Hukuk Bölümü         2010/269 E.  ,  2010/352 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı                       : D. Apartmanı Yöneticisi A.T.

Vekili                         : Av. O.B.

Davalı                       : Çankaya Belediye Başkanlığı 

            O L A Y : Çankaya Belediye Encümeni’nin 7.7.2005 gün ve 2430.15 sayılı kararı ile, Bahçelievler, Akdeniz Caddesi, 34 numarada, imarın 4301 ada, 23 parseli üzerinde bulunan bina ile ilgili olarak 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince zabıt konusu hususların yıkımına, anılan yerin tasdikli projesine uygun hale getirilmesine, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi gereğince tapu tescil belgesinde belirtilen tüm malikler adına 15.000 TL idari para cezasının apartman yönetim kurulu başkanlığına uygulanmasına karar verilmiş; 28.7.2005 gün ve 5679 sayılı ödemeye çağrı mektubu ile bu para cezasının ödenmesi istenilmiştir.

            Davacı vekili, D.kçe ret kararı üzerine yenilediği D.kçesi ile Encümen kararının idari para cezasına ilişkin kısmının ve ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

            ANKARA 2. İDARE MAHKEMESİ; 24.1.2006 gün ve E:2006/96, K:2006/66 sayı ile, davanın, 3194 sayılı Yasa'nın 42. maddesine dayanılarak 15.000 YTL para cezası verilmesine ilişkin 7.7.2005 gün ve 2005/2430.15 sayılı işlemin iptali istemiyle açıldığı, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun muhtelif maddelerinden söz ederek, dosyanın incelenmesinden, Çankaya İlçesi, imarın 4301 ada, 23 parseli üzerinde bulunan bina ile ilgili olarak Çankaya Belediye Encümeni tarafından 15.000 YTL idari para cezası verilmesine yönelik 7.7.2005 gün ve 2005/2430.15 sayılı kararın alındığı ve bu kararın 2.6.2006 tarihinde tebliğ edildiği, söz konusu idari para cezasının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, buna göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun genel hükümler kısmında yer alan 27. maddesinde idari para cezasına karşı sulh ceza mahkemesine başvurulacağının açıkça belirtildiği dikkate alındığında, dava konusu uyuşmazlığın çözümünün, idari yargının görev alanına girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            Davacı vekili, bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

            ANKARA 12. SULH CEZA MAHKEMESİ; 24.4.2006 gün ve 2006/476 Müt. sayı ile, Çankaya Belediye Encümeni’nin 27.7.2005 tarih ve C:2005/2430-15 karar nolu idari yaptırım kararına itiraz edildiği, Kabahatler Kanunu’nun 1. kısmında yer alan Genel Hükümler başlığı altında 4 bölümden meydana gelen Yasanın 3. maddesindeki bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır amir hükmü karşısında, Kabahatler Kanunu’nun Genel Hükümleri başlığı altında 4. bölümde yer alan 27. maddesindeki idari yaptırım kararına karşı sulh ceza mahkemesine başvurulabilir hükmünün Kabahatler Yasası’nın genel hükümleri içinde yer aldığının Yasadan belli oluğu, Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 tarihinde aldığı kararla, Kabahatler Yasası’nın 3. maddesini iptal ederek Yasama organına yasal düzenleme yapması konusunda süre verdiği haricen öğrenildikten sonra yapılan değerlendirmede, Kabahatler Kanununun Genel Hükümleri başlığı altında yer alan 3. maddede bu kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır hükmünün de iptal edildiği gerçeği karşısında, özel yasalardan idari yaptırım kararına karşı idare mahkemesini görevli kılan yasa hükümlerinin herhangi bir yasaca iptal edilmemesi halinde halen yürürlükte oldukları ve dolayısıyla özel yasalardaki idari yaptırım kararına karşı başvuru yolu olarak idare mahkemesinin gösterilmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nin de Kabahatler Yasası’nın 3. maddesini iptal etmesi karşısında yeniden yapılan değerlendirme sonucunda; davaya konu idari para cezası İmar Yasası’na aykırılıktan dolayı davalı Belediyece verilmiş olup, 2001 yılında Anayasa Mahkemesi’nce İmar Yasası’na aykırılıktan dolayı verilen idari para cezalarına karşı başvuru yolunun Sulh Ceza Mahkemesi olduğunu gösteren hükmün iptal edilmesi karşısında ve Anayasa Mahkemesi’nin açıkça başvuru yolu olarak idari para cezalarına karşı idare mahkemesini görevli kılan kararı karşısında görevsizlik kararı vermenin icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, karara yapılan itirazın reddi suretiyle kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Erdoğan BUYURGAN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Gürbüz GÜMÜŞAY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 20.12.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre:

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmeD.bilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde idari para cezası yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının, davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği, Başkanlıkça, idari yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği, başkaca usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

3.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin birinci fıkrasında, ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine, fenni mesule ve müteahhidine, istisnalar dışında özel parselasyon ile hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana para cezası verileceği kurala bağlanmış; anılan Yasa maddesinin itiraz merci olarak sulh ceza mahkemesini belirleyen beşinci fıkrası Anayasa Mahkemesi’nin 15.5.1997 tarihli ve E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararıyla; bir idari işlemin bir bölümünün idari yargının, diğer bir bölümünün ise adli yargının denetimine bırakılmasında, kamu yararı bulunmadığı, zira bu işlemlerin, kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili bir idari işlemin devamı ve idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğu, çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili olacağı, idarenin aynı yapı için aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı, idari bir işlemin bölünerek bir bölümünün idari yargının bir bölümünün de adli yargının denetimine bırakılmasında isabet bulunmadığı belirtilmek suretiyle iptal edilmiş olup, yasama organınca bu konuda düzenleme yapılmamıştır.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını gözeten Uyuşmazlık Mahkemesi, 3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesine göre verilen idari para cezalarına karşı açılan davaları, göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüştür.

3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesi, 9.12.2009 gün ve 5940 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değiştirilmiş ise de; idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.           

30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;

          a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

          b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

            uygulanır” denilmiştir.

Aynı Kanunun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu'ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı, ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul eD.n görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir. 

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; idari para cezasına konu yapı ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın(yıkım) da verildiği anlaşıldığından; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.

Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı açılacak davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 24.1.2006 gün ve E:2006/96, K:2006/66 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.12.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.