Hukuk Bölümü         2013/104 E.  ,  2013/228 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : 1- S.A., 2- S.K.

Vekili      : Av. Ü.G.

Karşı Taraf    : İçişleri Bakanlığı

Vekili      : Av. F.T. 

O L A Y  : Davacılar vekili, dava dilekçesinde, davacıların kardeşi olan S.Ö.’in, jandarma olarak askerlik hizmetini yerine getirirken 3.3.2011 tarihinde birliğinin sorumluluk sahasında bulunan bir karayolunda meydana gelen trafik kazasına müdahale etmekle görevlendirilen ekip ile beraber olay mahalline gittiğini, bu şekilde vazifesi icabı bulunduğu karayolunda başka bir sivil aracın çarpması sonucunda vefat ettiğini ileri sürerek, kardeşlerinin ölümünden dolayı duydukları elem, keder ve üzüntü nedeniyle davacılara toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE BAŞKANLIĞI: 1.2.2012 gün ve Gensek No:2011/4222, E:2012/2, K:2012/98 sayı ile, davacıların kardeşi olan S.Ö.’in, jandarma olarak askerlik hizmetini yerine getirirken 3.3.2011 tarihinde birliğinin sorumluluk sahasında bulunan bir karayolunda meydana gelen trafik kazasına müdahale etmekle görevlendirilen ekip ile beraber olay mahalline gittiği, bu şekilde vazifesi icabı bulunduğu karayolunda başka bir sivil aracın çarpması sonucunda vefat ettiği, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110’uncu maddesinde yapılan değişiklikle davacılar tarafından 23.9.2011 tarihinde açılan bu davanın görev ve çözüm yerinin mahkemeleri olmayıp adli yargı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş; bu kararın düzeltilmesi istemi aynı Dairenin 25.4.2012 gün ve Gensek No:2012/970, E:2012/242, K:2012/444 sayılı kararıyla reddedilmek suretiyle kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 5.11.2012 gün ve E:2012/147, K:2012/473 sayı ile, HMK’nun 3. maddesinde “Her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemeleri bakar” hükmünün Anayasa Mahkemesi’nin 16/02/2012 tarih, 2011/35-2012/23 sayılı kararı ile iptal edildiği, HMK’nun 1. maddesi gereğince, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenlenebileceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olmasına göre, görev dava şartlarından olup mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılabileceği gibi, taraflarca ileri sürülmesinin mümkün olduğu HMK’nun 3. maddesi Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiğinden, davaya konu uyuşmazlığın Askeri İdare Mahkemesi’nin görevinde olduğunun anlaşıldığı yargı yolu itibari ile Mahkemelerinin görevsizliğine, bu nedenle dava dilekçesinin reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle mahkemelerinin görevli olmadığı yargı yolu bakımından Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olduğu kanaatiyle davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekili, ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 4.2.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:  Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyaları 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacıların istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

                II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Savcısı Müjdat TUNA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

                Dava, davacıların kardeşi J. Ulş. Er S.Ö.’in meydana gelen trafik kazası nedeniyle olay mahallinde emniyet ve asayiş görevini yürütmek amacıyla bulunduğu sırada, başka bir aracın çarpması sonucu, şehit olması nedeniyle davacıların manevi zararının giderilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; davacıların kardeşi olan S.Ö.’in, jandarma olarak askerlik hizmetini yerine getirirken 3.3.2011 tarihinde birliğinin sorumluluk sahasında bulunan bir karayolunda meydana gelen trafik kazasına müdahale etmekle görevlendirilen ekip ile beraber olay mahalline gittiğini, bu şekilde vazifesi icabı bulunduğu karayoluna başka bir sivil aracın çarpması sonucunda vefat ettiği, davacılar vekilinin 25.7.2011 tarihli bir dilekçe ile davacılara tazminat ödenmesi için davalı idareye müracaat ettiği ancak davalı idare tarafından 60 gün içinde bu müracaatı cevaplandırmamak suretiyle zımnen reddetmesi üzerine davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir.

Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” Kararına varmıştır.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 5.11.2012 gün ve E:2012/147, K:2012/473 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.2.2013 gününde Üyelerden Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU VE OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi. 

KARŞI OY

Davacıların kardeşi olan S.Ö.'in jandarma olarak askerlik hizmetini ifası sırasında birliğinin sorumluluk sahasında bulunan Karayolun da meydana gelen trafik kazasına müdahale esnasında başka bir aracın çarpması sonucu vefat ettiği, iddiasıyla davacı kardeşlerinin olaydan duydukları üzüntü ve elem nedeniyle manevi tazminatın davalı idareden tahsili istemiyle İdari Yargıda dava açılmış,          

İdare Mahkemesi yargılama sonucunda "uyuşmazlığın 2918 Sayılı Yasa'nın 110. maddesi gereğince Adli Yargıda çözümlenmesi gerektiği" gerekçesi ile yargı yolu yönünden davanın reddine, karar vermiş,

Kararın kesinleşmesi üzerine bu kez davacı vekilince aynı istekle Adli Yargıda dava ikame edilmiş.

Adli Yargıda yapılan yargılama sonucunda da "6100 Sayılı HMK'nın 3. maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, davanın İdarenin Hizmet Kusuruna dayalı olduğu, tam yargı davası niteliğinde bulunduğu, İdari yargıda açılması gerektiği" gerekçesi ile dava dilekçesinin yargı yolu yönünden reddine karar verilmiş,

Kararın kesinleşmesi üzerine 2247 Sayılı Yasa'nın 19.maddesi gereğince görevli yargı kolunun belirlenmesi için dosya Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmiş,

Yüksek Mahkemece yapılan inceleme sonucunda "2918 Sayılı Yasa'nın 110.maddesi hükümleri gözetildiğinde davanın Adli Yargıda çözümlenmesi gerektiği" düşüncesi ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına, Adli Yargının görevli olduğuna oyçokluğuyla kesin olarak karar verilmiştir.

Sayın çoğunluğun uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden düşüncesine iştirak edilmesi mümkün değildir.

                 Zira; Davada, davalı İçişleri Bakanlığının hizmet kusuruna dayanılmaktadır.

Davalı İçişleri Bakanlığı murise çarpan ve ölümüne neden olan aracın işleteni değildir.

TC Anayasası'nın 125/son md. "idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu" kurala bağlanmış,

2577 Sayılı İYUK 2/1-b md. "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava çeşitleri arasında" sayılmıştır.

İdarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde esas alman idare hukuku kurallarına ve 2577 Sayılı İYUK 2/1-b md. sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

Sayın çoğunluk, İdarenin hizmet kusuruna dayalı davada Adli Yargıyı görevli kabul eden görüşünde hukuki dayanak olarak 2918 Sayılı KTK 110/1 md. hükümlerini esas almıştır.

11.01.2011 gün 6099 Sayılı Yasa'nın 14. maddesi ile 2918 Sayılı KTK 110. maddesine eklenen 1 .fıkra ile "işleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil bu kanundan doğan sorumluluk davaları Adli Yargıda görülür... " hükmü getirilmiştir.

Yasa hükmünde de görüldüğü üzere 2918 sayılı KTK 110/1 maddesi motorlu araç işletilmesinden doğan zararla ilgili açılan davada görevli mahkemeyi belirlemiş olup, eldeki davada sayın çoğunluk aksine motorlu aracın işleten veya sürücüsü aleyhine açılmış bir dava bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta davanın İçişleri Bakanlığının hizmet kusuruna dayanmasına,

2918 Sayılı Yasa'nın 110/1 md. motorlu araçların işletilmesinden doğan zararlardan dolayı işletenini hukuki sorumluluğunun Adli Yargıda görüm ve çözümünü düzenleme altına almasına,

Somut uyuşmazlığın anılan yasa hükmü kapsamında bulunmamasına,

Kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde, 2577 Sayılı IYTJK 2/1-b md. sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde İdari Yargının görevli olmasına göre,

Uyuşmazlıkta Adli Yargıyı görevli kabul eden sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

Azlık Oyu

Eyüp Sabri BAYDAR