T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS     NO : 2016/517

KARAR NO : 2016/629

KARAR TR  : 26.12.2016

 

           

 

ÖZET : Askerlik hizmetini yaparken uçaktan paraşütle atlayış eğitimi sırasında hortuma yakalanarak yaralanan davacıya, 2330 ve 2629 sayılı Yasalara göre nakdi tazminat ödenmesi isteklerinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın, ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : Ş.Ö.

Vekilleri        : Av. A.Ş.,  Av. M.Y.Ş.

Davalı           : Milli Savunma Bakanlığı

Vekili            : Av. M.A.A.

        

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin Kayseri Zincidere Hava İndirme Tugayı K.lığı 2.Tb. 1 Bl. de askerlik hizmetini yaparken 04/07/1985 tarihinde uçaktan paraşütle atlayış eğitimi sırasında hortuma yakalanarak yere çakıldığını, ağır şekilde yaralandığını, sol kulak kepçesinin koptuğunu,  sol ayak bileğinin kırıldığını, kaldırıldığı Kayseri Erciyes Üniversitesi Hastanesinde 11 gün süreyle komada kaldığını, komadan çıktıktan sonra Kayseri Asker Hastanesine nakledildiğini, bir ay kadar burada tedavi görüp kırılan uzvuna platin takılıp iki ay hava değişimine gönderildiğini, hava değişiminden döndükten sonra Ankara Mevki Asker Hastanesine, oradan da GATA’ya sevk edildiğini, burada kendisine yaralarının taze olduğu söylenerek 4 ay sonra gelmesinin bildirildiğini,  4 ay sonra tekrar GATA’ ya gittiğinde kopan sol kulak kepçesinin yerinin düzeltilmesi amacıyla plastik cerrahide ameliyat edildiğini,  sol ayak bileğindeki platinin çıkarıldığını,  tekrar 2 ay hava değişimine gönderildiğini, hava değişimi sonunda kıt’asına katılarak mütebaki askerliğini tamamlayıp terhis olduğunu; aradan zaman geçtikten sonra sol ayak bileğindeki arızanın nüksettiğini;  şu anda, geçirmiş olduğu bu kazaya bağlı olarak, yani askerlik görevinin sebep ve tesiri ile sakat ve çalışamaz hale geldiğini; müvekkiline, 2629 sayılı kanun  hükümlerine göre nakdi tazminat ödenmesi yönündeki başvurularının, davalı İdarenin vermiş olduğu 13 Ağustos 2015 tarih ve 95339823- 9100-612-15 sayılı cevap yazısında “...olay hakkında bilgi ve belge bulunamadığı ve sakatlığının askerlik görevini yapmasına engel olmadığı..” gerekçesiyle reddedildiğini; Nakdî Tazminatın, konuya ilişkin Kanunlarda belirtilen görevler dolayısı ile ölenlerin varislerine, sakat kalan veya yaralanan personelin ise kendilerine herhangi bir adli karar gerektirmeden yetkili komisyonlarca, idarece karar alınarak yapılan bir ödeme olduğunu; 2629 Sayılı Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat Kanunu hükümlerince söz konusu kanun kapsamında yapılan hizmet ve faaliyetler esnasında yaralanma, yaralanarak sakat kalma halinde sakatlık derecesine göre kişiye nakdi tazminat ödendiğini; Danıştay ve idare mahkemelerinde benzer konularda açılan davaların kabulüne karar verildiğini ifade ederek; müvekkiline 2330, 2629 sayılı kanunlar ve sair ilgili mevzuat hükümlerince nakdi tazminat ödenmemesi işleminin iptali istemiyle 2.10.2015 tarihinde genel idari yargı yerinde dava açılmıştır.

Davalı idare vekilince, birinci savunma dilekçesinde, davanın çözümünde AYİM’nin görevli olduğu ileri sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.   

ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ; 24.2.2016 gün ve E:2015/2562 sayı ile, “(…) 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 20. maddesinde; "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz.

Bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır.” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının, askerlik görevini ifa ederken 04 Temmuz 1985 tarihinde paraşütle atlayış eğitimi sırasında hortuma yakalanarak kulak kepçesi kopması ve ayak bileğinin kırılması suretiyle ağır yaralandığı, GATA'da tedavisi tamamlanarak taburcu edildiği ve iki ay hava değişimine gönderildiği, hava değişimi sonrası askerliğini tamamlayıp terhis edildiği, aradan geçen zaman sonrası ayak bileğinde yeniden sıkıntı çıktığı ve bu sıkıntısının anılan kazanın sonucu oluştuğu öne sürülerek nakdi tazminat ödenmesi istemiyle davalı idareye başvurduğu, bu başvurunun söz konusu kazanın askerlik görevini yapmasına engel olmadığı nitekim askerlik görevine devam etiği ve terhis olduğu yine Borçlar Kanunu'na göre fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğradığından bahisle reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının; idari dava türlerinden biri olduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.

İdare, idare hukuku alanında kamu gücüne dayalı olarak re-sen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu işlemlere, hukuk alanında yeni durumlar oluşturmasıyla idari işlem kimliği kazandırmakta ve kural olarak bu işlemler özel yasal düzenlemeler dışında, idari yargı denetimine tabi bulunmaktadır.

Uyuşmazlığa konu olayda da davaya konu edilen işlemin idari işlem niteliğinde olduğu, davacının başvuru ve dava konusu işlemin tesisi sırasında asker kişi sıfatını taşımadığı,  dolayısıyla davanın genel idari yargı mercilerinde ve idare mahkemelerinde görülüp çözülmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle; davalı idarenin görev itirazının reddine…” ve Mahkemelerinin görevliliğine karar vermiştir.        

Davalı İdare vekilince, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe ve idari yargı dosyası AYİM Başsavcısına gönderilmiştir.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ BAŞSAVCISI; “(…)Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görev alanı, Anayasanın 157. maddesindeki düzenlemeye paralel olarak, 1602 sayılı AYİM Kanununun 20. maddesinde,

“Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erler ile sivil memurlardır.” şeklinde ve 21. maddesinde de; “20 nci maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı; yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin haklarını ihlal etmesi halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenir ve karara bağlanır. ” şeklinde düzenlenmiştir.

Anayasanın ve 1602 sayılı Kanunun bu hükümleri karşısında bir davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde bakılabilmesi için;

1-İdari işlemin bir asker kişi göz önünde tutularak tesis edilmesi veya idari eylemin bir asker kişiye yönelmiş olması, yahut uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğünden doğmuş olması,

2-Dava konusu idari işlem ve eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

“Asker kişiyi ilgilendirme" koşulundan, davacının hizmette ya da görevden ayrılmış, 1602 sayılı Kanunun 20 nci maddesinde sayılan asker kişilerden olması anlaşılabileceği gibi, “uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğünden doğmuş olması” durumunda da söz konusu koşulun gerçekleştiği kabul edilmektedir. Bu açıklamalara nazaran; davacının yaralandığı tarihte yasanın açık hükmü karşısında “asker kişi" olduğu ve uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğünden doğduğu konusunda tereddüt yoktur.

Diğer husus dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığıdır. Öğretide, Uyuşmazlık Mahkemesinin kararlarında ve AYİM kararlarında belirtildiği üzere idari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin" olup olmadığının saptanabilmesi için, işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler, idarece bir asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural, gerek ve gelenekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemdir. Paraşüt atlayışı doğrudan askeri hizmetinin gereği olarak yapılmıştır. Sayılan nedenlerle dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğunun kabulü gerekmektedir

Buna göre, dava konusu olayda Anayasanın 157 nci ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20 nci maddesinde öngörülen idari işlem/eylemin ''asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" koşulları birlikte gerçekleştiğinden, Anayasanın 157, 1602 sayılı Kanunun 20 ve 21. maddelerine göre davanın görüm ve çözümünün Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görev alanına girdiği düşünüldüğünden, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılarak Ankara 5(sehven 16 yazılmış). İdare Mahkemesinin aksi yendeki görevlilik kararının kaldırılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesinin gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle; 2247 sayılı Kanunun 10, 12 ve 13. maddeleri gereğince görev uyuşmazlığının halli için dosyanın UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, Ankara 5. İdare Mahkemesinin 24.02.2016 tarih ve 2015/2562 Esas sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA ve mevzu davada ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA karar verilmesinin gerektiği”ni Uyuşmazlık Mahkemesi’nden istemiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre, Danıştay Başsavcılığından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; “(…) Anayasanın 157 nci maddesine göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir.

1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20. maddesinin 1. fıkrasında, "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar." aynı maddenin 2. fıkrasında da, "Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır.” hükmü yer almaktadır.

Anılan yasa hükmüne göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemde veya eylemde “asker kişiyi ilgilendirme ” ve “askeri hizmete ilişkin bulunma” koşullarının birlikte gerçekleşmesi zorunludur.

Davacının 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır.

Dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler gözönünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemektedir

Dosyanın incelenmesinden, davacının Kayseri Zincirdere Hava İndirme Tugay Komutanlığı 2. Tabur 1. Bölüğünde er olarak askeri hizmetini yapmakta iken 04.07.1985 tarihinde uçaktan paraşütle atlayış eğitimi sırasında oluşan hortum nedeniyle yere çakılması sonucu sol kulak kepçesinin koptuğu ve sol ayak bileğinin kırıldığı ve tedavi gördüğü, terhis olduktan sonra sol ayak bileğindeki arızanın nüksetmesi üzerine vekili tarafından, sakat olduğu ileri sürülerek 2629 sayılı Yasa uyarınca nakdi tazminat ödenmesi için yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, davacının sakatlanmasına neden olan paraşüt atlayışı, askerlik hizmetinin gereği olarak yapıldığından nakdi tazminat isteminin, askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre değerlendirilmesi gerektiğinden istemin reddine ilişkin dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğunun kabulü gerekmektedir.

Belirtilen duruma göre ve olayda, Anayasa'nın 157 nci ve 1602 sayılı Kanun'un 20 nci maddesinde öngörülen, idari eylemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümünün Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin görevine girdiği sonucuna ulaşılmaktadır.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulünün uygun olacağı…” yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.12.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasa’nın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine AYİM Başsavcılığınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Yakup BAL ile AYİM Savcısı Oğuz PÜRTAŞ’ın davada askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, askerlik hizmetini yaparken uçaktan paraşütle atlayış eğitimi sırasında hortuma yakalanarak yaralanan davacıya, bu olaya bağlı olarak nakdi tazminat ödenmesi için yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali isteminden ibarettir.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “ askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler: idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir.

Bu açıklamalara göre, askerlik hizmetini yaparken yaralanan davacıya nakdi tazminat verilip verilmeyeceğine ilişkin dava konusu işlemde asker kişiyi ilgilendirme koşulunun gerçekleştiği kuşkusuzdur.

İşlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun,  barışta güven ve asayişi korumak, kaçakçılığı men, takip ve tahkikle, trafik ve yol güvenliğini veya tutuklu ve hükümlülerin sevk ve nakillerini sağlamakla görevli olanların; Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Teşkilatında bulunan patlayıcı maddelerin incelenmesi, muhafazası, nakli, imha edilmesi ve zararsız hâle getirilmesi işlemlerinde görevlendirilenlerin bu görevlerinden dolayı ya da görevleri sona ermiş olsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle derhal veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanma veya hastalık sonucu ölmeleri veya engelli hâle gelmeleri halinde ödenecek nakdi tazminat ile birlikte bağlanacak aylığın ve bu yüzden yaralanmaları halinde ödenecek nakdi tazminatın esas ve yöntemlerinin düzenlenmesi amacını taşımakta;  içgüvenlik ve asayişin korunması veya kaçakçılığın men, takip ve tahkiki veya trafik ve yol güvenliğini sağlamak konularında görevlendirilen Silahlı Kuvvetler mensuplarını da kapsamına almakta olup;  bu Kanun kapsamına girenlerden ölenlerin kanuni mirasçılarına, yaşamak için gerekli hareketleri yapmaktan aciz ve hayatını başkasının yardım ve desteği ile sürdürebilecek şekilde malül olanlara, diğer engelli hâle gelenlere, yaralananlara 3. maddede tespit edilen miktarlarda nakdi tazminat ödenmesini hüküm altına almaktadır.

Diğer taraftan 2629 sayılı Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat Kanununun “Kapsam” başlıklı 1.maddesinde; “ (Değişik: 11/10/2011-KHK-666/6 md.) Bu Kanun, Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup pilot, silah sistem subayı, seyrüsefer subayı, taktik koordine subayı, uçuş ekibi personeli, görev ekibi personeli, paraşütçü, denizaltıcı, atmosferik dalış sistemi pilotu, dalgıç ve kurbağa adamlar ve bunların adayları ile hava ve deniz vasıtaları içinde bulunan veya görevlendirilen diğer personel hakkında uygulanır.” Denilmiş; “Amaç” başlıklı 2.maddesinde, “ Bu Kanunun amacı, birinci maddede sayılanların niteliklerinin, hizmet sürelerinin, kendilerine ödenecek tazminatlar ile bu tazminatların ödenmesine ilişkin esas ve yöntemlerin düzenlenmesidir.” Hükmüne yer verilmiştir.

Anılan yasal düzenlemelerden, bu düzenlemelerin öngördüğü nakdi tazminat ödenmesi hakkından yararlanacak bir asker kişi bakımından, idari işlem veya eylemin yöneldiği asker kişinin, sözü edilen yasalar kapsamında bir görev ifa edip etmediğinin; yaralanması, sakatlanması veya ölümünün bu görev sırasında meydana gelen olaydan kaynaklanıp kaynaklanmadığının, ilgili idarece kurulan Nakdi Tazminat Komisyonunca incelenmesinin ve karara bağlanmasının gerektiği anlaşılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, davacının Kayseri Zincirdere Hava İndirme Tugay Komutanlığı 2. Tabur 1. Bölüğünde er olarak askeri hizmetini yapmakta iken 04.07.1985 tarihinde uçaktan paraşütle atlayış eğitimi sırasında oluşan hortum nedeniyle yere çakılması sonucu vücudunun değişik yerlerinden yaralanarak tedavi gördüğü, terhis olduktan sonra sol ayak bileğindeki arızanın nüksetmesi üzerine vekili tarafından, sakat olduğu ileri sürülerek 2629 sayılı Yasa uyarınca tazminat ödenmesi için yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, davacının sakatlanmasına neden olan paraşüt atlayışı, askerlik hizmetinin gereği olarak yapıldığından nakdi tazminat isteminin, askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre değerlendirilmesi gerektiğinden istemin reddine ilişkin dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğunun kabulü gerekmektedir.

Belirtilen duruma göre ve olayda, Anayasa'nın 157 nci ve 1602 sayılı Kanun'un 20 nci maddesinde öngörülen, idari eylemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümünün Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin görevine girdiği sonucuna ulaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısının başvurusunun kabulü ile Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ’NİN görevli olduğuna, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin 24.2.2016 gün ve E:2015/2562 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.12.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN