Hukuk Bölümü         2012/543 E.  ,  2013/102 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı    : KOSGEB-Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı

Vekili      : Av. İ.Y. – Av. F. C. Y. A.   (Adli Yargıda)

 Av. E.C.A.                                            (İdari Yargıda)

Davalı     : F.S.                                                     

O L A Y : Davacı vekili özetle; Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğünün 2008/15835 takip sayılı dosyasındaki takiplerinde, davalının icra takibine itiraz ettiğini belirterek, davalarının kabulü ile, icra takibine vaki haksız itirazın iptali ve takibin devamına, davalının %40 icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Küçükçekmece 3. Sulh Hukuk Mahkemesi; 16.05.2012 gün, E:2011/2415, K:2012/713 sayı ile özetle, davacının kamu kuruluşu niteliğinden idare ve davalının 657 sayılı yasa kapsamında çalışan olduğundan, davalıya yapılan fazla ödemelerin iadesi talebinin idare mahkemesinin görev alanında olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiş ve karar bu şekilde kesinleşmiştir. 

Davacı vekili bu kez 28.05.2012 tarihli dava dilekçesi ile, davalının 01.11.2007 tarihine kadar, davacı kurum bünyesinde idari görevli olarak çalıştığını, KOSGEB İdaresi Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 01.11.2007 tarihli kararı ile görevine son verildiğini, 15.10.2007-14.11.2007 dönemine ilişkin maaşı peşin ödendiğinden, hizmetine son verildiğini, 01.11.2007-14.11.2007 arasındaki 13 günlük maaş tutarı olan 852,98 TL nin davalıdan tahsili için yapılan müracaatın sonuçsuz kalması üzerine davalı aleyhine Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğünün 2008/15835 takip sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının bu takibe itirazı üzerine Küçükçekmece 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin E:2011/2415 sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtıklarını, mahkemece davanın görevsizlik nedeniyle reddedildiğinden iş bu davanın açılmasının gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 15.10.2007-14.11.2007 maaş dönemine ait 13 günlük fazla ödenen 852,98 TL nin 15.10.2007 tarihinden itibaren 6183 sayılı AATÜHK hükümleri gereğince uygulanacak gecikme zammı/faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 8. İdare Mahkemesi; 12.06.2012 gün, E:2012/924, K:2012/818 sayı ile özetle; icra takibinden kaynaklanan ve borca itirazın iptali talebiyle açılan davada, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. maddesine göre adli yargının görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vererek, 2247 sk. uyarınca dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş ve karar bu şekilde kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 14.01.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı kanunun 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, 2247 sayılı kanunun 14. maddesinde yer alan, olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Uyuşmazlığa konu olayda, davacı tarafından adli yargı yerinde “icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı” istemi ile dava açılmış olup, aynı davacı tarafından aynı davalıya karşı ‘’davalıya yapılan fazla ödemelerin faizi ile birlikte iadesi’’ istemi ile idari yargı yerinde dava açılmış olmakla birlikte, her ne kadar idari yargı yerinde açılan davanın talep kısmında ‘’…fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 15.10.2007-14.11.2007 maaş dönemine ait 13 günlük fazla ödenen 852,98 TL nin 15.10.2007 tarihinden itibaren 6183 sayılı AATÜHK hükümleri gereğince uygulanacak gecikme zammı/faizi ile birlikte davalıdan tahsili…’’ istenilmiş ise de, idari yargı yerinde açılan iş bu dava özü itibariyle adli yargı yerinde açılan ve tarafları ve sebebi aynı olan ‘’itirazın iptali’’ konulu dava ile aynı olup, her iki davada da olaylar anlatılırken davalıya yapılan fazla ödemelerin iadesi için Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğünün 2008/15835 takip sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalının bu takibe vaki itirazı üzerine takibin durduğu hususları belirtilmiş ve dahi özü itibariyle davaların bu temel saik ile açıldığı ifade edilmiş olup, hal böyle iken, “icra takibine yapılan itirazın iptali” istemi yönünden adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı kanunun 19. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşılmakla birlikte, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de, başkanlıkça adli yargı dosyasının da ilgili mahkemesinden getirtildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılmıştır.

                2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

                İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

                İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Küçükçekmece 3.Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Küçükçekmece 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 16.05.2012 gün, E:2011/2415, K:2012/713 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.01.2013 gününde Üye  Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY

Somut uyuşmazlıkta, davacının davalı aleyhinde Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğünün 2008/15835 takip sayılı dosyasında başlattığı icra takibine, davalının itirazı ile durması sonucu Adli Yargıda İtirazın İptali davası açılmış, Yargılama sonucunda Uyuşmazlığın İdari Yargının görev alanında bulunduğu gerekçesiyle “Yargı Yolu Yönünden Davanın Reddine” karar verilmiş,

Adli Yargı kararının bu şekilde kesinleşmesinden sonra davacı vekili bu kez İdari Yargıda, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 15.10.2007-14.11.2007 maaş dönemine ait 13 günlük fazla ödenen 852.98 -TL’nin gecikme zammı- faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, İdare Mahkemesince de uyuşmazlığın İ.İ.K 67 maddesinden kaynaklandığı “Adli Yargının görevli bulunduğu” gerekçesiyle Yargı Yolu yönünden dava red edilmiş,

Adli ve İdari Yargı mercileri arasında doğan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın gönderildiği Yüksek Mahkemece yapılan inceleme sonucunda, Sayın Çoğunluk görüşü doğrultusunda Adli Yargının görevli olduğuna karar verilmiştir.

Sayın Çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

Zira;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun Olumsuz Görev Uyuşmazlığı başlıklı 14. maddesi “Olumsuz Görev Uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için Adli- İdari ve Askeri Yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” hükmünü taşımaktadır.

Uyuşmazlıkta, Adli Yargı merciinde açılan dava İ.İ.K. 67 vd. maddesinde öngörülen İtirazın İptali davası,

İdari Yargı merciinde açılan dava ise TBK 77 vd. maddesinde öngörülen, genel hükümlere göre açılan istirdat (alacak) davası niteliğindedir.

İtirazın İptali Davası ile İstirdat (alacak) davası gerek hukuki nitelikleri ve gerekse sonuçları itibariyle “konusu aynı” davalar değildir.

Olumsuz görev uyuşmazlığının giderilebilmesi için 2247 sayılı Yasanın 14/1 maddesinde öngörülen “... konusu aynı dava ...” şartı eldeki uyuşmazlık yönünden gerçekleşmemiştir.

Bu halde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi gereğince başvurunun usulden reddine karar verilmesi gerekirken, İtirazın İptali Davası ile İstirdat (alacak) Davasını konusu aynı dava olarak nitelendirmek suretiyle uyuşmazlığın esasını inceleyen Sayın Çoğunluk görüşüne karşıyım.

ÜYE

Eyüp Sabri BAYDAR