T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 10

            KARAR NO : 2015 / 18

            KARAR TR   : 26.01.2015

ÖZET: Asliye Hukuk Mahkemesi kararının, davanın idareye karşı açılması gerektiğine ilişkin olması ve idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı mahiyetini taşımaması karşısında; 2247 sayılı Yasa’nın 19. Maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

Davacı             : M.V.

Vekilleri          : Av. A.E. & Av. L.Ö.

Davalılar         : 1- A.B.                                                        (Adli Yargıda)

Vekilleri          : Av. R.I. & Av. S.C.

  2- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı   (İdari Yargıda)

                                    

O L A Y         : Davacı vekili Adnan Bahar’ı davalı olarak gösterdiği dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkillerinin ve davalının Ödemiş Belediye İtfaiye Müdürlüğü’nde çalıştıklarını, olay tarihi olan 28.05.2011 tarihinde davalının müvekkillerine sinkaflı hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, bunun üzerine davacı müvekkillerinin suç duyurusunda bulunduğunu ve Ödemiş Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2011/847 Esas ve 2012/203 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında her iki müvekkiline yönelik eylemleri yönünden ayrı ayrı tehdit ve hakaret suçundan dolayı mahkumiyet kararı verildiğini, netice itibari ile de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, davalının eyleminin davacı müvekkillerinin kişilik haklarına ağır saldırı niteliğinde olduğunu belirterek; davacı Kadir ve Mustafa için ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminatın, 28.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır. 

Ödemiş 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 13.06.2012 gün ve 2012/188 Esas, 2012/347 Karar sayılı kararı ile özetle; davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar vermiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 4.Hukuk Dairesi: 05.06.2013 gün ve 2012/11776 Esas, 2013/10703 Karar sayılı ilamı ile özetle; “...Dava konusu olayda; tarafların Ödemiş Belediyesi İtfaiye Müdürlüğünde şoför olarak görev yaptıkları, olay tarihinde itfaiye çavuşunun izinli bulunması nedeniyle geçici olarak itfaiye çavuşunun izinli bulunması nedeniyle geçici olarak itfaiye çavuşluğu görevini yapmakta iken, itfaiye araçlarının yanlış park edilmesi nedeniyle davacılara hakaret ve tehditte bulunan davalının, görev sırasında ve görevinden dolayı davacıları zarara uğrattığı ileri sürüldüğüne göre, Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabileceğine, kamu görevlisi hakkında adli yargı yerinde dava açılamayacağına göre, kast ve kusur aranmaksızın husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir.” demek suretiyle kararın bozulmasına hükmetmiştir.

Davacılar vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 4.Hukuk Dairesi 28.11.2013 gün ve E:2013/15026, K:2013/18706 sayılı ilamı ile özetle; “Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 5236 sayılı Yasa ile eklenen Ek Madde 4’e göre karar düzeltmeye konu bölümünün 11.100,00 TL’den az olması durumunda karar düzeltmesi yoluna gidilemez. Somut olayda karar düzeltmeye konu olan tutar bu düzeye ulaşmadığından dilekçenin reddine” şeklinde karar vermiştir.

Ödemiş 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 14.02.2014 gün ve 2013/691 Esas, 2014/84 Karar sayılı kararı ile: “…Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamından; tarafların Ödemiş Belediyesi İtfaiye Müdürlüğünde şoför olarak görev yaptıkları, olay tarihinde itfaiye çavuşunun izinli bulunması nedeniyle geçici olarak itfaiye çavuşluğu görevini yapmakta iken itfaiye araçlarının yanlış park edilmesi nedeniyle davacılara hakaret ve tehditte bulunan davalının, görev sırasında ve görevinden dolayı davacıları zarara uğrattığı ileri sürüldüğüne göre, Anayasa’nın 129/5 maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1 maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabileceğine, kamu görevlisi hakkında adli yargı yerinde dava açılmayacağına göre kast ve kusur aranmaksızın husumet nedeni ile davanın reddine karar vermek gerekmiş” şeklindeki gerekçesi ile husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermiş, taraflarca temyiz talebinde bulunulmaması üzerine verilen karar 19.04.2014 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili bundan sonra müvekkillerinden sadece Mustafa Vurandamar’ı temsilen ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı davalı olarak göstermek suretiyle aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

            İzmir 3.İdare Mahkemesi: 27.11.2014 gün ve 2014/1215 Esas sayılı kararı ile aynen; Dava dosyası ile Mahkememizin E:2014/1214 sayılı dosyasının birlikte incelenmesinden, davacı ile birlikte A.B isimli kişinin İzmir Ödemiş Belediyesinde çalışmakta iken anılan kişi tarafından davacıya hakaret edildiği ve davacıyı tehdit ettiği gerekçesiyle Ödemiş 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açıldığı, anılan mahkemenin 13.06.2012 tarih ve E:2012/188, K:2012/347 sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 05.06.2013 tarih ve E:2012/11776, K:2013/10703 sayılı kararı ile uyuşmazlığın idari yargının görev alanı içerisinde bulunduğu gerekçesi ile kararın bozulduğu, bozma üzerine 14.02.2014 tarih ve E:2013/691, K:2014/84 sayılı karar ile bozma kararına uyularak davanın görev yönünden reddine karar yerilmesi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır./2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. Maddesinde ‘Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler./Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.’ hükmüne yer verilmiştir./Bu itibarla; olayda kamu görevlisi tarafından işlenen hakaret ve tehdit suçunun, tamamen kişisel husumetten kaynaklanması nedeniyle idari faaliyet ile zarar arasında nedensellik bağı bulunmadığından, İdarenin sorumluluğu bulunmamaktadır./Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanı içerisinde bulunmadığı ve davanın önceki görevsizlik kararı veren Asliye Ceza Mahkemesi'nin görev alanı içerisinde kaldığı sonucuna varıldığından, yukarıda hükmüne yer verilen 2247 sayılı Kanun uyarınca, görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmak gerekmiştir”. şeklindeki gerekçesi ile davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirterek, 2247 sayılı Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK,  Nurdane TOPUZ, Mehmet Ali DURAN, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 26.01.2015 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, başvurunun reddi yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un başvurunun reddi gerektiği, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Anayasa’nın 158. Maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğu belirtilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ela görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”, 14. maddesinde,  “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” denilmiştir. Aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

            Olayda, adli ve idari yargı yerlerinde, Ödemiş Belediye Başkanlığı İtfaiye Müdürlüğü’nde şoför olarak görev yapan davacının, aynı yerde vekaleten itfaiye çavuşu olarak görev yapan davalının hakaret ve küfürleri nedeniyle kişilik haklarına ağır saldırıya maruz kalması sonucunda uğramış olduğu manevi zararın tahsili amacıyla açıldığı anlaşılmaktadır.

Dosyalar üzerinde yapılan inceleme neticesinde; görev uyuşmazlığına konu Ödemiş 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14.02.2014 gün ve E:2013/691, K:2014/84 sayılı kararında “Davanın husumet nedeniyle reddine” karar verildiği ve kararın kesinleştiği; bu kararın ardından açılan dava sonucu İzmir 3.İdare Mahkemesi’nin 27.11.2014 gün ve 2014/1215 Esas sayılı kararında ise “...davanın Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanı içerisinde kaldığı sonucuna varıldığından, davanın görev yönünden reddine” şeklinde karar verildiği anlaşılmaktadır.

 Görüldüğü üzere, Ödemiş 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararının, davanın idareye karşı açılması gerektiğine ilişkin bulunduğu, anılan kararın “yargı yolunu değiştiren ve idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığından”, adli ve idari yargı yerleri arasında, 2247 sayılı yasanın aradığı biçimde görev uyuşmazlığı oluştuğundan söz etmek mümkün değildir. 

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 26.01.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Mehmet Ali  

DURAN

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT