Hukuk Bölümü         2012/617 E.  ,  2012/487 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : E.Ö.

Vekili       : Av.F.A.D.

Davalılar  : 1- Sağlık Bakanlığı   (Adli Yargıda)

Vekili       : Av. M.A.

                    2- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (Adli Yargıda)

Vekili       : Av. M.B.

                    3- Odunpazarı Kaymakamlığı (İdari Yargıda) 

O L A Y  : Davacı vekili özetle; Odunpazarı Kaymakamlığı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde röntgen teknisyeni olarak görev yapan davacının, fiili hizmet zammından yararlanabilmesi nedeniyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 18.03.2011 tarihli Odunpazarı Kaymakamlığı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin işleminin iptali istemiyle davalı Odunpazarı Kaymakamlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.   

ESKİŞEHİR 2.İDARE MAHKEMESİ; 03.05.2011 gün, E:2011/480, K:2011/410 sayı ile özetle; 5510 sayılı yasanın 40.maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak çıkarılan uyuşmazlığın çözümünün adli yargı yeri olarak İş Mahkemelerinin görevinde olduğundan bahisle, 2577 sk.nun 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı, bu kez aynı taleple davalılar Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına karşı 22.06.2011 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ESKİŞEHİR İŞ MAHKEMESİ; 06.03.2012 gün,E:2011/1060,K:2012/127 sayı ile özetle; davanın kabulüne karar vermiş olup, temyiz başvurusu üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 14.05.2012 gün, E:2012/10418, K:2012/8696 sayı ile özetle,davacının 5434 sayılı yasanın 32/h maddesi kapsamında fiili hizmet zammının kesilmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın, idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay bozma ilamından sonra, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde;

ESKİŞEHİR İŞ MAHKEMESİ;19.10.2012 gün,E:2012/757,K:2012/795 sayı ile özetle; davacının 5434 sayılı yasanın 32/h maddesi kapsamında fiili hizmet zammının kesilmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın, idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden bahisle davanın  görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 24.12.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte olup, bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; Davacı tarafından, 18.03.2011 tarihli Odunpazarı Kaymakamlığı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin işleminin iptali istemiyle, kamu kurumu niteliğindeki davalı Odunpazarı Kaymakamlığı aleyhine ilk önce idari yargıda dava açılmış olup, İdare Mahkemesi ‘’5510 sayılı yasanın 40.maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak çıkarılan uyuşmazlığın çözümünün adli yargı yeri olarak İş Mahkemelerinin görevinde olduğundan bahisle, 2577 sk.nun 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine’’ karar vermiş olup, sonrasında ise, davacı tarafından aynı taleple bu kez yine kamu kurumu niteliğindeki Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Sağlık Bakanlığı davalı olarak gösterilmek suretiyle adli yargıda dava açılmış ve İş Mahkemesi ‘’davacının 5434 sayılı yasanın 32/h maddesi kapsamında fiili hizmet zammının kesilmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın, idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden bahisle davanın  görev yönünden reddine’’ karar vermiştir. 

Davacı tarafından, adli yargı  yerinde dava açılırken hem kamu kurumu niteliğindeki Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, hem de Sağlık Bakanlığı'nın davalı olarak gösterilmiş olmasına karşın, idari yargı yerinde dava açılırken sadece kamu kurumu niteliğindeki Odunpazarı Kaymakamlığı’nın davalı olarak gösterilmiş oluşu birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar adli yargı yeri ile idari yargı yerindeki davalılar birbirinden farklı ise de, davacının talep konusunun Odunpazarı Kaymakamlığı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin işlemi olduğu, iptali talep edilen işlemin netice itibariyle idarece tesis edilmiş olan bir işlem olduğu, somut olayda farklı yargı kollarındaki hasımların netice itibariyle aynı mahiyetli işlemi yapabilecek konumda oldukları hep birlikte değerlendirildiğinde, adli yargı yeri ile idari yargı yeri arasında 2247 sk.nun 14.maddesi kapsamında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğunun kabulünün usul ekonomisi açısından da gerekli olduğu anlaşılmıştır.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Odunpazarı Kaymakamlığı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde röntgen teknisyeni olarak görev yapan davacının, fiili hizmet zammından yararlanabilmesi nedeniyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 18.03.2011 tarihli Odunpazarı Kaymakamlığı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; Odunpazarı Kaymakamlığı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde röntgen teknisyeni olarak görev yapan davacının 15.08.1977 tarihi itibariyle sigortalı olarak işe başladığı, 13.06.2008 tarihli dilekçe ile Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi Baştabipliğine müracaat ederek fiili hizmet zammından yararlanıp yararlanamayacağına dair bilgi verilmesini talep ettiği,Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin 18.03.2012 tarihli cevabi yazısı ile, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Emekli Sandığı Hizmet Borçlanması ve İşlemler Dairesi Başkanlığının 04.02.2008 tarihli yazısında diş bölümünde çalışan diş hekimleri ve röntgen teknisyenlerinin direkt olarak şuaya maruz kalması söz konusu olmadığından diş muayenehane ve laboratuvarlarında çalışanların 1621 sayılı yasayla verilmesi öngörülen fiili hizmet süresi zammından yararlandırılmalarına imkan bulunmadığının belirtildiği ifade edilerek, bu sebepten merkezde görev yapan Röntgen Teknisyenlerinin fiili hizmet süresi zammından ve şua izninden yararlanamadığı ifade edilmiş olmakla, davacı tarafından bu işleminin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.       

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce 15.08.1977 tarihinde işe başlamış olan davacı tarafından açılan davanın idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Eskişehir 2.İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Eskişehir 2. İdare Mahkemesi’nin 03.05.2011 gün, E:2011/480, K:2011/410 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.