamu mülkiyetindeki elektrik işletmelerinin yeniden yapılandırılması suretiyle elektrik enerjisi dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesine karar verilmiş ve TEDAŞ 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır. Dağıtım bölgeleri yeniden belirlenerek, Türkiye 21 dağıtım bölgesine ayrılmıştır. 31.08.2013 tarihi itibariyle şirketlerle Tedaş arasındaki hisse devri sözleşmeleri tamamlanmıştır.

Diğer yandan Enerjisa'nın 1996 yılında kurulduğu; 2008 yılında Başkent EDAŞ'ın yüzde 100 hisselerinin blok satışı yöntemiyle gerçekleşen özelleştirme ihalesini kazandığı; 2009 yılında Başkent EDAŞ hisselerinin Enerjisa Elektrik Dağıtım A.Ş.'ye devrinin gerçekleştiği; 2011 yılında Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin marka dönüşümünü tamamlayarak faaliyetleriniEnerjisa Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. adıyla sürdürmeye başladığı ve Enerjisa Enerji A.Ş.'nin kurulduğu çatı şirketi olan Enerjisa Enerji A.Ş. Bünyesindeki faaliyetleriniEnerjisa Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. adıyla sürdürmeye başladığı ve Enerjisa Enerji A.Ş.'nin kurulduğu; çatı şirketi olan Enerjisa Enerji A.Ş. bünyesindeki, Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş., İstanbul Anadolu Yakası Elektirik Dağıtım A.Ş., Toroslar Elektirik Dağıtım A.Ş., Enerjisa Başkent Elektrik Perakende Satış A.Ş., Enerjisa İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Perakende Satış A.Ş., Enerjisa Toroslar Elektirik Perakende Satış A.Ş. ile elektrik dağıtımını gerçekleştirdiği görülmektedir.

Bu durumda davanın açıldığı tarihte davalı kurumunda kamu kuruluşu niteliği taşımayan Enerjisa Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin olması karşısında idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan sözetmek olanaksız olduğundan, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nca yapılan başvurunun kabulü ile davalı Enerjisa Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Ankara 9. İdare Mahkemesinin 16.5.2019 gün ve E:2018/2613 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

 

 

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle   Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nca yapılan başvurunun kabulü ile davalıEnerjisa Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Ankara 9. İdare Mahkemesinin 16.5.2019 gün ve E:2018/2613 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 23.12.2019 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                              Aydemir                        Nurdane                         Ahmet

                                                TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

 

Dava, davacıların çocukları S.Y.'in 31.08.2017 tarihinde evininin önündeki bahçede oynamaktayken, yüksek gerilim hattının telinin kopup çocuğun üstüne düşerek elektrik çarpması neticesinde engelli hale geldiğinden bahisle, S.Y. için şimdilik 3.000,00.-TL maddi, 130.000,00.-TL manevi, M.Y. için şimdilik 1.000,00.-TL maddi, 10.000,00.-TL manevi, H.Y. için şimdilik 1.000,00.-TL maddi, 10.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı Kanun'un 2.1.a maddesinde; İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları İdarî dava türleri arasında sayılmış olup, idare tarafından, bir kamu hizmetinin yürütülmesi dolayısıyla kamu gücü kullanılarak tek taraflı iradeyle tesis edilen kesin ve yürütülmesi zorunlu İdarî işlemlere karşı açılacak davalarda İdarî yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Elektrik enerjisine ilişkin faaliyetleri, temel olarak “üretim”, “iletim”, “dağıtım” ve “ticaret” başlıkları altında toplamak mümkündür. Hizmetin kesintiye uğramasının alternatif maliyetleri çok yüksek olduğu için bütün bu faaliyetlerin bir koordinasyon içinde yürütülmesi şarttır. Bu amaçla, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile, 2001 yılında kamu tüzel kişiliğini haiz, İdarî ve mali özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek, enerji piyasasını düzenlemek ve denetlemek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) kurulmuştur.

Elektrik piyasası faaliyetleri, 4628 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatında detaylı olarak düzenlenmiş, 4628 sayılı Kanun'un mülga 2. maddesi, elektrik piyasası faaliyetlerini: “piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin üretim, iletim, dağıtım, toptan satış, perakende satış, perakende satış hizmeti, ticaret, ithalat ve ihracat faaliyetleri” olarak sıralamıştır. Kanun'da elektrik enerjisi “iletim” faaliyetinin ancak tekel niteliğinde ve Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından yürütülebileceği düzenlenmiştir. Diğer faaliyetlerde ise, kamu tüzel kişilerinin yanında, özel hukuk tüzel kişilerinin de hizmetlerin yürütülmesine katılabileceği öngörülmüştür. Elektrik piyasası faaliyetlerinin yürütülmesinde kamu-özel ayrımı yapılmaksızın, kural olarak, lisans alınması zorunluluğu getirilmiştir. Belirtilen yaklaşım, 30.3.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile de sürdürülmüştür.

Bu itibarla, elektrik piyasası faaliyetlerinin, arz güvenliğini ve kamu hizmeti gerekliliklerini sağlayacak bir uyum içinde yürütülmesi için düzenleme, denetleme ve kolluk faaliyetlerinde bulunma işlevlerinin kamu gücüyle yerine getirildiği bir kamu hizmeti faaliyeti olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Öte yandan, elektriğin kamu hizmeti özelliği, "dağıtım" faaliyeti açısından ele alındığında, 6446 sayılı Kanun'un "Dağıtım Faaliyeti" başlıklı 9. maddesi, dağıtım şirketlerinin lisanslarında belirtilen bölgelerdeki tesislerde yenileme, ikame ve kapasite artırım yatırımlarını yapma, dağıtım sistemine bağlı ve/veya bağlanacak olan tüm sistem kullanıcılarına, eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin elektrik enerjisi dağıtımı ve bağlantı hizmeti sunma yükümlüğü getirmiştir. Kanun'da ve ilgili yönetmeliklerde "dağıtım" faaliyetini yerine getirecek işletmelerin uyması gereken yükümlülükler açıkça düzenlenmiştir.

Elektrik dağıtım piyasasının en temel aktörü Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ); tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı, elektrik dağıtımıyla, elektriğin tüketicilere perakende satışı ve tüketicilere perakende hizmeti verilmesiyle iştigal eden bir iktisadi devlet teşekkülüdür. Doğal tekel niteliğindeki elektrik dağıtım faaliyeti 4628 sayılı Kanun öncesinde TEDAŞ tarafından gerçekleştirilmekte iken, 4628 sayılı Kanun uyarınca, dağıtım sektörünün, EPDK tarafından verilen dağıtım lisanslarıyla bölgesel tekeller olarak işletilmesi öngörülmüştür. 17/03/2004 tarihinde Yüksek Planlama Kurulu'nun 2004/3 sayılı kararıyla onaylanarak yürürlüğe giren "Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme Stratejisi Belgesi" (Strateji Belgesi) ile elektrik dağıtım ve üretim alanları için özelleştirme girişimi başlatılarak özelleştirme uygulamalarına dağıtım sektöründen başlanacağı belirtilmiş; Strateji Belgesi'ndeki eylem planına uygun olarak Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 02.04.2004 tarihli ve 2004/22 sayılı kararıyla TEDAŞ özelleştirme programına alınmıştır. Bu kapsamda, söz konusu Yüksek Planlama Kurulu kararı ekinde yer alan dağıtım bölgelerinin şirketleştirilmesinin tamamlanarak TEDAŞ'ın hissedarı olduğu ve dağıtım ve perakende satış hizmeti yürüten 20 dağıtım şirketi oluşturulmuştur. 4628 sayılı Kanun'un 14.2. maddesinde yer verilen, "TEDAŞ'ın faaliyet alanında yer alan ve dağıtım faaliyeti için gerekli olan işletme ve varlıklar üzerinde, mülkiyeti saklı kalmak kaydı ile TEDAŞ ile belirlenen dağıtım bölgelerinde faaliyet göstermek üzere kurulan elektrik dağıtım şirketleri arasında işletme hakkı devir sözleşmesi düzenlenebilir." kuralı uyarınca, TEDAŞ ile % 100 hisselerine sahip olduğu 20 elektrik dağıtım şirketi arasında dağıtım varlıklarının işletilmesine yönelik İdarî sözleşme niteliğine sahip "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi" imzalanmış ve Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 7.11.2005 tarihli ve 2005/125 sayılı kararıyla da; sermayesinin % 100'ü TEDAŞ'a ait olan ve elektrik dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansı ile TEDAŞ'ın uhdesinde bulunan dağıtım sisteminin işletme hakkına sahip olan veya ileride sahip olacak dağıtım şirketlerinin hisselerinin blok olarak satış yöntemi ile özelleştirilmesine karar verilmiştir.

Öte yandan, 14/02/2018 günlü, 30332 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Ana Statüsünün 5. maddesinde, TEDAŞ’ın tüzel kişiliğe sahip faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir iktisadi devlet teşekkülü olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Her ne kadar davalı şirketin özel hukuk tüzel kişisi ve dava konusu işlemlerin de özel hukuk işlemi olduğu ifade edilmişse de, özel faaliyetler için söz konusu olamayacak üstün ayrıcalıklara sahip olan, yükümlülükler rejimine tabi tutulan ve sorumluluğu ile denetimi son tahlilde bir kamu otoritesi tarafından üstlenilen kamu hizmeti niteliğindeki elektrik dağıtım faaliyetini yürüten davalı şirketin yürüttüğü hizmetin kamu hizmeti olduğu kuşkusuz olup; zararın kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında doğması nedeniyle idarenin hizmet kusuruna dayanılmış olması ve zarara neden olduğu iddia edilen eylemin abone ilişkisi kapsamında da bulunmaması karşısında, kamu hizmetini yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin yani hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğunun bulunup bulunmadığının yargısal denetimini yapma ve doğan zarardan dolayı tazminat istemini karara bağlama görevinin idari yargı merciine ait olduğu açıktır.

Bu itibarla, kamu hizmetinin yürütülmesinden doğan ve idarenin hizmet kusuruna dayalı olarak açılan tazminat davasının çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.

 

 

 

Üye

                                                             Ahmet ARSLAN