Hukuk Bölümü         2013/1736 E.  ,  2013/1947 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                Davacı     : SS. Tasfiye Halinde A. İşyeri ve Konut Yapı Kooperatifi

                Vekili      : Av. İ.H.

                Davalı      : Turhal Belediye Başkanlığı 

O L A Y  : Davacı vekili, dava  dilekçesinde özetle;  davacının  dava konusu 303 Ada 1 Parsel sayılı taşınmazın2316 m²imar parseli niteliği ile inşaata hazır şekilde davalı Belediye Başkanlığı’ndan satın aldığını, taşınmaz üzerinde A,B,C,D olmak üzere 4 adet bloğun inşaatına başlandığını, B,C,D bloklarının tamamlandığını ancak A bloğun davalı Belediye Başkanlığı’nca durdurulduğunu, konuya ilişkin yasal  sürecin devam ettiğini, bu  sırada davalı Belediye Başkanlığı’nın dava konusu taşınmaz ile ilgili imar düzenlemesine gittiğini, taşınmazın846,12 m²lik kısmı 303 Ada 3 parsel numarası ile davacı adına tescil edildiğini, geri kalan kısmı ise kaldırım ve yol olarak ayırdığını ve halen taşınmazın1499,88 m²lik kısmının yol ve kaldırım olarak kullandığını, bu şekilde davacının zarara uğradığını belirterek; ilk olarak  dava konusu taşınmazın  303 Ada 3 parsel sayılı taşınmaz dışında kalan kısmının tapusunun iptali ile davacı adına tesciline aksi halde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 2000.00 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı adli yargı dosyasında verdiği cevap dilekçesinde özetle;  23 Ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1981 yılında dava konusu alanda yapılan kadastro çalışmaları sırasında 303 Ada 1 parsel ve 303 Ada 2 parsel olarak ayrıldığı, 27.01.1997 yılında yapılan imar ve ifraz işlemli neticesinde; 303 Ada 3 parselin846,12 m²  olarak ayrıldığını, geri kalan kısmın ise2193,88 m²olarak yola terk edildiğini,  23 Ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacıya satışına ilişkin ihalenin hukuka aykırı olduğunu, Belediye Başkanlığı’na ait taşınmazların ancak Belediye Meclisi kararı ile satılabileceğini, dava konusu taşınmazın satışına ilişkin ise bir Belediye Meclisi kararı olmadığını, bu sebeple yok hükmün olan bir ihaleye dayanılarak tescil talebinde bulunulamayacağını, davacının tazminat talebinin de yerinde olmadığını, zira davacının Turhal Noterliği’nin 31.10.1978 gün ve 11450 yevmiye numaralı taahhütnamesi ile dava konusu alana yeşil alan, yol ve benzeri tesislerin denk gelmesi halinde mevcut yapılan yıkılacağı, 15 gün içinde enkazın tahliye edileceği ve bu işlemlerden dolayı hak talep etmeyeceği taahhüdünde bulunduğunu, bu nedenlerle davacının davasının reddinin gerektiğini belirtmiştir.

Turhal Asliye Hukuk Mahkemesi:  11.09.2012 gün ve 2011/534 Esas, 2012/440 Karar sayılı kararı ile; davacının iddiasının idarenin 2. İmar uygulamasına ilişkin işleminin hukuka aykırı olduğu temeline dayandığını, bu nedenle davanın idari nitelikte olduğunu belirterek; davanın görev yönünden reddine karar vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 02.05.2013 gün ve 2013/4482 Esas, 2013/6568 Karar sayılı kararı ile onanmak sureti ile kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez müvekkilinin davalı idareden satın aldığı dava konusu taşınmazın1469,88 m²lik kısmının (adli yargıda dava açılırken1499,88 m²yazılmış idi), 1997 yılında yapılan imar değişikliği nedeni ile davacı adına tescilinin sağlanamaması sonucu müvekkilinin uğradığı zararın tazmini istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Tokat İdare Mahkemesi: 10.10.2013 gün ve 2013/593 Esas sayılı dosyasında verdiği ara kararı ile, davacının davasının, davalının imar uygulaması nedeni ile uğradığı zararın tazmini talebine değil, davacıya satılan taşınmazın, davacı adına tescilinin yapılamaması nedeni ile ilk olarak davacı adına taşınmazın tescili, mümkün olmadığı takdirde davacının zararının tazmini istemine ilişkin olduğunu, sonuç olarak uyuşmazlığın temelinde mülkiyet hakkından kaynaklanan ihtilafın bulunduğunu, bu nedenle açılan davanın adli yargı mahkemelerinin alanına girdiğini belirterek; mahkemelerinin görevine girmeyen ve adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın Uyuşmazlık Mahkemesi kararına kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 30.12.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından,  her iki yargı yerinde dava konusu olan, davacının 303 Ada 1 Parsel sayılı taşınmazın1499,88 m²lik kısmının tapusunun davacı adına tescil edilmemesi nedeni ile uğranılan zararın tazmini istemi yönünden oluşan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,  davacının 1977 yılında davalı Belediye Başkanlığı’ndan ihale yolu ile aldığı 303 Ada 1 Parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı idarece 1997 yılında yapılan imar uygulaması sonucu; davacının, taşınmazın1499,88 m²lik kısmını üzerine tescil ettirememesi ve bu nedenle uğradığı zararın tazmini istemi ile açıldığı anlaşılmıştır.

Davacının, adli yargıda açtığı davada, terditli talepte bulunduğu, ilk olarak dava konusu taşınmazın1499.88 m²lik kısmının tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde davacının uğradığı zararın tazminine karar verilmesini talep ettiği; davacının idari yargıda açtığı davada ise, dava konusu taşınmazın tapusunun davacı adına tescilinin mümkün olmaması nedeni ile uğranılan zararın tazmini talep ettiği görülmektedir. Dolayısıyla her iki yargı yerinde ortak olan ve görev uyuşmazlığına konu edilen talep, davacının dava konusu taşınmazın adına tescilini sağlayamaması nedeni ile uğranılan zararın tazminidir. Davanın dayanağını, 1997 yılında dava konusu alanda yapılan imar uygulaması ve davalı Belediye Başkanlığı’nın, davacıya sadece846.12 m²lik kısmın tapusunun verilmesine yönelik 16.03.1999 gün ve 154 sayılı kararı oluşturmaktadır, Davacı vekili gerek adli yargı gerekse idari yargıdaki ortak talebinde, dava konusu taşınmazın1499.88 m²lik kısmının tapusunu adına tescil ettirmemesi nedeni ile uğradığı zararın tazmini talep etmektedir.

Dava dosyası kapsamında yapılan inceleme neticesinde; dava konusu taşınmazın öncesinde 23 Ada 1 Parsel numarası ile2316 m²olarak davalı adına tapuya kayıtlı iken, 11.07.1977 gün ve 1771 sayılı karar ile davacıya ihale ile satıldığı, daha sonra dava konusu alanda yapılan 1981 tarihli kadastro çalışmaları sırasında 303 Ada 1 Parsel numarası ile2330 m2olarak davalı adına tescil edildiği; tescil sırasında 11.07.1977 gün ve 1771 sayılı  ihale kararının, satışın geçerli olmaması nedeni ile dikkate alınmadığı; sonrasında dava konusu alanda 1997 tarihinde imar uygulaması yapıldığı; bu uygulama sırasında 303 Ada 1 Parselin, 303 Ada 2 Parsel ile tevhid edildiği ve3040 m²lik bir alanın ortaya çıktığı; bu alanın2193,88 m²lik kısmının imar uygulamasında yola isabet ettiği; davalı Belediye Başkanlığı’nın 16.03.1999 gün ve 154 sayılı kararı ile, imar uygulamasında yola isabet eden  kısmı terkin edilerek geri kalan846,12 m²lik alanın davacı adına 303 Ada 3 Parsel numarası ile tescil ettirildiği tespit edilmiştir.

Bu açıdan, ilk olarak davalı Belediye Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen ve dayanın sebebini oluşturan,1997 tarihli imar planı uygulaması ve 16.03.1999 gün ve 154 sayılı  kararın niteliğinin belirlenmesi gerektiği ve bunun içi de  ilgili yasal mevzuatın incelenmesinin yerinde olacağı sonucuna varılmakla;

 Davaya konu 16.03.1999 gün ve 154 sayılı karar ve 1997 tarihli imar planı uygulaması tarihinde yürürlükte bulunan 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun (24/12/2004 tarih ve 25680 S.R.G de yayımlanan 07/12/2004 kabul tarihli ve 5272 sayılı kanunun 87. maddesi ile ek ve değişiklikleriyle yürürlükten kaldırılan) “Belediye’nin hakları selahiyet ve imtiyazları “ başlıklı 19 .maddesinin 9. Bendinde; “Belediyece alınacak, verilecek menkul ve gayrimenkul emvalin mubayaası, füruhtu, mübadelesi, icarı, imarı, müzayede, münakasa ve ihalesi, usulü muhasebesi, tanzim edilecek nizamnamelere tabi olmak.”  belediyenin yetkisi olarak sayılmıştır.

Davaya konu 1997 tarihli imar planı tarihinde yürürlükte olan 9 Mayıs 1985 tarih ve 18749 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanarak Yürürlüğe giren  3194  sayılı İmar Kanunu’nun  “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;

“Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

a) Bölge planları; sosyo-ekonomik geüşme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme

potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

b) İmar Planları; Nâzım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırlan içinde kalan yerlerin nâzım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

İmar planlan alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kop yalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.” denilmek sureti ile imar planı uygulamalarının ne şekilde yapılacağı belirlenmiş, belediye sınırlan içinde kalan yerlerin nâzım ve uygulama imar planlarının ilgili belediyelerce  yapılacağı ya da yaptırılacağı açıkça düzenlenmiştir.

1580 sayılı Belediye Kanunu’nun “Meclisin Müzakere Edeceği Ve Karar Vereceği İşler “ başlık 70. Maddesinin 9. bendinde; “Beldenin müstakbel şekli, umumi imar programları, mecari, hava gazı, su, elektrik, tenvirat tesisatı mesaili” ile ilgili işlem tesis etme  görevleri Belediye Meclisi’ne verilmiştir.

        Aynı Kanunun  “Tevhid ve İfraz” başlıklı 15. Maddesinde;

“İmar planlarına göre yol, meydan, yeşil saha, park ve otopark gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlere rastlayan gayrimenkullerin bu kısımlarının ifrazına veya tevhidine izin verilmez.

İmar parselasyon planı tamamlanmış olan yerlerde yapılacak ifraz veya tevhidin bu planlara uygun olması şarttır.

İmar planlarında parsel cepheleri tayin edilmeyen yerlerde yapılacak ifrazların, asgari cephe genişlikleri ve büyüklükleri yönetmelikte belirtilen esaslara göre tespit edilir.

İmar planı dışında kalan alanlarda yönetmeliklerinde tayin edilecek miktarlardan küçük ifrazlara izin verilmez.” şeklindeki düzenleme ile arazi tevhid veya ifrazı sırasında izlenecek usul ve esaslar belirlenmiştir.

Sonuç olarak;  davalı Belediye Başkanlığı’nın, 11.07.1977 gün ve 1771 sayılı kararı ile davacıya ihale edilen taşınmazın mülkiyetinin, tapuda davacı adına tescil imkanını ortadan kaldıran, davalı Belediye Başkanlığı’nın 16.03.1999 gün ve 154 sayılı kararının ve 1997 tarihli imar planı uygulamalarının, 1580 sayılı Belediye Kanunu gereğince, 3194 sayılı İmar Kanunu çerçevesinde gerçekleştirilen idari işlemler olduğu, bu idari işlemler sonucu uğranıldığı öne sürülen zararın ise bir tam yargı davasının konusunu oluşturabileceği anlaşılmaktadır.

Bu durumda; davaya konu işlemlerin, 1580 sayılı Yasa uyarınca yetkili makamlar tarafından, 3194 sayılı Kanun’da belirtilen usul ve kurallar çerçevesinde yapılıp yapılmadığı; yapılmadı ise, usule aykırı bu işlemler nedeni ile davacının zarara uğrayıp uğramadığı; uğramış ise, bu zararın miktarının ne olduğu hususunda araştırma yapma ve karar verme görevinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi kapsamında idari yargıya ait olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Tokat İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddi gerekmiştir. 

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Tokat İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun REDDİNE, 30.12.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.