T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO     : 2016 / 717

          KARAR NO : 2017 /151

          KARAR TR   : 13.3.2017

ÖZET : Karayolunda meydana gelen tek taraflı trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi zararın davalı idarece tazmin edilmesi istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

 

      

K  A  R  A  R

Davacı           : B. K.

Vekili            : Av. H.K.

Davalı         : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili          : Av. D.Ç.I.

 

O L A Y     : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkiline ait olan ve sürücülüğünü M. O.’ın yaptığı 65 … 616 plakalı aracın,  29.09.2013 tarihinde Yüksekova’dan Başkale ilçesine doğru gelirken, Van- Hakkâri karayolunun, Ekecek Köyü Örmetaş Mezrası (Başkale) yakınlarında tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini;  kazanın meydana geldiği yer ve zamanda yol çalışması yapıldığını, herhangi bir uyarı levhası da bulunmadığını; araç seyir halinde iken yolun aniden bozulmaya başladığını,  sürücünün hâkimiyetini kaybettiğini,  aracın takla attığını,  araçta yer alan sürücü ile yolcu Ayhan Orak’ın hayati tehlike geçirdiklerini; gerek Başkale Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2013/1000 soruşturma nolu dosyada yer alan ifadeler,  gerekse de kaza tespit tutanağına göre, kazanın meydana gelmesinde, yolun asfalt zeminden stabilize zemine geçişi ve yol çalışmasıyla ilgili herhangi bir işaretleme yapmayan davalı kurumun tam kusurunun bulunduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin talep dava ve sair hakları saklı kalmak kaydıyla, 7.500,00-TL tazminatın 29.09.2013 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari temerrüt (avans faiz oranı) faizleriyle beraber davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 21.01.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

BAŞKALE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 8.5.2014 gün ve E: 2014/10, K: 2014/275 sayı ile, “(…) İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;

Dava “maddi tazminat (davacının aracında meydana gelen hasarın tazminine ilişkin)” davasıdır.

Devletin kamu hizmetlerine ilişkin görevleri dolayısıyla yaptığı idari eylemleri sırasında trafik kazalarına neden olması mümkündür. Örneğin, karayollarının hatalı olarak yapılması, trafik işaret ve levhalarının eksik ya da yanlış konulması gibi işlem ve eylemlerde devletin kusuru kazalara neden olabilmektedir. Yıkılan bir köprü yolunun trafiğe kapatılmaması, uyarıcı işaret ve levhaların konulmaması nedeniyle bir aracın köprüden nehre uçması gibi bir olayda devletin hizmet kusuru bulunmaktadır. Hizmet kusuru, hizmetin olağan işleyişi içerisinde idarenin bir ya da daha çok görevlisine düşen ve fakat salt kişisel kusur olarak tanımlanmayan yanlışlıklardır. Devletin hizmet kusuru niteliğindeki bu tür eylemleri nedeniyle sorumluluğu dolayısıyla devlete karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekmektedir. Yol yapımı veya bakımı müteahhit firmaya yaptırılsa dahi Karayolları Genel Müdürlüğünün hizmet kusur vardır. Yükleniciye karşı Adli Yargıda, Karayolları idaresine karşı İdari Yargıda dava açılabilir. (Yargıtay 17. HDB' nin 27/12/2012 tarih ve 2012/9009 esas 2012/14917 karar sayılı ilamı)

Somut olayda, davacı vekilinin, Van - Hakkari karayolunun Ekecek köyü Örmetaş Mezraası yakınlarında, yolun asfalt zeminden stabilize zemine geçişi sırasında meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde, müvekkiline ait araçta meydana gelen hasarın, yol güvenliği tedbirlerini almayan, işaretlemeleri yapmayan idarenin kusurlu davranışı sonucu gerçekleştiğini belirterek, zararın kusurlu davalıdan tazmini istemiyle mahkememize dava açtığı maddi kabul gereğidir.

Maddi olayın kabul ediliş şekli ile yapılan açıklamalar ışığında; Bir kamu hizmeti görmekle yükümlü olan Karayolları Genel Müdürlüğü, karayollarının yapım ve onarım hizmetleri sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen 2918 sayılı kanunun hukuki sorumluluğa ilişkin 85.vd. maddelerinde, araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmelidir.

Bu kapsamda, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhinde hizmet kusuruna dayanılarak açılan davacının davasını, davanın idari yargıda görülecek olması nedeniyle yargı yolunun caiz olmadığı anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesi delaletiyle 115/2. maddesi gereğince; usulden reddine, karar vermek gerektiği sonucuna varılarak oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;

Davacının davasının yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b  maddesi delaletiyle 115/2. Maddesi gereğince USULDEN REDDİNE…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle 16.7.2014 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

VAN 2.İDARE MAHKEMESİ: 4.11.2016 gün ve E:2014/823 sayı ile,  “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." kuralına yer verilmiştir.

Dava dilekçesinin incelenmesinden, davacıya ait 65 AT 616 plakalı aracın 29.09.2013 tarihinde seyir halinde iken geçirdiği tek taraflı trafik kazası nedeniyle uğranıldığı iddia edilen tazminatın hizmet kusuru bulunduğu belirtilen idareden tazmini istemiyle Başkale Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2014/10 sayılı dosyası ile dava açıldığı, anılan davada verilen görevsizlik kararının 25.06.2014 tarihinde kesinleşmesi üzerine bu defa yasal süresi içinde Mahkememizde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Konu ile ilgili benzer bir uyuşmazlıkta 15.2.2016 tarih ve E:2016/57; K:2016/92 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi kararında ; "2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır" gerekçesine yer verilerek adli yargı tarafından verilen görevsizlik kararı kaldırılmıştır.

Olayda, yukarıda yer verilen 2918 sayılı Kanunun 110. Maddesi hükmü ile Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı birlikte değerlendirildiğinde, Karayolları Trafik Mevzuatından kaynaklandığı açık olan bu uyuşmazlığın çözümünde adli yargı merciilerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmaması ve Başkale Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2014/10, K:2014/275 sayılı dosyasında görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca Başkale Asliye Hukuk Mahkemenin E:2014/10, K:2014/275 sayılı dava dosyası temin edildikten sonra görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 13.3.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde UYAP üzerinden temin edilen adli yargı dosyasının bir örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının,  Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise  davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen tek taraflı trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi zararın davalı idarece tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacıya ait 65 … 616 plakalı aracın,  29.09.2013 tarihinde, Van-Hakkâri karayolunun, Ekecek Köyü Örmetaş Mezrası (Başkale) yakınlarında seyir halindeyken tek taraflı trafik kazası meydana geldiği;  takla atan araçta yer alan sürücü ile bir yolcunun hayati tehlike atlattığı;  kazanın meydana gelmesinde, yolun asfalt zeminden stabilize zemine geçişi ve yol çalışmasıyla ilgili herhangi bir işaretleme yapmayan davalı idarenin kusurunun bulunduğunu iddia edilerek, uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan; Van 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Başkale Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.5.2014 gün ve E:2014/10, K:2014/275 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Van 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Başkale Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.5.2014 gün ve E:2014/10, K:2014/275 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.3.2017  gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU VE OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.13.3.2017

 

 

                                                                ÜYE

                                                  Süleyman Hilmi AYDIN