T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO     : 2017 / 91

          KARAR NO : 2017 / 165

          KARAR TR   : 13.3.2017

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

 

       

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A.S.A.Ş.

Vekilleri       : Av. M. K.D., Av.H.A.İ.

Davalı          : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av.N.Ö.

 

O L A Y  : Davacı vekili; müvekkili Şirketin; Kasko Sigorta Poliçesi ile B. İ. İnş. Tah. Taş. Mer. Hay. Gıda Tic. Ltd. Şti.’nin maliki olduğu 69 … 222 plakalı aracı sigortaladığını; 06.11.2013 tarihinde, saat 18.00 sıralarında, sürücü S.K.’ın sevk ve idaresindeki 24 … 156 plakalı aracıyla Gümüşhane ili, Kelkit İlçesi istikametinden Erzincan istikametine seyri esnasında +41 km. geldiğinde yolun bittiğini ve başka bir yere bağlandığını, işaretleme olmaması nedeniyle fark edemediğini ve sürücü B. İ.’in sevk ve idaresindeki/sigortalı 69 …222 plakalı araca çarptığını, bunun sonucunda yaralanmalı, maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; kaza tespit tutanağında, kazanın meydana geldiği bölgede yol çalışması olduğu, fakat yol çalışması olduğuna dair herhangi bir trafik işaretçisi veya trafik işaret levhasının olmadığının tespit edildiğini,  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nu ihlal eden davalının %100 oranında kusurlu olduğunu; kazanın meydana geldiği yolun yapım ve bakımından sorumlu kuruluş olarak can ve mal güvenliği için gerekli tedbirleri almanın, karayolu yapısını trafik güvenliğini sağlayacak şekilde bulundurmanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve ilgili Karayolları Trafik Yönetmeliği gereğince davalı kurumun yasal görevi ve sorumluluğu içerisinde olduğunu;  kaza neticesinde sigortalı araçta 8.400,00-TL hasar oluştuğunu; hasar bedelinin 20.01.2014 tarihinde sigortalıya ödendiğini, müvekkili şirketin TTK.nun 1472.maddesi gereği sigortalısının haklarına halef olarak rücu hakkını kazandığını; idari başvurularının davalı İdare tarafından zımnen reddedildiğini ifade ederek; her türlü fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.400,00 TL rücuen tazminatın ödeme tarihi olan 20.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle, 20.05.2014 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Trabzon İdare Mahkemesi; 24.06.2015 gün ve E:2014/729, K:2015/980 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiş, davalı İdare bu karara itiraz etmiştir.

TRABZON BÖLGE İDARE MAHKEMESİ;16.2.2016 gün ve E:2015/1551, K:2016/177 sayı ile, “(…)  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, belediyelerin bu kanunun uygulanmasıyla ilgili görevleri sayılarak bu bağlamda belediyelerin yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarını trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmak, can ve mal güvenliği yönünden gerekli işaretlemeleri yaparak önlemleri almak, yol yapısı veya işaretleme yetersizliği yüzünden trafik kazalarının vukubulduğu yerlerde, yetkililerce teklif edilen tedbirleri almakla görevli olduğu düzenlenmiştir.

Aynı Kanunun 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde ise, “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” hükmüne, Geçici 21. maddesinde de, Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir.

(…)

Bu durumda; davalı idarenin, trafik kazasının meydana geldiği karayolunda 2918 sayılı Kanun kapsamındaki bakım ve onarım sorumluluğuna dayanan davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 02.02.2015 gün ve E:2015/56, K:2015/72 kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, itirazın kabulü ile Trabzon İdare Mahkemesi'nce verilen 24/06/2015 gün ve E:2014/729, K:2015/980 sayılı kararın BOZULMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 14/3. ve 15/1-a. madde hükümleri uyarınca davanın görev yönünden reddine(…)” kesin olarak karar vermiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle, 22.3.2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 20.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 1.11.2016 gün ve E:2016/143, K:2016/382 sayı ile, “(…) Davanın; kasko poliçesine dayalı olarak karayolundaki trafik işaretlemesi eksikliğinden kaynaklı, davalı kusuruna dayalı olarak sigortalıya ödenen tazminatın olaya sebebiyet veren davalıdan rücuen tahsili talepli tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.

(…) davacı sigorta şirketine Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan sigortalı araç ile dava dışı Bayburt İbişoğulları İnş. Taah. Taş. Mer. Hay. Gıda Tie. Ltd. Şti.'ye ait ve sürücüsü Bedri İbiş sevk ve idaresindeki davacı sigorta şirketince sigortalı 69 AD 222 plakalı araç ile meydana gelen yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası sonucunda sigortalı araçta oluştuğu tespit edilen 8.400,00 TL hasar bedelinin davacı sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödendiği, tanzim edilen kaza tespit tutanağı ile kazanın meydana geldiği bölgede yol çalışması olduğu, fakat yol çalışması olduğuna dair herhangi bir trafik işaretçisi veya trafik işaret levhasının olmadığının tespit edilerek, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun Karayolları Genel Müdürlüğü’nün ihlal ettiği, yol işaretlemesinden kaynaklı hizmet kusuru nedeniyle Karayolları Genel Müdürlüğünün kusurlu olduğu iddia edilerek Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı rücuen tahsili için bu davanın açıldığı, doğrudan hizmet kusuruna dayalı olarak açılan iş bu davanın esas itibariyle tam yargı davası türünden olduğu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin trafik kazası sonucu hizmet kusuruna dayalı olarak doğrudan tazminat talepli olarak idare aleyhine açılan davalarda görevli yargı yerinin idari yargı yeri olduğuna dair yerleşmiş içtihatları da nazara alınarak bu davanın tam yargı davası türünden olduğu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) 2. Maddesinin birinci fıkrasının b bendi gereğince, idare mahkemesinde tazminat davası olarak açılması gerektiği, hizmet kusuruna dayalı olarak bu davanın açıldığı, olayın trafik kazasından kaynaklanmış olmasının bu davanın adli yargı yerinde görülmesi sonucunu doğurmayacağı da gözetilerek, tam yargı davası niteliğindeki bu dava ile ilgili olarak yargı yolunda hataya düşülmek suretiyle iş bu davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olduğu anlaşıldığından, görev hususu dava şartı olup resen gözönünde tutulması gerektiğinden, görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair aşağıdaki hükmün tesisi yasal görülmüştür.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,

1-2577 sayılı İYUK 2. Maddesinin 1. Fıkrasının (b) bendi gereğince açılan dava idarenin hizmet kusuruna dayandığından bu nedenle tam yargı davası olarak idare mahkemesine açılması gerektiğinden görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine…” karar vermiş; bu karar istinaf isteminde bulunulmaksızın kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 13.3.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının,  Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise  davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketçe sigorta edilen 69 … 222 plakalı aracın 06.11.2013 günü saat 18:00 sularında B.i.sevk ve idaresinde iken Kelkit ilçesi istikametinden Erzincan istikametine doğru seyrettiği sırada, Devlet Karayolunun 41. kilometresinde yolun bitmesi ve başka yola bağlanması nedeniyle trafik kazasına karıştığı; sigortalı araçta maddi hasar oluştuğu; kazanın oluşmasında,  can ve mal güvenliği için gerekli tedbirleri almayan, karayolu yapısını trafik güvenliğini sağlayacak şekilde bulundurmayan davalı idarenin sorumluluğu bulunduğundan bahisle, araç hasarı nedeniyle ödenen miktarın rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.  

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 20.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1.11.2016 gün ve E:2016/143, K:2016/382 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 20.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1.11.2016 gün ve E:2016/143, K:2016/382 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.3.2017  gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU VE OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                       KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.13.3.2017

 

 

                                                                ÜYE

                                                  Süleyman Hilmi AYDIN