Hukuk Bölümü 2006/225 E., 2007/62 K.

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI VASFI TAŞIMAYAN DAVA
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 32 ]
  • 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 42 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y: Antalya Muratpaşa Belediyesi Encümeni'nin 7.7.2005 gün ve 925 sayılı işlemi ile, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen idari para cezası nedeniyle Muratpaşa Belediyesi'nce davacı adına 20.7.2005 gün ve 18 sayılı ceza ihbarnamesi düzenlenmiştir.

    Davacı vekili, söz konusu ihbarnamenin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

    ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ; 28.9.2005 gün ve E:2005/1092, K:2005/1495 sayı ile, davanın, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesine göre imar para cezası verilmesine ilişkin 20.07.2005 gün ve 18 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açıldığı, uyuşmazlık hakkında görevli yargı yerinin belirlenmesi için 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun irdelenmesi gerektiği, kabahatler ve kabahatlere uygulanacak yaptırımların, 765 sayılı eski Ceza Kanunu'ndan farklı bir anlayışla 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu'nda düzenleme dışı bırakıldığı ve yeni Türk Ceza Kanunu ile eş zamanlı olarak yeni bir Kabahatler Kanunu'nun yürürlüğe konulduğu, ancak, özel hükümlerinde eski Ceza Kanununda sayılan kabahatler büyük oranda korunmuş olmakta birlikte yürürlüğe giren bu Kabahatler Kanunu'nun 765 sayılı Yasa'da yer alan hükümlerden farklı olarak yeni bir amaç ve kapsam taşıdığı, Kabahatler Kanunu'nun, 2, 3, 16, 27, geçici 2 ve geçici 3. maddelerinden ve Kanunun gerekçesi ile TBMM Adalet Komisyonu raporundan söz ederek, aksi yöndeki bir düşüncenin, Kabahatler Kanunu'nu sadece bu Kanunun "Çeşitli Kabahatler" başlıklı ikinci kısmında yer alan ve büyük oranda eski Ceza Kanununda sayılan kabahatlerden oluşan toplam 12 çeşit kabahatle sınırlı olduğu sonucunu doğuracağı, bunun, Kanunun genel hükümlerinde yer alan maddelerle getirilen sistematiğine uygun düşmeyeceği ve özellikle Kanunun yukarıda yer verilen 3. maddesinin birinci fıkrasını, geçici 2 nci ve 3 üncü maddelerini uygulama alanı olmayan gereksiz maddeler durumuna düşüreceğinin açık olduğu, Yasa koyucunun bu tür bir sonucu öngördüğünün söylenemeyeceği, bu durumda, Kabahatler Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihinden itibaren idari para cezalarına karşı açılan davaların, Kabahatler Kanunu kapsamında olduğu ve idari yaptırım olarak para cezası öngören kanunlarda itiraz yeri olarak idare mahkemeleri gösterilmiş olsa dahi görüm ve çözümünün adli yargı yerlerinin görev alanına girdiği sonucuna ulaşıldığından, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarıca verilen para cezasına karşı açılan davada görevli yargı yerinin adli yargı olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

    Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

    ANTALYA 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 30.11.2005 gün ve Müteferrik E:2005/81, Müteferrik K:2005/81 sayı ile, itiraz eden vekilinin, peyzaj projesine aykırı uygulama yapılmasından dolayı Belediye Encümeninin İmar Kanunu'nun 32. maddesine göre yıkım ve 42. maddesine göre vermiş olduğu idari para cezasının iptalini talep ettiği, Antalya 2. İdare Mahkemesi'nin 2005/1092 Esas, 2005/1495 Karar sayılı ilamıyla, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 27 ve devamı maddeleri gereğince itiraz ve iptal davalarının sulh ceza mahkemesinde olması nedeniyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği ve dosyanın başvuru üzerine Mahkemelerine gönderildiği, 3194 sayılı İmar Kanunu'na dayalı olarak yıkım ve idari para cezaları konusunda Anayasa Mahkemesi'nin itiraz mercii olarak sulh ceza mahkemesini gösteren hükmünü iptal etmesi nedeniyle yıkım kararı ve idari para cezalarına itiraz mercii olarak, idari işlemlerin denetlenmesi ve yapılan işlemlere itiraz davalarının idari yargı mahkemelerine gönderildiği ve bu hususta yetki ve görevin idare mahkemelerinde olduğunun yerleşmiş içtihatlarla sabit bulunduğu, İmar Kanunu'ndan sonra yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun kabahatler ile ilgili düzenleme yaparak 27,28,29. maddeleri gereğince idari para cezalarına tebliğinden itibaren 15 gün içinde sulh ceza mahkemesine ve bu mahkemenin itiraz üzerine verdiği karara da 7 gün içinde ağır ceza mahkemesine itiraz yolunu düzenlediği, daha önceden 765 sayılı Kanun'da ve özel kanunlarda bulunan kabahat türünden suçların mahkemelerde yargılanmasına karşın 5237 sayılı TCK yürürlüğe girdikten sonra bu nevi suç teşkil etmeyen kabahatlerin düzenleme yoluna gidildiği ve bazı kabahatlerin Kabahatler Yasası'nda açıkça belirtilmek ve yine özel kanunlardaki hafif hapis, hafif para cezası gerektiren düzenlemelerde kabahat kabul edilerek bunların uygulanmasına Cumhuriyet savcıları yetkili kılındığı, bunun dışında da özel yetki ile devlet memurlarının yetkili kılındığı ve bunlar dışında mahkemelerde olan ihtilaflarda da mahkemelerin Kabahatler Kanunu gereğince karar verme yetkisinin düzenlendiği ve bunlara itiraz yolu olarak da sulh ceza ve 2. dereceli itiraz mercii olarak da ağır ceza mahkemelerinin düzenlendiği, genel yetki ve görev kuralları açık hüküm getirmedikçe özel yetki ve görevi kaldırmayacağı ve dava konusu olan idari para cezasına itiraz mercii olarak idare mahkemesini görevli kıldığı, Kabahatler Yasası'nın yeni düzenlemelerle kabahate çevrilen hafif hapis ve hafif para cezalarını kapsadığı, daha önceden idari para cezası olarak öngörülen ve idari işlemlerden doğan uygulamaları kapsamadığının ortada olduğu, Kabahatler Yasası'ndan sonra kanun koyucunun çıkan bir çok yasada idari para cezasına itirazları idare mahkemesini yetkili kılarak bu düşüncesini ortaya koyduğu gibi Kabahatler Yasası'nın Kabahatler Kanunu'ndan kaynaklanmayan idari kapatma, ruhsat işlemleri ve iptali ve bunlara dayalı idari para cezalarını kapsamadığı yönünde olduğu, Kabahatler Yasası'na göre Cumhuriyet savcılıklarının yetkili kılındığı nazara alındığında, diğer özel kanundan doğan eylemlerde de C. savcısının idari para cezası kesmeye yetkili olduğu gibi bir düşüncenin ortaya çıkacağı, bu konuda kanun koyucunun bu şekilde düşünmediğinin aşikar bulunduğu, bu gerekçeler doğrultusunda yukarıda belirtilen idari para cezasının da Mahkemelerinin inceleyebileceği kararlardan olmadığı, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 28/b maddesi gereğince Mahkemelerinin görevsiz olması nedeniyle itiraz edenin başvurusunun reddine, Mahkemelerince verilen görevsizlik nedeniyle itiraz edenin başvurusuna ilişkin karar kesinleştiğinde aynı konuda idare mahkemesince verilen görevsizlik kararı da kesinleşmiş olduğundan her iki mahkeme arasında yargı yolu uyuşmazlığı şeklinde görev uyuşmazlığı oluşacağından görevli ve yetkili yargı yolu ve mahkemesinin belirlenmesi ve uyuşmazlığın giderilmesi için dosyanın karar kesinleştiğinde Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar, itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Sulh Ceza Mahkemesi dava dosyası, davacı vekilinin, görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi istemli dilekçesi ile birlikte Mahkememize gönderilmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Dr.Atalay ÖZDEMİR, M.Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z.Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve Celal IŞIKLAR'ın katılımlarıyla yapılan 07.05.2007 günlü toplantısında;

    Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un, 2247 sayılı Yasa'da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun, başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

    Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, 'ceza uyuşmazlıkları' ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının 'hukuk uyuşmazlığı' sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar 'ceza davası' olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği..." açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

    2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

    Sulh Ceza Mahkemesi dosyasından, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamadığından, Başkanlığımızca, 28.7.2006 gün ve E:2006/225 sayılı yazı ile, Antalya 2. İdare Mahkemesi'nden, 28.9.2005 gün ve E:2005/1092; K:2005/1495 sayılı görevsizlik kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin gönderilmesinin istenilmesi üzerine, adı geçen Mahkemece gönderilen 10.4.2007 gün ve E:2005/1092, K:2005/1495 sayılı yazıda, söz konusu kararın davacı tarafından temyiz edildiği, dolayısıyla kesinleşmediği bildirilmiştir.

    Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu edilen Antalya 2. İdare Mahkemesi'nin görevsizlik kararı kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

    Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

    SONUÇ: 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 07.05.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.