T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2024/283 KARAR NO : 2024/516 KARAR TR : 02/12/2024 |
ÖZET: Gerçek kişiye karşı İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : ****
Davalı : ****
Vekili : ****
I. DAVA KONUSU OLAY
1. Davacı vekili, müvekkili alacaklı Kurumun davalı borçlu hakkında Ankara 8. İcra Müdürlüğünün (kapatılan) E.2010/4770 sayılı dosyasında icra takibi yaptığını, davalının bu takibe 01/04/2010 tarihinde itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, durdurmanın alacaklı Kuruma tebliğ ya da tefhim edilmediğini, davalı borçlu vekilinin ödeme emrinin iptali amacıyla Ankara 14. İcra Hukuk Mahkemesinde şikayette bulunduğunu, icra dosyasının dava dosyasının içine dahil edildiğini, dosyanın Yargıtaya gönderilmesi nedeniyle icra dosyası ayrıntılı olarak tetkik edilemediğinden, takibin durdurulduğunu 28/11/2011 tarihinde öğrenilebildiğini, Ankara 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 05/04/2011 tarih ve E.2010/439, K.2011/478 sayılı kararı ile şikayetin reddedildiğini, kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin E.2011/14600, K.2012/1555 sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğini, dosyada yapılan iki bilirkişi incelemesine rağmen davalı borçlunun itirazında ısrar ettiğini belirterek; takibi oyalayarak kötü niyetle borcunu ödemeyen davalı borçlu hakkında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesi gereğince itirazın iptali ile birlikte davalı borçlunun %40'tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum olması istemiyle gerçek kişi ****'a karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.
II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ
A. Adli Yargıda
2. Ankara 4. İş Mahkemesi 24/12/2014 tarih ve E.2012/511, K.2014/187 sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulüne, Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2010/4770 sayılı takip dosyasına davalı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile takibin 24.800,65 TL asıl alacak, 7.098,63 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.899,28 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermiş, kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 27/10/2014 tarih ve E.2014/10764, K.2014/20716 sayılı ilamı ile, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal düzenleme gereği, davaya konu borcun yapılandırma kapsamında bulunduğunun gözetilmesi, bu çerçevede 6552 sayılı Kanunun tanıdığı alacakların yeniden yapılandırılması olanağından yararlanılıp yararlanılmadığının incelenmesi, yapılandırma başvuru süresinin bitiş tarihleri ile geçici 60. maddenin dokuzuncu fıkrasının "Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır." hükmü de göz önünde bulundurularak yapılacak değerlendirmeye göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle, hükmün bozulmasına karar vermiştir.
3. Ankara 4. İş Mahkemesi 23/02/2015 tarih ve E.2014/1577, K.2015/176 sayılı kararı ile, bozma sonrası davacı vekilinin Kuruma yeniden yapılandırma için bir müracaatta bulunulmadığını beyan ettiğini belirterek, ilam içeriği doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2010/4770 esas sayılı takip dosyasına davalı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile takibin 24.800,65 TL asıl alacak, 7.098,63 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.899,28 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermiş, kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 05/03/2020 tarih ve E.2019/593, K.2020/2033 sayılı ilamı ile, asıl alacak niteliğindeki yersiz ödenen ve icra takibine konu yapılan aylıkların takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının belli ve sabit, dolayısıyla, likit nitelikte olduğu belirgin bulunduğundan, takibe haksız itiraz eden davalının, davacı alacaklı Kurum yararına hüküm altına alınan tutarın %40'ı oranında tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, anılan istemin reddi yönünde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar vermiştir.
4. Ankara 4. İş Mahkemesi 18/01/2022 tarih ve E.2020/207, K.2022/43 sayılı kararı ile, bozma ilamına uyulup ilam doğrultusunda dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği ve 24/11/2021 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve bozma ilamına uygun olduğu kanaatiyle aynen itibar edilerek davanın kısmen kabulüne, Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2010/4770 sayılı dosyasındaki icra takibine davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 24.800,65 TL üzerinden devamına, asıl alacağa 01/10/2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine, davacının % 40 oranında (9.920,26 TL) icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar vermiş, kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 26/09/2022 tarih ve E.2022/2952, K.2022/11216 sayılı ilamı ile, Ankara Çankaya Anıttepe Anadolu Lisesinde öğretmen olarak 15/09/2001-15/02/2016 tarihleri arasında 4/c kapsamında çalıştığı anlaşılan davalı yönünden 5510 sayılı Kanun'un geçici 4. maddesinde değişiklik getiren 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce emekli sandığı iştirakçisi statüsünde bulunduğu göz önünde bulundurularak ve 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
5. Ankara 4. İş Mahkemesi 04/05/2023 tarih ve E.2023/76, K.2023/545 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olması nedeniyle 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b ve 115. maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 13/11/2023 tarih E.2023/8215, K.2023/11154 sayılı ilamı ile, Mahkeme hükmünün yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanmasına karar vermiş ve karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...Taraflar arasında davalının kuruma borçlu olup olmadığı, borçlu ise miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkememizce verilen 18/01/2022 tarihli hükmün temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 26/09/2022 tarih 2022/2952 esas ve 2022/11216 karar sayılı ilamı ile "...Somut olayda; her ne kadar Dairemiz önceki bozma ilamında yargı yolu konusu yönünde bozma yapılmamış ise de yargı yolu uyuşmazlığının her aşamada kendiliğinden araştırmaya tabi olduğu gerçeği karşısında bozma kararımızın taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilerek, Ankara Çankaya Anıttepe Anadolu Lisesinde öğretmen olarak 15.9.2001-15.2.2016 tarihleri arası4/c kapsamında çalıştığı anlaşılan davalı yönünden, 5510 sayılı Kanun'un geçici 4. maddesinde değişiklik getiren 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce emekli sandığı iştirakçisi statüsünde bulunduğu göz önünde bulundurularak ve 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...." şeklinde bozularak geri çevrilmesi üzerine mahkememizce bozma ilamına uyulup ilam doğrultusunda uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olması nedeniyle 6100 sayılı HMK'nın 114/1b ve 115 maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine..."
6. Davacı vekili, bu kez davalı borçlunun itirazının iptali ile 26.663,63 TL asıl alacak, 5.667,67 TL 21/12/2004-30/07/2009 tarihleri arasında işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.558,18 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davalının %40'tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi istemiyle aynı kişiye karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.
B. İdari Yargıda
7. Ankara 12. İdare Mahkemesi 21/05/2024 tarih ve E.2024/641 sayılı kararı ile, adli yargının görev alanına giren davanın 2577 sayılı Kanun'un 14/3-a ve 15/1-a maddeleri uyarınca görev yönünden reddi gerektiğinden, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...Olayda, davacı idare tarafından Ankara 8.İcra Müdürlüğü’nün 2010/4770 esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine davalı gerçek kişi tarafından yapılan itirazın iptali ve alacağın tahsili ile icra inkar tazminatı istemiyle davanın açıldığı görülmektedir.
İdari işlemler, idari makam ve mercilerin idari faaliyet alanında idare hukuku çerçevesinde, tek taraflı irade açıklamasıyla hukuk âleminde sonuç doğuran kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tasarruflardır. "İdari eylem" kavramı ise; idarenin kamu hukuku alanındaki maddi fiil ve hareketlerini anlatır. Anılan kavram; kimi zaman idarenin bilerek ve isteyerek yapmış olduğu fiilleri,kimi zaman idare işlevini yerine getirirken iradesi dışında gerçekleşen olayları, kimi zaman da hareketsiz kalması sonucunda meydana gelen bir takım fiili durumları ifade eder. Bu kapsamda, idari yargıda dava açılabilmesi için öncelikle idarenin kamu hukuku çerçevesinde tesis ettiği bir idari işlemin ya da idari eylemin var olması şarttır. Ancak bu durumda, idarenin işlem ve ya eyleminden menfaati etkilenen ya da kişisel hakları ihlal edilmiş olanlar işlemi ya da eylemi gerçekleştiren idare aleyhine idari yargıda dava açabilirler.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile konuya ilişkin Uyuşmazlık Mahkemeleri birlikte incelendiğinde, itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkin olarak Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından verilen 27.04.2020 tarihli E.2020/161,K.2020/186 ve 02.03.2015 tarihli ve E.2015/100, K.2015/117 sayılı kararlar ile "2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır. İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre icra hakiminden itirazın kaldırılmasını istemektir. Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.) Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır. Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır." gerekçesiyle itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğuna karar verildiği görülmüştür. Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Bu itibarla, davacı idare tarafından Ankara 8.İcra Müdürlüğü’nün 2010/4770 esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine karşı davalı tarafından yapılan itirazın iptali ve 26.663,63-TL’si asıl alacak olmak üzere işlemiş faiziyle birlikte 33.972,83-TL alacağın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi ile davalının %40’ tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi istemiyle ****'a karşı açılan davada, ortada idari yargıda dava konusu edilebilecek bir idari işlem ya da eylemin mevcut olmaması, kaldı ki idari yargıda gerçek kişiler aleyhine dava açılamayacağının açık olması, öte yandan, itirazın iptali ile alacağın tahsili ile icra inkar tazminatına yönelik taleplerin borçlunun sigortalılık statüsünden bağımsız bir şekilde adli yargıda görülmesi gereken özel hukuk hükümlerine tabi uyuşmazlıklardan olduğu hususları göz önüne alındığında iş bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı alanında görev yapan mahkemelerin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır..."
8. Ankara 12. İdare Mahkemesince 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyası, adli yargı dosya örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.
III. İLGİLİ HUKUK
9. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesi şöyledir:
"1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:
a) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 21/9/1995 tarihli ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000-4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları
c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.
3. (Mülga: 2/7/2018 - KHK-703/185 md.)"
10. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun "İcra daireleri" başlıklı 1. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“(Değişik: 2/7/2012-6352/1 md.)
Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur”
11. 2004 sayılı Kanun’un “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; "Takip talebi ve muhtevası" başlıklı 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, "Ödeme emri ve muhtevası" başlıklı 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği belirtilmiş,Kanun'un 62-65. maddelerinde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş, 66. maddesinde, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.
12. 2004 sayılı Kanun'un "Para borcu ve teminat için takip" başlıklı 42. maddesi şöyledir:
"Bir paranın ödenmesine veya bir teminatın verilmesine dair olan cebri icralar takip talebiyle başlar ve haciz yoliyle veya rehnin paraya çevrilmesi yahut iflas suretiyle cereyan eder.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/8 md.) Yabancı devlet aleyhine ilamsız takip yoluna başvurulamaz.
(Ek fıkra: 15/8/2017-KHK-694/8 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/8 md.) İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz"
13. 2004 sayılı Kanun'un "a) İtirazın iptali" başlıklı67. maddesi şöyledir:
"(Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
A. İlk İnceleme
14. Uyuşmazlık Mahkemesinin Kenan YAŞAR'ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ın katılımlarıyla yapılan 02/12/2024 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
B. Esasın İncelenmesi
15.Raportör-Savcı Dr. Berrak YILMAZ'ın davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
16. Dava, davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
17. İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
18. Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmaması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan söz etmek mümkün değildir.
19. Buna göre, davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının, icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle gerçek kişi aleyhine açtığı davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.
20. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Ankara 12. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Ankara 4. İş Mahkemesinin 04/05/2023 tarih ve E.2023/76, K.2023/545 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,
B. Ankara 12. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 4. İş Mahkemesinin 04/05/2023 tarih ve E.2023/76, K.2023/545 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,
02/12/2024 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Vekili Üye Üye Üye
Kenan Nilgün Doğan Eyüp
YAŞAR TAŞ AĞIRMAN SARICALAR
Üye Üye Üye
Ahmet Mahmut Bilal
ARSLAN BALLI ÇALIŞKAN