T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 576

            KARAR NO  : 2017 / 681

            KARAR TR   : 27.11.2017

ÖZET: Yargı kararı ile tazminle yükümlü tutulan ve tazminatın tamamını ödemiş bulunan davacı tarafından,  ödenen tazminattan kusur ve sorumluluğu oranındaki tutarın, olayda sorumlu olduğu ileri sürülen davalı idarelerden rücuen tahsili istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

                                                          

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A.S. A.Ş.

Vekilleri       : Av. M. O., Av.Ö. Ö.

Davalılar      : 1-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. İ. T.Ö.

  2 - Bayrampaşa Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. O.P.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili Şirkete sigortalı 34… 1710 plaka sayılı aracın 26.04.2013 tarihinde trafik kazasına karıştığını, kazada Ş. Ö.’in vefat ettiğini, mirasçıları tarafından müvekkili şirket aleyhine Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2013/714 E. Sayılı dosyasıyla destekten yoksun kalma tazminatı talepli dava açıldığını;  Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde, söz konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davalı belediyenin %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen,  anılan Mahkemenin, zararın tamamından müvekkili şirketin sorumlu olduğu yönünde karar verdiğini; Müvekkilinin, Mahkeme kararına istinaden Ankara 8. İcra Dairesi’nin 2014/26227 E. sayılı dosyasına 20.01.2015 tarihinde 95.755,12-TL ödeme yaptığını; davaya konu trafik kazası nedeniyle, davadan evvel 09.09.2013 tarihinde Ş. Ö.mirasçılarına yapılan 24.766,33-TL ödeme ile birlikte toplam 120.521,45-TL ödeme yapılmış olduğunu; TTK.nun 1481. maddesi gereğince, müvekkili şirketin, yapmış olduğu ödeme ile sigortalının haklarına halef olduğunu, zarardan dolayı sorumlulara karşı dava açma hakkının müvekkili şirkete geçtiğini; müvekkili şirketçe ödenen tazminatın %25 kusura isabet eden 30.130,36-TL'sının ödenmesine ilişkin davalılara gönderilen rücu yazılarına cevaben ödeme yapılmayacağı bildirildiğinden, işbu davanın açılması zaruretinin doğduğunu ifade ederek;  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; toplam 30.130,36-TL'sının ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle 4.6.2015 tarihinde  adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 12.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 3.11.2015 gün ve E:2015/241, K:2015/434 sayı ile, “(…) Dava; İdare'nin hizmet kusuru sebebiyle meydana gelen zararın tazmini istemine ilişkindir.

Mahkememizce ön inceleme aşamasında dosyanın incelenmesinde; davacı tarafça davalı belediyelerin hizmet kusuruna dayalı olarak tazminat istemine ilişkin olarak davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Davanın niteliği itibarıyla; İdare'nin hizmet kusuru sebebiyle zarar iddiasına dayalı tazminat isteminde 2577 Sayılı Yasanın 2.maddesi gereğince; İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları ve İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtemel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarına bakmakla görevli mahkemelerin aynı Kanun'un 3. Maddesi uyarınca İdare Mahkemesi olduğu kurala bağlandığından, iş bu davaya bakmakla İdari Yargı yeri görevli olmakla, dava dilekçesinin görev nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Dava dilekçesi içeriği ve dosya kapsamına göre dava konusu kazada, davalı Belediyelerin hizmet kusuruna dayalı olarak tazminat isteminde bulunmakla, 2918 Sayılı Yasanın 10. maddesinin, 2577 Sayılı Yasanın 2. maddesi uyarınca bu tür uyuşmazlıkların idari yargı yerinde tam yargı davası olarak çözümlenmesi gerektiğinden;

6100 Sayılı HMK 114-115 maddesi gereğince dava dilekçesinin görev nedeniyle usulden reddine…” karar vermiş, temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesince,  18.2.2016 gün ve E:2015/19031, K:2016/1916 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 6.İDARE MAHKEMESİ; 23.3.2017 gün ve E:2016/1043 sayı ile, “(…)13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 10. maddesinde; "Bu Kanunla belediyelere verilen görevler il ve ilçe trafik komisyonları ve mahalli trafik birimleri ile işbirliği yapılarak yürütülür a) Kuruluş Her belediye başkanlığı bünyesinde, hizmet kapasitesi gözönünde tutularak İçişleri Bakanlığınca tespit edilecek ölçülere ve genel hükümlere göre, belediye trafik şube müdürlüğü, şefliği veya memurluğu kurulur. b) Görev ve yetkiler; 1. Yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, 2. Gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmak, 3. Karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek, 4. Karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmak, 5. Yol yapısı veya işaretleme yetersizliği yüzünden trafik kazalarının vukubulduğu yerlerde, yetkililerce teklif edilen tedbirleri almak, 6. Çocuklar için trafik eğitim tesisleri yapmak veya yapılmasını sağlamak, 7. Bu Kanun ve bu Kanuna göre çıkarılan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmak." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değiş k 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de, “Bu Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı sigorta şirketi tarafından, Karayolları Zorunlu Mali Sigorta Poliçesi ile sigortalı 34 … 1710 plakalı aracın, 26.04.2013 tarihinde karıştığı trafik kazası sonucunda, Şe. Ö.in vefatı nedeniyle mirasçılarına 95,755,12 TL ödendiği, yapılan bu ödemede dayalı idarelerin kusuru oranında hesaplanan 30.130,36TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte rücuan davalı idarelerden tahsili istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının, iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurulan üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: (…)  (Any. Malinin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954,1.136-147.)

Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında; “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, yargı organları bakımından uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda; 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin görevsizliğine, İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2015/241 sayılı dosyasının gönderilmesinin istenilmesine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar davanın esasının incelenmesinin ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 27.11.2017 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, yargı kararı ile tazminle yükümlü tutulan ve tazminatın tamamını ödemiş bulunan davacı tarafından,  ödenen tazminattan kusur ve sorumluluğu oranındaki tutarın, olayda sorumlu olduğu ileri sürülen davalı Belediye Başkanlıklarından rücuen tahsili isteminden ibarettir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacı şirkete 0001 0210 06104040 numaralı Karayolu motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı 34 … 1710 plaka sayılı aracın 26.04.2013 tarihinde trafik kazasına karıştığı;  kazada Ş. Ö.in vefat ettiği, mirasçıları tarafından davacı şirket aleyhine Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde, E:2013/714 sayı ile destekten yoksun kalma tazminatı istemli dava açıldığı; 26.11.2014 tarihinde sonuçlanan K:2014/487 sayılı kararda,  olayda davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davacıların davasının kabulüne karar verildiği;  bakılan davanın davacısı olan davacı şirket tarafından; müvekkili şirketin, Mahkeme kararına istinaden Ankara 8.İcra Dairesinin 2014/26227 E. Sayılı dosyasına 20.01.2015 tarihinde 95.755,12-TL ödeme yaptığını, davaya konu trafik kazası nedeniyle davadan evvel de 09.09.2013 tarihinde Ş. Ö. mirasçılarına yapılan 24.766,33-TL ödeme ile birlikte toplam 120.521,45-TL ödeme yapılmış olduğunu; oysa Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, söz konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davalı belediye'nin %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen,  Mahkemece, zararın tamamından müvekkili şirketin sorumlu olduğu yönünde karar verildiğini ifade ederek; esasen, davalı Belediye Başkanlıklarının da %25 sorumluluğu bulunduğu halde, davacı sigorta şirketi tarafından tamamı ödenen sigorta tazminatından %25 kusura isabet eden 30.130,36-TL'sının  rücuen tahsili istemiyle adli ve idari yargı yerlerinde davaların açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu bağlamda, bakılan rücu davasına konu asıl alacak davasının görüldüğü Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince davalı idareler yönünden idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmemiştir. Bilirkişi Raporunda saptanan kusur ve sorumluluk oranları esas alınarak davanın konusu bakımından ayrım yapılmayıp zararın idare hukuku ilkelerine göre idari yargı yerinde saptanmasının gerekeceği yolunda bir görevsizlik kararı verilmediğine ve hükmolunan tazminat da tamamen ödenmiş olduğuna göre, olayda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde belirtilen "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında, zarar gören tarafından açılmış bir dava yoktur.

Öte yandan, ortada, Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışındaki alacakların tahsil usulünü düzenleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren bir kamu alacağı da bulunmamaktadır.

Belirtilen tüm bu hususlara göre, tam yargı davası niteliği taşımayan ve konusu bir kamu alacağı olmayan rücu davasının, Borçlar Kanunu hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 6.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile İstanbul 12.Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.11.2015 gün ve E:2015/241, K:2015/434 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 6.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 12.Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.11.2015 gün ve E:2015/241, K:2015/434 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 27.11.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI