T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 503

            KARAR NO  : 2016 / 509

            KARAR TR   : 24.10.2016

ÖZET : İcra takibine yapılan itirazın iptali ve duran takibin devam edilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

                                                          

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : E.Sigorta A.Ş.

Vekilleri       : Av.D. B., Av.Ö.Y. B.

Davalı          : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av.Y. P.

 

O L A Y      : Davacı vekili;  müvekkili Şirket tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalı 21 … 900 plaka sayılı aracın 02.02.2012 tarihinde F. K.'nın sevk ve idaresinde Diyarbakır istikametinden Siverek istikametine doğru seyir halindeyken, Km 32+700'e geldiğinde sağ şeritte bulunan çukurlara aracın sol ön ve sol arka tekerleği ile girerek iki lastiğin patlaması ve sağ ön tekerlek jantının hasar görmesi neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; kaza sonucu müvekkili Şirketin, 31.07.2012 tarihinde ilgilisine 1.129,00 TL ödediğini, kazanın meydana gelmesinde, yolun bakım ve onarımından sorumlu olan idarenin kusurlu olduğunu; müvekkilinin, ilgilisine ödediği miktarı Davalıdan tahsil etmek amacıyla Diyarbakır 8.İcra Müdürlüğü'nün 2013/11 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının borca itiraz ettiğini, haksız olan itirazın İptalinin gerektiğini ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Davalının Diyarbakır 8.İcra Müdürlüğünün 2013/11 Esas nolu dosyasına yaptığı bütün itirazların iptaline karar verilmesi istemiyle 24.6.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Diyarbakır 5.Asliye Hukuk Mahkemesi; 23.1.2014 gün ve E:2013/726, K:2014/85 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek; davanın kabulü ile davalı tarafın Diyarbakır 8. İcra Müdürlüğünün 2013/11 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına karar vermiş; hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi; 6.5.2014 gün ve E:2014/7881, K: 2014/7123 sayı ile,”(…)  Davacı, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'nü hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. İdari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunan zararın ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında değinildiği üzere tam yargı davasının konusunu oluşturur. Bu davaların ise 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir. Yargı yolu dava şartlarından olup mahkemece resen incelenmesi ve dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA…” karar vermiş; karar düzeltme istemi de aynı Dairece; 25.12.2014 gün ve E:2014/20200, K:2014/19438 sayı ile reddedilmiştir.

DİYARBAKIR 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:12.5.2015 gün ve E:2015/106, K:2015/175 sayı ile, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyduktan sonra; “Tüm dosya kapsamına göre; davacı, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'nü hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. İdari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunan zararın ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında değinildiği üzere tam yargı davasının konusunu oluşturur. Bu davaların ise 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2.maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir. Bu nedenle dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davada idari yargı görevli olduğundan dava dilekçesinin görev yönünden REDDİNE…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa aynı istemle 11.9.2015 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 1. İDARE MAHKEMESİ: 16.9.2015 gün ve E:2015/1041, K:2015/885 sayı ile, “(…) Somut uyuşmazlıkta, idarenin hizmet kusurundan doğan tam yargı davasına konu olabilecek bir alacak ilamsız icra takibine konu edilmiştir. Bu tür bir alacağın tahsilinde icra dairesi görevsiz olduğundan dava önşartı olan geçerli bir icra takibinin bulunması koşulu gerçekleşmemiştir. Adli Yargı yerince, önşart yokluğu kapsamında açılan davanın değerlendirilmesi gerekirken, dava görev yönüyle reddedilmiştir.

2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesinde; "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir." hükmüne yer verildiğine göre itirazın iptali davaları açıkça adli yargının görev alanına girmektedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04.04.2007 gün ve 2007/4-141 E-188 K; 23.06.2010 gün ve 2010/7-332 E- 344 K; 14.04.2010 gün ve 2010/7-184-214 K; 22.12.2010 gün ve 2010/3-635 E- 686 Karar sayılı ilamlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.

İdari yargının görev alanına giren davalar, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan alacak ve tazminat davalarıdır. Oysa İncelenmekle olan iş bu dava itirazın iptali istemine ilişkin olup, yukarıda belirtildiği gibi 2004 sayılı İİK 58, 60, 61, 62, 65 ve 67.madde hükümleri uyarınca itirazın iptali davaları idari yargının görev alanında olmayıp adli yargının görev alanına girmektedir.

Nitekim, Adli ve İdari yargı merciileri arasındaki görev uyuşmazlıklarını gidermek ve görevli yargı kolunu belirlemek üzere görevli bulunan Uyuşmazlık Mahkemesinin bu konudaki istikrarlı kararları (13.05.2013 gün E.2012/305, K:2013/632 sayılı kararı v.b.) itirazın iptali davalarında görevli yargı kolunun adli yargı olduğu yönündedir.

Diğer yandan, 2247 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükümleri uyarınca, bakılmakta olan davanın kesinleşmesinden sonra, taraflardan birinin istemi halinde görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderileceği de açıktır.

Açıklanan nedenlerle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun'un 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş; itiraz edilmesi üzerine Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesince; 8.4.2016 gün ve E:2015/4418, K:2016/912 sayı ile, itiraz istemi reddedilerek onanan görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 24.10.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren idari yargı yerince, adli yargı dava dosyasının da temin edilerek dava dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Diyarbakır 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.5.2015 gün ve E:2015/106, K:2015/175 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.5.2015 gün ve E:2015/106, K:2015/175 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.10.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN