T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 659

            KARAR NO : 2014 / 945

            KARAR TR   : 17.11.2014

 

ÖZET: Davacının taşınmazı üzerinde konulan kısıtlamanın (hukuki el atmanın) yol açtığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın imar planından kaynaklanan tazminat davaları kapsamında İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

  Davacılar         : 1- S. A.

                                   2- S. B. K.

                                       3- M. B.

            Vekilleri          : Av. V. B.t & Av.H. Y.

            Davalı               : Sultangazi Belediye Başkanlığı

            Vekili                : Av. Ç. A.

 

            O  L  A  Y       :  Davacı vekili; dava dilekçesinde özetle, davacıların tapunun eski kayıt bilgileri itibari ile, 14 pafta, 258 ve 266 parsellerde hisse sahibi olduklarını; yapılan imar uygulamaları sonucu davacıların hisselerinden DOP payı kesilerek kalan hisselerine karşılık başka parsellerden hisse verilerek kalan hisseleri ise herhangi bir kamulaştırma işlemi, noter tebligatı yapılmaksızın yola terk edildiğini; davacı S. B. K.’e imar sonucu verilen 2106 ada 7 parseldeki hissenin Hulusi Bozkurt’a verildiğini belirterek; davacılara ait taşınmazlara yapılan el atmanın tesbitine, bedelsiz olarak yola terk edilen, 3. kişilere devredilen ya da sebepsizce sahifesi kapatılarak el konulan taşınmazlara ilişkin el koyma bedeli olarak takdir edilecek 8.000 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle adli yargıda dava açılmıştır.

            Davalı vekili; cevap dilekçesinde özetle, idarelerin İmar Kanunu ve 2981 sayılı Kanun çerçevesinde gerçekleştirdikleri yola terk, bedelsiz terkin gibi faaliyetlerinin idari işlem, bu Kanuna dayanarak işlem tesis etmelerinin de yani, bu konudaki hareketsizliklerinin de, idari eylem olarak ifade edildiğini, 2577 sayılı İdari yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesine göre açılan davanın öncelikle dava şartı noksanlığı olan görevsizlik nedeniyle reddine aksi halde davanın husumet ve esastan reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

            GAZİOSMANPAŞA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 11.04.2013 gün ve E:2012/194 sayılı kararı ile “…Kamulaştırmasız el atma davaları Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı doğrultusunda Adli Yargı görevine girdiğinden ve İçtihadı Birleştirme mahkemeler dahil herkesi bağlayacağından davalı vekilinin görev itirazının reddine” karar vermiştir.

Davalı Sultangazi Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdikleri dilekçeleri üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; “… 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun'un 3290 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile değişik 10. maddesinin (b) bendinde, "Üzerinde imar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde, kişilerin hisse miktarları ve fiili kullanma durumları dikkate alınarak valilik veya belediyelerin talebi üzerine: 1. Henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde, kadastro müdürlüklerince bu Kanunda belirtilen mülkiyet tespitine dair hükümler de uygulanarak, 2. Kadastrosu veya tapulaması tamamlanmış yerlerde ise bu Kanunla verilen yetkiler kadastro müdürlüklerince kullanılarak, Islah imar planlarının yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın: onayların alınmasına ve ilanların yapılmasına (askı ilanları hariç), komisyonların kurulmasına lüzum kalmaksızın 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri veya 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre hak sahipleri tespit veya yeniden tayin edilerek adlarına tescil edilir. Bu tespit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha vs hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak resen tapudan terkin; okul, ibadet yeri ve benzer kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise, bedelsiz olarak ilgili idareler adına tespit ve tescil edilir....”;

…(c) bendinde, "İmar mevzuatına aykırı bina yapılmış, hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle birleştirmeye bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapıları yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilecek bedeli peşin ödenmek veya parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek tesis edilerek, tapu sicilinden terkin ettirmeye belediye veya valilikler resen yetkilidir..." hükümleri yer almıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1 -b maddesinde, "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacıların paydaşı olduğu, İstanbul İli, Sultangazi İlçesi, 4 pafta, 258 ve 266 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu alanda yapılan imar uygulaması sonucu davacıların payının bir kısmına karşılık imar parsellerinden pay verildiği, paylarının bir kısmının bedele dönüştürüldüğü, bir kısım paylarının ise yolda kalması nedeniyle terkin edildiği, davacılar tarafından bedel ödenmeksizin yola terk edilmek suretiyle taşınmazlara el atıldığından bahisle kamulaştırmasız el atma nedeniyle anılan taşınmaz bedelinin tahsili istemiyle dava açıldığı, davalı idare tarafından ise, bölgede özel parselasyon planı bulunduğundan, özel parselasyon planında görülen ve fiilen yol olarak ayrılmış olan yerler için 2981 sayılı Yasa uyarınca davacıların hak talep edebilmelerine olanak bulunmadığının öne sürüldüğü ve davacıların da taşınmazların bedele dönüştürülen kısmı yönünden belirlenen bedelin arttırılması isteminin bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın, davacıların paydaşı olduğu taşınmazlara ilişkin olarak yapılmış olan özel parselasyon planı ve buna göre davalı idarece 2981 sayılı yasa uyarınca yapılan uygulama sonucunda yola terk edilen ve bir kısmı da bedele dönüştürülen taşınmazların bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, idarece kamu gücü kullanılarak, tek yanlı biçimde yapılan uygulama sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir…” gerekçesiyle 2247 sayılı Yasa’nın 10’ uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine, durumun Mahkemesine bildirilmesine karar vermiştir.

 

 

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27.maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Sultangazi Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunmaları üzerine Danıştay Başsavcısı'nca 10. maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların hissedar oldukları taşınmazlardaki hisselerinin bir kısmının kamulaştırma işlemi yapılmaksızın imar uygulaması sonucu bedelsiz olarak yola terk edilmesi nedeniyle, taşınmazlara yapılan el atmanın tesbiti ile, el konulan taşınmazlara ilişkin el koyma bedeli olan 8.000TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden  tahsili istemiyle açılmıştır.

  2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un, 3290 sayılı Yasa ile değişik 10. maddesinin(b) bendinde, "Üzerinde imar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde, kişilerin hisse miktarları ve fiili kullanma durumları dikkate alınarak valilik veya belediyelerin talebi üzerine: 1. Henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde, kadastro müdürlüklerince bu Kanunda belirtilen mülkiyet tespitine dair hükümler de uygulanarak, 2. Kadastrosu veya tapulaması tamamlanmış yerlerde ise bu Kanunla verilen yetkiler kadastro müdürlüklerince kullanılarak, Islah imar planlarının yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın: onayların alınmasına ve ilanların yapılmasına (askı ilanları hariç), komisyonların kurulmasına lüzum kalmaksızın 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri veya 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre hak sahipleri tespit veya yeniden tayin edilerek adlarına tescil edilir. Bu tespit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha vs hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak resen tapudan terkin; okul, ibadet yeri ve benzer kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise, bedelsiz olarak ilgili idareler adına tespit ve tescil edilir....”;

 (c) bendinde “ İmar mevzuatına aykırı bina yapılmış, hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle birleştirmeye bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapılara yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları  yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilecek bedeli peşin ödenmek veya parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek tesis edilerek, tapu sicilinden terkin ettirmeye belediye veya valilikler resen yetkilidir. Belediye veya valiliklerin talebi halinde bu yetkiler kadastro müdürlüklerince de kullanılır.

Bu gibi arazilerde hisse sahiplerinin malik olduğu hisse üzerindeki temliki tasarruflar ve bunlarla ilgili takyitler 11/6/1945 tarih ve 4753, 19/7/1943 tarih ve 4486 sayılı Kanunlar, 775 sayılı Gecekondu Kanunundaki hükümler dahil, uygulamayı durdurmaz. Bu gibi işlemlerde takyitler hisse sahibine isabet edecek müstakil parsele aynen nakledilir ve yapılan işlem Medeni Kanunun 927 nci maddesine göre hak sahibine bildirilir. Islah imar planı ile düzenlemeye tabi tutulan arsa ve arazilerin yeni sahiplerine verilmesinde valilik veya belediyelerce arsa ve arazilerin durumuna göre düzenleme ortaklık payı alınabilir.

Bu gibi yerlere ait yapılmış olan özel parselasyon planı, ıslah imar planı olabilecek nitelikte olduğu belediye veya valiliklerce uygun görüldüğü takdirde aynen kabul edilerek tescil edilir.

           Üzerinde yapılanma bulunan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler valiliğin talebi üzerine, belediye veya özel idareler adına resen tapuya tescil edilir. Islah imar planlarında genel bütçeye dahil dairelerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere ayrılan veya ayrılacak olan veya bir kamu hizmeti için lüzumlu görülen arsa veya araziler eski sahibi kamu idarelerine veya o işe tahsil edilmek üzere hazineye aynı şartlarla geri verilir.

Islah imar planı yapılmış ve yapılacak bölgelerde bu Kanun kapsamına giren ve tapu tahsis belgesi verilen hazine arsa ve arazileri, iktisap tarihine bakılmaksızın aynı amaçta kullanılmak üzere ilgili belediyelere devredilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacıların hissedar oldukları İstanbul İli, Sultangazi İlçesi, 258 ve 266 sayılı parsellerin bulunduğu bölgede 1986 yılında Gaziosmanpaşa (şu anda Sultangazi Belediyesi olmuştur) Belediyesi’nin 2981/3290 sayılı yasaya göre yaptığı imar uygulaması sonucunda davacıların hisselerinin DOP düşüldükten sonra kalan payları için kısmen başka parsellerden hisse verildiği, bir kısım yerlerinin ise bedele çevrilirken bir kısmının bedelsiz yola terk edildiği, davacılar tarafından bedel ödenmeksizin yola terk edilmek suretiyle taşınmazlara el atıldığı ileri sürülerek taşınmazlara yapılan el atmanın tesbiti ile, el konulan taşınmazların bedellerinin davalı idareden tahsili istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Her ne kadar, davacı vekili dava dilekçesindeki açıklamalarında ve yargılama oturumlarındaki beyanlarında dava konusu yerlerin yol olması nedeniyle el konulduğunu ileri sürmüşse de; dosya arasında bulunan Harita Kadastro Mühendisi Selahattin Elalmış’ın 13.10.2014 tarihli raporunda, imar uygulamasının 1986 da yapıldığı, o tarihte yola terk edilen hisselerin fiilen yol olarak kullanılıp kullanılmadığının bilinemeyeceği, dosyada bulunan özel parselasyona ait özel çaplarda, bu parsellerin içinden yollar geçirildiği, yolların esas alınarak mevcut yapılaşmanın oluşturulduğu ve ana hatlarıyla bu oluşumlara göre imar planı ve akabinde imar uygulamasının yapıldığının belirtilmesi karşısında; davanın, davalı idare tarafından tesis edilen yola terk işleminin, bedel ödenmeden ve kamulaştırma işlemi yapılmadan tesis edilmesi nedeni ile, hukuka aykırı olduğu iddiasına dayandığı; bu nedenle davaya haksız fiil hükümlerine göre adli yargıda bakılmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Belirtilen duruma göre,   davacıların Revizyon Uygulama Planında yolda kalan ve 2981 sayılı Yasa’nın 10/c maddesi uyarınca bedele dönüştürülen taşınmazının bedelinin tahsili isteminden kaynaklanmakta olan uyuşmazlığın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde yer alan " İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Sultangazi Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının,  Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11.04.2013 gün ve 2012/194 sayılı reddine dair verilen kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Sultangazi Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının,  Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11.04.2013 gün ve 2012/194 sayılı reddine dair verilen KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT