Hukuk Bölümü         2012/107 E.  ,  2012/134 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar       : S.G. – G.G. – E.G.

Vekili              : Av. K.C.Y.              

Davalı            : Balıkesir Valiliği İl Özel İdaresi

Vekili              : Av. H.E.                              

O L A Y          : Davacıların vekili, müvekkillerinin murisi olan M.G.’in 27.10.2009 tarihinde Balıkesir İli, İvrindi İlçesi, Korucu Beldesi, Kaşağıl Köyünün5. km sinde bulunan köprüde trafik kazası yaparak yaşamını yitirdiğini, yolun ve köprünün yol bakım, onarım ve yapımının uygun olmadığını, hiçbir işaretlemenin bulunmadığını, bu eksiklerin oluşan kazaya büyük ölçüde sebebiyet verdiğini, kazanın hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiğini ileri sürerek, G.G. için 50.000,00 TL, S.G. için 50.000,00 TL, E.G. için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idareden tazmini istemiyle 14.5.2010 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili, süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde trafik kazaları nedeni ile açılacak olan maddi ve manevi tazminat davalarının adli yargı yerinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

BALIKESİR İDARE MAHKEMESİ: 20.10.2011 gün ve E:2010/768 sayı ile, idari işlem veya eylemlerden dolayı kişisel hakları doğuran muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının; idari dava türlerinden biri olduğunun idare hukukunun bilinen ilkelerinden olduğu, davalı idarece dava konusu olayın trafik kazası olduğu ve trafik kazaları nedeni ile açılacak maddi ve manevi tazminat davalarının da adli mahkemelerde görüleceği iddia edilmişse de, davalı idarece yürütülen kamu hizmetinden kaynaklanan ve hizmet kusuru bulunduğundan bahisle oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözüm yerinin genel kural olarak idare mahkemeleri olduğu, bu durumda, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ileri sürülerek açılan bu davada uyuşmazlığın çözümünün Mahkemelerinin görevinde bulunduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davalı idarenin görev itirazının reddine, davaya bakmakla Mahkemelerinin görevli olduğuna,  karar vermiştir.

Davalı idare vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki dilekçesi üzerine dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 2. maddesinde "Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar." hükmü ile kanunun uygulanmasında trafik düzeni ile kişi ve kurumların bu kanuna tabi olduğunun belirlendiği, Ek 10. maddesinde ise "Karayollarının yapım, bakım ve işletmesinden sorumlu olan tüm kamu ve özel kuruluşların projelerini yapan ve uygulayan yetkili ve sorumlu kişiler, çağdaş ilim ve teknik esaslarına uymak ve uygulamak konusunda Karayolu Trafik Güvenliği Kurulunun önerilerini kuruluş kanunlarına uygun olacak şekilde değerlendirmek zorundadırlar." hükmüne yer verilerek, karayollarının bakım ve onarım faaliyetlerinde uyulacak kurallara atıf yapılmadığı, diğer taraftan, 2918 sayılı Yasa'nın "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlığını taşıyan 110. maddesinde (Değişik: 11/1/2011-6099/14 md.), "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. / Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir" denildiği, Yasa'nın Geçici 21. maddesinde ise (Ek: 11/1/2011-6099/15 md.), "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz" hükmü ile de dava konusu idarenin sorumlu olduğu köy yolunun bakım ve onarım ve işaretleme kurallarını ihmal ettiği nedeni ile kusurlu olduğu tezine dayanan davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerinde yapılması gerektiği, belirtilen tüm bu hususlara göre, daha önce davalı idare ile davacı gerçek kişiler arasındaki uyuşmazlık konusu davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu, bu nedenle 2247 sayılı Kanun'un 10. ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine karar vermiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 2918 sayılı Yasanın 110. madde hükmünün, Devlete ve diğer kamu kuruluşlarına ait araçların sebebiyet verdiği zararlar dolayısıyla bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngördüğü, buna göre; bir tazminat davasının 110'uncu madde kapsamına girebilmesi için Devlet ve diğer kamu kuruluşlarına ait araçların neden olduğu zararlara ilişkin bulunması gerektiği, oysa olayda, tazmini istenilen manevi zarara, Devlet ve diğer kamu kuruluşlarına ait araçların neden olduğu kazadan değil, kamu kuruluşuna ait köprü ve yol yapım, bakım, onarım ve işaretlenmesi konusundaki hizmetin kusurlu işleyişinden kaynaklandığı, dolayısıyla; olayda 2918 sayılı Kanununun 110'uncu maddesinin uygulanması mümkün bulunmadığından, uyuşmazlığın çözümünün, idari yargı yerine ait olduğu, kaldı ki; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun yukarıda sözü geçen 110'uncu madde hükmünün, kapsamında olan olaylarda dahi, Ek 21'inci madde hükmü gereğince, yürürlük tarihi olan 11.1.2011 gününden önce açılan davalara uygulanma olanağı bulunmadığı nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 13'üncü maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulüne hukuki olanak bulunmadığı,  yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 4.6.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın adli yargının, Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacılar murisinin trafik kazasında hayatını kaybetmesinden dolayı, toplam 150.000,00 TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 6. maddesinin b bendinde, imar, yol, su, kanalizasyon, katı atık, çevre, acil yardım ve kurtarma, orman köylerinin desteklenmesi, ağaçlandırma, park ve bahçe tesisine ilişkin hizmetleri belediye sınırları dışında yapmakla il özel idaresinin görevli ve yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; Tanımlar başlıklı 3.maddesinde ise, trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanların karayolu olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacılardan, S.G. ile E.G.'in babası, G.G.'in eşi olan, M.G.'in 27.10.2009 tarihinde Balıkesir İli, İvrindi İlçesi, Korucu Beldesi istikametinden, Kaşağıl Köyüne doğru, sevk ve idaresindeki 10 P 5611 plakalı aracı ile seyir halinde iken, direksiyon hakimiyetini kaybederek Kaşağıl Köyü istikametinin 2100 metresinde bulunan köprüden dere yatağına düşmesi sonucu meydana gelen tek taraflı  trafik kazasında hayatını kaybettiği;Davacılar vekilince, İvrindi Sulh Hukuk Mahkemesinin Değ.iş no:2009/29 sayılı dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan rapor uyarınca, yolun yapım, bakım ve onarımı ile gerekli işaretlerin yapılmamasında idarenin hizmet kusuru bulunduğunun tespit edildiği ileri sürülerek, toplam 150.000,00 TL. manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle davanın açıldığı anlaşılmıştır.

 İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye  göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak  davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Olayda, İl Özel İdaresinin, yukarıda açıklanan İl Özel İdaresi Yasası hükümlerinden doğan görevini belirlenen şekilde yerine getirip getirmediğinin, kamu hizmetini yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütüp yürütmediğinin, idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının yargısal denetimi  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerine aittir. 

Yukarıda sözü edilen 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetildiğinde, göreve ilişkin hükmün bu tarihten önce idari yargı yerinde açılmış olan davalara uygulanmayacağı açıktır.

Bu durumda, görev maddesinin yürürlük tarihi olan 19.1.2011 tarihinden önce (14.5.2010 tarihinde) idari yargı yerinde açılmış olan iş bu davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun reddi gerekmiştir. 

S O N U Ç             : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 4.6.2012  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.