T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS   NO : 2018/164

            KARAR NO : 2018/183

            KARAR TR: 26.03.2018

ÖZET : Davacının haksız yere cezaevinde fazladan kaldığı iddiası ile maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

KARAR

 

 

Davacı       : B.Ü.

Vekili          : Av. F.E.

Davalı       : Maliye Hazinesi

 

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Balıkesir Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olduğu ve denetimli serbestlikten faydalanarak 22.08.2015 tarihinde tahliye edilmeyi beklediği dönemde, Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Amirliği tarafından 08.07.2015 tarihinde 11 gün hücre hapsi cezası ile cezalandırıldığı ve bu cezanın Balıkesir İnfaz Hakimliğinin E:2015/862 K:2015/1047 sayılı kararı ile onanması üzerine davacı tarafından Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz yoluna başvurulmuş ise de sonradan bu itirazdan vazgeçildiği ve hücre hapsi cezasının infaz edildiği, infaz sonrasında yapılan başvuru ile Balıkesir İnfaz Hakimliği kararının Yargıtay l.Ceza Dairesinin 07.11.2016 tarihli E:2016/4373 K:2016/3819 sayılı kararı ile kanun yararına bozulmasına karar verildiği, bu şekilde gerçekleşen süreç sonunda, hukuka aykırı bir şekilde hücre cezasını onayan İnfaz Hakimliği kararı sebebiyle denetimli serbestlikten yararlanma hakkını yitirdiğinden dolayı tahliyesinin 413 gün geç yapılması ve ayrıca açık ceza evindeyken hücre cezası sebebiyle kapalı ceza evine nakledildiği için kalan 413 günü kapalı ceza evinde tamamlamak durumunda kalması sonucunda özgürlüğünden mahrum ve ailesinden uzak kaldığı ve maddi-manevi zarara uğradığını ileri sürerek, 150.000,00.-TL maddi ve 150.000,00.-TL manevi tazminatın, olağan tahliye tarihi olan 22.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 6. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 22.9.2017 gün ve E:2017/200, K:2017/307 sayı ile, CMK'nun 141. maddesinde tazminat isteminin suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen, b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan, c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan, d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen, e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan, g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan, h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen, i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, k) (Ek: 11/4/2013-6459/17 md.) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan kişiler tarafından istenebileceği hükme bağlandığı; Yasal düzenlemede, hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu sırada hakkında hukuka aykırı biçimde disiplin cezası uygulananlar yönünden tazminat talep edilebilmesi yolu bulunmadığı; davacı tarafından öne sürülen hadiseler idari nitelikte eylemlere ilişkin olup, bu işlemlerin usul ve yasaya uygun olup olmadıklarını değerlendirerek var ise bir aykırılık durumunda tazminata hükmedilmesinin mahkemelerinin yetki ve görevinde olmadığı; uygulandığı öne sürülen idari nitelikteki işlemlerin ancak idari yargı merci önünde tam yargı davasına konu edilebileceği kanaatine varılmakla, 5271 sayılı CMK'nun 5/1. maddesi uyarınca mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 14. İdare Mahkemesi: 23.11.2017 gün ve E:2017/3237, K:2017/3501 sayı ile, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, işbu karara karşı temyiz/istinaf yolu kapalı olduğundan dava dosyasının bekletilmeksizin yetkili Balıkesir İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

BALIKESİR İDARE MAHKEMESİ: 16.2.2018 gün ve E:2017/2548 sayı ile, dava konusu edilen tazminata ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. ve 142. maddeleri uyarınca adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiş, 23.2.2018 tarih ve E:2017/2548 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş olup, 2.3.2018 tarihinde kayda girmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 26.03.2018 günlü toplantısında:          

            l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

 

Dava, davacının haksız yere cezaevinde fazladan kaldığı iddiası ile maddi ve manevi tazminat istemiyle açılmıştır.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un amacı, Kanun’un 1.maddesinde de belirtildiği üzere ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kişi hakkında verilmiş olan bir mahkumiyet ilamının infaz edilebilmesi için temel şart ise 4.maddede de belirtildiği gibi bu mahkumiyet ilamının kesinleşmiş olmasıdır.

Kesinleşen mahkûmiyet ilamına ilişkin olarak, infazın dayanakları ve infaz işlemini kimin takip edeceği ise Kanun’un 5.maddesinde düzenlenmiştir. 5.maddede; “Mahkeme, kesinleşen ve yerine getirilmesini onayladığı cezaya ilişkin hükmü Cumhuriyet Başsavcılığına gönderir. Bu hükme göre cezanın infazı Cumhuriyet savcısı tarafından izlenir ve denetlenir.” hükmü yer almakta olup, böylece Mahkemece kesinleştirmesi yapılarak yerine getirilmesi onaylanan mahkumiyet ilamının ilgili Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesinden sonra, ilamın infazının Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yerine getirileceği belirtilmiştir.

Bu aşamadan sonra hakkında verilen mahkumiyet ilamı kesinleşmiş olan hükümlünün ceza infaz kurumuna kabulü aşamasına geçilir ki, bu da Kanun’un Cumhuriyet Başsavcılığınca Yapılacak İşlemler başlıklı 20.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre 20.maddede; “ (1) Hapis cezasını içeren kesinleşmiş mahkûmiyet kararları, mahkemece, hangi hükümlü ve hangi cezanın infazına ilişkin olduğu açıkça belirtilmek suretiyle Cumhuriyet Başsavcılığına verilir.

(2) Cumhuriyet Başsavcılığınca infaz defterine kaydedilen ilâmdaki cezanın süresi gözetilerek hükümlü hakkında çağrı kâğıdı veya yakalama emri çıkarılır.

(3) Çağrı kâğıdı, hükümde gösterilen adrese tebliğ edilir. Hükümlü, adres değişikliklerini mahkemeye veya Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmekle yükümlüdür. Aksi hâlde hükümde gösterilen adreste yapılan tebligat geçerlidir.

(4) Hükümlüye, Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ceza infaz kurumuna alındığı ve salıverileceği tarih ile ceza süresini ve cezanın hangi hükme ilişkin bulunduğunu belirten bir belge verilir.’’ Hükmü; Kanunun Sekizinci Bölümünde “İnfazla İlgili Kararlar” konusuna yer verilmiş;“Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama” başlığını taşıyan 98.maddesinde; “ (1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.

(2) 16 ncı madde gereğince cezasının ertelenmesi isteminin reddi hâlinde de aynı hüküm uygulanır.

(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.” Hükmü;“Birden fazla hükümdeki cezaların toplanması” başlıklı 99.maddesinde, “ (1) Bir kişi hakkında hükmolunan herbir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar. Ancak, bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107 nci maddenin uygulanabilmesi yönünden mahkemeden bir toplama kararı istenir.” Hükmü yer almıştır.

5275 sayılı Kanunun “Koşullu Salıverilme’’ başlıklı 107.maddesinde koşullu salıverilmeye ilişkin ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiş, bu maddenin (11) numaralı fıkrasında; “Bir hükümlünün koşullu salıverilmesi hakkında ceza infaz kurumu idaresi tarafından hazırlanan gerekçeli rapor, hükmü veren mahkemeye; hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı derecedeki mahkemeye verilir. Mahkeme, bu raporu uygun bulursa hükümlünün koşullu salıverilmesine dosya üzerinden karar verir. Mahkeme, raporu uygun bulmadığı takdirde gerekçesini kararında gösterir. Bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” denilmek suretiyle koşullu salıverilmenin usulü anlatılmıştır.

Belirtilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında, hükümlü hakkında koşullu salıverilmeye karar verecek olan makam,hükmü veren mahkeme, hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı derecedeki mahkeme olarak belirtilmiştir. Burada hükmü veren mahkemenin adli yargı düzeni içerisindeki bir ceza mahkemesi olduğunda kuşku bulunmamaktadır.

Öte yandan; 06.08.2013 gün, 28730 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin “ Süre Belgesi “ başlıklı 55. maddesinde;“İlâmı infaz eden Cumhuriyet Başsavcılığınca, ceza infaz kurumuna tesliminde hükümlüye; infaz kaydı numarasını, ceza infaz kurumuna alındığı ve salıverileceği tarihi, ceza süresi ile cezanın hangi mahkeme ve hükme ilişkin olduğunu ihtiva eden belge verilir. Hükümlünün ceza infaz kurumuna kabulünde de belgenin bir örneği kurum idaresine gönderilir.’’ hükmü, 06.04.2006 gün, 26131 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün “Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılacak işlemler’’ başlıklı 66.maddesinin (3) numaralı fıkrasında; “(3) Kuruma alındıktan sonra Cumhuriyet Başsavcılığınca hükümlüye bir süre belgesi verilir. Düzenlenecek bu belgede hükümlünün:

a-Kimlik, tebligat ve iletişim bilgileri,

b-İnfaz defteri numarası,

c-Kuruma alındığı tarih,

d-Tutuklulukta veya göz altında geçirdiği süre,

e-Ceza süresi, hak ederek ve koşullu salıverileceği tarih,

f-Cezanın hangi hükme ilişkin olduğu belirtilir. ’’ denilmek suretiyle süre belgesinin kapsamı ve unsurları sayılmıştır.

Süre belgesinin tanzimine ilişkin sürece bakıldığında, adli yargı mercii olan ceza mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet ilamının kesinleşmesinden sonra, cezanın infazı aşamasına geçilmekte olup, Cumhuriyet savcısı tarafından tanzim edilen süre belgesi ceza infaz kurumuna alınacak olan hükümlüye bu aşamada verilir. Bu belge, yukarıda belirtildiği üzere adli yargı mercii tarafından verilen ve kesinleşen mahkumiyet ilamının infazına ilişkin bir takım bilgileri içermekte ve adli yargı mercii tarafından icra edilen işlemler silsilesinin bir parçası olduğundan, bu yargı merciince icra edilen ve birbirinin sonucunu doğuran işlemlerin idari bir işlem olarak değerlendirilmesi, bu işlemlerin sonuçlarının farklı bir yargı kolu tarafından denetlenmesi sonucunu doğuracak, bu da bir yargı koluna ait işleminin başka bir yargı kolu tarafından denetimi anlamına gelecektir. Dolayısıyla adli yargı mercii tarafından tesis edilen ve öncesinden gelen adli süreçten kaynaklanan süre belgesi tanzimine ilişkin işlemin adli bir işlem olduğu sonucuna varılmıştır.

Davacı vekilinin davaya ilişkin dilekçeleri incelendiğinde; müvekkilinin, Balıkesir Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olduğu ve denetimli serbestlikten faydalanarak 22.8.2015 tarihinde tahliye olması gerekirken, Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Amirliğinin 08.07.2015 tarihinde kendisine haksız bir şekilde 11 gün hücre hapsi cezası vermesi dolayısıyla fazladan hapis yattığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır.

Bu kabuller ve belirtilen yasal düzenlemeler neticesinde; kişinin hürriyetinden yoksun bırakıldığı iddiasının ve bundan kaynaklanan zararın tazmini isteminin adli yargı mercii tarafından değerlendirilmesi gerektiği, infaz aşamasında tesis edilen Savcılık işlemi ile Mahkemesince verilen şartlı tahliye kararının birer idari işlem olarak kabulüne hukuken imkan bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan, Balıkesir İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.9.2017 gün ve E:2017/200, K:2017/307 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Balıkesir İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.9.2017 gün ve E:2017/200, K:2017/307 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.03.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

    Başkan                     Üye                               Üye                              Üye                  

      Nuri                      Şükrü                          Mehmet                   Ahmet Tevfik        

NECİPOĞLU             BOZER                         AKSU                     ERGİNBAY

 

 

 

 

                                      Üye                                  ÜyeÜye

                                Alaittin Ali                 Süleyman Hilmi                    Birgül

                                  ÖĞÜŞ                             AYDIN                          KURT