T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS       NO : 2016/481

          KARAR   NO : 2016/495

          KARAR   TR  : 24.10.2016

 

ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı      : M.G. Sig. A.Ş.

Vekili        : Av. S.K.

Davalı       : Karayolları Genel Müdürlüğü

 

 

O L A Y :  Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; : müvekkili şirkete sigortalı 34 LTR 99 plakalı araç sürücüsü M.M.'ın 7/06/2013 günü, yol zemininde bulunan uzunluğu 8.50 metre, genişliği 1 metre, derinliği ise 20 cm olan çukura düşmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, sigortalıya araç bedeli olarak 3.324,00 TL ödendiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı kurumun asli kusurlu bulunduğunu, bu nedenle hakkında İstanbul 28. İcra Müd. 2015/12546 sayılı dosyasıyla takip yapıldığını ancak davalının bu takibe itiraz ettiğinin belirtildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalı kurumdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 14.12.2015 gün ve E:2015/547, K:2015/600 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1 -b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı gerekçesiyle, dava dilekçesinin yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bahse konu trafik kazası sebebiyle uğranıldığını belirttiği maddi zararın davalı idareden rücuen tazmini istemiyle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

ŞANLIURFA 1. İDARE MAHKEMESİ: 2.6.2016 gün ve E:2016/246 sayı ile, 2918 sayılı Kanun'un 6099 sayılı Kanun ile değişik 110. maddesi hükmü gereği anılan kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğinin hüküm altına alındığı; bu durumda, uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanun ile davalı idareye yüklenen sorumluluktan kaynaklandığı anlaşıldığından, anılan Kanun hükmü gereğince davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği sonucuna varıldığından, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 24.10.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete sigortalı 34 LTR 99 plakalı araç sürücüsü Murat Manap'ın 7/06/2013 günü, yol zemininde bulunan uzunluğu 8.50 metre, genişliği 1 metre, derinliği ise 20 cm  olan çukura düşmesi  sonucu  maddi  hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, sigortalıya araç bedeli olarak 3.324,00 TL ödendiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı kurumun asli kusurlu bulunduğunu, bu nedenle hakkında İstanbul 28. İcra Müd. 2015/12546 sayılı dosyasıyla takip yapıldığını ancak davalı tarafından bu takibe itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalı kurumdan tahsili istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

              İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.12.2015 gün ve E:2015/547, K:2015/600 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.12.2015 gün ve E:2015/547, K:2015/600 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.10.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN