T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 289

            KARAR NO  : 2016 / 335

            KARAR TR   : 6.6.2016

ÖZET : Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde usta öğretici olarak görev yapan davacı tarafından, fiilen çalıştığı günler karşılığı kıdem ve ihbar tazminatı,  fazla mesai ücreti alacakları, hafta tatili, resmi tatil ve dini bayramlardaki çalışma ücreti ve kullandırılma-mış yıllık ücretli izin alacaklarının ödenmesi  istemiyle açtığı davanın; özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

                                                          

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : R. Ö.

Vekili              : Av. A. Y.

Davalı             : Milli Eğitim Bakanlığı(Bitlis/Güroymak Halk Eğitim Müdürlüğü’ne İzafeten)

Vekili              : Haz.Av. İ. İ.

 

O L A Y         : Davacı vekili; müvekkilinin 13.03.1997 tarihinde Bitlis/Güroymak Halk Eğitim Müdürlüğünde usta öğretici (folklor hocası) olarak işe başladığını, 2009 yılının Mart ayında ise  anılan Müdürlük tarafından işine son verildiğini; 13.03.1997 tarihinden 2008 yılına kadar (2008 yılı dahil) eğitim dönemi olan Ekim - Haziran ayları arasında (9 aylık dönem), 2009 yılında ise Ekim-Mart ayları arasında toplam 108 ay (9 yıl) fiilen çalıştığını, günlük mesaisinin tamamını işe ayırdığını; bu tarihlerde sigortasının yatırıldığını; iş akdinin hiçbir haklı sebep ve gerekçe gösterilmeksizin feshedilmiş olması nedeni ile kıdem ve ihbar tazminatları, fazla çalışmış olması nedeni ile fazla mesai ücretleri, hafta sonları, resmi tatillerde ve dini bayramlarda çalışmış olması nedeni ile de hafta tatili, resmi tatil ve dini bayramlardaki ücretlerinin keza, kullandırılmayan ücretli izin alacaklarının ödenmesinin gerektiğini ifade ederek;  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik; kıdem  ve ihbar tazminatı,  fazla mesai ücreti alacakları, hafta tatili, resmi tatil ve dini bayramlardaki çalışma ücreti ve kullandırılmamış yıllık ücretli izin alacakları olmak üzere toplam 1.000-TL alacağın, akdin fesih tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi, muhakeme masrafları ve avukatlık ücreti ile birlikte davalı işverenden tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmış; daha sonra bu miktar arttırılarak, 12.216,44.-TL.na çıkartılmıştır.

GÜROYMAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(İŞ MAHKEMESİ SIFATIYLA): 15.2.2012 gün ve E:2011/12, K:2012/32 sayı ile, davanın "kıdem, ihbar tazminatları ile fazla mesai, yıllık ücretli izin ve hafta tatili, bayram tatili alacakları" istemine ilişkin bulunduğu; öncelikle "davacının davalı kurum ile olan ilişkisinin iş akdi mi yoksa statü ilişkisi mi olduğu"nun çözülmesinin gerektiği; somut olayda; davacı kurs öğretmeninin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 89. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunun 25/01/1986 tarih ve 86/10340 sayılı Kararnamesi ile çıkarılan ( Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliğinin 55. Maddesi)  gereğince işe alındığı, Kaymakamlık onayı ile de işe başlatıldığı; bu durumda taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdine değil statü hukukuna dayandığının kabul edilmesi gerektiği; davacının sosyal güvenlik bakımından Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilişkilendirilmiş olmasının sonuca etkisinin bulunmadığı; bu durumda davanın adli yargı yerinde değil idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği gerekçesiyle;   dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 22.Hukuk Dairesince;  21.3.2013 gün ve E: 2012/16858, K:2013/5919 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Van 1.İdare Mahkemesinin 12.1.2015 gün ve E:2013/1014, K:2015/34 sayılı ve Ankara 11.İdare Mahkemesinin 16.3.2015 gün ve E:2015/79, K:2015/315 sayılı karşılıklı yetkisizlik kararları üzerine, Danıştay 11.Dairesi; 18.9.2015 gün ve E:2015/5226, K:2015/4241 sayı ile, davanın görüm ve çözümünde Ankara 11.İdare Mahkemesinin yetkili olduğuna karar vermiştir.

ANKARA 11.İDARE MAHKEMESİ: 26.4.2016 gün ve E:2016/56 sayı ile,  506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar...” denildiği, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş olduğu; 506 sayılı yasa hükümlerinin 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı;  5510 sayılı Kanunun 3.maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişinin sigortalı olarak tanımlandığı; 79.madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verildiği; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” hükmünün yer aldığı; öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğunun belirtildiği; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı, ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiş olduğu; diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemelerinin kurulacağı hükmünün yer aldığı; dosyanın incelenmesinden; davacının, davalı idareye verdiği ve tek taraflı olarak imzaladığı bir taahhütnameye istinaden, Bitlis Valiliği bünyesinde düzenlenen Meslek Edindirme Kurslarında usta eğitici sıfatıyla çalıştığı; sözleşmesinin 2009 yılı Mart ayı itibariyle tek taraflı olarak sonlandırıldığı, bu fesih işleminin ardından, davacı tarafından tarafına ödenmesi gerektiğini iddia ettiği kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücretleri alacaklarına ilişkin, toplam 12.216,44 TL tazminatın sözleşmesinin fesih edildiği tarihten itibaren faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı; olayda davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan şekliyle, memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçi kapsamında bulunmadığı; idareye verdiği bir taahhütnameye istinaden, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, dolayısıyla taahhütnameyle kurulan ilişkinin, Türk Borçlar Kanununda tanımını bulan hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğunun kabulünde zorunluluk bulunduğu;  buna göre; davacının statüsü dikkate alındığında ve iş mevzuatından kaynaklanan talepleri gözetildiğinde; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı; nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 30.09.2013 tarih ve E:2013/851, K:2013/ 1277 sayılı kararının da bu yönde olduğu gerekçesiyle; Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyiş Hakkında Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için, iş bu dosya ile birlikte Mahkemelerince temin edilen, Güroymak Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2011/12 sayılı dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Zafer TURANLI, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.6.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Bitlis/Güroymak Halk Eğitim Müdürlüğünde usta öğretici (folklor hocası) olarak görev yapan davacının, 1997-2009 tarihleri arasında fiilen çalıştığı günler karşılığı kıdem ve ihbar tazminatı,  fazla mesai ücreti alacakları,        hafta tatili, resmi tatil ve dini bayramlardaki çalışma ücreti ve kullandırılmamış yıllık ücretli izin alacaklarının faizi ile birlikte ödenmesi  istemiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı  Kanunun  3.maddesinde;  kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan  Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde,  Kanunun amacının,  işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan  “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,  ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler:

A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.)

B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacının 1997-2009 yılları arasında Bitlis/Güroymak Halk Eğitim Müdürlüğünde usta öğretici (folklor hocası) olarak çalıştığı; davanın, fiilen çalışmış olduğu günler karşılığı kıdem ve ihbar tazminatı,  fazla mesai ücreti alacakları, hafta tatili, resmi tatil ve dini bayramlardaki çalışma ücreti ve kullandırılmamış yıllık ücretli izin alacaklarının ödenmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

 Davacının, 506 sayılı Yasa yürürlükte iken mahalli mülki amirin tasarrufu ile çalıştığı, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, davacının taleplerinin İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 11. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Güroymak Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) verdiği görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 11. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Güroymak Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 15.2.2012 gün ve E:2011/12, K:2012/32 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Zafer

TURANLI

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN