Hukuk Bölümü         2012/306 E.  ,  2013/482 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : A. Sigorta A.Ş.

Vekilleri  : Av. K.A., Av.İ.Y.

Davalı     : Samsun Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) Genel Müdürlüğü

Vekili      : Av.S.E.Y., Av.Ö.C.K.

 O L A Y : Davacı şirket vekili, dava dilekçesinde, müvekkili şirkete Maksimum Ticari Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan H.A.’ya ait 55 BL 713 plakalı aracın, 04/01/2011 tarihinde Alanlı Köyü istikametinden Atatürk Bulvarı istikametine seyir halindeyken No: 104 önüne geldiği sırada yol üzerinde bulunan rögar kapağının yerinden fırlayarak çıktığını, aracın tekerleğinin rögar kapağı boşluğuna düştüğünü,  aracın sol yan kısmına devrilerek sürüklenmesi neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; aracın bu kazada ağır hasara uğrayıp, büyük zarar gördüğünü; düzenlenen trafik kaza tespit tutanağına göre, gerekli kontrolleri yerine getirmeyen,  gösterilmesi gereken özeni göstermeyen, davalı kurumun işbu kazada asli kusurlu olduğunu; olaydan sonra ilgili ekspertiz tarafından meydana gelen hasarların tek tek hesaplandığını, toplam 26,000,00 TL’ lik hasar meydana geldiğini; aracın 15,000,00 TL’lik sovtaj bedeli düşüldükten sonra kalan 11,000,00 TL’lik tazminatın müvekkili şirket tarafından hasar gören H.A.’ya ödendiğini; T.T.K.’nun 1301'inci maddesine göre, sigortacı, hasar bedelini ödedikten sonra kanunen sigortalısının yerine halef olacağından ödenen miktarın tahsili için işbu davayı açtıklarını ifade ederek; 11.000,00 TL alacağın, fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydı ile ödeme tarihi olan 04/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi, masraf ve ücreti vekalet ile birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 2.11.2011 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekilince, süresinde verilen birinci savunma dilekçesinde, dava konusu uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

SAMSUN 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:3.4.2012 gün ve E:2011/527 sayı ile, Davalı SASKİ her ne kadar kamu kurumu ise de özel hukuk hükümlerine göre faaliyette bulunmak üzere kurulan bir tüzel kişi olması nedeniyle haksız eyleminden kaynaklanan davalarda Adli Yargı mahkemelerinin görevli bulunduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Anayasanın 125'inci maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2'nci maddesinde idari dava türleri sayılmış; bu maddenin 1 'inci fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, görüm ve çözümü idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterilmiş olduğu; kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan kamu kuruluşunun, bu hizmetin yürütümü sırasında kişilere verdiği zararın tazmini isteğine ilişkin uyuşmazlıkta, kamu hizmetinin gereği gibi yönetilip yönetilmediğinin; hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; sonuçta, idarenin hizmet kusuruna veya kusursuz sorumluluk ilkesine dayalı sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tayin ve tespitinin idari yargı yerlerine ait bulunduğu; davanın açıldığı tarihten önce 19.01.2011 gün ve 27820 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6099 sayılı Kanunun14'üncü maddesi ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı110'uncu maddesi değiştirilerek; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu kanun hükümleri uygulanır. / Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmünün getirildiği; 6099 sayılı Kanunun anılan maddesi ile, motorlu kara taşıtlarının seyir sırasında araçlara veya şahıslara verdiği zararlardan dolayı şahıslara ve sigorta şirketlerine karşı olan sorumluluk nedeniyle açılacak davalarda görevli ve yetkili kılınan mahkemelere ilişkin kurallar öngörüldüğü; olayda ise; davalı idareye ait rögar kapağının yerinden fırlamasından dolayı davacı şirketçe sigortalanan araçta ortaya çıkan zararın rücuen tazmini istemiyle davalı idareye karşı açılan tam yargı davasında tazmini istenilen zarar ve bu zarardan dolayı olan sorumluluğun, motorlu araçların sebep olduğu kazadan veya sigorta şirketi ile sigortalanan araç sahibi arasındaki sigorta ilişkisinden değil, bakım ve onanımı kamu hizmeti sunan SASKİ Genel Müdürlüğü görevinde olan rögar kapağının sigortalı araç seyir halinde iken yerinden çıkmasından kaynaklandığı; bu bakımdan davalı idarenin yürüttüğü anılan kamu hizmetinin hukuka, hizmet gereklerine ve kamu yararına uygun yürütülüp yürütülmediğinin ve, sonuçta, idarenin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkesine dayalı sorumluluğunu gerektiren bir hususun bulunup bulunmadığının tayin ve tespitini gerektiren ve 6099 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan hükmü kapsamında olmayan bu davanın görüm çözümünün, idari yargı yerine ait bulunduğu gerekçesiyle; 2247 sayılı Kanunun 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosya örneğinin Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin Su ve Kanalizasyon Hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek, 2560 sayılı kanun ve bu kanunda değişiklik yapan 3009 sayılı kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek üzere 3305 sayılı kanun uyarınca 1996 yılında Samsun Su ve Kanalizasyon idaresi Genel Müdürlüğünün kurulduğu;  dayanak 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında kanunun 1. maddesinde "(.Değişik madde: 07/02/1983 - KHK 56/1 md.; Aynen kabul: 23/05/1984 - 3009/1 md.) İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon idaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur./ İstanbul Su ve Kanalizasyon idaresi Genel Müdürlüğü bu Kanunda İSKI olarak anılır. /Genel Müdürlüğün hizmeti, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin görev alanı ile sınırlıdır. Ancak, şehrin yararlandığı su kaynaklarının korunmasına ilişkin hizmetler, büyük şehir belediye sınırları dışında da olsa bu kuruluş tarafından yürütülür. Ayrıca İçişleri ile Bayındırlık ve İskan bakanlıklarının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu anasistem ile ilgili başka belediye ve köylerin su ve kanalizasyon işlerini de bu Genel Müdürlüğe verebilir./ İstanbul Su ve Kanalizasyon idaresi, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluştur. İSKI personeli 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmüne; Ek 5. maddesinde ise bu kanunun diğer Büyükşehir Belediyelerinde de uygulanacağı hükmüne yer verildiği; SASKİ idaresinin de bu kanun ve yönetmelik hükümlerine göre kurulmuş, kamu hizmetlerini yürütme görevli bir kamu kuruluşu olduğunun anlaşıldığı; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2008/4870 E, 2008/9114 K. sayılı kararında da atıf yapılan 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının L bendinde açıkça belirtildiği gibi, bir kamu kurumu tarafından verilen kararlar üzerine plan ve projesine göre bir yol yapılması dolayısıyla evinin duvarı yıkılan veya bodrum katını sel basan, bir su tesisi yapılması neticesinde tarlasındaki sular çekilip ağaçları ve mahsulleri kuruyan veya tarlası artık ekin ekilemez hale gelen yahut tarlasının kenarından geçen derenin kuruması yüzünden tarlası susuz kalan veya su tesisinin bozukluğu yahut bakımındaki ihmal yüzünden tarlasını sular basıp bu suların getirdiği kumlardan dolayı tarlası artık ekin ekilemeyecek duruma düşen kimsenin uğradığı zararlar gibi zararların, idari kararın ve fiilin neticesinde meydana gelen zararlar olduğu, zira bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp o plan ve projeler gereğince işi görmesinin de kararın neticesi olan birer idari eylem olduğu;  o halde sözü edilen kararda örnek olarak belirtilen bu eylemlerden doğan zararların ödettirilmesi isteklerinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi hükmünce bir tam yargı davası olduğu ve bu davalara bakmaya idari yargı yerinin görevli bulunduğu; Uyuşmazlık Mahkemesinin 07/07/2008 gün, 2007/538 E. 2008/193 K. sayılı kararında da belirttiği gibi "...davacı Sigorta Şirketi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1301. maddesinde yer alan, “Sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin vâki zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa, bu hak, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder” hükmü uyarınca zarar görenin kanuni halefi olduğundan, incelenen uyuşmazlığın konusunu oluşturan dava tipik bir tam yargı davasıdır. / Bu nedenle, uyuşmazlığın, adli yargı yerinde aleyhine açılan tazminat davasını kaybedenler tarafından, hissesinden fazla ödediği miktardan sorumlu bulunan idare aleyhine açılan ve bir borçlar hukuku müessesesi olan “rücuen alacak” davası kapsamında olmadığı açıktır."; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1 -b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı;  açıklanan nedenle, sigortalı aracın, SASKİ kanalizasyon kapağının yerinde olmaması nedeniyle uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketi tarafından, zararın, kusur ve sorumluluk oranına göre davalı tarafından giderilmesi istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/527 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 8.4.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, Davalı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, meydana gelen trafik kazası sonucu sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın, olayda kusur ve sorumluluğu bulunduğundan bahisle,  davalı tarafından giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

20.11.1981 gün ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulduğu, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olduğu, İSKİ personelinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabi bulunduğu belirtilmiş; 2. maddesinin (b) bendinde “b) Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, (d) bendinde “ Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak”, İSKİ'nin görev ve yetkileri arasında sayılmış; 4. maddesinde, İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisinin, İSKİ Genel Kurulu olarak görevli ve yetkili olduğu açıklanmış, ek 5. maddesinde (5/6/1986 - 3305/3 md. ile gelen Ek 4 üncü madde hükmü olup madde numarası teselsül ettirilmiştir.), bu Kanunun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanacağı belirtilmiştir.

Samsun Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (SASKİ), Samsun Büyükşehir Belediyesinin Su ve Kanalizasyon Hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek, 2560 sayılı kanun (2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, 05.06.1986 tarihli 3305 sayılı kanunun 3.maddesi ile gelen Ek 4 ve 5. maddeleri yollaması ile bütün belediyelere ait su ve kanalizasyon idaresi genel müdürlükleri için uygulanmaktadır.) ve bu kanunda değişiklik yapan 3009 sayılı kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek üzere 3305 sayılı Kanun uyarınca 1996 yılında kurulmuş olup, 2560 sayılı Kanunun 3009 sayılı kanunla değişik 1.maddesinin 4.fıkrası uyarınca kamu tüzel kişisidir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.   Dosyanın incelenmesinden, davacı sigorta şirketinin kasko sigortalısı olan 55 BL 713 plakalı aracın seyir halinde iken, davalı idareye ait rögar kapağının yerinden çıkması ve aracın tekerleğinin rögar çukuruna düşmesi nedeniyle meydana gelen kaza sonucu oluşan zararın sigortalıya ödenmesi sonrasında; rücuen davalı idare tarafından tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.  Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir.   Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır.  Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.   Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun reddi gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 8.4.2013 gününde esas yönünden OY BİRLİĞİ, ancak gerekçede, davalının statüsü nedeniyle, Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

                                                                                                                                                                                            KARŞI OY

04.01.2011 tarihinde Davacıya kasko poliçesi ile sigortalı 55 BL 713 plakalı aracın seyir halindeyken davalı idarenin yetki ve sorumluluğunda bulunan yol üzerindeki rögar kapağının yerinden fırlayarak çıkması sonucu araçta zarar meydana geldiği, zararın sigortalıya ödendiği, davalının zarara sebebiyet verdiği iddiasıyla maddi zararın tahsili istemiyle davacı vekilince davalı aleyhinde Adli Yargı da tazminat davası açılmıştır.

Davalı İdari vekili süresinde, Uyuşmazlığın İdari Yargının görev alanında kaldığını bildirerek Yargı Yolu itirazında bulunmuştur.

Mahkemece Yargı Yolu itirazın reddine karar verilmesi üzerine davalı vekilince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması talebi ile dosya Danıştay Başsavcılığına gönderilmiş,

Danıştay Başsavcılığınca, uyuşmazlığın davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı, İdari Yargının görev alanına girdiği düşüncesiyle olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar verilerek dosya Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmiştir.

Yüksek Mahkemece yapılan inceleme sonucunda Uyuşmazlığın 2918 sayılı yasanın 110. maddesi kapsamında ve Adli Yargının görev alanında bulunduğu gerekçesiyle Adli Yargının görevli olduğuna, Danıştay Başsavcısının başvurusunun reddine karar verilmiştir, davalı İdarenin hizmet kusurundan doğduğu İdari Yargının görev alanında kaldığı

Sayın çoğunluğun Uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden düşüncesine katılmakla birlikte gerekçesine katılamıyorum.

Zira; 6102 sayılı TTK 16.maddesinde “Ticaret Şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, demekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlarında tacir sayılacakları” öngörülmüştür.

Davalı kurum hakkında da uygulanması gereken İSKİ’nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı yasada, bu kurumun genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetim yapılacağı, yıllık faaliyet ve yatırımlarının bilançolarda belirlenip genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülüne göre düzenleneceğinin açıklanması karşısında bu kuruluşun özel hukuk hükümlerince İdare edilen bir kamu kuruluşu olduğunun kabulü gerekir.

Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 29.11.1995 gün 1995/11-647 esas 1995/1043 sayılı vs. kararlarında 2560 sayılı kanuna tabi olan İSKİ’nin gördüğü hizmetin kamu hizmeti olmakla birlikte faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle TTK 18/1 maddesi anlamında tacir sayılacağı ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan davaya bakmaya görevinin Adli Yargının görev alanına girdiğini benimsemiştir.

Bu durumda tacir olan davalı SASKİ ile davacı arasında haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevi Adli Yargıya ait olup açıklanan nedenle Danıştay Başsavcısının başvurusunun reddiyle Adli Yargının görevli olduğuna karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle Adli Yargıyı Uyuşmazlıkta görevli kabul eden sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

                                                                                                 Eyüp Sabri BAYDAR

                                                                                                              ÜYE