Hukuk Bölümü         2004/28 E.  ,  2007/27 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : D.E.

Vekili              : Av. C.Ç.

Davalı             : Seydim Belediye Başkanlığı

O  L  A  Y       : Adıgeçen Belediyede memur olarak görev yapmakta olan davacı, birikmiş maaşlarından ödenmeyen kısmı ile görev yolluğu ve tedavi giderleri toplamı 676.308.000.-TL. alacağının faiziyle birlikte tahsili için davalı aleyhine Çorum 2. İcra Müdürlüğünün E:2002/503 sayılı dosyasında ilâmsız icra takibi başlatmış; ancak, davalı Belediyenin itirazı üzerine takip durmuştur.

Davacı vekili, davalı Belediyece yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi ve %40’tan az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 18.3.2002 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ÇORUM 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ; 5.3.2003 gün ve E:2002/298, K:2003/238 sayı ile, davacının talep edilen alacak döneminde Belediyede memur olup taraflar arasındaki ilişkinin yasa ile belirlendiği, bu anlamda bir hizmet ilişkisi dışında ve ötesinde bağımlılık (tabiyet) sözkonusu olduğu, maaşların yolluk ve tedavi giderlerinin ödenmesinin davacı bakımından bir hak iken Belediye açısından borçtan öte görev niteliğinde olduğu, davalı Belediyenin bir kamu kurumu olup işlemlerinin kural olarak kamu kamu hizmeti niteliğini taşıdığı, çalışanların maaş ve diğer maddi haklarının ödenmesi bir kamusal işlem olduğu gibi ödenmemesi de hizmete ilişkin bir yükümlülüğün yerine getirilmemesiyle ilgili bulunduğu, yargı yolu ayrımı bakımından kamu gücü ve kamu hizmeti ölçütü gözönünde tutulduğunda salt idari bir işlemin yargılama konusu edildiğinin anlaşıldığı, bu tür uyuşmazlıkların ise idari yargı yerinde çözümleneceğinin 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde belirlendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, aynı istekle, 26.8.2003 gününde bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

KIRIKKALE İDARE MAHKEMESİ; 12.9.2003 gün ve E:2003/941, K:2003/606 sayı ile, davanın alacaklı konumundaki davacı tarafından İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre mahkemeye başvurulmak suretiyle itirazın iptali isteminden ibaret olduğu, sözüedilen mahkeme ile aynı Yasa'nın 1. maddesinde belirtilen icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması gerektiği, bu nedenle davanın adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

             İNCELEME VE GEREKÇE:    Uyuşmazlık     Mahkemesi    Hukuk     Bölümü’nün,   Tülay TUĞCU’nun  Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR,  M.Lütfü  ÜÇKARDEŞLER,  Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 3/5/2004 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan;  ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü  açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 USULE İLİŞKİN İNCELEME   :

            Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve adli yargı dosyasının da getirtilerek incelemeye alındığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının  incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

 ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

            Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

2577 sayı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “ İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri : a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden  dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

            Buna göre, idari yargı yerlerinde bir davaya bakılabilmesi için: bir idari işlemin iptaline veya idari eylem ve işlem nedeniyle yoksun kalınan maddi ve özlük hakların tazminine yönelik bulunan idari davaların açılmış olması gerekir.

            İncelenen uyuşmazlıkta ise, davacı tarafından, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “ilamsız takip” hükümlerine göre başlatılan icra takibinin borçlunun itirazı nedeniyle durması  üzerine, aynı Yasa’nın değişik 67. maddesinde öngörülen şekilde mahkemeye başvurmak suretiyle “ itirazın iptali davası” açılmış bulunmaktadır.

            Anılan 2004 sayılı İcra ve iflas Kanunu’nun değişik 67. maddesi “Takip talebine itiraz edilen ve itirazın kaldırılması için mercie müracaat etmek istemeyen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, umumi hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

            Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminata mahkum edilir. 

            İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

            Alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılması talebinde bulunmazsa bir daha ilâmsız takip talebinde bulunamaz.

            Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.” hükümlerini taşımaktadır.

            Anılan Yasa’nın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “ Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur.” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözüedilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Bu durumda, davacı tarafından, davalı belediyece tesis edilmiş bir işlemin iptali ya da böyle bir işlemden dolayı yoksun kalınan maddi ve özlük hakların tazmini istemiyle bir tam yargı davası açılmamış olması  karşısında, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Çorum 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yargı yolu yönünden verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

 SONUÇ         :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Çorum 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yargı yolu yönünden verilen 5.3.2003 gün ve E:2002/298, K:2003/238 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 3.5.2004 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.