T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/415

KARAR NO : 2021/616

KARAR TR : 29/11/2021

 

 

 

ÖZET: 2918 sayılı Kanun'un uygulanmasından kaynaklanan ve tazminat istemine dayanak oluşturan işlemlerin hukuki denetimin adli yargı yerinde yapıldığı tazminat davasının görüm ve çözümünde ADLİ YARGININ görevli bulunduğu hk.

 

 

K A R A R

 

Davacı                : B.Y.

Vekili

(İdari yargıda)   : Av. S.B.

Davalılar            : 1- Kapaklı İlçe Emniyet Müdürlüğü(Adli Yargıda)

                              2- Emniyet Genel Müdürlüğü (İdari Yargıda)

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı, P. Asansör Sanayi Ticaret Limited Şirketinin sahibi olduğunu, asansör arıza ve bakımlarında kullanılmak için aldığı 59... 264 plakalı aracını, 04 Kasım 2019 tarihinde kullanan V.S.’in maddi hasarlı kaza yaptığını öğrendiğinde olay yerine gittiğini, Kapaklı Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünde görevli polis memurlarınca aracı kullanan kişiye birkaç sefer alkol kontrolü yapıldığını, alkollü olduğuna dair hiç promil çıkmamasına rağmen trafik memurlarınca aracının trafikten men edildiğini; aracının çekici ile otoparka çekildiğini, aracı kullanan kişinin ehliyetine el konularak trafik cezası kesildiğinde ve görevli memurlara hastanede kan testi raporu alınması için ısrar etmesine rağmen kişinin hastaneye götürülmediğini; buna rağmen Volkan Sönmez ile birlikte hastaneye gitmelerine rağmen savcılık veya karakoldan üst yazı olmadan alkol muayenesi için kan testi yapılmayacağının söylendiğini; Kapaklı Trafik Denetleme Şube Müdürlüğüne başvurmalarına rağmen kendilerine sevk yazısı verilmediğini; şirket işlerinde kullandığı aracın trafikten men edilmesi nedeniyle tamir için servise götüremediğini, sigortadan yararlanamadığını, kaza anından bu güne kadar şirketinin asansör bakımları için 11 ay boyunca araç kiralamak zorunda kaldığını, günlüğü 200 TL den 11 ay süresince toplam 66.000 TL araç kiralama bedeli ödediğini ifade ederek; araç kiralama bedeli ödeyerek uğradığı maddi zararının tazmini istemiyle "Kapaklı İlçe Emniyet Müdürlüğü, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğün’de Görevli Polis Mem. A. K.,İ.C."a karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

2. Mahkeme Kapaklı İlçe Emniyet Müdürlüğü husumetiyle davayı görmüştür.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

3. Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 09/10/2020 tarihli ve E.2020/435, K.2020/593 sayılı kararı ile, davanın idari yargıda açılması gerektiği, davaya bakmaya mahkemelerinin görevli olmadığı gerekçesiyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, aynı Kanunun 382. ve 383. maddeleri uyarınca, görevli Mahkemenin idare mahkemesi olduğuna, HMK'nun 20. maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli Tekirdağ Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine; aynı madde uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkemelerine başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkemelerince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına karar vermiştir. Bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmış öyledir:

 

"Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Somut olayda açılan davanın kamu görevlisinin yetkilerini kullanırken kusurları sonucu kişilere zarar vermelerinden kaynaklanan ve zarar görenin kamu görevlileri aleyhine açtığı tazminat davası olduğu, somut olayda davalıların görevi dışında kalan kişisel kusuruna dayanılmadığına, eylemin görevi sırasında ve görevi ile ilgili olmasına ve hizmet kusuru olması niteliğinde olmasına göre, eldeki dava husumet kamu görevlilerine değil, idareye düşmektedir. Öyle ise dava idare mahkemesinde açılıp, husumetinde idareye yöneltilmesi gerekir. Davanın yargı yolu bakımından adli yargıda görülmeye elverişli olmaması, idari yargıda davanın açılabilir nitelikte olması dikkate alınarak davanın usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır."

 

4.Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi daha sonra; 20/03/2021 tarihli ve E.2020/435, K.2020/593 sayılı birEk Karar vermiştir. Tebligatları yapılan bu ek kararın da istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu ek kararın ilgili kısımları şöyledir:

 

"Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, mahkememizce verilen görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine dair karar 06/01/2021 tarihinde kesinleşmiş olup, dosya incelendi;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkememizden verilen 2020/435 esas 2020/593 karar sayılı mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair karar 06/01/2021 tarihinde kesinleşmiş olup, kesinleşme tarihinden itibaren dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine dair taraflarca başvuru yapılmadığından HMK;20.madde uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM;

1-HMK.20.Maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına,"

 

5. Bu kez davacı vekili, alkolsüz ve yasal sınırlar içinde ilerlemekte olan müvekkile ait 59 JB 264 plakalı aracın 04/11/2019 tarihinde bir kazaya karışması sonrası emniyet ekipleri tarafından haksız şekilde idari para cezası, araç sürücüsünün ehliyetine el koyma ve aracın trafikten men edilmesi işlemlerinin uygulandığını; bu idari işlemlerin iptali için 15/11/2019 tarihinde D.İş.2019/7750 numaralı dosya ile Çerkezköy Sulh Ceza Hakimliği'ne başvuru yapıldığını;verilen idari para cezası, araç sürücüsünün ehliyetine el koyma ve aracın trafikten men edilmesi cezalarının 28/09/2020 tarihinde kesinleşen kararla iptal edildiğini; müvekkilinin,iptal kararından bir(l) gün sonra yani 29/09/2020 tarihinde de mezkur haksız idari işlemlerden doğan zararlarını tazmin etme amacıyla E.2020/435Sayılı dosya ile Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açtığını ancak Mahkemenin görevsizlik kararı verdiğini belirterek;59 JB 264 plakalı aracın kazaya karışması sonrasında idari personel (trafik polisleri) tarafından alkol muayenesi yapılmaması nedeni ile alkol raporu tanzim edilmediğinden aracının kasko yapılan şirket tarafından tamir edilmemesi ve müvekkilinin işlerin idaresi için yeni araç kiralamak durumunda kalması nedeni ve pert bedeli tazmin edilemediğinden bahisle;fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 90.000 TL alacağın 04/11/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile tazmini istemiyle Emniyet Genel Müdürlüğü'ne karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

6. Tekirdağ 2. İdare Mahkemesi 22/03/2021 tarihli ve E.2021/119 sayılı kararı ile, davanın adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle, Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi amacıyla, önceki görevsizlik kararına ilişkin Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

 

“2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun "Tanımlar” başlıklı 3.maddesinde "Trafikten men: Trafik zabıtasınca, bu Kanunda belirtilen hallerde araçla ilgili belgelerin alınması ve aracın belirli bir yere çekilerek trafikten alıkonulmasıdır" hükmüne, '‘Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı” başlığı altında düzenlenen 48. Maddesinin 3.fıkrasında “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır. Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespiti amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılır. Kişinin yaralanmalı veya ölümlü ya da kollukça müdahil olunan maddi hasarlı trafik kazasına karışması hâlinde, ikinci fıkrada belirtilen muayeneye tabi tutulması zorunludur. Teknik cihaz ile yapılan ölçüme itiraz eden veya bu cihaz ile ölçüm yapılmasına müsaade etmeyen bu sürücüler, en yakın adli tıp kurumuna veya adli tabipliğe veya Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına götürülerek uyuşturucu veya uyarıcı madde ya da alkol tespitinde kullanılmak üzere vücutlarından kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır. Bu işlem bakımından 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 75 inci maddesi hükümleri, beşinci fıkrası hariç olmak üzere uygulanır” hükmüne, " Sürücü belgelerinin geri alınmasında ve iptalinde yetki" başlıklı 112. maddesinde “Bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevlilerin ve trafik tescil kuruluşlarının yetkilendirildiği haller hariç olmak üzere, sürücü belgelerinin geri alınmasına ve iptaline sulh ceza mahkemeleri karar verir. Bu Kanunun 51 inci maddesinin ihlali ve 118 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı “100 ceza puanını doldurmak" eylemi nedeniyle sürücü belgelerinin geri alınmasına yine bu Kanunun 6’ncı maddesinde sayılan görevliler yetkilidir.... ” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun Kanunun "Görevli ve Yetkili Mahkeme " başlıklı 110. maddesinde, “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. ” hükmüne yer vermek sureti ile 2918 sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklanan zararların tazmini istemi ile açılacak sorumluluk davalarında adli yargı yerlerinin görevli olacağı açıkça belirtilmiştir.

(...)

Uyuşmazlıkta, zararın doğmasına sebep olarak gösterilen sürücü belgesinin geçici olarak geri alma tutanağına, idari para cezasına, aracın trafikten men edilmesine ilişkin karara karşı açılan davada yargısal denetiminin Sulh Ceza Hakimliği'nce yapıldığı, bu itibarla tazminat talebinin dayanağı olarak gösterilen tutanağın hukuka uygun olup olmadığını inceleyen ve hukuki denetimini yapan yargı yerinin Sulh Ceza Hakimliği olması karşısında, artık bu halde, trafik ekiplerince el konulan ve 2918 sayılı Yasa hükümlerine göre idare ajanının kamu gücü kullandığı bir idari işlemden ve işlevden ziyade 2918 sayılı Yasa'nın tatbikinden doğan bir sorumluluk davası niteliğinde görmek gerektiği, keza, bunun Uyuşmazlık kimi kararlarında da vurguladığı üzere yaptırım kararının dava konusu edildiği yargı merciinin bu yaptırıma dayalı zarar tazmini istemine yönelik tazmin sorumluluğu doğurup doğmayacağı iddialarının aynı yargı düzeni içinde görülmesinin daha uygun düşeceği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı düzeni içinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, açılan bu davanın görüm ve çözümü adli yargının görev alanı içinde bulunmaktadır.

Nitekim; benzer bir uyuşmazlıkta Uyuşmazlık Mahkemesince verilen 27.04.2020 tarih ve E:2019/831, K:2020/262 sayılı kararı da bu yöndedir"

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

7. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanun'un trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

 

8. Aynı Kanun'un "Tanımlar” başlıklı 3.maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 

"Trafikten men : Trafik zabıtasınca, bu Kanunda belirtilen hallerde araçla ilgili belgelerin alınması ve aracın belirli bir yere çekilerek trafikten alıkonulmasıdır."

 

9. Aynı Kanun'un'‘Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı” başlığını taşıyan48. maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:

 

"Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin kara yolunda araç sürmeleri yasaktır.

Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılır.

Kişinin yaralanmalı veya ölümlü ya da kollukça müdahil olunan maddi hasarlı trafik kazasına karışması hâlinde, ikinci fıkrada belirtilen muayeneye tabi tutulması zorunludur. Teknik cihaz ile yapılan ölçüme itiraz eden veya bu cihaz ile ölçüm yapılmasına müsaade etmeyen bu sürücüler, en yakın adli tıp kurumuna veya adli tabipliğe veya Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına götürülerek uyuşturucu veya uyarıcı madde ya da alkol tespitinde kullanılmak üzere vücutlarından kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır. Bu işlem bakımından 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 75 inci maddesi hükümleri, beşinci fıkrası hariç olmak üzere uygulanır.

...

Yapılan tespit sonucunda, 0.50 promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında, fiili bir suç oluştursa bile, 700 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi altı ay süreyle geri alınır. Hususi otomobil dışındaki araçları alkollü olarak kullanan sürücüler bakımından promil alt sınırı 0.21 olarak uygulanır. Alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri alınan kişiye, son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; ikinci defasında 877 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri iki yıl süreyle, üç veya üçten fazlasında ise, 1.407 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri her seferinde beşer yıl süreyle geri alınır. Sürücü belgelerinin herhangi bir nedenle geçici olarak geri alınmış olması hâlinde belirtilen süreler, geçici alma süresinin bitiminde başlar.

...

Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere 2000 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır.

............

Alkollü olarak araç kullanması nedeniyle son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde sürücü belgeleri ikinci defa geri alınan sürücüler Sağlık Bakanlığınca, usul ve esasları İçişleri, Millî Eğitim ve Sağlık bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine; üç veya üçten fazla geri alınan sürücüler ise psiko-teknik değerlendirmeye ve psikiyatri uzmanının muayenesine tabi tutulurlar.

Sürücü belgelerinin geçici geri alma işlemleri bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevliler tarafından yapılır.

Bu madde hükümlerine göre geri alınan sürücü belgesinin iade edilebilmesi için; ilgili kişi hakkında trafik kurallarına aykırılık dolayısıyla bu Kanun hükümlerine göre verilmiş olan idari para cezalarının tamamının tahsil edilmiş olması; uyuşturucu veya uyarıcı madde alması nedeniyle sürücü belgesi geri alınanların ayrıca sürücü olmasında sakınca bulunmadığına dair resmi sağlık kurumlarından alınmış sağlık kurulu raporunun ibraz edilmesi şarttır.

..."

 

10. Aynı Kanun'un "Sürücü belgelerinin geri alınmasında ve iptalinde yetki" başlıklı 112. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 

"Bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevlilerin ve trafik tescil kuruluşlarının yetkilendirildiği hâller hariç olmak üzere, sürücü belgelerinin geri alınmasına ve iptaline sulh ceza mahkemeleri karar verir.

Bu Kanunun 51 inci maddesinin ihlali ve 118 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı “100 ceza puanını doldurmak” eylemi nedeniyle sürücü belgelerinin geri alınmasına yine bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevliler yetkilidir.

Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması veya iptaline dair verilen kesinleşmiş mahkeme kararı örnekleri, sürücülerin sicillerine işlenmek üzere mahkemelerce ilgili trafik birimlerine gönderilir.

Bu Kanuna göre görülen davalar, diğer kanunlara göre görülen davalarla birleştirilemez...."

 

11. Aynı Kanun'un 19/01/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesi şöyledir:

 

“İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”

 

12. Aynı Kanun'un Geçici 21. maddesi şöyledir:

 

“Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz”

 

B. Yargı Kararları

 

13. Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 tarihli ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı (R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147) kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

“… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

A. İlk İnceleme

14. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Birol SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 29/11/2021 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu; adli yargı yerinde, görevsizlik kararından sonra ek karar ile, 6100 sayılı Kanun'un 20. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmekteyse de; anılan maddenin adli yargı içindeki görevsizlik veya yetkisizlik kararlarına ilişkin olduğu gözetildiğinde, verilen ek kararın hukuken kabul edilemeyeceği ve bir başka yargı kolunu işaret eden görevsizlik kararını ortadan kaldırmayacağı; bunun dışında dosyada usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

B. Esasın İncelenmesi

15. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının, görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

16. Dava, davacının çalışanının kullandığı aracın trafik kazasına karışması sonrasında, emniyet görevlileri tarafından araç sürücüsünün ehliyetine el koyma ve aracın trafikten men edilmesi işlemlerinin uygulandığı, bu işlemlerin yargı kararıyla iptal edildiği ancak bu süreçte aracın tamir edilememesi ve yeni araç kiralanması gibi nedenlerle uğranılan maddi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

17. Mevzuat hükümleri ve somut olay birlikte irdelendiğinde; tazminat isteminin 2918 sayılı Kanun'un uygulanmasından kaynaklandığı; ayrıca tazminat istemine dayanak oluşturan işlemlerin hukuki denetiminin adli yargı yerinde yapıldığı gözetildiğinde, açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde de adli yargının görevli bulunduğu; davacı ve sonrasında vekili tarafından, oluştuğu iddia edilen maddi zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

18. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Tekirdağ 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/10/2020 tarihli ve E.2020/435, K.2020/593 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B.Tekirdağ 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/10/2020 tarihli ve E.2020/435, K.2020/593 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

29/11/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

     Başkan Vekili                  Üye                               Üye                              Üye                 

        Muammer                    Birol                             Nilgün                          Doğan     

         TOPAL                     SONER                           TAŞ                          AĞIRMAN       

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                            Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                              TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN