T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

ESAS    NO    : 2022/751

KARAR NO  : 2023/41

KARAR TR   : 23/01/2023

 

         

ÖZET: Hemzemin geçitte, tren çarpması sonucu meydana gelen ölüm nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

                       

 

 

 

K A R A R                 

 

Davacılar  : H. K vd.

Vekili         : Av. N.Y

Davalılar   : İdari Yargıda

                     1-Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü

                     2- Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı

                  : Adli Yargıda

                    Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacılar vekili, müvekkillerinden bir kısmının eşi ve babası, bir kısmının çocuğu ve kardeşi olan Z. K'un 04/12/2020 tarihinde, Manisa ili, ......Mahallesindetren çarpması sonucu vefat ettiğini, olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi, 450.000 TL maneviolmak üzere toplam 460.000 TL tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

2. Manisa 1. İdare Mahkemesi 24/03/2016 tarihli ve E.2016/250, K.2016/318 sayılı kararı ile, davanın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'ndan doğan sorumluluk davası kapsamında olduğunu belirterek, bu tür davaların görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

 

3. Danıştay 10. Dairesi 13/11/2018 tarihli ve E.2016/12566, K.2018/3488 sayılı kararı ile, olayda davalı idarelerin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı araştırılmak suretiyle işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, davanın görev yönünden reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmadığını belirterek, kararı bozmuştur. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Hemzemin geçitlerin bakım ve onarımı ile hemzemin geçitte gerekli emniyet tedbirlerinin alınması konusunda TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün sorumluluğu bulunduğu açıktır.

Olayda, davacılar tarafından, kazanın meydana geldiği hemzemin geçitte demiryolu uyarı ışıklandırması ve bariyer bulunmadığı, yayalar için yeteri kadar uyarıcı levha bulunmadığı ve güvenlik tedbirinin alınmadığı ileri sürülerek, her iki idarenin de kamu hizmetinin yürütülmesinde kusuru bulunduğundan bahisle uğranılan zararların tazmininin istenildiği görülmektedir.

Bu haliyle bakılan uyuşmazlık, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü Ana Statüsünde ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda davalı idarelere verilen görevlerin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda idarelerin hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanmakta olup, buna göre davanın görüm ve çözümünde idare mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmaktadır."

 

4. Manisa 1. İdare Mahkemesi 05/03/2020 tarihli ve E.2020/148, K.2020/215 sayılı kararı ile, 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olan kararı gereğince, "hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarından doğan uyuşmazlıkların adli yargıda görüleceğinin hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak açıklıkta düzenlendiği, dolayısıyla hemzemin geçitte tren-trafik kazası sonucu meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini" belirterek, önceki kararda ısrar edilmesine karar vermiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

 

5. Davacı vekili aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. Adli Yargıda

 

6. Manisa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 23/03/2021 tarihli ve E.2021/66, K.2021/93 sayılı kararı ile, kazanın hemzemin geçit olmayan tren yolu üzerinde meydana geldiği, 2918 sayılı Kanun kapsamında yer alan karayolu niteliğinde bulunmadığı, istemin idareye karşı idari yargı yerinde açılacak tam yargı davasında ileri sürülmesi gerektiğini belirterek,yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Davacı vekilince dosyaya sunulan olay yeri ölçeksiz basit krokiden demiryoluna paralel yollar gösterilmiş ise de demiryolunda karşıdan karşıya geçiş için herhangi bir geçit veya fiilen oluşturulmuş yaya yolu gösterilmediği, demiryolunun her iki tarafında korkuluk ve bariyer olmadığı, olay yeri veya yakınında demiryolunda üst geçit de bulunmadığı anlaşılmakla kaza hemzemin geçit olmayan tren yolu üzerinde meydana geldiğinden kaza yerinin 2918 Sayılı KTK kapsamında yer alan karayolu niteliğinde bulunmadığı anlaşıldığından bu istemin 2577 Sayılı İYUK 2/1 maddesi gereğince ilgili idareye karşı idari yargı yerinde açılacak tam yargı davasında ileri sürülmesi gerektiğindendavanın 6100 Sayılı HMK'nun 114/1-b bendinde yer alan yargı yolunun caiz olmasına ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle 115/2. fıkrası gereğince davanın usulden reddine"

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

7. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 1. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanunun amacı, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir."

 

8. Kanun’un“Kapsam” başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar.

Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa;

 

a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile,

b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da,

Bu Kanun hükümleri uygulanır."

 

9. Aynı Kanun'un "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde hemzemin geçidin tanımı şöyledir:

 

"Demiryolu geçidi (Hemzemin geçit) : Karayolu ile demiryolunun aynı seviyede kesiştiği bariyerli veya bariyersiz geçitlerdir,"

 

10. Kanun'un “Karayolu trafik güvenliği” başlıklı 13. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 

"Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür"

 

11. Yine Kanun'un 19/01/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesi şöyledir:

 

“İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”

 

12. 2918 sayılıKanun'un Geçici 21. maddesi şöyledir:

 

“Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz”

 

B. Yargı Kararları

 

13. Anayasa Mahkemesinin 27/03/2014 tarihli ve 28954 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

“…Anayasa Mahkemesinin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

14. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ın katılımlarıyla yapılan 23/01/2023 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, idari ve adli yargı yerleri arasında anılan Kanun’un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının ekinde idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

15. Raportör-Hakim Arzu ÇETİNDERE ŞAŞI'nın davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

16. Dava, kontrolsüz demiryolu geçidinde, davacılardan bir kısmının eşi ve babası, bir kısmının çocuğu ve kardeşi olan kişiye tren çarpması sonucu vefat etmesi nedeniyle, uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

 

17. Dava dosyalarının incelenmesinden, davacıların ortak murisleri olan Z. K’un kontrolsüz ve bekçisiz hemzemin geçitten geçerken, Alaşehir-Alsancak seferini yapmakta olan 32526 numaralı trenin çarpması sonucu vefat ettiği, davacıların uğradıkları zararlara karşılık maddi ve manevi tazminat istemiyle dava açtığı, kazanın olduğu yerin niteliğinin anlaşılabilmesi açısından dava dosyasında bulunan, Kriminal Dairesi Başkanlığı olay yeri inceleme raporu formunda, olayın meydana geldiği hemzemin geçitte demiryolu uyarı ışıklandırma, bariyer gibi unsurların bulunmadığının belirtildiği yine davalı teftiş kurulu kontrolörlüğü tarafından tanzim olunan raporda olayın vuku bulduğu yerin kontrolsüz ve bekçisiz hemzemin geçit olduğunun belirtildiği; olay yeri genel krokisi, Manisa Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/16224 numaralı iddianamesi ve soruşturma dosyasına sunulan bilirkişi rapor içeriğinde, davaya konu kazanın, kontrolsüz hemzemin geçitte gerçekleştiğinin belirtildiği anlaşıldığından, artık kazanın resmi olarak tanımlanmış bir hemzemin geçitte meydana geldiğinin kabulü ile uyuşmazlığın çözümünde 2918 sayılı Kanun'un uygulanması gerekmektedir.

 

18. 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, yukarıda belirtilen gerekçesi ile anılan kuralı Anayasa'ya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir.

 

19. Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, Kanun koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariylegörevkonusunda verilmişbir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Uyuşmazlık Mahkemesi olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karardır.

 

20. Bu durumda, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazaları da dahil olmak üzere oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

21. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Manisa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/03/2021 tarihli ve E.2021/66, K.2021/93 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Manisa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/03/2021 tarihli ve E.2021/66, K.2021/93 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

23/01/2023 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

            Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

          Muammer                   Nilgün                          Doğan                           Eyüp

            TOPAL                       TAŞ                         AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                Üye

                                              Ahmet                             Mahmut                          Bilal

                                          ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN