Hukuk Bölümü         2012/156 E.  ,  2012/170 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : A.C.

Vekili              : Av. H.Ç.

Davalı            : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili             : Av. H.Z. 

O  L  A  Y      : Davacı vekili,  müvekkilinin 23.01.1965- 14.10.1985 tarihleri arasında 5434 sayılı Kanun'a tabi olarak,  daha sonra T.C. Emekli Sandığı'na tabi görevin­den ayrılarak Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü'ne tabi olarak çalıştığını, bu Kuruma tahsis talebinde bulunduğunu ve kendisine 01.02.1990 tarihinde emekli aylığı bağlandığını; müvekkilinin, Emekli  Sandığı’na tabi hizmetleri üzerinden emekli ik­ramiyesinin, ikramiyeyi hakediş tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte kendisine ödenmesi için Uşak Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'ne başvurduğunu ancak başvurusunun 29.03.2010 tarihinde reddedildiğini, davacının son defa T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olmadığından dolayı 5434 sayılı Kanun'a tabi geçen hizmet sürelerine karşılık kendisine ikramiye ödenemeye­ceğinin belirtilmiş olduğunu ifade ederek;  müvekkili davacının emekli ikramiyesi ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine yönelik 29.3.2010 tarihli, 068 sayılı davalı İdare işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

            MANİSA İDARE MAHKEMESİ;7.5.2010 gün ve E: 2010/994, K: 2010/861 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3 maddesinde dilekçelerin görev yönünden de inceleneceği kuralı getirildikten sonra; 15/1-a maddesinde,  3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceğinin hükme bağlandığı; öte yandan; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 101. maddesinde "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür" hükmüne yer verildiği;  uyuşmazlıkta, davacının T.C. Emekli Sandığı'na tabi geçen hizmetleri üzerinden emekli ikramiyesi ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun dava konusu işlemle reddedildiği görülmekte olup; yukarıda belirtilen düzenleme uyarınca 5510 sayılı Kanun'un uygulanması kapsamına giren dava konusu işlemin çözümünde -idare mahkemelerinin görevli olduğuna yönelik bir hüküm bulunmaması nedeniyle- yer yönünden yetkili iş mahkemesinin görevli bulunduğu gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

            UŞAK İŞ MAHKEMESİ; 21.02.2012 gün ve E: 2010/626, K: 2012/166 sayı ile, Mahkemelerinde görülen 2009/696 esas, 2010/531 karar sayılı, benzer şekilde Emekli Sandığına tabi çalışmaları nedeniyle ölüm aylığı bağlanması talebiyle açılan davada verilen kısmen kabul kararının, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2010/7587 esas, 2011/13597 karar sayılı ilamıyla bozulduğu, bozma gerekçesinde; "5510 sayılı Kanun'un geçici 7. Maddesindeki, bu Kanunun yürürlük tarihine kadar '" 5434 sayılı Kanunlara ... tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiili hizmet süresi zammı itibari hizmet süreleri borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirileceği; yine 5510 sayılı Kanunun geçici 4. Maddesindeki bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle bu Kanunun 4. Maddesinin 1.fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4. Maddesinin 1. Fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı bildirilmiş olup, TC Emekli Sandığı sigortalıları veya hak sahipleri arasında 5434 sayılı yasa hükümlerinin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklarda anılan sandıkça tesis edilen işlemler idari işlem niteliğinde olduğundan idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılacak davalar 2577 sayılı Yasa gereğince idari yargı yerinde çözümlenebilecektir. 5510 sayılı Kanunun 101. Maddesindeki, bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde bu kanun hükümlerinin uygulanması ile ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğine ilişkin düzenlemeler; eldeki davada 5510 sayılı Kanunun hükümlerinin uygulama yerinin bulunmadığı tespiti istenen dönem itibariyle mülga 5434 sayılı Kanun uygulamalarından doğan uyuşmazlıklar idari yargının görev alanına girdiğinden hizmet süresinin tespiti yönünden 5434 sayılı Yasa gereğince davaya bakma görevinin idari yargıya ait olduğu açıktır" şeklinde açıklama bulunduğunun görüldüğü; Mahkemelerin görevi konusu kamu düzenine ilişkin hususlardan olduğundan, davanın her aşamasında gözetilecek olması ve dava konusu yönünden de İdari Yargının görevli olması nedeniyle; davaya bakmakta idari yargının görevli olması nedeni ile Mahkemelerinin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine, bu karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Mehmet Aydan AL’ın katılımlarıyla yapılan 2.7.2012 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Davacı vekilinin istemi üzerine, İş Mahkemesince Mahkememize gönderilen dava dosyasının incelenmesinden; İdare Mahkemesi kararının kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamadığından, Başkanlığımızca; 14.05.2012 gün ve E:2012/156 sayılı yazı ile, Manisa İdare Mahkemesi’nden 7.5.2010 gün ve E: 2010/994, K: 2010/861 sayılı görevsizlik kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin istenilmesi üzerine, adı geçen Mahkemece gönderilen 25.05.2012 gün ve Esas No: 2010 / 994 sayılı yazıda; ilgili dosyanın temyiz incelemesi için Danıştay’a gönderildiği, henüz dönmediği ve kararın kesinleşmediği bildirilmiştir.

Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu edilen Manisa İdare Mahkemesi kararı kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun,  aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. 

S O N U Ç    : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 2.7.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.