Hukuk Bölümü         2014/101 E.  ,  2014/78 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : Y.Ç.

Vekilleri  : Av. T.T., Av. B.K., Av. H.B., Av. B.E.

Davalı      : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. K.V. 

O L A Y   : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 23.10.2003 tarihinden itibaren Ankara Büyükşehir Belediyesi Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanlığı tarafından Eylül ayı başından Haziran Ayı Sonuna kadar düzenlenen BELMEK kurslarında Usta Eğiticisi olarak görev aldığını, doğum nedeniyle raporlu ilen 22.02.2012 tarihinde haklı bir neden olmadan iş akdinin feshedildiğini, tüm yıllarda "taahhütname" başlıklı evrak imzalatıldığını, elinde bazı yılları için olan örneklerin bulunduğunu, İş sözleşmelerinde, Devlet Memurları Kanunu’nun 176. maddesinde düzenlenen ders ücreti karşılığı çalışacağı, çalışacağı süre boyunca ücret ödeneceği, verdiği aylık ders saatinin 7.30’a bölünerek bulunacak gün sayısının sigortalı primine esas gün sayılacağının belirtildiğini, Çalışmalarının,        haftanın 5 günü, devlet memurlarının çalışma saatlerine uyumlu olarak 09-17 saatleri olduğunu, ancak hafta tatili günleri için herhangi bir ödeme olmadığını, bazı hafta sonları seminerlere, sergileri açıldığı haftalarda da işe gidildiği halde herhangi bir ödeme yapılmadığını, girdikleri ders saatleri için ders defteri imzalandığını, prim bildirimlerinin son birkaç yıla kadar günlük 7.5 ders saatine göre ayda 20-26 gün olarak bildirildiğini, ancak SSK.na prim bildirimleri ile ek ders saat ücretlerinin eşleştirilmesinin olası görülmediğini, bu tatil günleri için herhangi bir ödeme yapılmadığını, Örneğin 2011 yılı haziran ayında 30 gün için prime esas kazanç bildirimi 1.255,32 TL olarak bildirilmiş görünmekte iken, 30 güne bölündüğünde günlük ücretin 41,84 TL olduğunu, 2011 Yılı Temmuz ayında ise 1 günlük prime esas kazancın 63,17 TL olarak bildirildiğini, oysa aynı ayda ek ders saat ücretinin 9,024 TL günlük ücretin ise 67,68 TL olduğunu, dolayısıyla bütün ayların aylık ücretlerinin eksik ödenmiş görüldüğünü,1475 sayılı İş Kanunu ve 3945 sayılı kanunun 7. maddesi uyarınca, çalışanlara hafta tatili günlerinde çalışılmadan ücret ödenmesi öngörüldüğü gibi çalışılmayan Resmi ve Dini tatil günlerinde de çalışmadığı halde ücret ödenmesi zorunluluğu bulunduğunu,ancak davacıya bu günler için herhangi bir ödeme yapılmadığını, böylece, hem ders saat ücretlerinin eksik olarak belirlendiğini, hem de iş yerinin tatilde olduğu Cumartesi ve Pazar günleri ile resmi ve dini tatil günleri için herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu şekilde çalışma dönemi boyunca ücret ödemelerinin eksik yapıldığını,6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması hakkındaki Kanun'un 1. maddesine göre belirtilen işyerlerinde çalışan işçilere ücret sistemleri ne olursa olsun her yıl için birer aylık ücret tutarında ilave tediye ücreti ödeneceğinin belirtildiğini, aynı yasanın 3.maddesinde de bu işyerlerince çalışan işçilere mezkur maddeler gereğince yapılan tediyelerden ayrı olarak her yıl için bir aylık istihkakları tutarında ödeme de yapılacağının hükme bağlandığını, böylece bu işyerlerinde çalışan işçilere yılda iki aylık ücretleri tutarında "ilave tediye" yapılması emredici düzenlemesine rağmen davacı ve işyerinde çalışan diğer usta öğreticilere bu ödemelerin yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin talep hakları saklı tutularak 100,00 TL kıdem tazminatı, 20.000,00 TL eksik ödenen ücret, 100,00 TL ücretli izin alacağı, 100,00 TL ihbar tazminatı, 5.200,00 TL ilave tediye alacağı olmak üzere toplam 25.500,00 TL alacağın kıdem tazminatı, eksik ödenen ücretin en yüksek banka mevduat, ilave tediye alacağı, ihbar tazminatı, ücretli izin alacağının adi kanuni faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hüküm altına alınacak alacaklarına kıdem tazminatına akdin feshi, ihbar tazminatı, ücretli izin alacağı, eksik ödenen ücret, ilave tediye alacağına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 4. İş Mahkemesi: 01.03.2013 gün ve E:2012/1014, K:2013/290 karar sayılı kararı ile özetle; “…4857 sayılı İş Kanunu’nun 1.maddesinin 2. fıkrası ve 4. maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerinde, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanun’un uygulanacağı belirtilmiştir.

Uyuşmazlığın normatif dayanağını oluşturan; 657 sayılı yasanın 89. maddesindeki düzenlemeye göre; “ Her derecedeki eğitim ve öğretim kurumlan ile Üniversite ve Akademi (Askeri Akademiler dahil), okul, kurs veya yaygın eğitim yapan kurumlarda ve benzeri kuruluşlarda öğretmen veya öğretim üyesi bulunmaması halinde öğretmenlere, öğretim üyelerine veya diğer memurlara veyahut açıktan atanacaklara ücret ile ek ders görevi verilebilir.

Ücretle okutulacak ders saatlerinin sayısı, ders görevi alacakların nitelikleri ve diğer hususlar ilgili Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile tespit olunur.”

Anılan yasanın 176. madde sinde; “ Bu Kanunun 89 uncu maddesine göre kendilerine ders görevi verilenlere, ders saati başına gündüz öğretimi için 140, örgün ve yaygın eğitim kurumlarında yarıyıl ve yaz tatillerinde, cumartesi ve pazar günleri ile saat 18.00'den sonra başlayan öğretim faaliyetleri için 150 gösterge rakamının bu Kanuna göre belirlenen aylık katsayısı ile çarpımından oluşan miktar üzerinden ek ders ücreti ödenir.

Bu ücretler, özel eğitime muhtaç öğrencilerin eğitim ve öğretim gördüğü kurumlarda görevli öğretmen ve yöneticiler ile bu öğrencilere yönelik olarak açılan özel sınıf öğretmenlerine ve cezaevlerinde görevli öğretmenlere % 25 fazlasıyla ödenir.

Bu madde kapsamında ücretle ders vermek üzere yükseköğretim kurumlarından görevlendirilen öğretim elemanlarına 2914 sayılı Kanun hükümlerine göre ek ders ücreti ödenir.

Konferans ücreti her yıl bütçe kanunlarında gösterilir.” Hükmünü içermektedir.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunun Büyükşehir Belediyesinin Görev, Yetki Ve Sorumluluklarını düzenleyen 7/ v) maddesinde “ meslek ve beceri kazandırma kursları açmak, işletmek veya işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksek okullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak.” Düzenlemesi yer almaktadır.

Somut uyuşmazlıkta davacının; davalı Ankara Büyükşehir Belediyesi Eğitim ve Kültür Daire Başkanlığının düzenlediği Belmek kurslarında 657 sayılı yasanın 89 ve 176. maddeleri uyarınca ek ders ücreti karşılığı Usta Öğretici olarak çalıştığı,her eğitim dönemi başında Belediye Encümeninden karar alındığı ayrıca başkanlık makamının oluru ile işe başlatıldıkları davacının kabulünde olduğu gibi uyuşmazlık dışıdır.

Netice itibarıyla yukarıda belirtilen 657 sayılı yasanın 89 ve 176 maddeleri ve Yargıtay’ın usta öğreticiler konusunda verdiği ilkesel kararlar bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda davacının statü hukukuna tabi olduğu, uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğu sonuç ve kanaati ile yargı yolun caiz olmaması nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.”  demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

İş bu karara yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 20.05.2013 gün ve E:2013/10918, K:2013/11622 karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 15. İdare Mahkemesi: 10.10.2013 gün,E:2013/1394 sayı ile özetle; “…davacının; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan şekliyle, memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçi kapsamında bulunmadığı; idareye verdiği bir taahhütnameye istinaden, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu; taahhütnamede, ek ders ücretinin hesaplanmasında 657 sayılı Kanununun 176. maddesinden esinlenmiş olunmasının, davacının kamu personeli statüsünde değerlendirilmesi için yeterli olamayacağı gibi, taahhütnameyi de idari sözleşme haline getirmeyeceği; dolayısıyla, taahhütnameyle kurulan ilişkinin, daha ziyade Türk Borçlar Kanununda tanımını bulan hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.

Buna göre; davacının statüsü dikkate alındığında ve iş mevzuatından kaynaklanan talepleri gözetildiğinde; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.’’ demek suretiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 27.1.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19. maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,  Ankara Büyükşehir      Belediyesi Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen BELMEK kurslarında, imzaladığı taahhütnameye istinaden Ev Tekstili Usta Öğretici olarak geçici görevli statüde çalışmakta iken görevine son verilen davacının, iş akdinin haksız feshi nedeniyle, fazlaya ilişkin talep hakları saklı tutularak 100,00 TL kıdem tazminatı, 20.000,00 TL eksik ödenen ücret, 100,00 TL ücretli izin alacağı, 100,00 TL ihbar tazminatı, 5.200,00 TL ilave tediye alacağı olmak üzere toplam 25.500,00 TL alacağın, faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı  Kanunun  3.maddesinde;  kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan  Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde,  Kanunun amacının,  işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan  “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,  ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler:

A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.)

B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

Fiili ve hukuki imkansızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, davalı idareye verdiği ve tek taraflı olarak imzaladığı bir taahhütnameye istinaden,Ankara Büyükşehir Belediyesi Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanlığı bünyesinde düzenlenen Meslek Edindirme Kurslarında usta eğitici sıfatıyla çalıştığı anlaşılmıştır.

Somut durum dikkate alındığında, davacının;  657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan şekliyle, memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçi kapsamında bulunmadığı;  idareye verdiği bir taahhütnameye istinaden, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu; taahhütnamede, ek ders ücretinin hesaplanmasında 657 sayılı Kanununun 176. maddesinden esinlenmiş olunmasının, davacının kamu personeli statüsünde değerlendirilmesi için yeterli olamayacağı gibi, taahhütnameyi de idari sözleşme haline getirmeyeceği; dolayısıyla, taahhütnameyle kurulan ilişkinin, daha ziyade Türk Borçlar Kanununda tanımını bulan hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.

Buna göre; davacının statüsü dikkate alındığında ve iş mevzuatından kaynaklanan talepleri gözetildiğinde; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır

Açıklanan nedenlerle, Ankara 15. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile, Ankara 4. İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 15. İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Ankara 4. İş Mahkemesinin 01.03.2013 gün ve E:2012/1014, K:2013/290 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.1.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.