T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS     NO   : 2023/40

KARAR NO  : 2023/130      

KARAR TR  : 27/02/2023

ÖZET: Davacının taşınmazından kamulaştırma yapılmaksızın su kanalı geçirilmesi ve tarımsal faaliyette bulunulamaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K A R A R

 

Davacı            : Y. D

Vekili              : Av. İ. H. K

Davalı            : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. A. T

                                               

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkilinin Gaziantep ili Karkamış ilçesi ..... Köyü, .... ada .... parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalı tarafından haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın kamulaştırmasız el atılmak suretiyle müvekkilinin taşınmazından su kanalı geçirildiğini, taşınmazın tarımsal faaliyetlerde kullanılmasının mümkün olmadığını, ekili alanların zarar görmesi nedeniyle arazisini kullanamadığı ve tasarrufta bulunamadığını, mağduriyetin giderilmesi için davalı idareye bildirimde bulunulduğu ancak dikkate alınmadığını, tarım arazisindeki ağaçların kuruduğunu, davalının bu hususta tam kusurlu olduğunu ileri sürerek, kuruyan ağaç bedelinin, verim kaybının, eski hale getirme bedelinin, ecri misil bedeli olan şimdilik 5.000 TL maddi tazminatın, haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren mevduata işlenen en yüksek faiz ile birlikte ödenmesine karar verilmesiistemiyleadli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Nizip 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 23/02/2021 tarih ve E.2020/116, K.2021/42 sayılı kararı ile, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermiş, karar kesinleşmiştir.Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...Davacı taraf dava dilekçesini öncelikle davasını Gaziantep Su Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğüne yöneltmiş, daha sonra 19.11.2020 tarihli HMK 124 maddesi kapsamında tarafta iradi değişiklik talebinde bulunarak, davanın Devlet Su İşlewri Genel Müdürlüğüne yönlendirmesini talep etmiştir. Davacının bu talebi mahkememizce 01.12.2020 tarihli ara kararı ile kabul görmüş ve davalı Gaski Genel Müdürlüğünün HMK 124/4 maddesindeki hakları saklı kalmak kaydıyla, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün davaya davalı sıfatı ile kaydı sağlanarak dava dilekçesi ve eklerinin ve ara kararının Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne tebliğ edilmesine karar verilmiştir.

İYUK'un 2. Maddesine göre idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarara uğramış kişiler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden davalı DSİ kanalları yapılması sebebiyle davacının taşınmazının altından kanalizasyon borusu geçirmesi suretiyle, ekili alanlara zarar verdiği iddiasıyla maddi tazminat isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır. Kanal yapımı idarenin plan ve proje kapsamında yürüttüğü bir faaliyet olup davacı tarafından idarenin haksız bir fiiline dayanılmadığından, istemin idarenin hizmet kusuruna dayandığı anlaşılmaktadır.

11/2/1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay içtihatı birleştirme kararının 1. bendinde açıkça belirtildiği gibi, bir kamu kurumu tarafından verilen kararlar üzerine plan ve projesine göre bir yol yapılması dolayısıyla evinin duvarı yıkılan veya bodrum katını sel basan, bir su tesisi yapılması neticesinde tarlasındaki sular çekilip ağaçları ve mahsulleri kuruyan veya tarlası ekilemez hale gelen yahut tarlasının kenarından geçen derenin kuruması yüzünden tarlası susuz kalan veya su tesisinin bozukluğu yahut bakımındaki ihmali yüzünden tarlasını sular basıp bu suların getirdiği kumlardan dolayı tarlası artık ekilemeyecek duruma düşen kimsenin uğradığı zararlar gibi zararlar idari kararın ve fiilin neticesinde meydana gelen zararlardır.

Zira bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp o plan ve projeler gereğince iş görmesi de verilen kararın neticesi olan birer idari eylemdir. O halde söz edilen kararda örnek olarak belirtilen bu eylemlerden doğan zararların ödettirilmesi istekleri2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanununun 2. maddesi hükmüncebir tam yargı davasıdır. Bu davalara bakma görevi idari yargı yerine aittir... "

 

3. Davacı vekili bu kez aynı istemle idariyargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

4. Gaziantep 3. İdare Mahkemesi 19/12/2022 tarih ve E.2022/1509 sayılı kararı ile, davalı idarece yapılan sulama suyu kanalının bir kısmının davacıya ait taşınmaz içerisinden geçirildiği, ancak ortada proje bulunsa dahi 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu uyarınca herhangi bir kamulaştırma yapılmaksızın davacı taşınmazına kamulaştırmasız el atıldığı, bu durumda kişilerin mülkiyetine el atma, diğer bir deyişle, haksız fiil neticesi uğranılan bir zararın sözkonusu olduğu, ortada idari işleme dayalı idari bir eylem bulunmadığı davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle, 2247 sayılıKanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

5. Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrası şöyledir:

 

"İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür."

 

6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 21/9/1995 tarihli ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000-4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler."                 

 

B. Yargı Kararları

         

7. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 11/02/1959 tarihli, E.1958/17, K.1959/15 sayılı kararının III. bölümü şöyledir:

 

“...III-İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur ...”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

8. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Havva AYDINLI, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 27/02/2023 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

 

B. Esasın İncelenmesi

 

9. Raportör-Hâkim Arzu ÇETİNDERE ŞAŞI'nın davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

10. Dava, davacının maliki olduğu taşınmazından kamulaştırma yapılmaksızın su kanalı geçirilmesi ve tarımsal faaliyette bulunulamaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

 

11. İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu, idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

 

12. Davacı vekili, müvekkilinin Gaziantep ili Karkamış ilçesi ..... Köyü, .... ada .... parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalı tarafından haklı bir nedene dayanmaksızın kamulaştırmasız el atmak suretiyle dava konusu taşınmazdan su kanalı geçirildiğini, bu nedenle tarımsal faaliyetin mümkün olmadığını, ekili alanların zarar gördüğü, arazideki ağaçların kuruduğu, davalının bu hususta tam kusurlu olduğunu ileri sürerek, kuruyan ağaç bedelinin, verim kaybının, eski hale getirme bedelinin ve ecri misil bedelinin tahsili için tazminat davası açmıştır.

 

13. Dava dosyalarının incelenmesinden, adli ve idari yargı yerlerince uyuşmazlığın çözümü amacıylayerinde keşif yapılıp bilirkişi raporu alınmadığı, davacı taşınmazı ile ilgili kamulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığına yönelik herhangi bir bilgi ve belgenin de dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır.

 

14. Somut olay ve dosya kapsamı bir bütün olarak incelendiğinde, mülkiyeti davacıya ait taşınmazdan, su kanalı geçirilmesi ve tarımsal faaliyette bulunulamaması nedeniyle meydana gelen zararın tazmini söz konusu olduğundan, davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

 

15. Bu duruma göre, açılan dava ile idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi talep edilmekte olup,bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu sonucuna varılmıştır.

 

16. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Gaziantep 3. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Nizip 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/02/2021 tarih ve E.2020/116, K.2021/42 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

VI. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Gaziantep 3. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Nizip 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/02/2021 tarih ve E.2020/116, K.2021/42 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

27/02/2023 tarihinde, Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

          Muammer                  Doğan                            Eyüp                            Havva

            TOPAL                    AĞIRMAN                SARICALAR                 AYDINLI

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                Üye

                                               Ahmet                            Mahmut                          Bilal

                                              ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

Dava, davacının maliki olduğu taşınmazından kamulaştırma yapılmaksızın su kanalı geçilmesi ve tarımsal faaliyette bulunulamaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davalı idare fazladan su kanalları yapılması sebebiyle davacının taşınmazının altından kanalizasyon borusu geçirmesi suretiyle, ekili alanlara zarar verdiği iddiasıyla maddi tazminat isteminde bulunduğu, kanal yapımının idarenin plan ve proje kapsamında yürüttüğü bir faaliyet olup davacı tarafından idarenin haksız bir fiiline dayanılmadığından, istemin idarenin hizmet kusuruna dayandığı anlaşılmaktadır.

Kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bu kararı yerine getirmek üzere plan ve proje yapıp o plan ve projeler gereğince iş görmesi de verilen kararın neticesi olan birer idari eylemdir. O halde bu eylemlerden doğan zararların ödettirilmesi istekleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanununun 2. maddesi hükmünce bir tam yargı davası niteliğinde olup bu davalara bakma görevi de idari yargı yerlerine aittir.

Bu itibarla, davacının uğranıldığı ileri sürdüğü zararın tazmini istemiyle açtığı davanın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna varıldığından uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.

 

                                                                                                          Üye

                                                                                                 Ahmet ARSLAN