Hüküm Uyuşmazlığının Giderilmesini İsteyen: Gümrük ve Tekel Bakanlığı Vekili : Av. T.K. Karşı Taraf : M.K., A.S., M.K. O L A Y : 7.10.1972 günü İskenderun Arsus Işıklı Köyü sahillerinde kaçakçı motoru yakalanmış ve bulunan kaçak eşyalar İskenderun Gümrükleri Başmüdürlüğü’ne teslim olunmuştur. Adli Yargı Kararı: Bu olaydan sonra davacılar A.S. ve M.K. tarafından, M.K. ve E.L.T. hasım gösterilerek İskenderun Asliye 2. Hukuk Mahkemesine açılan muhbirin tesbiti davasında 14.4.1976 günlü Esas 1973/345 sayılı karar ile olayda davacıların muhbir olduklarının tesbitine karar verilmiş ve bu karar, davalı M.K. tarafından temyiz edilmekle beraber daha sonra temyizden vazgeçmesi üzerine kesinleşmiştir. İdari Yargı Kararı: Aynı olaydan sonra M.K. tarafından Gümrük ve Tekel Bakanlığı hasım gösterilerek Danıştay 12. Dairesine, kendisine muhbir ikramiyesi verilmesi istemini reddeden Gümrük ve Tekel Bakanlığı işleminin iptali istemiyle açılan dava sonunda, Danıştay 12. Dairesi, 13.10.1976 günlü Esas 1974/535, Karar 1976/1922 sayılı kararla, M.K.’ın yakalanan kaçak eşyayı ihbar ettiği anlaşıldığından kendisine ödenmesi gereken ihbar ikramiyesinin ödenmesi talebini reddeden davalı bakanlık işleminin iptaline karar verilmiş ve karar düzeltme istemi de Danıştay 12. Dairesinin 16.11.1977 günlü 1977/434 sayılı ilamı ile reddedilmiştir. Bundan sonra, M.K., Gümrük Tekel Bakanlığı aleyhine 7.9.1978 gününde Danıştay 12. Dairesinde yeniden açtığı ve Esasın 1978/6923 sayısına kayıtlı davada 154.000 lira muhbir ikramiyesinin ödetilmesini istemiş ve davalı Bakanlık davaya karşı verdiği cevapta, İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen kararı üzerine ikramiyesinin tamamının M.K. ve A.S.’e ödendiğini ve oluşan hüküm uyuşmazlığının giderilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğunu, bu nedenle, ödeme yapılamadığını, belirtmiştir. İNCELEME : Yukarda açıklanan durum karşısında muhbir ikramiyesinin M.K. ve A.S.’e verilmesi gerektiği yolundaki Adli Yargı kararı ile aynı ikramiyenin M.K.’a verilmesi gerektiği yolundaki Danıştay Kararı arasında bir hüküm uyuşmazlığı ortaya çıkmış ve Gümrük ve Tekel Bakanlığı Hukuk Müşaviri bu hüküm uyuşmazlığının giderilmesi için 16.11.1978 günlü dilekçe ile Mahkememize başvurmuştur. Mahkememizce, İskenderun Asliye 2. Hukuk Hakimliği kararı ile Danıştay 12. Dairesi kararları arasında 4788 sayılı yasanın 19. maddesinde öngörülen koşulların ve bu nedenle de hüküm uyuşmazlığının gerçekleştiğine, incelemenin, ilgili belgeler gelmiş bulunduğunda başka güne bırakılmayarak sürdürülmesine oybirliğiyle karar verilmiştir. Yargı yetkisini Türk Milleti adına kullanan Uyuşmazlık Mahkemesince, Başkan Ahmet H. Boyacıoğlu, Üye Mesut Akan, Naci Varlık, Şerafettin Seyhun, Kazım Yenice, Sıtkı Gökalp ve Hakkı Müderrisoğlu’nun katıldığı 11.4.1979 günlü oturumunda dosya raportörü Yargıtay Tetkik Hakimi İsmet Köker’in raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan ve Danıştay Başkanunsözcüsü Ali Rıza Alpaslan’ın, olayda M.K. ve A.S.’in muhbir olduklarına karar verilmesi gerektiği yolundaki düşüncesi dinlendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü; GEREKÇE : Davacılar A.S. ve M.K.taraflarından, davalılar M.K. ve E.L.T. aleyhlerine İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 25.4.1973 günü açılan ve Esasın 1973/345 sayısına kayıtlı dava dilekçesinde: İskenderun Gümrük Muhafaza Sivil Ekip Amirliğine kendilerinin yaptığı ihbar üzerine 7.10.1972 günü kaçakçı motorunun yakalandığını ve sonradan davalıların menfaat amacıyla kendilerinin muhbir olduklarını ileri sürdüklerini belirterek olayda asıl muhbirin davacılar olduğunun tesbitine karar verilmesini istemişlerdir. Bu dosya içerisinde mevcut 7.10.1972 günü saat 15.15’de tutulan ihbar zaptında: A.S. ve M.K.’nın saat 14.30 sıralarında Gümrük Muhafaza Sivil Ekibine ki bunlar İ.D. ve M.S. isimli kişilerin aynı gece kaçak eşya taşıyan bir motorun Arsus ile Samandağı arasında eşya çıkaracağının bildirildiği yazılıdır. Duruşmada şahit olarak dinlenen İ.D. ve M.S. yeminli ifadelerinde gerçek ihbarı davacıların yaptığını ve davalıların bu ihbar işini sanat haline getirdiklerini ve olaydan sonra kendilerine gelerek, bizi de ihbarcı gösterin dediklerini ve bu isteği kabul etmediklerini ve daha sonra da davalıların güya jandarmaya veya istihbarat yuvabaşılığına ihbarda bulundukları yönünden evrak tanzim edildiğini beyan ve ifade etmişlerdir. Gene bu dosya içerisinde mevcut, kaçakçıları yakalayan Jandarma Bot Komutanlığı İskenderun Tekel Başmüdürlüğü’ne yazdığı ve olaya ait olan 9.10.1972 günlü tutunakta, kaçak malın devriye ve ihbar esnasında yakalandığı ve ihbar edenlerin de Gümrük Muhafaza Sivil Ekibi olduğunun belirtildiği görülmüştür. Gümrük Muhafaza Sivil Ekibi, davacılar M.K. ve A.S.’in ihbarını Jandarma Bot Komutanlığı’na ileten tanıklar İ.D. ve M.S’dan oluşmaktadır. Gene aynı dosya içerisinde, 7.10.1972 günlü ve muhbir M.K.’ın İskenderun İstihbarat Yuvabaşısı M.Ö.’a saat 15.00 sıralarında yaptığı ihbara ait bir zabıt örneği mevcuttur. Bunda, Arsus Sahilleri ile Domuzburnu ile Işıklı arasındaki sahilden A.B’a ait motorca karaya kaçak eşya çıkaracağı ve olayla Arsus Karakolu personeli anlaşmalı olduğu ve takip edip malın yakalanabileceği belirtilmiştir. İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesince tarafların ibraz ettiği belgeler ve dinlettiği şahitler birlikte değerlendirilerek davacı delillerinin kesin ve inandırıcı görüldüğü belirtilerek, davacılar M.K. ve A.S.’in muhbir olduklarının tesbitine karar verilmiş ve bu karar davalı M.K. tarafından önce temyiz edildiği halde bilahare temyiz isteminden vazgeçtiğini beyan etmesi üzerine aleyhine olarak kesinleşmiştir. Danıştay 12. Dairesinde davacı olarak M.K. tarafından Gümrük ve Tekel Bakanlığı aleyhine açılan davada sadece M.K.’ın 7.10.1972 günü saat 15.00’de İstihbarat Yuvabaşılığı’na yapılan ihbar zaptı ibraz edilmiş ve Danıştay’ca bu belge dayanak tutularak M.K.’ın muhbir olduğunun tesbitine karar verilmiştir. İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesinin Gümrük ve Tekel Bakanlığı hasım olarak davada bulunmadığından aynı olayda M.K. ve A.S.’in muhbir olduklarının tesbit edildiğinden haberdar bulunmamaları nedeniyle Bakanlıkça Danıştay’daki davaya karşı bu yolda bir savunma yapılmamıştır. Uyuşmazlık Mahkemesince incelenen İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası ve Danıştay 12. Dairesi dosyası münderecatından, olayda asıl ihbarın M.K. ve A.S. taraflarından Gümrük Muhafaza Sivil Ekibine yapıldığı ve kaçakçı motorunun bunların ihbarı üzerine yakalandığı, tanıklar İ.D. ve M.S.’ın açık ve kanaat veren beyanları ve Jandarma Bot Komutanlığı’nın tutanağı gibi birbirini tamamlayan delillerle sabit olmuş ve Asliye Hukuk Mahkemesinin aleyhine verdiği kararı önce temyiz edip sonra bu isteğinden vazgeçmesi suretiyle vaki olan M.K.’ın bu hareketi , delillerin doğru ve samimi olduğunu ortaya koymuştur. S O N U Ç : Dosyadaki belgelere göre İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesine başvuran M.K. ve A.S.’in muhbir olduklarına ve Gümrük İdaresince bu yolda işlem yapılması gerektiğine, Kazım Yenice’nin M.K., M.K. ve A.S.’in tümünün muhbir oldukları yolundaki karşı oyuyla ve oyçokluğuyla 11.4.1979 gününde kesin olarak karar verildi. AYRIŞIK OY M.K., kaçak ihbarını İskenderun Jandarma İstihbarat Yuvabaşılığına saat 15.00’de yapmış; M.K. ve A.S. de aynı gün saat 15.15’de düzenlenen; ancak başvurunun 14.30 olduğundan söz edilen tutanakla o yer gümrük muhafaza memurluğuna aynı kaçakçılık için ihbarda bulunmuşlardır. M.K.’ın ihbarı da ayrıntılı ve inandırıcı niteliktedir. 1918 sayılı yasa muhbir ikramiyesini ihbarın gerçeğe uygun olmasına ve kaçak eşyanın yakalanmasına bağlı tutulmaktadır. Aynı kaçak eşya için, yetkili ayrı mercilere aynı saatlerde ve gerçeğe uygun biçimde her iki tarafça yapılan ihbar nedeniyle her üç muhbire de ikramiye verilmesi gerekeceği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum. Üye Kâzım Yenice