T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

             

            ESAS NO      : 2018 / 515

            KARAR NO  : 2018 / 474

            KARAR TR   : 24.9.2018

 

ÖZET : Borçlunun/davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, itiraz sebebiyle davalı/borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, İcra ve İflas Kanunu kapsamında görüm ve çözümünde, ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğu hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : E.  S. A.Ş.

Vekili           : Av. T. U.

Davalı          : Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili           :Av. A. Ca.

 

O L A Y      : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete sigortalı bulunan Ferhat Asker'e ait 33 … 08 plakalı aracıyla Zeytinli Bahçe Caddesinden, GMK bulvarına çıktığında takip ettiği güzergahta trafik lambalarında kırmızı ışığın yanmadığından ve herhangi bir uyarı levhası olmadığından, GMK bulvarı üzerinden 79034 sokak istikametine geçiş yapmak isterken, GMK bulvarında doğu istikametinden batı istikametine yeşil ışıktan geçerek seyir halinde bulunan A. U.'ın sevk ve idaresindeki araca sağ ön taraftan çarptığını; yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazada kusurun sigortalıda değil, davalıda olduğunu; meydana gelen kaza sonucunda toplamda 17.450,00-TL değerinde hasar meydana geldiğini ve davacı şirketçe bedelinin ödendiğini; davalı idarenin yetki bölgesinde bulunan olay yerindeki trafik sinyalizasyonlarının ise çalışmadığından, davalı belediyenin %100 kusuru nedeniyle kazanın meydana geldiğini ileri sürerek, Mersin 6. İcra Dairesinin 2015/17498 Esas nolu dosyasıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptaline ve takip konusu alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

MERSİN 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 1.11.2017 gün ve E:2016/39, K:2017/694 sayı ile, belediyelerin de içerisinde bulunduğu kamu tüzel kişilerinin kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle, kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumluluklarının özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiği gerekçesiyle bu davanın HMK 114/1-b.maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa, söz konusu trafik kazasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle araçta meydana geldiği ileri sürülen zararın fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, 5.000,00 TL'sinin, sigortalıya ödenme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MERSİN 1.İDARE MAHKEMESİ; 19.1.2018 gün ve E:2018/28, K:2018/55 sayı ile, dava konusu uyuşmazlığın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine kesin olmak üzere karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Mersin 1. İdare Mahkemesine vermiş olduğu 2.2.2018 tarihli dilekçesiyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasını talep ettiğinden, dava dosyası Mahkememize gönderilmiş; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, 20.04.2018 gün ve E:2018/229, K:2018/239 sayı ile; Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararı henüz kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddine karar verdikten sonra; anılan kararın kesinleştirme işlemi yapılmış ve davacı vekilinin talebi dikkate alınarak dosya bir kez daha  Mahkememize  gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Turgay Tuncay VARLI'nın katılımlarıyla yapılan 24.9.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği; öte yandan,   2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında; adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle itirazın iptali ve takibin devamı;  idari yargı yerinde ise rücuen tazminat istemiyle dava konusu oluşturulmuş ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve  “itirazın iptali ve takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, borçlunun/davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, itiraz sebebiyle davalı/borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.(…)” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu, dolayısıyla, Mersin 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin: 1.11.2017 gün ve E:2016/39, K:2017/694 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mersin 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin: 1.11.2017 gün ve E:2016/39, K:2017/694 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.9.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                    Üye                          Üye                         Üye                      

       Hicabi                   Şükrü                     Mehmet                    Birol             

    DURSUN             BOZER                    AKSU                   SONER            

 

 

                                      Üye                           Üye                          Üye                   

                             Süleyman Hilmi            Aydemir             Turgay Tuncay

                                   AYDIN                     TUNÇ                      VARLI