T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS     NO : 2017/422

            KARAR NO : 2017/483

            KARAR TR  : 10.07.2017

ÖZET : Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde İngilizce öğretmeni olarak görev yapmakta olan davacı tarafından, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan emekli olan babasının vefatı nedeniyle tarafına yetim aylığı bağlanması istemiyle davalı idareye yaptığı başvurunun reddine ilişkin, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yurtdışı Hizmetler Daire Başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı            : B.Y.  

Vekilleri          : Av. K.A.

            Davalı             : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

            Vekili              : Av.H.Ş.       

           

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; halen Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde İngilizce öğretmeni olarak görev yapmakta olan davacının, 01.04.2012 tarihinde eşinden boşanmasından sonra 07.07.2012 tarihinde babasının vefat etmesi üzerine (Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan emekli olan babasının vefatı nedeniyle) tarafına yetim aylığı bağlanması istemiyle 04.01.2014 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin 25.02.2014 gün ve 109329 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yurtdışı Hizmetler Daire Başkanlığı işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.  

Ankara 13. İdare Mahkemesi: 21.01.2015 gün ve E:2014/836, K:2015/103 sayı ile, mevzuat hükümleri uyarınca yetim aylığı bağlanabilmesinin ön koşulunun talepte bulunan ilgilinin çalışmaması veya herhangi bir gelirinin yahut aylığının bulunmaması olduğu, bu ön koşulun sosyal devlet ilkesi gereğince geliri bulunmayan ve evli olmayan kız çocuklarının korunmasına yönelik olarak getirildiği, davacının ise halihazırda devlet memuru olarak görev yaptığı ve maaş aldığı, dolayısıyla yetim aylığı alabilmesinin ön şartı olan gelirinin bulunmaması koşulunu taşımadığı dikkate alındığında; davacının tarafına yetim aylığı bağlanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Danıştay Onbirinci Daire: 17.9.2015 E:2015/4435, K:2015/4214 sayı ile, 5510 sayılı Kanun ile getirilen kuralın uygulanmasından kaynaklandığı tartışmasız olan uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin, aynı Kanun'un 101. maddesi uyarınca iş mahkemeleri olduğu anlaşıldığından, İdare Mahkemesince davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesinde usul hükümlerine uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davacının temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına karar vermiş, davalı idare vekilince bu kararın düzeltilmesi istemiyle başvuruda bulunulmuştur.  

Danıştay Onbirinci Daire: 9.5.2016 Esas No: 2016/1869 Karar No: 2016/2277 sayı ile, kararın düzeltilmesi istemini içeren dilekçede ileri sürülen sebepler, anılan maddede sayılan sebeplere uymadığından, düzeltme isteminin reddine karar vermiştir.

Ankara 13. İdare Mahkemesi: 28.9.2016 gün ve E:2016/2855, K:2016/2570 sayı ile, bozma kararına uyarak, yürürlükteki 5510 sayılı Kanun ile getirilen kuralın uygulamasından kaynaklandığı tartışmasız olan uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin aynı Kanunun 101. maddesi uyarınca iş mahkemesi olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın mahkemelerince çözümlenme imkanı bulunmadığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 17. İŞ MAHKEMESİ: 26.4.2017 gün ve E:2016/323, K:2017/122 sayı ile, 5510 sayılı Yasa’nın geçici 4.maddesindeki düzenleme dikkate alındığında maddi olaya uygulanacak hükümlerin 5434 Sayılı Kanunda düzenlendiği ve 5510 Sayılı Kanunun geçiş hükümlerine, Anayasa Mahkemesi ve Uyuşmazlık Mahkemesinin kararlarına göre uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği, bu nedenle mahkemelerinin görevsiz olup,  davada idari yargının görevli olduğu, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın dava şartları başlıklı 114/1-b maddesinde yargı yolunun caiz olmamasının dava şartı olarak öngörüldüğü; mahkemelerince yapılan tespite göre davada idari yargı görevli olup mahkemelerinin görevsiz olduğundan dava şartının noksan olduğu, HMK 115/1 maddesi gereği dava şartı noksanlığı mahkemece ve her aşamada kendiliğinden araştırılıp 115/2 maddesi gereği dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddi gerekeceğinin belirtilmesi karşısında; davanın idari yargının görev alanına girdiğinden mahkemelerinin görevsizliğine, 6100 sayılı HMK 114/1-b maddesine göre, yargı yolunun caiz olmaması dava şartı olup, HMK 115/2 maddesi gereği dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 10.07.2017 günlü toplantısında:

            1-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde İngilizce öğretmeni olarak görev yapmakta olan davacı tarafından, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan emekli olan babasının 07.07.2012 tarihinde vefatı nedeniyle tarafına yetim aylığı bağlanması istemiyle davalı idareye yaptığı başvurunun reddine ilişkin  25.02.2014 gün ve 109329 sayılı  Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yurtdışı Hizmetler Daire Başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davacının babası olan müteveffa Bedrettin Yıldız’ın 74677 s.s. no ile Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi sigortalı olduğu; kendisine 506 sayılı Kanunun 2422 sayılı Kanunla değiştirilen 60. maddesi’nin A-C fıkrası uyarınca yaşlılık aylığı bağlanmasına Sosyal Güvenlik Kurumu Elazığ Bölge Müdürlüğünce karar verildiği anlaşılmıştır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 inci ve Geçici 4 üncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır.

5510 sayılı Kanunun 101 inci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı retle sonuçlandırmıştır.

Bu bakımdan, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir.

Davacının babası Bedrettin Yıldız’ın 5510 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce, Emekli Sandığı iştirakçisi olarak değil 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümleri uyarınca emekli olduğu ve 5510 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesiyle davacının babasının ölümünden dolayı yetim aylığı almak istediği tartışmasızdır.

            Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi kararı birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlığa konu olayda olduğu gibi, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak çalışıp emekli olanların, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte, bu Kanun hükümlerine tabi olarak emeklilik haklarının devam edeceği ve haklarında 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla 5510 sayılı Yasanın 101.maddesi uyarınca da ihtilafların adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Ankara 17. İş Mahkemesince verilen 26.4.2017 gün ve E:2016/323, K:2017/122 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 17. İş Mahkemesince verilen 26.4.2017 gün ve E:2016/323, K:2017/122 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 10.07.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna TÜRE

 

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI