T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS       NO : 2016/178    

          KARAR   NO : 2016/222

          KARAR   TR  : 11.04.2016

            

ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı            : A. Sigorta A.Ş.

            Vekili              : Av. M.M.E.

            Davalı              : Karayolları Genel Müdürlüğü     

            Vekili              : Av. A.I.

           

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde, 34 FY 6994 plakalı aracın müvekkili şirkete 38397508 nolu Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalı aracın 10.10.2011 tarihinde E-80 Tem Otoyolu Edirne Havaalanı istikametinde seyir halinde iken girilmez levhasının yol ayrımından 30 m ileride olması ve yolda aydınlatmanın olmamasından dolayı ayrım önünde bulunan beton bariyere çarpması nedeniyle hasara uğradığını, 10.000,00 TL hasar bedelini sigortalıya ödendiğini, TTK. 1301. Maddesi hükmü gereğince sigortalının haklarına halef olduklarını, davalının dava konusu olayın oluşumunda kusurlu ve sorumlu olduğunu, İstanbul 22. İcra Müdürlüğünün 2012/410 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe davalının itiraz ettiğini, borçlu hakkındaki icra takibine haksız ve sebepsiz olarak borca itiraz eden davalı-borçlunun itirazlarının reddi ile duran takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 26 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ: 24.10.2013 gün ve E:2012/74, K:2013/119 sayı ile, tazminat isteminin dayanağının davalının hizmet kusuru olduğu, kamu hizmetinin ifası ve icrası ile ilgili tazminat talep edildiği, davalının bir kamu kurumu olduğu anlaşılmakla mahkemelerinin davaya bakmaya görevli olmadığından yargı yolu bakımından görevsizliğine karar vermiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 26.5.2014 gün ve E:2014/9422, K:2014/8369 sayı ile, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

İstanbul 6. İdare Mahkemesi : 19.11.2014 gün ve E:2014/2361, K:2014/2042 sayı ile, davacı şirketin sigortalısının 10.10.2011 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında oluşan zararının ödenmesi sebebiyle, davalı idarenin kusurlu olduğu iddiasıyla rücuen tazmini için yapılan icra takibine itiraz neticesi itirazın iptali için açılan adli yargıdaki davada mahkemece görev ret kararı verilmesi ve kararın kesinleşmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmış olup, davadaki istemin "fazlaya dair hakların saklı kalması kaydıyla, haksız ve dayanaktan yoksun itirazının iptaline, takibin devamına ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesi" olduğu, mevzuat hükümleri gereği, idari yargı yerlerinde açılacak davaların, iptal, tam yargı, iptal ile birlikte tam yargı davaları olabileceği, itirazın iptali, takibin devamı, icra inkar tazminatına karar verilmesi şeklinde talepler olamayacağından dava dilekçesinin bu haliyle kabulüne imkan bulunmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15.maddesinin 1/d.bendi uyarınca bu kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içinde 3.maddeye uygun şekilde düzenlenerek noksanı tamamlandıktan sonra harç alınmaksızın yeniden dava açmakta muhtar olmak üzere reddine karar vermiştir.

Davacı vekili süresi içerisinde dava dilekçesindeki eksiklikleri ikmal ederek davalı idarenin kusuru nedeniyle meydana gelen kaza sonucunda sigortalıya ödenen tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsili istemiyle yeniden idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 6. İDARE MAHKEMESİ : 25.3.2015 gün ve E:2014/2564, K:2015/758 sayı ile, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle 15/12/2014 tarihinde (dilekçe ret kararı öncesi ilk davanın 14/11/2014 tarihinde) açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle  davanın 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, davalı vekili tarafından bu karara itiraz edilmiştir.

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü Kurul: 10.9.2015 gün ve E:2015/19680, K:2015/15630 sayı ile, itiraz konusu İdare Mahkemesi kararında Kanunda sayılan bozma nedenlerinin bulunmadığı anlaşıldığından ve itiraz dilekçesinde ileri sürülen iddialar da söz konusu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden itirazın reddine, kararın onanmasına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 11.04.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

I-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali, duran takibin devamı, icra inkar tazminatının ödenmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

            İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

            İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.10.2013 gün ve E:2012/74, K:2013/119 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.10.2013 gün ve E:2012/74, K:2013/119 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.04.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri 

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

 Yüksel

 DOĞAN