T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/753

KARAR NO  : 2022/200      

KARAR TR  : 18/04/2022

ÖZET: OHAL KHK'sı kapsamında kapatılan Üniversite bünyesinde sözleşmeli öğretim elemanı olarak görev yapmakta iken,iş akdi feshedilen davacıya kıdem tazminatı ve mahrum kaldığı ücret alacaklarının ödenmesi, bu konuda yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın 675 sayılı KHK'nın 16. maddesinin 4. fıkrası kapsamında İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı    : D.Z.K

Vekilleri : Av. A.G, Av. H.C

Davalı     : Maliye Hâzinesini izafeten, Samsun Valiliği/Samsun Defterdarlığı

 

I. DAVA KONUSU OLAY            

1. Davacı vekili, müvekkilinin667 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler İle Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kapatılan ve Maliye Bakanlığı'na devredilen Samsun Canik Başarı Üniversitesi bünyesinde sözleşmeli öğretim elemanı olarak görev yapmakta iken,iş akdinin tek taraflı feshedildiği20/07/2016 tarihine kadarki çalışmasından kaynaklı işçilik alacaklarının (kıdem tazminatı, sözleşme sonuna kadar ödenmesi gereken aylık ücreti) ödenmesine yönelik olarak, 10/09/2019 tarihindeyaptığı başvuruya 60 günlük sürede cevap verilmediğini ifade ederek; davalı idarenin red cevabına ilişkin işlemin iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla daha sonra arttırılmak üzere 100 TL kıdem tazminatının fesih tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek mevduat faiziyle birlikte ve sözleşmenin süresinden önce feshi nedeniyle mahrum kalınan ücret alacaklarına karşılık 100 TL'nin başvuru tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle 26/11/2019 tarihindeidari yargı yerinde dava açmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. İdari Yargıda

2. Samsun 3. İdare Mahkemesi 11/12/2019 tarihli ve E.2019/586, K.2019/128 sayılı kararı ile, 17/08/2016 tarih ve 29804 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin "Devir işlemlerine ilişkin tedbirler" başlıklı 5. ve29/10/2016 tarih ve 29872 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin "Dava ve takip usulü" başlıklı 16. maddesihükümlerinin yanı sıra, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun,4857 sayılı İş Kanunu'nunve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun ilgili hükümlerine yer verdikten sonra, davanın adli yargının görev alanına girmesi sebebiyle 2577 sayılı Kanun'un 14. ve 15/1-a maddeleri uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

"Yukarıda sözüedilen 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum ve kuruluşlar aleyhine 17/08/2016 tarihinden önce açılmış olan davalarda verilen dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı üzerine, davacının belirli bir süre içerisinde idareye başvuracağı ve bu başvuru sonucu tesis edilen işlemin iptali için idari yargı yerinde dava açacağı açıkça belirtilmiş olmasına karşın, aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 17/08/2016 tarihinden sonra açılmış olan davalarda ise dava şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verileceği ve bu davanın özellikle idari yargı verinde açılacağının belirtilmemiş olduğu açıktır. Yine 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinde de Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum ve kuruluşlardan devralınan varlık, borç ve yükümlülüklerle ilgili nasıl bir yol izleneceği belirlenmiş, bu kurum ve kuruluşların borçlarının hangi şartlar altında Devlet tarafından ödeneceğinin sınırı çizilmiş, ancak söz konusu maddede herhangi bir görevli yargı yeri belirlemesi yapılmamıştır.

Olayda, iş bu davanın 17.08.2016 tarihinden sonra 26.11.2019 tarihinde açıldığı, UYAP Bilişim Sistemi üzerinden yapılan sorgulamada davacı tarafından 17.08.2016 tarihinden önce açılıp da 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16. maddesinin 1. fıkrası uyarınca İş Mahkemelerince dava şartı yokluğu nedeniyle verilmiş herhangi bir ret kararı bulunmadığı, işçi statüsünde olan davacı tarafından talep edilen kıdem tazminatı ile sözleşme sonuna kadar ödenmesi gereken aylık ücret alacağının iş mevzuatından kaynaklanan haklardan olduğu hususları dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 26.11.2018 tarih ve E:2018/679, K;2018/744 sayılı ve 25/03/2019 günlü E:2019/107, K:2019/193 sayılı kararları da bu yöndedir."

 

3. Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

B. Adli Yargıda

4. Samsun 1. İş Mahkemesi 30/10/2020 tarihli ve E.2020/42, K.2020/301 sayılı kararı ile, "Somut olayda; davacı tarafça 03/09/2019 tarihinde arabuluculuğa başvurulmuş olup 06/09/2019 tarihinde davanın idari yargının görev alanına girmesi nedeniyle arabuluculuğa başvurulmasının mümkün bulunmadığı belirtilerek arabuluculuğa elverişli olmama tutanağı düzenlenmiştir. Davacı tarafça ilgili tutanak neticesinde idare mahkemesine başvurulmuş olup Samsun 3. İdare Mahkemesi'nin 11/12/2019 tarih 2019/586 Esas 2019/128 Karar sayılı ilamında davanın adli yargının görev alanına girmesi nedeniyle görev yönünden reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça ilgili karar doğrultusunda mahkememizde alacak davası açılmış ise de arabuluculuğa elverişli olmama tutanağının 7036 sayılı kanunda belirtilen şartları taşımadığı ve davacı tarafça adli yargının görevli olduğuna dair ilam sonrasında yeniden arabuluculuğa da başvurulmamış olmadığı"nın anlaşıldığı gerekçesiyle, "7036 sayılı yasanın 3/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine" karar vermiştir. Bu karara karşı istinaf yolunabaşvurulmuştur.

5. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 04/03/2021 tarihli ve E.2021/175, K.2021/713 sayılı kararı ile, 675 sayılı KHK sonrasında artık yasal prosedüre göre öncelikle kuruma, talebin reddi halinde ise idari yargıya başvurulacağı, adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamayacağının açıkça belirtildiği,genel mahkemelerce dava şartı yokluğundan red kararı verileceği hükmünün öyle bir dava açılmışsa söz konusu olabileceği, bu yönden idari yargının davada görevli olduğu konusunda şüphe bulunmadığı;kaldı ki, belirtilen KHK'lar söz konusu olmasa dahi,vakıf üniversitelerinde görev yapan sözleşmeli öğretim üyelerinin çalıştıkları üniversitelere karşı açacağı davalardaadli yargının değil idari yargının görevli olduğunun gerek Yargıtay, gerekse Uyuşmazlık Mahkemesinin kararları sabit olduğu gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile eksikliklerin tamamlanması amacıyla dosyanın esası incelemeden kaldırılmasına, mahkemesine iade edilmesinekesin olmak üzerekarar vermiştir.

6. Samsun 1. İş Mahkemesi 27/07/2021 tarihli ve E.2021/145, K.2021/561 sayılı kararı ile, idari          yargının görevli olması sebebiyle 6100 Sayılı HMK'nun 114/1-b maddesi'ne göre dava şartı olan "Yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.Kararın ilgili kısımları şöyledir:

"İncelenen tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kaldırma kararında "Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Dava adli yargı İş Mahkemelerinin görevi dışında kalıp idari yargı görevli olduğundan yargı yolu caiz olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekir.

Mahkemece uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, idari yargı ile olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından kararın kesinleşmesine müteakip ve taraflardan birinin istemi üzerine dosyanın görevli yargı merciinin belirlenmesi için 2247 sayılı yasanın 14. maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesine Gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan ilk derece mahkemesinin kararının esası incelenmeden kaldırılmasına dosyanın 6100 Sayılı H.M.K'nun 353/l-a-4 maddesi gereğince kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş, açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklinde düzenlemede bulunduğundan, İdari yargının görevli olması sebebiyle 6100 Sayılı HMK'nun 114/1-b maddesine göre dava şartı olan "Yargı yolunun caiz olmaması " nedeniyle davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

 

III. İLGİLİ HUKUK

A. Mevzuat

7. 17/08/2016 tarihli ve 29804 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin "Devir işlemlerine ilişkin tedbirler" başlıklı 5. maddesi şöyledir:

"(1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının her türlü taşınır, taşınmaz, malvarlığı, alacak ve hakları ile belge ve evraklarının (devralınan varlık);her türlü tespit işlemini yapmaya, kapsamını belirlemeye, idare etmeye, avans dahil her türlü alacak, senet, çek ve diğer kıymetli evraka ilişkin olarak dava ve icra takibi ile diğer her türlü işlemi yapmaya, devralınan varlıklarla ilgili olup kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle tevsik edilen borç ve yükümlülükleri tespite ve hiçbir şekilde devralınan varlıkların değerini geçmemesi, ek mali külfet getirmemesi, kefaletten doğmaması ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY)’ne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle gerçek mal veya hizmet ilişkisine dayanması şartıyla bu varlıkların değerlendirilmesi suretiyle bunları uygun bir takvim dahilinde ödemeye, kapatılan kurum ve kuruluşların taahhüt ve garanti ettiği ancak vermediği mal ve hizmet bedellerinin ödemesini durdurmaya veya ödemeye, tahsili mümkün olmadığı anlaşılan veya tahsilinde ve takibinde yarar bulunmayan hak ve alacaklar ile taahhüt ve garantilerin tahsilinden vazgeçmeye, her türlü sulh işlemini yapmaya, devralınan varlıklarla ilişkili kredi veya gerçek bir mal veya hizmet ilişkisine dayanan borçlar nedeniyle konulmuş ve daha önce kaldırılmış takyidatları kredinin veya borcun ödenebilmesini sağlamak amacıyla kaldırıldığı andaki koşullarla tekrar koydurmaya ve ihyaya, menkul rehinleri dikkate almaya, devralınan varlıklara konulan takyidatların sınırlarını belirlemeye ve kaldırmaya, finansal kiralama dahil sözleşmelerin feshine veya devamına karar vermeye, devralınan varlıkların idaresi, değerlendirilmesi, elden çıkarılması için gerekli her türlü tedbiri almaya, gerektiğinde devralınan varlıkların tasfiyesi veya satışı amacıyla uygun görülen kamu kurum ve kuruluşlarına devretmeye, devir kapsamında olmadığı belirlenen varlıkları iadeye, kapatılanların gerçek kişiye ait olması halinde devralınacak varlıkların kapsamını belirlemeye, tereddütleri gidermeye, uygulamaları yönlendirmeye, bütün bu işlemleri yapmak amacıyla usul ve esasları belirlemeye, vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğü, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığı yetkilidir.

(2) Bu madde kapsamında devralınan varlıklardan nakit ve diğer hazır değerler emanet, diğer varlıklar ise nazım hesaplarda izlenir. Nazım hesaplarda izlenen varlıklardan elden çıkarılanların tutarı emanet hesaplarına alınır. Ödenmesine karar verilen borçlar bu emanetlerden ödenerek kalan tutar bütçeye gelir kaydedilir.

(3) Kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının bağlı oldukları şirketlerin faaliyetleri sonlandırılarak ticari sicil kayıtları resen terkin edilir. Bunların devralınan varlıkları dışındaki varlıkları da Hazineye bedelsiz devredilmiş sayılır. Bu durumda şirketlere daha önce atanmış kayyımlar tasfiye memuru olarak görevlendirilebilir veya bu şirketlere tasfiye memuru atanabilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve birinci fıkrada yer alan hususları bu şekilde devralınan varlıklar için de uygulamaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.

(4) Birinci fıkra kapsamında tespite konu edilebilecek borç ve yükümlülüklere ilişkin olarak hak iddiasında bulunanlarca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış günlük hak düşürücü süre içerisinde ilgili idaresine kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle müracaat edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak kapatma işlemlerinde ise altmış günlük süre kapatma tarihinden itibaren başlar.

(5) Borçların ödenmesinde; malvarlığının aynından doğan vergi borçları, rehinli alacaklar, çalışanların sigorta primleri, kamu idarelerine ödenmesi gereken vergi, resim, harç, fon kesintisi, pay gibi borçlar, enerji, iletişim ve su kullanım borçları, çeşidine bakılmaksızın beşyüz Türk Lirasını geçmeyen borçlar ve diğerleri şeklinde sıralama esas alınır.

(6) 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri gereğince kapatılan vakıflara ait olup mülkiyetleri Vakıflar Genel Müdürlüğüne intikal eden taşınmazlar üzerinde bulunan eğitim tesisleri kamu kurum ve kuruluşlarına bedelsiz, özel hukuk tüzel kişilerine ise bedeli karşılığında tahsis edilebilir.

(7) Kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kuruluşlar bu madde kapsamında istenilecek bilgi ve belgeleri onbeş gün içerisinde vermek zorundadır. Bu çerçevede talepte bulunulanlar özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek bilgi ve belge vermekten kaçınamazlar."

 

8. 29/10/2016 tarihli ve 29872 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin "Dava ve takip usulü" başlıklı 16. maddesi şöyledir:

 

"(1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

(2) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce başlatılan icra ve iflas takipleri ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen takipler hakkında icra müdürlüklerince, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca düşme kararı verilir. Bu kararlar dosya üzerinden kesin olarak verilir ve takip alacaklısına resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı takip giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

(3) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma ya da resen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17/8/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir.

(4) Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. İdari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamaz."

 

B. Yargı Kararları

 

9. Uyuşmazlık Mahkemesi, yargı yolu belirlenmesinde Vakıf Üniversiteleri ile öğretim elemanları arasındaki uyuşmazlıklarda, örneğin kıdem tazminatı ödenmesi istemiyle açılan davalarda, istikrarlı olarak idari yargının görevli olduğuna karar vermektedir. Mahkememiz bu kararlarda, Vakıf Üniversitelerinin 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve diğer mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu kapsamında, vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulduklarını;idari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye'nin idari yapısında, kamu tüzel kişiliğinin idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisi olduğunu, kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacının kamu yararı, faaliyet konularının ise kamu hizmeti olduğunu, bu bağlamda, Kamu Tüzel Kişilerinin, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahip olduklarını, tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabildiklerini, bu nedenle de personelinin kamu hukukuna tabi olduğunu; kanunla kurulma ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın yanı sıra, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi Vakıf Üniversitelerinin de anayasal güvence altına alınmış olan "Bilimsel Özerkliğe sahip olmaları”nın bir diğer ayrıcalık olduğunu, üniversitelerde bilimsel özerklik ilkesi benimsenirken güdülen amacın, yükseköğretimin çeşitli siyasal çevre ve baskı grupları ile düşünce kümelerinin etkisinin dışında tutarak, bilimsel amaç, hedefler ve gereksinimlerine bağlı olmalarını sağlamak olduğunu, bu nedenle de, bilimsel faaliyetin asli unsurları olan yükseköğretim elemanlarının, görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri gibi özlük haklarının kanunla düzenleneceği konusunun, Anayasal teminat altına alındığını; bu değerlendirmeler kapsamında, vakıf üniversitelerinin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacıların statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğunu, aralarında düzenledikleri sözleşmenin de idari sözleşme niteliği taşıdığını; bu bağlamda, -örneğin- davacının sözleşmesinin feshinden kaynaklanan tazminat isteminin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinin c fıkrasında belirtilen; ‘’Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar‘’ kapsamında idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirtmektedir.(Uyuşmazlık Mahkemesinin 18/10/2021 tarihli, E.2021/526, K.2021/502; 26/10/2020 tarihli, E.2020/485, K.2020/578 sayılı kararlarında olduğu gibi.)      

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

10. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Birol SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 18/04/2022 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında Kanun'un 14. maddesinde öngörülen biçimdeolumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde idari yargı dosyasının UYAP örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

11. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK'in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

12. Dava667 SayılıOHAL KHK'sı kapsamında kapatılan Samsun Canik Başarı Üniversitesi bünyesinde sözleşmeli öğretim elemanı olarak görev yapmakta iken, iş akdi feshedilen davacıya kıdem tazminatı ve mahrum kaldığı ücret alacaklarının ödenmesi, bu konuda yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkinişlemin iptaline ilişkin bulunmaktadır.

 

13. Dava dosyalarının incelenmesinden; davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler İle Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kapatılan ve Maliye Bakanlığı'na devredilen Samsun Canik Başarı Üniversitesi bünyesinde 01/09/2015 tarihinde sözleşmeli öğretim üyesi olarak çalışmaya başladığı, 23/07/2016 tarihinde de sözleşmesinin tek taraflı feshedilmesi sebebiyle iş akdinin sonlandırıldığı,anılan işyerinin 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca davalı Hazine ve Maliye Bakanlığı'na devredilmesi sonrasında "eksik ödenen maaş alacağı ve kıdem tazminatı alacağının" ödenmesi istemiyle davalı idareye yapmış olduğu başvurunun Samsun Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Milli Emlak Dairesi Başkanlığı KHK İşlemleri İl Bürosu'nun 21/04/2017 tarih ve 5891 sayılı işlemi ile "Talepleriniz İnceleme Değerlendirme Komisyonu tarafından değerlendirilmekte olup, sonuçlanmasına müteakip tarafınıza bilgi verilecektir" şeklinde cevaplandığı, herhangi bir cevap verilmemesi üzerine davacı tarafından 10/09/2019 tarihinde yeniden yapılan başvurunun davalı idarece süresinde cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedildiğinden bahisle 26/11/2019 tarihinde idari yargı yerinde dava açıldığı; dosya kapsamında, davacı vekilinin 06/11/2019 tarihli başvurusuna karşılık Samsun Valiliği Defterdarlık KHK İşlemleri İl Bürosu'nun 21/11/2019 tarihli "Özlük Hakkı" konulu cevap yazısında, 670 sayılı KHK gereğince, aralarında davacının da bulunduğu müvekkilleri lehine ödeme yapılamayacağının bildirildiği görülmüş, idari yargı yerince verilen görevsizlik kararından sonra, aynı istemle adli yargı yerinde dava açıldığı anlaşılmıştır.

14. Yukarıda yer verilen 670 ve 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnameler ile getirilenhükümler irdelendiğinde; düzenlemelerin, darbe teşebbüsünde bulunan Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY)'nün mal varlığına, diğer bir ifadeyle suç eşyasına el konulması, bunların olağanüstü hal kapsamında ve kamu gücüyle tasfiye edilip, mülkiyetin suçtan zarar gören kamuya geçirilmesine ilişkin olduğu; tasfiye için maliye idaresinin görevli ve yetkili kılındığı ve tasfiye sonunda kalan mal varlığı değerinin genel bütçeye gelir olarak kaydedilmesi öngörülmüştür. Bu haliyle idarenin KHK ile tanınan görev ve yetkiler çerçevesinde tasfiyeye ait işlemlerinin idari nitelikte olduğunun ve bu işlemlerin hukuka uygunluğunun denetiminde idari yargı yerinin görevli ve yetkili olduğunun kabulü gerekir. Nitekim bu nedenle, el konulup tasfiye edilen özel hukuk tüzel kişisine karşı açılmış / açılacak davalarda ve icra takiplerinde bu davaların reddi / icra takiplerinin düşürülmesi ile bu davaya / icra takibine konu hakkın ilgili idareye başvurularak yerine getirilmesinin istenilmesi yöntemi benimsenmiş; bu başvuru üzerine idare tarafından verilen kararlara karşı idari yargı yerinde dava açılması yolunda özel bir görev kuralı getirilmiş ve bu uyuşmazlıkların adli yargıda hiç bir şekilde dava konusu edilemeyeceği için idari yargı yerinin verdiği kararın kesin olduğu belirtilmiştir.

 

15. 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, 17/08/2016 tarihinden önce kapatılan kurum ve kuruluşlar hakkında açılmış olan davalarda verilen dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı üzerine, davacının belirli bir süre içerisinde idareye başvuracağı ve bu başvuru sonucu tesis edilen işlemin iptali için idari yargı yerinde dava açacağı açıkça belirtilmiş olmasına karşın; aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 17/08/2016 tarihinden sonra açılmış olan davalarda ise dava şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verileceği ve bu davanın özellikle idari yargı yerinde açılacağının belirtilmemiş olduğu açıktır.

 

16. Somut olayda, davacınıngörev yaptığı Vakıf Üniversitesinin 667 sayılı KHK ile kapatıldığı, davacının ücret alacaklarının ödenmesi istemiyleilgili KHK'lar kapsamında idari başvurularını da yaptığı ve talebinin idarece reddedildiği; uyuşmazlığın çözümündegörevli yargı yerinintespiti açısından 675 sayılı KHK'nın 16. maddesinin 4. fıkrası kapsamında değerlendirme yapıldığında, davaya bakmanın idari yargının görevinde olduğu sonucuna varılmıştır.

 

17. Kaldı ki, belirtilen KHK'lar söz konusu olmasa dahi, vakıf üniversitelerinde görev yapan öğretim elemanlarının sözleşmelerinin feshedilmelerinden sonra, parasal haklarının ödenmesi istemiyle görev yaptıkları üniversitelere karşı açtıkları davalarda, Mahkememizin içtihatları doğrultusunda idari yargı yerlerinin görevli kılındığı daaçıktır.

18. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Samsun 3. İdare Mahkemesinin 11/12/2019 tarihli ve E.2019/586, K.2019/128 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Samsun 3. İdare Mahkemesinin 11/12/2019 tarihli ve E.2019/586, K.2019/128 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

18/04/2022 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

          Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

        Muammer                    Birol                             Nilgün                          Doğan      

          TOPAL                    SONER                           TAŞ                         AĞIRMAN        

 

 

 

                                                Üye                                Üye                              Üye

                                            Aydemir                         Nurdane                        Ahmet

                                              TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN