T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2019 / 136

 KARAR NO : 2019 / 205

         KARAR TR   : 25.3.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı                 : HDI Sigorta A.Ş.

Vekili            : Av. U. A.

Davalı             : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili             : Av.M. N.K., Av.S. P.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkil şirkete sigortalı 55 … 7257 plakalı aracın, sürücüsünün sevk ve idaresinde 03.01.2015 tarihinde, Aşkale ilçesi yakınlarında seyir halindeyken, benzinliği geçtiği sırada önündeki araca çarpmamak için fren yaptığını, yolun buzlanması nedeniyle aracın kaydığını, karşı şeride geçtiğini, orta refüjden fırlayan taşların karşıdan gelen araca zarar verdiğini,  bu şekilde maddi hasarlı bir trafik kazası meydana geldiğini; kazanın incelenmesinde, sürücünün %50, sorumluluğu altındaki yolda gerekli bakım ve onarımı yapmayan davalı İdarenin %50 kusurlu bulunduğunu;  araçta toplam 21.527,83 TL. hasar meydana geldiğinin saptandığını; yapılan değerlendirme ve sigortalı ile varılan mutabakata göre aracı tamir eden firmaya 17.574,00 TL hasar ödemesi yapıldığını; müvekkilinin, mevzuat gereği sigortalısının haklarına aynen halef olduğunu; alacağın ödenmesi için davalıyla yapılan yazışmadan sonuç alınamadığını ifade ederek;  müvekkilin sigortalısına ödediği tazminattan, kusuru oranına tekabül eden 8.787,00 TL’nin başvurunun reddedildiği 03.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ: 29.3.2016 gün ve E:2015/362, K:2016/230 sayı ile, “(…)Dava hukuksal nitelik olarak “trafik kazasından kaynaklı rücuen tazminat" davasına ilişkindir.

Tarafların tüm delillerini ikamesini müteakip dosyanın yapılan incelemesinde, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 01/07/2014 tarih, 2014/12292 Esas, 2014/10407 Karar sayılı ilamı ile "Davacı, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'nü hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. İdari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunan zararın ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında değinildiği üzere tam yargı davasının konusunu oluşturur. Bu davaların ise 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir." dendiğinden, bu nedenlerle davalı kurumun kamu hizmeti sırasında verdiği zarardan dolayı Adli Yargı'da dava açılamayacağından, HMK 114/1-b ve c maddeleri gereğince mahkememizin görevli olmaması nedeniyle dava dilekçesinin dava şartı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davacının davasının HMK l/b bendi gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE…” karar vermiş, temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi; 20.6.2016 gün ve E:2016/10073, K:2016/7532 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Erzurum 2.İdare Mahkemesi: 31.1.2018 gün ve E:2016/1374, K:2018/207 sayı ile uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın reddine karar vermiş, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.

ERZURUM BİM BAŞKANLIĞI ERZURUM 2.İDARİ DAVA DAİRESİ; 24.12.2018 gün ve E:2018/949 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 13.maddesinde "Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür." hükmüne yer verilmiş; anılan Kanunun 19.01.2011 tarih ve 27820 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14.maddesi ile değişik 110.maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmü yer almış, Geçici 21.maddesinde ise bu Kanunun 110.maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmünün, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmayacağı hükme bağlanmış,

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesinde; 'Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.' hükmüne, 20. maddesinde ise; "Daha önce Uyuşmazlık Mahkemesince yargı mercii belirtilmemiş olan bir davada temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme, davanın, davaya bakan mahkemenin görevi dışında olduğu kanısına varırsa, incelediği kararı bozacak yerde, incelemeyi erteleyerek yargı merciinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmaya karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı-tarafından, sigorta poliçesi ile haklarına halef olduğu 55 … 7257 plakalı aracın 03/01/2015 günü Erzurum ili Aşkale ilçesi yakınlarında seyir halindeyken önündeki araca çarpmamak için fren yaparak karşı şeride geçmesi ve karşı şeride geçerken parçaladığı bordür taşları sebebiyle aynı yönden gelen 25 SL 146 plakalı araca zarar vermesi nedeniyle oluşan olayda; karayolunda oluşan buzlanma sebebiyle direksiyon hakimiyetinin kaybedildiği, buzlanmaya karşı gerekli önlemleri almayan davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu belirtilerek 25 SL 146 plakalı araçta oluşan zarara karşılık ödenen 17.574,00 TL hasar tutarının olayda %50 sorumluluğu olan davalı idareden yarısı olan 8.787,00 TL'sinin davalı idareye yapılan başvurunun reddedildiği 03/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle ilk olarak Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/362 esas sayılı dosyasında dava açıldığı, anılan Mahkemenin 29/03/2016 tarih ve K:2016/230 sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddedildiği, söz konusu kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 20/06/2016 tarih, E:2016/10073, K:2016/7532 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmesi üzerine bakılmakta olan iş bu davanın açıldığı, Erzurum 2. İdare Mahkemesince davanın reddi yönünde verilen 31/01/2018 tarih ve E:2016/1374, K:2018/207 sayılı kararın davacı vekilince istinaf yoluyla incelenerek kaldırılmasının istenildiği görülmektedir.

Davacı şirket sigortalısı aracın kaza yapmasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle açılan iş bu davanın görüm ve çözümünde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi uyarınca adli yargı merciinin görevli olduğu sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle; davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19 ve 20. maddeleri uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/362 esas sayılı dosyası temin edildikten sonra birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

 

 

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 25.3.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Erzurum BİM Başkanlığı Erzurum 2.İdari Dava Dairesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucu hasara uğrayan sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini karşılayan sigorta şirketinin, zararın bir kısmının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirket tarafından sigorta poliçesi ile sigortalanan 55 … 7257 plakalı aracın 03.01.2015 günü Erzurum-Erzincan karayolu Aşkale ilçesi yakınlarında seyir halindeyken önündeki araca çarpmamak için fren yaptığı ve yolda oluşan buzlanma sonucunda bölünmüş yolu ayıran bordür taşlarını parçalayarak karşı şeride geçtiği, bu sırada parçalanan taşların aynı yönden gelen 25 SL 146 plakalı araca zarar vermesi sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğinin görüldüğü, davacı şirket tarafından sigorta poliçesi gereği 25 SL 146 plakalı araçta oluşan toplam 17.574,00 TL hasarın karşılandığı, akabinde olay günü düzenlenen kaza tespit raporu uyarınca bahse konu olayın oluşumunda %50 sorumluluğu olduğundan bahisle 8.787,00 TL'nin ödenmesi için davalı idareye başvuruda bulunulduğu, söz konusu başvurunun 03.04.2015 tarih ve 64519 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü 12. Bölge Müdürlüğü işlemi ile reddedildiği, bakılan davanın da 25 …. 146 plakalı araçta oluşan zarara karşılık ödenen 17.574,00 TL hasar tutarının yarısı olan 8.787,00 TL'nin davalı idareden rücuen tazmini istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Erzurum BİM Başkanlığı Erzurum 2.İdari Dava Dairesinin başvurusunun kabulü ile, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.3.2016 gün ve E:2015/362, K:2016/230 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Erzurum BİM Başkanlığı Erzurum 2.İdari Dava Dairesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.3.2016 gün ve E:2015/362, K:2016/230 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.3.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                  Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ